Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|---|---|---|
AKBNK | 49,54 | -3,43 | 257.608.000.000,00 |
ALBRK | 6,50 | 2,52 | 16.250.000.000,00 |
GARAN | 102,80 | -1,81 | 431.760.000.000,00 |
HALKB | 19,68 | -1,30 | 141.396.431.866,56 |
ICBCT | 12,39 | -0,48 | 10.655.400.000,00 |
ISCTR | 10,66 | -3,62 | 266.499.680.200,00 |
SKBNK | 5,07 | -1,93 | 12.675.000.000,00 |
TSKB | 10,49 | -1,78 | 29.372.000.000,00 |
VAKBN | 20,40 | -2,11 | 202.284.799.069,20 |
YKBNK | 22,16 | -3,57 | 187.186.656.453,44 |
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
AKILLI YAŞAM
Sigortacılıkta Öngörülen Riskler Anketi’ne göre, Türk sigorta sektörü temsilcileri en büyük risk olarak doğal afetleri görüyor. Oysa dünya genelinde sigorta sektörü için yasal düzenlemelere uyum daha büyük bir risk...
PricewaterhouseCoopers (PwC) ve Finansal İnovasyon Etüt Merkezi (CSFI - Centre for the Study of Financial Innovation) işbirliğiyle hazırlanan Insurance Banana Skins 2011 (Sigortanın Muz Kabukları) araştırması, dünya çapında sigorta sektörü tarafından tanımlanan en acil riskleri ortaya koyuyor.
40 ülkeden 500 sigorta sektörü temsilcisi ve gözlemcisinin önümüzdeki 2-3 yıl için öngördüğü en önemli risklerin belirlenmesi için gerçekleştirilen Sigortacılıkta Öngörülen Riskler Anketi’ne bu yıl ilk defa Türkiye de katıldı. Mayısta sonuçları açıklanan araştırmada dünya genelinde sigorta sektörü için yasal düzenlemelere uyum en büyük risk olarak gösterilirken, Türkiye’de ilk sırayı doğal afetler alıyor...
Solvency II en büyük risk
Küresel sigorta sektörünün 2011 yılı başında karşılaştığı riskleri tanımlayan Sigortacılıkta Öngörülen Riskler Anketi’ne göre sigortacılar, yasal düzenlemelere uyumu en büyük risk olarak tanımlanıyorlar. Bu sonuç, sigorta sektörünün Avrupa’da yoğunlaşması ve ağırlıklı katılımcıların Solvency II düzenlemelerine hazırlıklarla boğuşan Avrupalı sigortacılardan oluşmasıyla açıklanıyor. Düzenlemelerin sigortacılara getireceği yükümlülüğün sektöre maliyetinin büyük olması ve bunun da kârlılığa odaklanan şirket yönetimlerinin ilgisini dağıtmasından endişe ediliyor.
Sonuçları “Yeni düzenlemelerin bu konularda yardımcı mı yoksa zorlaştırıcı mı olduğu açık değil" şeklinde yorumlayan araştırmanın editörü David Lascelles’e göre, bu sonuçlar pek çok farklı yönden baskıya maruz kalan ve bunları atlatmak için becerili yönetime ihtiyaç duyan bir sektöre işaret ediyor.
Yine Solvency II ile bağlantılı olarak en büyük ikinci risk, yeni sermaye gereklilikleri olarak tanımlanıyor. Yasal düzenlemelerin getirdiği sermaye gerekliliklerinin büyüklüğünün sektöre destek olmaktan ziyade köstek olmasından korkuluyor.
Makro ekonomik trendler ise sigortacıların risk sıralamasında üçüncü sırada geliyor. Dünya ekonomisindeki olası enflasyon ve ekonomik durgunluk sigortacılar tarafından büyük bir endişe kaynağı olarak görülüyor.
PwC ve CSFI tarafından 2009’da yapılan benzer araştırmada sigortacıların en büyük risk olarak gördüğü sektörün yatırım performansı bu yıl dördüncü sırada yer alıyor. Doğal felaketler de beşinci sırayı alıyor. Çoğu sigorta şirketinin ürünlerine fon yaratmak ve zayıf satışlarını telafi etmek için finans piyasalarından gelen gelire bağımlı olduğu biliniyor. Nitekim araştırmaya katılan sigortacılar, düşük faiz oranları ve belirsiz piyasa koşullarını elde edilen gelirlere önemli bir tehdit olarak görüyor. Yatırım performansını da sektörün önündeki riskler sıralamasında dördüncü sıraya yerleştiriyorlar.
