Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Enflasyon ilk bakışta salt ekonomik bir sorun gibi gözükse de, aslında başka birçok alanı da ilgilendiren, etkisi giderek büyüyen bir zorluk olarak öne çıkıyor. Özellikle siyaset sahasına dönük olası etkileri itibariyle enflasyon, ekonomik olduğu kadar politik de bir meydan okumaya işaret ediyor. Bunda insanların fiyat artışlarının gelirleri üzerinde ne kadar hasar bırakacağını önemsemeleri büyük rol oynuyor.
Financial Times’tan Martin Wolf’un değerlendirmesine göre, enflasyonun yeniden hortlaması sadece ekonomik bir olay değil. Bu aynı zamanda siyasi yönü de oldukça ağır basan bir olay. Kontrol altına alınması tahmin edilenden giderek daha zor olacağı anlaşılan enflasyona nasıl tepki verileceği konusu, çetin kararlar alınması gereken bir konu olarak öne çıkıyor.
Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, bu gerçek beraberinde başka sorunları da doğuruyor. Bu noktaya nasıl gelindi? Enflasyonu tekrar kontrol altına almak için ne kadar büyük bir yavaşlamaya ihtiyaç duyulacak? Para politikası halihazırda yeterince sıkı mı? Değilse, başka hangi adımların atılması gerekir? En önemlisi ise enflasyon önceki hedeflere mi düşürülmeli yoksa politika yapıcılar bunu yapmak yerine pes edip hedeflerinde daha mı makul olmalılar? Bu ve benzeri sorular, bir sorun olarak önümüzde duruyor.
Uluslararası Ödemeler Bankası’nın (BIS) son yayınladığı yıllık rapor ise bugüne nasıl gelindiğine dair mükemmel bir analiz sunmasının yanında son 40 yılın düşük enflasyon rejiminden uzaklaşmanın tehlikelerini de gösteriyor.
Tehditkâr bir düşman
BIS’ın raporunda “2022 yılı Nisan ayına kadar dünya üzerindeki ekonomilerin dörtte üçünde enflasyon yüzde 5’in üzerindeydi” deniliyor ve enflasyonun uzun zamandır beklenen bir dost olarak değil, tehditkar bir düşman olarak geri döndüğünden söz ediliyor.
Gerçekten de enflasyon bugün çok yüksek seviyelerde seyrediyor. Yüksek enflasyon ayrıca ülkeler ve sektörler arasında da giderek yayılıyor ve derinleşmeye devam ediyor. Sürecin başında bunun beklenmedik bir ihtimal olduğu düşünüldü. Bu bir hataydı. Ardından ise daha büyük bir hata yapıldı ve bu ihtimal geçici olarak reddedildi. Her iki yaklaşım da durumu açıklamaktan uzaktı. Enflasyonun ekonomik yönünün yanı sıra politik tarafıyla da kocaman bir sorun olarak belirmesinde bu yanlış yaklaşımların da etkisi oldu. İşin siyasi tarafını açıklamak aslına bakılırsa bu beceriksiz yaklaşımların dışında da pekala mümkün: İnsanlar bunu yani enflasyonu umursuyor. Umursamakta da haklılar çünkü enflasyon reel gelirlerde beklenmedik kesintiler anlamına geliyor.
İnsanlar enflasyonu umursuyor. Umursamakta da haklılar çünkü enflasyon reel gelirlerde beklenmedik kesintiler anlamına geliyor.
Şu anki tehlike: Stagflasyon
Şimdiki tehlike uzun süreli bir zayıf büyüme dönemi ve artı olarak değişken ve kalıcı enflasyon anlamına gelen stagflasyon tehlikesidir. Bu tehlikeyi daha iyi anlamamız için düşük enflasyon rejimi ve yüksek enflasyon rejimi arasındaki farkları açıklayan BIS, enflasyonun bu iki rejimde de farklı davrandığını ortaya koyuyor.
Örneğin, enflasyon kalıcı olarak düşük olduğunda, devam etme kabiliyeti de volatilitesi de düşüyor ve kendi kendini dengelemeye yolunu seçiyor. Bunun nedeni kısmen insanların enflasyonun istikrar kazanmasını beklemeleri ve çoğu zaman da bu gerçeği görmezden gelmeleri olarak öne çıkıyor. Enflasyonun volatilitesindeki düşüklük, tekil olarak fiyatlarda yaşanan değişimlerin küçük çaplı olmasından değil, bu tekil ürünlerin arasındaki düşük korelasyondan kaynaklanıyor. Bu nedenle, göreceli fiyat değişiklikleri ve hatta büyük olanları bile, genel fiyat düzeyine çok az etki edebiliyor.
Asıl neden dış kaynaklı arz şokları değil
Yüksek enflasyon rejimi ise bunun tam tersini söylüyor. Örneğin, para birimlerinde yaşanan değer kayıpları gibi göreceli fiyatlarda yaşanan büyük değişimler sonucunda insanlar kendilerini reel gelirlerine yönelik oluşacak olası tehlikelerden korumak için mücadele ediyor ve bu da enflasyonun tüm ekonomiye hızla yayılmasına neden oluyor. Bu yayılmanın arkasında yatan mekanizma ise fiyat-fiyat ve ücret-fiyat sarmalları olarak beliriyor. Üstelik yüksek enflasyon rejiminde endişe ne kadar büyükse önleyici çabalar da bir o kadar artıyor. Bu noktada beklentilerin ne kadar önemli olduğu görülüyor. İnsanlar ne bekleyeceklerini bilmekten vazgeçtiklerinde daha da acil şekilde savunmaya geçiyor.
