Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çırağan Saray'ında düzenlenen Anadolu Aslanları İş Adamları Derneğinin (ASKON) 9. Olağan Genel Kurulu toplantısında konuştu. Erdoğan, "1000 odalı değil. Yanlış biliyorsunuz. 1150 küsür odası var" dedi.
İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
Sadece son 1.5 yıl içinde darbeci zihniyetin farklı maskeler içinde millet eve ülkeye nasıl saldırdıklarını birlikte gördük.
Birileri çıkıyor. Son 1,5 yıldır olan hadiseleri küçük, önemsiz göstermeye çalışıyor.
TÜRKİYE BUGÜN NEREDE OLURDU?
Gezi olayları kontrol edilmemiş olsaydı sokaklar şiddete teslim olmuş olsaydı acaba Türkiye bugün nerede olurdu? Bu sorunun Mısır’da, Ukrayna’da cevabı verildi. Mısır’da sokak olayları bahane edildi, çok kanlı bir darbe yapıldı. 18 yaşındaki
Esma kurşunlanarak orada şehit edildi. Rabia denilen olay kökeni itibariyle bu ve önemli. Bu hareket bir kenara konulamaz. Dünyada da demokrasiyi savunduğunu iddia edenlerin bunlara sahip çıkmak suretiyle ne kadar anti demokratik oldukları ortaya çıkıyor. İşte Ferguson olayları.Arizona olayları. Elinde silahı yok.
POLİSİMİZ VATANDAŞI MI ÖLDÜRDÜ
Adamı yatırıyorlar yere ve kafasını yere vurup, nefessiz bırakıp öldürüyorlar. Silah yok, Molotof kokteyli yok. Burada polisimiz vatandaşı mı öldürdü, silah mı çekti. Polisi öldürecekleri anda polis kendini savunmayacak mı? Savunacakları anda paralel yargı bakıyorsunuz 8 seneye mahkum ediyor.
'NEREDESİNİZ TENCERE TAVACILAR'
Kadıköy’de başlayıp Taksim’e gelen zat 12 ağacın yeri değiştirildi, kesilmedi. Ama Yalova’dakiler kesildi. 250’yi aşkın ağaç eksildi. Neredesin sen? Nerede o çevreciler? Nerede Taksim’de yürüyenler. Neredesiniz tencere tavacılar.
Bakırköy Belediyesi’nin kestikleri ağaç değil mi? Gezi olaylarında mesele ağaç olsaydı o gün sokağa çıkanlar, yakanlar herhalde Bakırköy, Yalova, ODTÜ’nün Eymir gölü için kestiği ağaçlar için sokağa çıkardı.
O gün biri ne demişti: Mesele ağaç değil sen hala anlamadın mı?
Aslında herkes anladı.
KILIÇDAROĞLU’NUN ‘AKILSIZ’ LAFINA CEVAP
17-25 Aralık operasyonları gayesine ulaşmış olsaydı Türkiye bugün nerede olurdu? O bir darbe girişimi değil miydi? Bu soruların cevabı 25 Aralık’ı silmeye çalıştıkları fezlekede ortaya çıktı. ‘Dönemin Başbakanı’ ifadesini kullanıyorlar fezleke için.
Türkiye’de muhalefet partilerinin üzerinde çok ciddi bir şantaj baskısı var, medyanın üzerinde de. Kasetlerin, telefon kayıtlarının tehdidi var.
Ana muhalefet partisinin genel başkanı hafta içinde şahsıma yönelik edebe uygun düşmeyecek ifadeler kullandı. Bir engelli kardeşimiz şahsımla alakalı ‘zihinsel özürlü değil mi’ diye soru soruyor. Onun da cevabı şahsımla alakalı ‘o akılsızdır’ diyor. Bunu ana muhalefetin başı söylüyor. O engelli yine ben evlatlarımız, kardeşlerimiz diyeceğim hem ona hem bize bu hakareti yapıyor.
O KASET OLMASAYDI GENEL BAŞKAN OLAMAZDI
Ancak ve ancak kaset ve şantaj böyle birini öyle bir partinin başında tutabilir.
Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün derler.
Böyle bir genel başkanlık ancak kasetle ve şantajla mümkün olur. O kaset olmasaydı bundan genel başkan falan olmazdı.
Onları şantaj ve tehditle esir aldılar. Ama o dönem milletin partisini esir alamadılar.
MGK KARARI
Türkiye’deki bütün cemaatlerin, vakıfların, derneklerin hedef yapıldığı yalanı yayılmak isteniyor. MGK’da bu türden kararların alındığı yazılıyor. Ulusal güvenliğimizi tehdit eden her yapı MGK’da ele alınır ve onun gözünün yaşına bakılmaz, tavsiye kararı çıkar. Paralel yapı böyle bir yapıdır.