Doğal felaketler yükselişte
Bu yıl doğal felaketlerin ilk kez en büyük 10 risk listesine beşinci sıradan girmesi, Avustralya’daki sel, Yeni Zelanda ve Japonya’daki deprem gibi büyük ölçekli felaketlerden dolayı normal bulunuyor. Henüz bu felaketlerin sektöre etkisi tam olarak ölçülmese de özellikle hayat dışı sigortacılar etkinin büyük boyutlu olmasından endişeleniyorlar.
Yine bu yıl ilk defa risk sıralamasına giren sektördeki ‘yetenek’ sorunu da araştırmada altıncı büyük risk olarak görülüyor. Bu risk sadece Solvency II düzenlemelerinin gerektirdiği yetenekli insan kaynağı açısından değil, dünya çapında sektörün kalifiye elemanları kendine çekebilme sıkıntısının bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Benzer şekilde sektörün çoğu piyasada yaşadığı ‘itibar’, ‘yönetim kalitesi’ ve ‘kurumsal yönetim’ sorunları da sektör temsilcilerinin ilk 20 arasında sıraladıkları riskler arasında yer alıyor.
2009’a göre bu yıl büyük değişimlerin gözlendiği “muz kabukları” araştırmasında yasal düzenlemeler, doğal felaketler, kurumsal yönetim, siyasi risk ve dağıtım kanallarının risk sıralamasında en fazla yükselen kaygılar olduğu gözleniyor. Bu yıl 11’inci sıraya yükselen siyasi riskin özellikle Ortadoğu’daki halk ayaklanmaları ve Euro bölgesindeki yönetimlerin ‘ihmalkârlık’ tehdidinden kaynaklandığı yorumları yapılıyor.
Dijitalleşmeye bağlı olarak yaygınlaşan dağıtım kanalları da sigorta sektörünün endişelerinde üst sıralarda yer alıyor. Bu endişenin en büyük kaynağını ise dağıtım kanallarını yanlış kullanmanın yaratabileceği büyük maliyetler oluşturuyor.
Sigortacıların dikkatinin artan düzenlemelerle nasıl başa çıkacakları konusuna yoğunlaştığını söyleyen PwC'nin küresel sigorta lideri David Law’a göre bu durum, potansiyel olarak sektörün kilit kaynaklarını büyümeye odaklanmaktan uzaklaştırıyor. “Sigortacıların rekabet avantajı elde etmek için, düzenlemelerin getirdiği yükü bir ‘kutuyu işaretleme’ faaliyetinden çıkarıp, sigortacılık işinin içine dahil ederek değişen risk profilinin yönetiminde kullanması gerekiyor” diyen Law, bunun artan doğal afetler, düşük faiz oranları ve belirsiz dünya ekonomisinden kaynaklanan zorluklarla daha iyi mücadele etmek için gerektiği görüşünde.
Sektör risk yönetiminde kendine güveniyor
Risk sıralamasında arka sıralara gerileyen endişelere baktığımızda, son araştırmada sigortacıların 2009 yılına göre özellikle finansal riski yönetme konusunda kendilerine çok daha fazla güvendiği anlaşılıyor. Nitekim risk sıralamasında 2009’da altıncı sırada yer alan risk yönetimine dair endişelerin, bankacılara göre finansal riski çok daha iyi yöneten sigortacılar sayesinde bu yıl 16’ncı sıraya gerilediği görülüyor. Ancak “Tespit ettiğiniz risklerin idaresi konusunda kendi şirketiniz ve diğer şirketler sizce ne kadar hazırlıklı” sorusuna yaklaşık yüzde 90 oranında “orta” notu veren katılımcıların pek de iyi hazırlanmadığı ortaya çıkıyor.
Diğer yandan, sektörün finansal kriz sayesinde yapılandırılmış ürünlere bağımlılığının azalmasının bir yansıması olarak, karmaşık ürünlerin artık önemli bir risk olarak görülmediği anlaşılıyor. Beklentilerin aksine iklim değişikliği, terörizm ve çevre kirliliğinin risk sıralamasında son sıralarda yer alması ise sigortacıların bu riskleri ve poliçeleri yönetme kapasitesiyle açıklanıyor. Elbette sektör uzmanları aynı beceriyi yasal düzenlemeleri yönetme konusunda hissetmiyor.
