Erdoğan samimi röportaj!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya ziyareti öncesi Rus devlet haber ajansı Itar-Tass Genel Müdür Birinci Yardımcısı Mihail Gusman’a konuştu
Rusya’nın St. Petersburg kentine bugün başlayacak iki günlük ziyarete büyük önem verdiğini söyleyen Erdoğan, “Rusya ve Türkiye arasında enerji alanında ilişkiler stratejik boyuta ulaştı, çok büyük gelişme var. Turizm alanında ciddi gelişme sağlandı. A’dan Z’ye tüm alanları değerlendireceğiz. İki ülke arasında ticari hacim 35 milyar dolara ulaştı. Daha yüksek düzeye ulaşması için çaba göstereceğiz. Çünkü hedefimiz 100 milyar dolar. Bu hedefe ulaşmak için her iki ülke tam oybirliği ve iradeye sahip. Dolayısıyla bu bizler için sorun değil” dedi.
Gazetecinin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le şahsi ilişkilerini sorması üzerine Başbakan, gelecekte bu ilişkilerin daha da olumlu olmasını, daha önemli ortak adımlarla taçlandırılmasını arzu ettiğini vurguladı. Erdoğan, “Eminim ki zengin tarihi ilişkilerle şanlı olan iki komşu ülke Türkiye ve Rusya arasındaki böyle bir diyalogun artması, gelecek nesil için güzel örnek olacak” şeklinde konuştu.
"RUSLAR, ALMAN TURİSTLERİ SOLLAR"
Türk inşaat şirketlerinin Rusya’da önemli misyona imza attığını ifade eden Erdoğan iki ülke arasında vize sorununun da olmadığına dikkat çekti. Bu hususun turizm ilişkilerine büyük katkı sağladığını belirten Erdoğan, “Bugün Rusya’dan Türkiye’ye yaklaşık 4 milyon turist geliyor. Biraz da artsa Almanları geride bırakır. Şu anda Almanya ilk sırada, sonra Rusya geliyor. Fakat Rusya bu boşluğu azaltıyor. Rus dostlarımız şunu çok güzel biliyor; Türkiye çeşitli turizm alanları bakımından zengin bir yer ve dört mevsim turizm hizmeti verecek durumda” dedi.
"GENÇLİK YILLARIMDA DOSTOYEVSKİ’Yİ OKUDUM"
İkili kültürel ilişkilerin geliştiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, “Nazım Hikmet Rusya’da toprağa verildi. Türkiye’de gençler Dostoyevski’nin çoğu eserini okuyor. Ben de gençlik yıllarında Dostoyevski’nin eserlerini okudum” dedi. Daha önce Mehter takımının Rus devlet orkestralarıyla birkaç kez ortak konser verdiğini hatırlatan Erdoğan, ikili kültürel ilişkilerin gelişmesinde ilgili bakanlık ve kurumların başarılı çalışmalara imza attığını kaydetti.
"KİLOMU KORUYORUM, 6 SAAT UYUYORUM"
Gazeteci Gusman, “Sayın Başbakan son 10 yılda 3 kere görüştük. Sizin mükemmel bir şekilde formda kalmanız beni büyülüyor. Hiç değişmemişsiniz. Bunu nasıl başarıyorsunuz?” sorusuna Erdoğan, “Kilomu kontrol etmeye çalışıyorum. Her zaman kilom aynıdır. Bunun sayesinde formdayım. Çalışma günüm çok uzuyor ama toplam 6 saatlik uykum var” cevabını verdi.
ERDOĞAN’DAN RUSÇA TEŞEKKÜR
Türkiye’nin petrol zenginliğinin bulunmamasına rağmen ekonomi alanında önemli gelişmeler sağladığını anlatan Erdoğan, “Biz iktidara geldiğimizde milli gelirimiz 230 milyar dolar idi, bugün ise 900 milyara yaklaşıyor. Bu uzun çalışmanın meyvesi. Eğer yan gelip yatsaydık bunu başaramazdık. Sanayi üretimine ağırlık veriyoruz, çünkü petrolümüz yok” dedi.
Gazetecinin, “Sözleriniz Rusya’ya ima mı” sorusu üzerine Erdoğan, “Hayır, Rusya’nın diğer ülkelere göre kendine has özellikleri var. Sadece doğal kaynaklar alanında değil, savunma ve sanayi üretiminde de gelişmiş altyapıya sahip. Ülkenizin ciddi turizm altyapısı var. Kendim ve halkımın adına Rusya halkına ve dostlarıma selam, sevgi ve saygı iletiyorum. Spasibo!” dedi.
