KAYHAN ÖZTÜRK – FINANSGUNDEM.COM
Yeniköy'de sabah kahvaltısı…
Ama öyle bir kafede, bir büfede ya da çay bahçesinde değil!
Sermaye Piyasalarının önemli bir aktörünün önemli bir şubesinde...
Bir grup gazeteci, İş Yatırım’a konuk oluyoruz.
Hava güzel, mekan şık, ev sahibi heyecanlı…
Çünkü birazdan İş Yatırım Genel Müdürü Erdal Aral faizi, dövizi, mevduatı, yatırımı, borsayı, Türk ekonomisini masaya yatıracak. Sorular sorulacak, tüm yanıtlar samimi bir ortamda hayat bulacak.
Yazılı basından Hürriyet, Milliyet, Habertürk, Sabah ve Dünya’nın katıldığı, internet ekonomi haber portallarından Finansgundem.com’un davetli olduğu toplantı neşe içinde geçiyor. Konular çok ciddi olsa da hoş sohbet hava, ortamı rahatlatıyor.
İşlem hacminde ilk sıralarda yer alan, önemli sayıda müşteriye sahip, güçlü halka arzların altında imzası bulunan İş Yatırım’ın Genel Müdürü Erdal Aral’ın ilk bombası faiz. Herkesin indirim beklediği bir ortamda, tam aksine Merkez Bankası’nın ikinci yarıda
faiz artırımı yapmak zorunda kalabileceğini söylüyor.
İkinci bomba risk pirimi artan iki ülke; biri Brezilya biri de Türkiye.
İddialı açıklamalar birbirini kovalıyor. Kurumun dolar için yıl sonu tahmini 2.60 TL.
Faiz için verdiği rakam ise 8.85.
Usta bir borsacıyla konuşurken insanın ‘endeks ne olur?’ merakı haliyle tavan yapıyor. Aral, “Yıl sonu beklentimiz başlangıçta 95 bindi, şimdi 90 bine yakın olması bekliyoruz” diye konuşuyor.
Türkiye’nin büyümesine yönelik düşüncelerini de paylaşan Aral’a göre yılsonu beklenti oranı yüzde 3.5. Ancak hemen revize sinyali ekliyor: “Tahminimiz 3’e çekilebilir”. İş’in sırrı zaten şu ifadede saklı: “Bu yıl başından beri gelen ilk veriler kuvvetli bir ekonomi sinyali vermiyor.”
Ve ilginç bir saptama: Türkiye’de şirket satın almalarda talep AB’den Asya’ya kayıyor.
Erdal Aral buna karşılık portföy yatırımı anlamında Türk yatırımcıların ‘çok düştü’ diyerek ufak rakamlarla Rusya ve Yunanistan varlıklarına ilgi gösterdiğini aktarıyor.
Sektörün kazancının hisse senedi, tahvil-bono arzı ile birleşme ve satın alma işlemleri olduğunun altını çizen İş Yatırım Gene Müdürü Aral, 2015’te gerçekleşecek büyük olayı şu sözlerle açıklıyor: “Bu yıl bankalardaki yatırım hesapları aracı kurumlara devredilecek. Bu süreçte biz 5 katına çıkacağız. İş Bankası’ndan bize 440 bin yeni müşteri gelecek…”
Kahvaltılı toplantının finalini ise içinde ‘sitem’ yüklü cümleler oluşturuyor. Koca tahvil ihracından bir ay sonra iflas olur mu? Hele de bir Türk reyting şirketi en yüksek notu yani A+ vermişken. Ama oluyor, GÇS Metal’in ‘iflas erteleme’ başvurusunu anlatırken, “Tüm piyasayı olumsuz etkiledi” diyor.
Sohbetin özetini burada kesiyorum. Sözü İş Yatırım Genel Müdürü Erdal Aral’a bırakıyorum. İşte Aral’ın görüşleri…
Kur artışı sıkıntısı
Kur artışı bankaların sermaye yeterlilik rasyosunu düşürüyor. Bankaların yabancı para pozisyonları nedeniyle yüzde 10’luk kur artışı, sermaye yeterlilik rasyosunu 50-75 baz puan düşürüyor.
Geliri döviz olmamasına rağmen döviz fiyatlaması yapanlar var. Bunlar da genelde AVM’ler. İhracatçı için sıkıntı yok. Çünkü geliri döviz. Ama enerji, AVM, inşaat sektörlerinde döviz fiyatlaması nedeniyle kur artışı sıkıntı yaratıyor.
Dakika dakika kur takibi
Herkesin ‘ne olacak bu doların hali?’ diye sorması, ‘hedge’-korunma ürünlerinin yaygın bir şekilde kullanılmadığını gösteriyor. Hedge mekanizmaları kullanılsa bu kadar dakika dakika kurun ne olduğu takip edilmez.
Brezilya ile Türkiye’nin ortak yanı
Risk primi artan ülkeler Brezilya ile Türkiye… Bunun da üç belirleyicisi var.
1-Parite,
2-TL faizleri,
3-Risk primindeki gelişmeler.
Türk bankalarına ECB dopingi
Ekonomisini canlandırmak için faizleri negatif bölgeye çeken ECB, Avrupalı bankaları Türk bankalarına mudi yaptı. Dünyada faizlerin negatif olması nedeniyle kısa vadede bankalara bir akım söz konusu. Avrupalı bankalar ellerindeki fazla likiditeyi ECB’ye götürseler negatif
faiz alacaklar. Onlar da güvendikleri Türk bankalarına getiriyorlar
Merkez Bankası faizi artırabilir
Gündemde
Faiz indirimi var ama Türkiye için kur çok önemli bir değişken. Türkiye’de dolar yükseldikçe tüketici güveni bile düşüyor. Bunun tedavisi kurdan enflasyona geçişkenliği azaltmak ama bunu çözmek içinde katma değerli ürün üretiyor olmak gerekiyor. Euro/Dolar paritesi dolar lehine. TL faizlerinin aşağı gitmesi zor. Libor yukarı giderse risk pirimi yukarı gidebilir. Yani . yönetemediğimiz paritedeki ataklar artar, Fed faiz artırım sürecine girer ve CDS’lerdeki bozulma sürerse Merkez Bankası ikinci yarıda faiz artırımı yapmak zorunda kalabilir.