ALÇAKÇA BİR YALAN
Bütün vakıfların, cemaatlerin hedef alınacağı da alçakça bir yalandan başka bir şey değildir. Hukukun dışına çıkmadığı sürece herkes faaliyetleriniz özgürce yerine getirir.
17-25 Aralık darbe girişimlerinde başarısız olanların hedeflerinden vazgeçmediği ortadadır. Seçim sistemini etkilemeye dönük olarak milli iradeye yönelik girişimler de bu mahiyettedir.
BİZİM İÇİMİZDEN DE ONLARA UYANLAR ÇIKTI
2010’da 26 maddelik bir anayasa paketi kanunu çıkardık. Maddelerden biri de siyasi partileri kapatmayı önleyecek maddeydi. O zaman muhalefet salonu terk etti. Bizim içimizden de maalesef onlara uyanlar çıktı. 330’u yakalayamadık.
Partilerin kapatılmasının önüne geçmek için paketi hazırlayıp getiren biziz. Buna karşı çıkan CHP, MHP ve BDP, şimdiki adıyla HDP. Bizim içimizden de o zaman bazı ihanet edenler çıktı. Şimdi de onların yerleri belli. Nerede olduklarını biliyorsunuz
BARAJLAR KALKSIN DEDİK, YANAŞMADILAR
Barajlar kalksın diyorlar. Onu da teklif ettik. 5’e insin, sıfırlayalım dedik. Ona da yanaşmadılar. Ana muhalefetin başındaki akşam başka, sabah başka. Türkiye’de yalanı en güzel kim söyler diye sordukları zaman vereceğiniz cevap ana muhalefetin başı. Malzeme yok. O yüzden şimdi cumhurbaşkanı ile uğraşıyor
BEN ALIŞILMIŞ CUMHURBAŞKANI DEĞİLİM, OLMAYACAĞIM
Bazıları cumhurbaşkanı buna cevap verir mi diyor. Ben alışılmış cumhurbaşkanı değilim. Olmadım olmayacağım bunu böyle bilinç
1150 KÜSÜR ODASI VAR
Beştepe Cumhurbaşkanlığı Sarayı yapılıyor. Yalanlar.. Sanki burası benim kişisel sarayım. Dünyayı da gezmemiş, bilmiyor. Devlet yönetimi nedir anlamaz. Çünkü SSK’yı nasıl batırdığını bilirsiniz. 1000 odalı değil. Yanlış biliyorsunuz. 1150 küsür odası var.
Burası milletin sarayı bana ait değil. Milletin sarayını hazmediyorlar. Birisi çıkıyor bakıyorsun 1 milyar dolardan bahsediyor. Biri daha farklı birşey... Bunlara koltukların hesabı yok filan diyorlar. Buckingam Sarayı sadece restorasyona giriyor, nedir rakam 5 milyar paund. Yaklaşık 7-8 milyar dolar. Bunlara benzer ne saraylar var. Bunlar Türkiye'nin büyümesine karşı...
Marmaray'da karşılardı. Kendileri kullanmadı ama cumhurbaşkanı adayları Marmaray'ı kullandı. İsteseler de istemeler de biz Türkiye'yi büyütmeye devam edeceğiz.
İTİBARDAN TASARRUF OLMAZ
Kendi mimarimizle orada projeyi uyguladık. Bunlarda büyük düşünmek diye bir şey yok. Adımlarımızı büyük düşünerek atıyoruz
İstanbul dendiğinde akla Dolmabahçe gelir, Topkapı Sarayı gelir. Turistlere buraları gösterirler. Cumhuriyete yönelik yaptıklarımızdan acaba ne gösteriyoruz.
Bu bir ufuk meselesi
İtibardan tasarruf olmaz. Gelenler gidenler oraya bakıyor.
CUMHURUN TEMSİLCİLERİ MUHTARLAR GELSİN SARAYI GÖRSÜN
Bu adımlarla beraber ben vatandaşımızı buraya almaya başladım. Ankara Saray’da engelliler köyü var. Bunu biz yaptık 2005’ten sonra. Orayı ziyaret ettik. Demek ki bunu hazmedememişler. Onlar ‘cumhurbaşkanım saray nasıl bir saraydır’ dediler. O zaman ben de ‘Yarın sizi oraya alalım’ dedim. Ertesi gün geldiler, gezdiler, gördüler. Bu hazmedilemiyor. Aynı gün Kültür Sanat ödüllerini verdik. Tüm davetlilere yine orada yaklaşık 500 kişiye orada ikramda bulunduk. Yeni yıllar beraber Türkiye’deki tüm muhtarlarımızı oraya davet edeceğiz binli, ikili gruplar halinde. Cumhurun temsilcileri gelsin kendi sarayını görsün. Burası benim sarayım değil, milletin sarayı. Milletin sarayını hazmedemiyorlar.