DOĞALGAZIN YÜZDE 56’SI RUSYA’DAN
Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacının yüzde 56’sının Rusya’dan karşılandığını hatırlatan Başbakan, “Bu büyük bir rakam. Burada yeni karşılıklı işbirliği alanlarını da geliştirmeyi öneriyoruz. Bu bağlamda başlıça nükleer enerji alanı olmak üzere ilgili çalışmalar yapılıyor. Önemli gelişmeler sağladık. Rusya ile Akkuyu’da nükleer enerji santrali inşa ediyoruz. Çalışmalar başladı, genç uzman mühendislerimiz ülkenizde eğitim alıyor. Eğitimin ardından onlar Rus uzmanlarla omuz omuza projenin devam eden gerçekleştirilmesi sürecinde yer alacak” diyerek Rusya ile bu alanda ilk adımın atılmasının çok önemli olduğuna işaret etti.
"EN UYGUN FİYATI ÇİN VERDİ"
NATO üyesi olarak Türkiye’nin Rusya ile askeri teknik alanda işbirliğini değerlendiren Erdoğan, Ankara dışında NATO'ya üye bazı ülkelerin de Moskova ile benzer işbirliği yaptığını kaydetti. Çin ile benzer işbirliklerini artırdıklarını söyleyen Erdoğan, Çin ile ortak askeri tatbikat yaptıklarını ve füze kalkanı sevkiyatı ihalesinde dört ülkeden sadece Çin tarafının fiyatını daha makul bulduklarını ifade etti. Rusya’nın bu ihalede en yüksek fiyat belirlediğine işaret eden Başbakan, “Şimdi Çin ile ticari sözleşme için görüşmelere devam ediyoruz. Bizim için önemli olan şu parametreler: Üretim süresi, ortak üretim fırsatı, ortak yatırım, fiyat ve üçüncü ülkelere ihracat olanağı. Tüm bu hususlarda Çin gerçekten de daha olumlu tutum sergiledi. Dolayısıyla şimdiki süreç Çin lehine devam ediyor. Tabii ki bu birilerinde rahatsızlık oluşturdu” dedi.
Bazı askeri ekipmanların satışı konusunda görüşmelerin sürdüğünü hatırlatan Erdoğan, Rusya'dan NATO sistemine uygun askeri ekipman aldıklarını da vurguladı.
"AB BİZİ YANILTMAYA DEVAM EDİYOR"
Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerine de değinen Erdoğan, “Eskisi gibi AB bizi yanıltmaya devam ediyor. Bu üzücü. Aradan uzun yıllar geçtikten sonra yeni müzakereler başlığını açtılar. Biz Avrupalılara şunu dedik; siz 22 numaralı başlık açtınız, gelin o zaman 23 ve 24 numaralı başlıkları hemen açalım. Avrupa ülkeleri arasında en fazla buna ilgi duyan ülke Türkiye. Biz hiç aksatmadan bu adımı atmaya hazırız. Bunu her AB ülkesiyle görüştük. Örneğin geçen hafta Finlandiya, İsveç ve Polonya’da idim. Bu ülkeler bizim haklı olduğumuzdan emin ve Türkiye’nin dostları olduğunu beyan ediyorlar. Gerçekten de onlar bizi hep destekledi ve desteklemeye devam ediyorlar. Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından bende büyük umut doğdu. Şimdi Türkiye’de AB ile ilişkilerden sorumlu bakanlığın oluşturulmasıyla ilgili çalışmalara faal şekilde devam ediyoruz. Artık bizi yanıltmaya son vermelerini ve AB ile somut neticelere ulaşmamızı istiyorum. Bu konuda konuşmak kolay, ama 1963’ten bu yana 50 yıl geçti, bugün ise 2013. 50 yıl bir ülkeyi bu şekilde yanıltmak doğru değil bence” eleştirisinde bulundu.
