<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemErdoğan: Vatanı önce dil, sonra ordu bekler----

Erdoğan: Vatanı önce dil, sonra ordu bekler

Erdoğan: Vatanı önce dil, sonra ordu bekler
16 Şubat 2021 - 18:55 www.finansingundemi.com

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim Yunus" Yılı Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada "Vatanı önce dil, sonra ordu bekler" diye konuştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde "Bizim Yunus" Yılı Açılış Töreni'ne katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vatanı önce dil sonra ordu bekler, bunun için Türkçe'mize çok sıkı sahip çıkmalıyız." dedi.

Erdoğan, "Üzülerek ifade etmek isterim ki dilimizde çoraklaşma sürecini yaşıyoruz. Yabancı dile verilen önem maalesef Türkçe'mizi gölgede bırakıyor." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kültür emperyalizmine karşı kuracağımız en güçlü savunma hattı öncelikle dilimizi korumaktır." diye konuştu.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

"UNESCO TEMSİLCİLERİNE TEŞEKKÜRÜ BİR BORÇ BİLİRİM"

Sevgili Yunus dostları, kıymetli misafirler, hanımefendiler, beyefendiler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Vefatının 700. sene-i devriyesinde Yunus Emre'yi rahmetle, minnetle yad ediyorum. 2021 senesi tarihimiz ve kültürümüz açısından birçok önemli yıl dönümünü barındırıyor. Bu sene İstiklal Marşımızın kabul edilişinin 100. yılı olmasının yanısıra Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerinin 750. sene-i devriyesidir. Bizim için böylesine mühim bir yıl olan 2021 senesini manasına yakışır şekilde idrak etmek istedik. 2021 yılını İstiklal Marşı, Yunus Emre ve Hacı Bektaş Veli Yılı ilan ettik. UNESCO 1991'i Yunus Emre Sevgi Yılı olarak belirlemişti. Bu defa UNESCO vefatının 700. yılı olması münasebetiyle 2021 yılını Yunus Emre'ye adadı. Bu konudaki desteklerinden dolayı özellikle Azerbaycan, Bosna Hersek, Kuzey Makedonya ve Özbekistan'ın UNESCO'daki temscilerine teşekkürü borç biliyorum.

"YUNUS EMRE DE BU DERGAHLARDAN BİRİNDE YETİŞMİŞTİR"

Yunus Emre ve Türkçe Yılı kapsamında bizim Yunus ve dünya dili Türkçe temalarıyla Cumhurbaşkanlığı himayesinde birçok etkinlik düzenleyeceğiz. 1071 Malazgirt zaferinin hemen ardından ecdadımızın bu topraklarda inşa ettiği cami, medrese, kütüphane, çeşme, köprü, çarşı, hanlar ve kervansaraylar Anadolu'ya yepyeni bir kimlik kazandırmıştır. Türk-İslam mührünü bu topraklara vuran asır müessese dergahlar olmuştur. Hoca Ahmet Yesevi'den aldığı destur ile Türkistan'dan Anadolu'ya hicret eden dervişler yeni vatanın dört bir yanında dergahlar kurdular. Bu dergahlar sevgi, merhamet ve kardeşlik ikliminin bütün Anadolu'yu kuşatmasını sağladı. Bir taraftan gaziler eliyle şehirleri fetheden ecdadımız, diğer tarafından ilim, irfan, hikmet eli bilgiler marifetiyle gönüller kazandı. Fütühhat ile fütüvvetin elele kök saldığı geniş coğrafyada medeniyet atılımı gerçekleşti. Şiirleriyle gönüllerimizi taht kuran Yunus Emre de bu dergahlardan birinde yetişmiştir. Hacı Bektaş hazretlerinden nefes almak, bu çıktığı yol onu Taptuk Emre hazretlerinin dergahına götürmüştür. Taptuk Emre, Yunus Emre'yi bir insan-ı kamil olarak yetiştirdi. Yunus, Taptuk Emre'nin ocağında 40 yıl boyunca yavaş yavaş piştikten sonra hayata ve mahlukata aşk nazarıyla bakma yolunun mihmandarı oldu.

"ANADOLU'DA 700 YILLIK TARİHİ BİZİM KILAN TÜRKÇEMİZDİR"

Allah güzeldir, güzelliği sever hadisine mütenasip şekilde aşık Yunus da İslâm'da tecelli eden bütün güzellikleri aşk imbiğinden geçirerek şiirlere, ilahilere, kelimelere döktü. Vefatının üzerinden tam 7 asır geçmesine rağmen Yunus Emre'yi her dem taze tutan sır işte bu aşktır. Mecnun'a çölleri aştıran, Ferhat'a dağlara deldiren, pervaneyi ateşe atan, bülbülü ağlatan, neyi inleten de yine aynı aşktır. O aşk ki, Alparslan'ı Anadolu'nun, Selahaddin-i Eyyübi'yi Kudüs'ün, Sultan Fatih'i İstanbul'un yollarına düşürmüştür. O aşk ki Hazreti Mevlana'ya hamdım piştim elhamdülillah demiştir. Aşk odunda pişirdiği şiirleri, ilahileri ve sözleriyle Yunus Emre de aşk medeniyetinin bayraktarı olmuştur. Yunus Emre, Ahmet Yesevi'den, Hacı Bektaş'a bizim illere bir köprüdür. 700 yıllık varlığımızı temsil eden gönül eridir. Bir garip derviş, bir usta şair, bir büyük mürşit, bir derin müteffekkirdir. 72 millete bir göz ile bakabilmeyi öneren vicdani bir duruştur. Yunus Emre aynı zamanda güzel Türkçemizin de mimarıdır. O Türkistan'da Ahmet Yesevi ve dervişlerin hikmetleriyle başlayan çığırı Anadolu'da daha da geliştirmiştir. Türkçenin aşk ve mana dili olmasını sağlamıştır. Onun bize bıraktığı en büyük miras her bir dizesinin kelime kelime, her bir hecesinin harf harf saçaklanarak Anadolu'da 700 yıllık tarihimizi bizim kılan Türkçemizdir.

