Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin, dövizdeki yüksek dalgalanmalarla buna karşı ekonomi yönetiminin aldığı tedbirleri değerlendirdi.
Piyasalardaki hareketliliği, arkasında manipülasyon aramak yerine sağlıklı piyasa tepkileri olarak kabul etmek gerektiğini belirten Prof. Dr. Alkin, “Döviz kuru dalgalanmalarının sebebini manipülasyonda aramadan önce, ülke ekonomisinde bu tür dalgalanmalara yol açacak kırılganlık var mı yok mu diye bakmak lazım. Ki böyle bir kırılganlık var. İşsizlik ve enflasyon yüksek, sanayi üretimi kırılgan. Bu arada ülkenin ciddi dış kaynağa ihtiyacı var" dedi.
"TÜRKİYE’NİN HİKÂYESİ KABUL GÖRMÜYOR"
Ekonomik ve finansal göstergelerdeki olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin dış dünyaya yansıttığı hikâyenin küresel anlamda kabul görmediğine dikkat çeken Prof. Dr. Alkin şöyle konuştu:
“Sadece inşaat yaparak geleceğe doğru yürümeye çalışan bir ülkenin hikâyesi tabii ki çok zengin bir hikâye değil. Zaten ekonomik açıdan kırılgan durumdayken, üzerine bir de diplomatik ve siyasi gerginlikler geliyor. İşte tüm bunlar, S-400 füzelerinden başlamak üzere kırılganlığı arttıran üç dört ilave talihsiz gelişmeyle birleşince istenmeyen durumlar yaşanıyor.”
"KAMUNUN ADIMLARI KAFA KARIŞTIRDI”
Geçen hafta perşembe günü yayınlanan döviz tevdiat hesaplarıyla ilgili tebliğin anlaşılamadığını ve kafaları karıştırdığını savunan Prof. Dr. Emre Alkin şunları söyledi:
“BOTAŞ’ın Merkez Bankası’ndan 5 milyar dolara yakın, yüklü bir döviz çekişi oldu. Rezervler geriledi. Hemen ardından Euro Bölgesi ile ilgili olumsuz ekonomik veriler açıklandı. Buna bağlı olarak dolar/euro paritesi sert şekilde düşünce ABD Doları bir anda değer kazandı. Piyasazaten huzursuzdu, yatırımcılar da panik yaptı. Merkez Bankası tüm bunların üstüne bankalara dönüp, 'Size Türk Lirası vermiyorum, repo ihalesini iptal ettim' dedi. Bu haliyle dövizdeki artış daha da hız kazandı."
“ŞEFFAFLIK OLMAZSA AKILLAR KARIŞIR”
Geçen hafta tüm gelişen ülke paraları dolara karşı değer kaybederken en çok değer yitiren paranın Türk Lirası olduğunun altını çizen Prof. Dr. Alkin, “Bu şekilde uzun süre devam edemeyiz. Şeffaflıkla ilgili sıkıntılarımız olduğu da ortada. Ne kadar şeffaf olursak o kadar iyi yapmış oluruz. Hem şeffaf davranmıyoruz, hem de ne olduğunu anlamayan aktörlerin hareketleri nedeniyle panik olup piyasaya müdahale ediyoruz” değerlendirmesini yaptı.
2002-2013 DÖNEMİNE ATIFTA BULUNDU
Prof. Dr. Emre Alkin, yaşanan kırılganlıkların ortadan kaldırılmasına yönelik önerilerini sunarken, 2002 – 2013 dönemine de atıfta bulundu:
“O zamanlar, Avrupa Birliği çıpamız vardı, hak ve özgürlüklerde ilerleme sağlamıştık, bankacılık reformu yapmıştık, komşularımızla sorunumuz yoktu. Niçin şimdi stratejik partnerlerimizle, komşularımızla sürekli sıkıntı yaşıyoruz? Neden eğitimle ilgili sıkıntılar başladı? Sosyal haklarla ilgili gerginlikler neden bu kadar arttı? 2013 yılına kadar sakindik de neden sonra işler sarpa sardı, incelikle bakmak gerekiyor. Bunları doğru analiz etmezsek dalgalanmanın çaresini bulamayız.”
TEFLON TAVADAKİ YUMURTA BENZETMESİ
Prof. Dr. Emre Alkin, piyasalardaki sert iniş çıkışları önlemek için pek çok şeyin aynı anda yapılması gerektiğini belirtti. Gelişen ülkelerdeki siyasi iktidarların genellikle yapısal reformlardan önce ekonomik ve parasal önlemler alma eğiliminde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Alkin, “Biz şimdilik şunları yapalım, faizleri düşürelim, sonra bakarız derler. Hâlbuki ne zaman yapısal reform yapmadan geçici önlemlere başvursanız, bunlar teflon tavanın üzerindeki yumurta gibi kayıyor, bir işe yaramadığı gibi durumu daha içinden çıkılmaz bir hale sokabiliyor” diye konuştu.
HANGİ YAPISAL ÖNLEMLER ALINMALI?
Adaleti, hak ve özgürlükleri, eğitimi yapısal önlemlerin temeline yerleştirmek gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Alkin, “Adalet ile hak ve özgürlükler konusundaki ev ödevlerinizi yapmadan ekonomik reformlar yapmaya çalışarak yani kestirmecilikle bir yere varılmıyor. Yani adalet ve özgürlükleri en üst seviyeye çıkarıp tüm vatandaşlara eşit şekilde uygulanır hale getirmeli, ondan sonra diğer konularda reform peşine düşmeliyiz” ifadelerini kullandı.
İnşallah 2001 öncesine dönmeyiz
Tespitler ve örnek doğru. Ancak anlayamadığım birşey var. Neden hala bahse konu kırılganlıkları kullanan dış etkenler varken sanki bunlar hiç yokmuş gibi yorum yapılıyor? Yani teoriyi destekleyen pratik neden göz ardı ediliyor?
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.