Türkiye’nin muz kabuğu: Doğal afetler
Özellikle Solvency II odaklı olarak artan düzenlemelerin etkisi ve maliyeti ile bunlardan kaynaklı sermaye ve uyum gereklilikleri konusundaki dünya genelindeki endişeye Türkiye’den araştırmaya yanıt veren sektör temsilcileri de katılıyor. Ancak Türkiye sigorta sektörünün en büyük riskler listesinde ilk sırayı doğal afetler alıyor. İkinci sırada yasal düzenlemeler var. Yatırım performansı riski ise üçüncü sırada geliyor. Yine aktüeryal risklerin Türkiye sigortacılık sektöründe üst sıralarda yer alması, Türk sigorta şirketlerinin karşılık tutma gerekliliğinin yönetimine ilişkin endişelerini yansıtıyor.
Türkiye’nin bu yıl ilk kez ve 26 üst düzey yöneticiyle araştırmaya katılmasının önemine işaret eden PwC Türkiye Denetim Hizmetleri Ortağı ve Sigortacılık Sektörü Lideri Talar Gül, sonuçları şöyle değerlendiriyor:
“Sermaye yönetimi ve buna ilişkin düzenlemeler ile yatırım performansına ilişkin risk algısı dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ilk sıralarda yer alıyor. Bu kaygılara cevap verebilmek için sektörümüzün risk bazlı sermaye yönetimine, bununla ilgili gerekli sistem altyapısına ve yönetim ilkelerine yatırım yapacağını öngörmek gerekiyor. Söz konusu yatırımın da sadece ilgili yasal düzenlemelere uyumdan öte şirketler için rekabette çok önemli bir avantaj sağlayacağı kanaatindeyim.”
İklim değişiklikleri, terörizm gibi iş kabul riskiyle ilişkilendirilebilecek endişeler Türkiye’de diğer ülkelerin tamamından daha yüksek sıralarda yer alıyor. Gül, bu durumu sektörün Yeni Zelanda ve Japonya’da gerçekleşen olayların Türkiye’de risk algısını artırdığı şeklinde yorumluyor.
Diğer yandan, dünyada sektörün itibarı, reasürans ve risk yönetimi alanlarıyla ilgili riskler üst sıralarda yer alırken; “yetenek riski” altında yer verilen yönetim kalitesi ve yetenekli personel bulma ve işte tutma konuları Türkiye’de o kadar endişe yaratmıyor.
Araştırma nasıl yapıldı?
Banka, sigorta ve mikrofinans alanlarında hazırlanan “Banana Skins Surveys” araştırmasının sigorta ayağı, geçen mart ve nisan aylarında Türkiye dahil 40 ülkede 490 katılımcıyla gerçekleştirildi. Katılımcıların yüzde 28’ini hayat, yüzde 29’unu hayat-dışı, yüzde 7’sini de reasürans temsilcileri oluşturdu. Ayrıca analistler, Londra piyasalarından uzmanlar, yasa yapıcılar ve broker’lar da araştırmaya katıldı.
Katılımcıların yüzde 57’sini Avrupalı, yüzde 24’ünü Uzakdoğulu sigortacılar oluşturdu. Kuzey Amerika’nın payı ise yüzde 6 oldu. Türkiye, 26 kişiyle katılımcı sayısının çokluğu açısından ikinci ülke oldu...
Araştırmanın katılımcıları sigorta sektörünün merkezi Londra’da yoğunlaşıyor.
Üç bölümden oluşan araştırmanın ilk bölümünde katılımcılara önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde sigorta sektörü için ana endişeleri soruldu. İkinci bölümde potansiyel “muz kabukları” yani en riskli buldukları tehlikeleri sıralamaları istendi. Üçüncü bölümde ise sigorta şirketlerinin riske karşı ne kadar hazırlıklı olduğu soruldu.
Sigortacılıkta öngörülen riskler sıralaması - 2011
Türkiye Dünya geneli
1. Doğal afetler Yasal düzenlemeler
2. Yasal düzenlemeler Sermaye
3. Yatırım performansı Makro-ekonomik trendler
4. Aktüeryal varsayımlar Yatırım performansı
5. İklim değişikliği Doğal afetler
6. Sermaye Yetenek (Çalışan kalitesi)
7. Reasürans Uzun vadeli yükümlülükler
8. İtibar Kurumsal yönetim
9. Risk yönetimi Dağıtım kanalları
10. Terörizm Faiz oranları
Not: Anket sonucunda ortaya çıkan 26 risk arasından, katılımcılar tarafından öncelik verilen ilk 10 riske yer verilmiştir.
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.