Ette daha neyi tartışıyoruz?
Ette hesap da çözüm yolları da apaçık ortada. Ancak açmazdan, kısırdöngüden bir türlü kurtulamıyoruz. İşte rakamlarla gerçekler ve çözüm yolları...
Güngör Uras, her Kurban Bayramı öncesinde klasik olarak gündeme gelen "et zammı" tartışmalarının gereksizliğine dikkat çekiyor. Uras, Milliyet'teki köşesinde, rakamlarla Türkiye et pazarının gerçeklerini ve net çözüm önerilerini şöyle ortaya koyuyor:
Ramazan bayramları öncesi “bakliyat-fasulye, pirinç zammı”, kurban bayramları öncesi de “et zammı” tartışılır. Serbest piyasa ekonomisinin geçerli olduğu söylenen ülkemizde hükümet, et fiyatlarının sınırlandırılmasını görev bilir.
Bu Kurban Bayramı öncesi de olağan tartışmalar başladı. “Et fiyatlarının yükselmesi halinde devletin ithalata başlayacağı, halka ucuz et yedirileceği" söylenir oldu. Acaba Türkiye’de yeterli büyükbaş ve küçükbaş besi hayvanı yok da ondan mı fiyatlar yükseliyor?
- 2011 yılında 12.4 milyon büyükbaş hayvanımız vardı, 2012 yılında 14.0 milyona yükseldi.
- 2011 yılında 32.3 milyon küçükbaş hayvanımız vardı. 2012 yılında 35.7 milyona yükseldi.
- 2011 yılında toplam 776 bin ton kırmızı et kesimi vardı. 2012 yılında 915 bin ton kırmızı et kesimi yapıldı.
Et bol, maliyet yüksek
Hükümet büyükbaş hayvan yetiştiriciliğini (et ve süt hayvanları) teşvik için bugüne kadar 7 milyar TL dolayında sıfır faizli ve düşük faizli kredi dağıttı.
Kredilerden 170 bin üretici yararlandı. Teşvikler sonucu, daha önce 4 bin olan 50 ve daha fazla büyükbaş hayvana sahip besi çiftliği sayısı 24 bine yükseldi. Yeni işletmeye alınan küçük büyük çiftliklerde 1.5-2.0 milyona yakın büyükbaş hayvan beslenir oldu.
Demek ki hayvan sayısında sorun yok. İyi de sorun nedir? Sorun, Türkiye’de büyükbaş hayvanların sanayi yemiyle beslenmesidir. Sanayi yemi girdilerinin çoğunun ithal ve pahalı olmasıdır. Türk üreticisi, başka ülkelerde meralarda serbest dolaşım ile beslenen büyükbaş hayvanların maliyeti ile rekabet edemiyor.
Bir açmazla karşı karşıyayız:
- Et fiyatlarını baskı altında tutacağız. Fiyat yükselmeye başlayınca ithal et getireceğiz. Sonunda üretici besicilikten vazgeçecek. Besi çiftlikleri kapanacak.
- Veya hükümet yem girdilerinde maliyeti aşağıya çekecek vergi indirimlerine veya desteğe gidecek.
- Ekonominin kuralları işleyecekse de serbest rekabet düzeninde et fiyatları kendiliğinden oluşacak. Bu durumda besicilik gelişecek.
İthalat çözüm getirmez
Hükümet Et ve Süt Kurumu aracılığıyla karkas et fiyatını 16.5 TL de tutmak istiyor. Üretici bu fiyatın maliyeti kurtarmadığını söylüyor. Şimdilerde karkas etin kilosu 17-18 TL. Şimdilerde kasaplarda kıyma 27 TL kuşbaşı 28 TL bonfile ve pirzola 35 TL fiyatla satılıyor. Et ve Süt Kurumu kıymayı 20 TL kuşbaşını 22 TL fiyatta tutmaya çalışıyor.
Bütün bu tartışmaların bir ucunda tüketici, öbür ucunda besici var. Biri can, öbürü mal derdinde. Arada et ithalatçısı, celep, kasap, Et ve Süt Kurumu kendilerine göre fiyatlarla oynuyor.
(Yazının sonunda hatırlatma notu: 2010 yılında hükümet önce canlı, sonra karkas et ithalatına kapı açtı. 2010-2012 yılları arasında et ithalatına 3 milyar dolar ödedik. Et ithalatı sonucu ülkedeki çok sayıda besi çiftliği kapandı. Donmuş, nereden geldiği belli olmayan ithal eti halka pahalı pahalı yedirdik. İthalatçı kâr etti. Sonunda hükümet, besiciliğin tekrar canlandırılması için teşvikleri başlattı.)