Küçülme de düşünülmeli
Finansal piyasalar miyopik. Uzağı göremiyorlar. Böyle olması makro ekonomik kararları da etkiliyor. Biz de şirketlerde hep büyüme konuşuluyor. Bence küçülme de düşünülmeli…
Büyüme % 3 olabilir
Ekonomik büyüme için yıl sonu tahminimiz yüzde 3.5’du. Hala öyle devam ediyor ama bence bu tahmini 3’e çekmek lazım.
Yerliler satıcı, ya alıcı?
Yabancılar alım için çok istekli değil. Yerliler satmak istiyor. Çünkü;
1-Makro ekonomik veriler iyi değil; enflasyon, büyüme, sanayi üretimi vb gibi veriler iyi gelmiyor.
2-Kur hareketleri,
3-Siyasi riskin fiyatlanması,
4-“Benim ülkem daha iyi” diyor. Amerika faiz artıracak. Avrupa artırmayı düşünüyor. Niye gelişen ülkelerin riskini alayım diye düşünüyor.
Konutta talep
Konutta talep olduğu ve arsa kısıtlı olduğu sürece fiyatlar yükselir. Konut talebinin altında yatırım fikri de var. Diğer araçlarda getiri azalınca konuta yöneliyor.
Türkler mevduatçı, riski sevmiyor
Türk yatırımcısının yüzde 78’i mevduatçı. Yüzde 22’si sermaye piyasası enstrümanlarında. Ama orada da riski düşük enstrümanları tercih ediyorlar, aşırı riski sevmiyorlar.
Hisse senedi fonlarının oranı düşük
2007’de mevduatın payı yüzde 75.5 iken şimdi yüzde 78’e yükseldi. Bono-tahvil, yatırım fonu, bireysel emeklilik riskli algılanıyor. BES’te vade 10 yıl ama orada da fon seçimleri riski düşük fonlardan yana… Hisse senedi fonlarının oranı düşük. BES’teki toplam fon 39,9 milyar lira civarında. Sadece 2 milyar lirası hisse senedi fonlarında. Diğer fonların içindeki hisse senedi paylarıyla birlikte 39.9 milyarın içinde hisse senedinin aldığı pay 5.2 milyar lirayla yüzde 13.7… Yurt dışında emeklilik fonlarındaki hisse senedinin payı ise yüzde 65-70 civarında. Bu tablo kötü…
Türklerin yeni yatırım alanı
Türk yatırımcıları son zamanlarda ağırlıklı olarak DAX ve petrole yatırım yapıyor. Uluslar arası piyasalarda Amerikan ve Alman tahvillerine ilgi var. İsviçre Frangı, Euro bandından çıkıp, iki para birimi arasındaki sabitlik kırıldığından beri Euro/Danimarka Kronu’na olan ilgi arttı. Yeni carry trade parası kron oldu.
Endeks, dolar, faiz tahminleri
Kurum olarak borsa endeksi için için yıl sonu beklentimiz başlangıçta 95 bindi. Şimdi ise 90 bine yakın olmasını bekliyoruz. Yıl sonu için piyasa göstergelerindeki beklentilerimize gelince;
Dolar: 2.60
Euro/Dolar Parite: 1.10
Faiz: 8.85
Aracı kurum sayısı 36’ya iner
Bu yıl aracı kurumlarda konsolidasyon süreci devam eder. Şirket sayısı 36’ya kadar iner. Eczacıbaşı’nın satış süreci izleniyor.
Bu sektörde iki şey para kazandırıyor.
1-Hisse senedi ve tahvil-bono arzı kazandırıyor.
2-Birleşme ve satın alma işlemleri.
İş Yatırım’a 440 bin yeni müşteri gelecek
30 Haziran itibarıyla bankalardaki yatırım hesapları aracı kurumlara devredilecek. Bu süreçte biz 5 katına çıkacağız. 440 bin yeni müşteri gelecek bankadan. Şu anda aktif çalışan 10 bin müşterimiz var. İş Bankası’ndan gelecek 440 bin müşterinin yaklaşık 50 bini aktif. Yani 50 bin aktif yeni müşterimiz daha olacak.
Alımlar AB’den Asya’ya kaydı
Türkiye’deki şirket satın almalar eskiden daha çok AB’den geliyordu. Şimdi ise Asya’dan talep geliyor. Yani alımlar AB’den Asya’ya kayıyor. Yatırımcıların daha çok Japonya, Çin ve Malezya kökenli olduklarını görüyoruz.
Piyasayı olumsuz etkileyen şirket
Özel sektör tahvil ihraçları bu yıl şu an itibariyle 13 milyar lira civarında. Geçen yılın tamamında 61 milyar lira oldu. GÇS Metal’in iflas erteleme istemesi bu piyasayı olumsuz etkiledi. Tahvil ihracından bir ay sonra iflas ertelemesi tedirginlik yarattı. Bir Türk reyting şirketi A+ notu, yani en yüksek notu verdi. Tahvil-bono arzının yüzde 66’sı bankalar, yüzde 16.6’sı
banka dışı finansal şirketlerin. Leasing, faktoring gibi.. Yüzde 17’si reel sektör şirketleri tarafından yapılıyor…