İSTESELER DE İSTEMESELER DE…
Koltukların hesabı var falan diyorlar. Buckingam sarayı restorasyona giriyor. 5 milyar paund. Yaklaşık 7-8 milyar dolar. Bu sarayların sayısı belli mi orada. Buna benzer ne saraylar var. Geçenlerde Türkmenistan’daydık. Astana yüzlercesi ile dolu bunların. Bunlar Türkiye’nin büyümesinin düşmanı. İsteseler de istemeseler de biz Türkiye’yi büyütmeye devam edeceğiz.
YAVUZ BİNGÖL CEVABI
On yıllar boyunca fikir özgürlüğü dediler, mahalle baskısından şikayet ettiler. Şu anda kimin nerede durduğu ortaya çıkıyor. Biz sabrettik.
30 Ağustos’ta Yavuz Bingöl’le Yemen Türküsü’nü söyledik.
Ona söylemediklerini bırakmadılar. Şu anda Türkiye’nin bu büyük sanatçısını linç etmek için ellerindeki her vasıtasıyla kullanıyorlar. Nasıl olur da Erdoğan’la aynı fotoğraf karesine nasıl girersin diye. Böyle bir zihniyet olabilir mi?
Bütün sanatçılar sizin gibi düşünmeye mecbur mu?
Değerli yazarımız Alev Alatlı’ya da bunu yaptılar. Akil İnsanlar Heyeti’ndeki bir çok sanatçıya da bunu yaptılar
Ahmet Kaya’nın bu ülkeden mahsun ayrılışıyla yüreğimiz yandı
Çatallarla, porselen tabaklarla neler yaptıklarını, ödül töreninden nasıl kovduklarını hatırlayın.. Ertesi gün her türlü hakaret yazısını yazanlar, şimdi de yazmadım diyenler ruh kök sakat tipler. Hala aynı şeyleri yazıyorlar.
BENİ BAŞBAKANIMLA KARŞI KARŞIYA GETİRECEKLER
Şimdi beni yazılarıyla Başbakanımla karşı karşıya getirecekler. Biraz terbiyeli ol ya, edep adab bil ya. ‘’Başbakan dürüst yolsuzluk yapmaz ama cumhurbaşkanı yolsuzlukların içinde.’’ Hangi belgen var, bilgin var. Biz o yolsuzluklarla buraya gelseydik senin ve patronunun yolsuzluklarını ortaya çıkaramazdık
Bunları hükümetleri istedikleri gibi yönettiler, bizi yönetemediklerim için saldırıyorlar
SANATÇILARA SESLENİYORUM: CESUR OLUN
Sanatçılara sesleniyorum. Cesur olun. Mahalle baskısına karşı cesur olun
Hiçbir sanatçımızın dışlanmasına izin vermeyeceğiz
BU MANTIKLA ENFLASYON DÜŞMEZ
Faiz belasından bu ülkeyi kurtarmaya mecburuz. Büyümeyi sağlamak için yatırım yapmamız lazım, üretim sağlamamız lazım
Biz yüzde 63 faizlerde kalsaydık bugün buralara gelemezdik
Bu mantıkla enflasyon düşmez.
Faiz enflasyon sebep netice ilişkisidir. Enflasyon sebep değil neticedir. Ama enflasyonu sebep olarak gösterip faizi netice olarak gösteriyorlar. Kimi aldatıyorsunuz ya.
Yatırımcı ülke bu
faiz oranlarını düşürmeye mecburdur
4,6’ya geldik faizde. İniyoruz 2’ye doğru falan. O arada Gezi olayları başladı. Bu manidar değil mi. Çünkü Türkiye’nin sıçrayacağını gördüler.
Türkiye’de en çok kazanan sektör
finans sektörüdür. Bu oyunu biz bozacağız.
Eski Türkiye’nin tekelleri tek tek ortadan kalkıyor.
On yıllar boyunca yüzümüzü Ortadoğu’ya dönmemizi engellediler. Ortadoğu’nun tüm zenginliklerini sömürdüler. Biz yüzümüzü oraya döndüğünde eksen kayması, yeşil sermaye dediler, bataklık diyerek üzerimize gelmeye kalktılar.
Putin’in ziyaretinden de rahatsız oldular. Kusura bakmayın da bizim irademiz birilerinin ipoteği altında değil. Bu irade milli iradedir. Bize yasak koymak isteyenler dolaylı yollardan Rusya Federasyonu ile iş bağlıyorlar.
Biz kazan-kazan esasına dayalı olarak bu adımları atacağız. Atacağız. Rahatsız olan olsun. Doğru bildiğimiz yolda kararla yürüyeceğiz
Söylentilere, algı operasyonlarına itibar etmeyin. Türkiye ekonomisi sağlam bir yolda ilerliyor.