Bugün neler olduğunu ve bu noktaya nasıl gelindiğini dış kaynaklı arz şoklarına bağlamak büyük hata olur çünkü herhangi bir ekonomi için dışsal olan çoğu zaman diğer ekonomiler için içsel olma niteliği taşır.
Bu nedenle, gerçekte neler olduğunu ve bu noktaya nasıl gelindiğini dış kaynaklı arz şokları olarak açıklamak büyük bir hata olur. Çünkü herhangi bir ekonomi için dışsal olan çoğu zaman diğer ekonomiler için içsel olma niteliği taşır. Bu da birçok önemli ekonomide hızla artan talebin küresel talebi de artırmasına yol açar. Aşırı talep, her zaman fiyatların görece daha esnek olduğu alanlarda, özellikle de emtialara yayılmadan önce ortaya çıkma eğilimindedir.
Bu bilgiler ışığında şu anda düşük enflasyon rejiminden yüksek enflasyon rejimine geçiş aşamasında olduğumuz görüyoruz. Bu tehlikeli duruma neden geldik? Bu soruyu yanıtlamak için verilen cevapların başında düşük enflasyonun kalıcılığına olan aşırı güven geliyor. Bir diğer cevap ise geriye dönük ortalama enflasyon hedeflerinin geleceğe yönelik rehberlik etme yeteneğine duyulan aşırı güven olarak beliriyor. Bir diğer neden parayı önemsememek olarak öne çıkıyor ki bu durum önemini kısa sürede hissettiriyor ve hissettirdi de. Son olarak da arz kapasitesine aşırı güven duyulması geliyor. Bunlara savaş gibi beklenmedik şoklar da eklenince enflasyon ve rejim, sürdürülebilir olmaktan kolaylıkla çıkabiliyor.
Resesyon ya da uzun süreli yavaşlama gerekiyor
Enflasyon rejimlerinde yaşanan bu tür değişimler ne kadar yerleşik hale gelirse, süreci tersine çevirmenin maliyeti de bir o kadar artıyor. İşin kötüsü, işleri tersine çevirmek için keskin bir resesyon ya da uzun süreye yayılan bir yavaşlama gerekebiliyor. Şu ana kadar politika yapıcıların eksik kaldıkları nokta da bu: Politika yapıcılar bu noktayı henüz netleştirebilmiş gözükmüyor. Bu nedenle, hedeflerine ulaşmadan önce pes etmeleri daha yüksek bir olasılık olarak beliriyor. Uzun süreli bir stagflasyonun artık oldukça olası olmasının asıl nedeni de bu gibi duruyor.
Bu aşamada en önemli soru ise politika yapıcıların enflasyonu hedeflerine indirmek için yeterince şey yapıp yapmadıkları olarak öne çıkıyor. Sunulan argümana göre finansal koşullar zaten yeterince sıkışmış durumda. Bu nokta, 1970’lerin stagflasyon döneminden bu yana yaşanan finansal kırılganlığın artmasıyla yakından ilgili bir durum. Bu veriler ışığında bakıldığında önümüzdeki aylarda para politikasının daha da sıkılaşmasının olası olduğu anlaşılabiliyor.
Merkez bankaları, ekonomide yaşanan derin yavaşlamalardan ya da daha sıkı para politikası ihtiyacından ürkebiliyor ancak bunu politikacıların yapacağından emin olabilirsiniz.
Politikacılar devreye girecektir
Merkez bankaları, ekonomide yaşanan derin yavaşlamalardan ya da daha sıkı para politikası ihtiyacından ürkebiliyor ancak bunu politikacıların yapacağından emin olabilirsiniz. Bu noktada, merkez bankalarının enflasyon döngüsünü tam anlamıyla tersine çevirmek ve yumuşak iniş mantığıyla hafif dokunuşlar yapmak arasında sallandıkları görülebiliyor; ki bu durum da stagflasyonist bir döngü oluşmasına neden oluyor. Bunun yerine, örneğin, yüzde 2 gibi katı bir enflasyon hedefi yerine yüzde 4 ya da daha fazlasını alması, merkez bankalarına gelecekte faiz oranlarında aşağı yönlü manevra yapabilmeleri için de bir hareket sahası yaratmış olmaz mı? Böylece sonraki krizlerde parasal gevşeme ihtiyacı da azaltılmış olacaktır.
İşler zorlaştığında vazgeçmek, insanlara politika yapıcıların böyle durumlarda daima pes ettiklerini söylüyor. Para temel bir kamu malı olma özelliği taşır. Sağlam para siyasi ve ekonomik istikrarın da temelini oluşturur. Bu gerçek, bir kenara atılmamalıdır.
IMF: Enflasyon yüksek kalmaya devam edecek
ABD’de enflasyon rekor tazeledi
Almanya'da enflasyon yavaşladı
Piyasalar ABD enflasyonunu takip edecek
Bizde Enflasyonla mücadeleye yöneticiler gözüyle, sözüyle mücadele ediyorlar. :D
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.