"UNUTMAYIN VATANI ÖNCE DİL ONDAN SONRA ORDU BEKLER"

Türkçemiz dertlilerin iç sızısı, şairlerin alın yazısıdır. Öyle diyor Nihad Sami Banarlı. Ketebü yektübü Arabındır, kitap kâtip benimdir. Çörek otundan güneşe kadar düşüncemiz, fikrimiz, duygumuz, anlayışımızdır. Aşkımızın da, hasretimizin de, matemimizin de dilidir. Yiğitlenirken koçaklama, ölürken ağıttır. Merhum Ali Fuad Başgil hoca, Türkçemizin her kelimesinde asil milletin mana ve hatıralar bulunan lisan şekline girmiş milli ruhumuz olarak tarif eder. Dilini kaybeden millet hafızasını, benliğini hatta ve hatta inancını kaybeder. Ana dili ile bağını kaybeden toplumların zamanla sömürgeleşmesi, kimliksiz hale gelmesi kaçınılmazdır. Avrupa kıtasındaki soydaş toplulukların önemli bir bölümün dilleriyle bağları kopunca nasıl Slavlaştıklarını hepimiz çok iyi biliyoruz. Aynı şekilde Afrika'da sömürgecülerin işgal ettiği yerlerde insanların inançlarıyla birlikte dillerini de hedef aldıklarına şahit oluyoruz. Unutmayınız vatanı önce dil ondan sonra ordu bekler.

"BAZI GAZETECİ VE AKADEMİSYENLER ÖZEN GÖSTERMİYOR"

Türkçemize yalnızca sahip çıkmakla kalmamalı dünya dili haline getirmeliyiz. Bugün 35 ülkede ya ana dil, ya yardımcı dil ya da yabancı dil olarak Türkçe anlaşılıyor. Üzülerek ifade etmek isterim ki, bugün dilimizde bir çoraklaşma sürecini yaşıyoruz. Yabancı dile verilen önem maalesef Türkçemizi gölgede bırakıyor. Kimi yerlerde yabancı dille eğitim Türkçe eğitimin önüne geçiyor. Kimi üniversitede öğrencilerimiz bırakınız Yunus, Emrah, Refik Halid, Peyami Safa, Tanpınarları okumadan, hatta adını duymadan diploma alabiliyor. Gazetecilerimizden akademisyenlere kadar okumuş yazmış insanlardan bir bölümü Türkçe'ye özen göstermiyor.

"KURACAĞIMIZ EN GÜÇLÜ SAVUNMA HATTI DİLİMİZİ KORUMAK"

Sosyal medya dili yazı ve iletişim diline dönüşüyor. Anlamsız kısaltmalar, bozuk cümleler, saçma ifadeler günden güne sıradan hale geliyor. Tabelalarda, yazışmalarda,konuşmalarda şahit olduğumuz yabancı kelime kullanma hastalığı artık geleceğimizi tehdit eder boyuta ulaşmıştır. Kızılay meydanından aşağı inin bütün dükkanların tabelaları adeta dilimizi tehdit ediyor. İstanbul'da da öyle. Türkçe'den ziyade nevzuhur bir kuş dilini andıran bu çürümeye dur demek mecburiyetindeyiz. İnsan sahip olduğu kelimeler kadar kendini gerçekleştirir. 100 kelime ile birisi ile 1000 kelime ile düşünen birisi aynı değildir. 1000 kelime ile ömrünü tüketen 10 bin kelimeyle yaşayan birisi hayattan 10 kat daha lezzet alır, insanlığa 10 kat daha fazla katkı verilir. Bu anlayışla milli seferberlik ruhuyla çalışarak gençlerimize sözün, dilin, kelimelerin, kavramların, ifadelerin kıymetini en iyi şekilde anlatmalıyız. Kültür emperyalizmine karşı kuracağımız en güçlü savunma hattı öncelikle dilimizi korumaktır.

"BU ÇALIŞMAYA HER TÜRLÜ DESTEĞİN VERİLECEĞİNE İNANIYORUM"

Türkçeyi korumadan ne milli kimliğimize sahip çıkabiliriz ne Türk dünyası ile olan bağlarımızı güçlü tutabiliriz, ne de küresel hedeflere ulaşabiliriz. Dilimiz güç kaybettiği sürece ortak kültür ve medeniyetimizin haritalarda yalnızca bir çizgiden ibaret kalmasına mani olmayız. Yabancı kavramların istilası karşısında güzel Türkçemizi korumak, geliştirmek ve zenginleştirmek olacaktır. Bu konuda bilhassa ailelerimize, öğretmenlerimize, münevverlerimize, kurum ve sivil toplum kuruluşlarımıza önemli görevler düşüyor. Yunus Emre 'dil hikmetin yoludur' diyor. Hep birlikte 'Dünya Dili Türkçe' demeliyiz. Yunus Emre'ye istinaden 'Dünya Dili Türkçe' adaylı seferberlik ilan ediyoruz. Bu çalışmalara gereken her türlü desteğin verileceğine inanıyorum. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, bir kez daha 2021 Yunus Emre ve Türkçe Yılı'nın hayırlara vesile olmasını diliyor, sizlere sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.