"SURİYE KONUSUNDA RUSYA İLE SONUÇ ALAMADIK"
Suriye ile ilgili sorunlara da değinen Erdoğan, Türkiye’nin Suriye ile daha yakın ilişkilerde olduğuna işaret ederek, “911 kilometre ortak sınırımız. Tarihi, dini ve akrabalık bağlamında ilişkilerimiz var. Sıkı ilişkilerimiz söz konusu. Tabii ki Suriye’de yaşananlardan ülkemiz daha fazla fatura ödüyor. En son edindiğim bilgilere göre, Suriye’de 133 bin kişi hayatını kaybetti. Bize gelen mülteci sayısı 600 bini geçti. Bu alanda 2 milyar dolardan fazla masraf yaptık. Uluslararası kamuoyudan gelen yardım parası 135 milyon dolar. Bunun 50 milyonunu Suudi Arabistan, 25 milyonunu BM verdi, geriye kalanı başka kaynaklardan. Yani masrafı biz ödüyoruz. 200 bin Suriyeli bugün çadırkent ve konteynerlerde kalıyor. 400 bini çeşitli bölgelerde kalıyor, evlerde yaşıyor. Rusya, İran, Irak, Lübnan ve Ürdün’le birlikte bu sorunu çözmekten yanayız. Ne yazık ki, şunu ifade etmem daha doğru olur: Bu konuda Rusya ile yaptığımız 3 yıllık görüşmeler olumlu meyvelerini vermedi. Durumun gelişme elde etmesinden yanayım. Eğer Rusya, Türkiye, ABD, İran gibi 3-4 ülke bunun için uğraşırsa, kendini bu işe yüklerse, ve buraya başka BM Güvenlik Konseyi üye ülkeleri de katılırsa, bu durumda sorununun çözümüne hızlıca yaklaşırız. Yoksa başta Beşşar Esed olmak üzere Suriye rejimiyle birlikte bir sonuca varmamız mümkün değil. Bizler demokratik şartlarda siyasetle uğraşan insanlarız. Bu durumda orada 133 bin insanın ölümünü kabul edemeyiz, bunların yaklaşık 6 bini çocuk, çok sayıda kadın. Buna nasıl evet deriz? Eminim ki Rusya da buna rıza göstermez” dedi.
KIBRIS’TA ÇÖZÜM ÖNERİSİ
Gazeteci Gusman Kıbrıs sorununun sorması üzerine Erdoğan, çözüm sürecine garantör ülkeler olarak Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin katılmasını ve çözüm bulunmadığı sürece her 3 ülkenin çalışmalarını sona erdirmemesi önerisinde bulundu. Etkili çözüme ulaşılması açısından daha doğal davranılması çağrısını yapan Başbakan, Güney ve Kuzey Kıbrıs tarafının masaya oturtulması gerektiğini ifade etti. Erdoğan, “Sonuçta tek bir Kıbrıs ortaya çıksın. Çünkü AB “Kıbrıs” dediği zaman tek ada anlamında ifade etmiyor. Oysa adayı halen yeşil alan ikiye ayırmış durumda” diyerek çözüme davet etti.
11 yıllık Başbakanlık görevinde ekonomi alanında önemli çalışmalara imza attıklarını kaydeden Erdoğan, yolsuzluğu dize getirmeyi başardıklarını vurguladı. Erdoğan, "Bu kablo artık kesildi. Tabii daha önce yolsuzluk çok güçlü idi. Mafya, suç örgütleri ve çeteler, hükümeti kurma ve feshettirme gücüne sahip idi. Ama bunlar artık geride kaldı. Bugün Türkiye’de güven ve istikrar var. Bu da uluslar arası sermayenin ülke girişi için geniş yol açıyor. İktidarımıza kadar olan Türkiye’nin tüm tarihinde yabancı yatırım hacmi 9 milyar dolar idi. 11 yılda ise yabancı sermaye 122 milyar oldu. İktidarımızdan önceki dönemlerde devlet bankalarının büyük borçları vardı veya ülkenin sorunları sayılıyordu. Fakat bizim gelişimizle durum düzeldi. Devlet bankaları gelir vermeye başladı. Örneğin bizden önce Ziraat Bankası'nın sürekli borç içindeydi, bugün ise Türkiye ve Balkanların en dev bankası oldu. Bizden önce Türkiye’nin ihracatı 36 milyar dolar idi, bugün biz ise 155 milyar dolar ihracat yapıyoruz. Paramız dünya dövizleri fiyatı bağlamında arttı. Rus rublesi ile ticari operasyonlar yapabiliriz. Benzer şekilde Çin ve İran’la çalışabiliriz. Özellikle eminim ki Rus sermayesi de Türk ekonomisinde daha önemli rol oynayabilir. Türkiye Soçi-2014 olimpiyat oyunları için çok ciddi projelere imza atıyor. Eminim ki, bu olimpiyat sayesinde Rusya tarih olacak. Bizim inşaat şirketleri de bu tarihle bağlantısı olacak” dedi.
Anayasa değişikliği çalışmalarına da değinen Erdoğan, “Mevcut Anayasa devlet darbesi dönemlerinin ürünüdür, dolayısıyla bugün halkta değişikliklere yönelik ihtiyaç doğdu. Yeni temel yasanın daha demokratik, halkçı ve sivil olduğunu nitelendirmek lazım. Tabii ki bu konuda istenilen sonuca tam şekilde ulaşamadık. Neden? Meclisteki 4 siyasi parti, anayasa maddelerinin onaylanması konusunda kararlılığını ortaya koymuyor, hatta mutabık kalınan maddeler de buna dahil.” diyerek her şeye rağmen anayasa üzerinde çalışma yapacaklarını belirtti.