<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemElektrik fiyatları neden yükseliyor----

Elektrik fiyatları neden yükseliyor

Elektrik fiyatları neden yükseliyor
29 Aralık 2016 - 05:52 www.finansingundemi.com

Habertürk ekonomi yazarı Güntay Şimşek, son zamanlarda yükselmeye başlayan elektrik fiyatlarını yazdı. İşte Şimşek'in o yazısı:

Elektrik fiyatlarının, enerji talebinin arttığı şu günlerde neden yükseldiğinin iyi anlaşılması için müsaadenizle “Osman Hoca’dan Enerji Dersleri”ne yer vermek istiyorum. Çünkü dikkat ettiğim kadarıyla enerji sektöründe çalışanlar bile konuyu tam olarak anlayabilmiş değil. Elektrikte “baz güç” kaynağı olarak kullanılan santrallarla birlikte anılan toplam “kurulu gücün” her geçen gün yükseldiği biliniyor. Pekiyi buna rağmen neden fiyatlar artıyor? Veya talebin çok daha yukarı seviyelerine hitap eden kurulu gücümüz varsa ve buna rağmen elektrik fiyatlarında aşırı dalgalanmalar oluyorsa, bu durum neyin eksikliğine tekabül ediyor? Görünmez sakalı olan Osman Hoca izah ediyor.

ODTÜ hocalarından, bir dönem Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) üyeliği de yapmış olan Prof. Dr. Osman Sevaioğlu ile tanışıklığımızın mazisi var. Ancak daha önemlisi, teşriki mesaimiz de oldu. Sabah Grubu’ndaki dönemimde Para Dergisi’nin yayın direktörlüğüyle birlikte her şeyiyle sıfırdan hayata geçirdiğimiz 2 önemli yayının, Transport ve Global Enerji dergilerinin de yayın yönetmenliğini yapıyordum. Osman Hoca da Global Enerji Dergisi’nde hem yazarımız hem de yayın danışmanımızdı. Kendisinden olabildiğince istifade ettim, etmeyi de sürdürüyorum. İnternetteki “Enerji Platformu”nda enerji gündemine dair önemli konuları tartışmaya açarak sektörün daha iyi anlamasına katkı sunuyor.

Son olarak Osman Hoca, enerjideki kurulu gücün ne anlama geldiğini ve bu kadar yatırıma rağmen elektriğe yoğun talebin olduğu zamanlarda yaşanan sıkıntıların kaynağı için tespitlerini dile getirmiş. Elektrik üretiminde “arz” ve “talep” dengesi dikkate alındığında, yenilenebilir enerjilerin (HES, GES, RES vs.) her zaman yenilemeyeceğini de güzel bir şekilde ifade etmiş. Yıllardır elektrikte “baz” gücün ne olduğunu dilimin yettiğince ifade ediyorum, ama Osman Hoca o kadar güzel anlatmış ki, aktarmam şart oldu. Buyurun...

ENERJİDE ARZ AÇIĞI ETKİSİ

Her ne kadar “arz”, “talebin” karşılanması için gerekli kurulu güç olarak bilinse de, sağlanması gereken önemli bir özellik vardır; o da, “arzın gerektiği zaman, gerektiği süre ile talebi karşılayabilecek özellikte” olmasıdır. Bu kısaca şu demektir: RES’in (rüzgâr), GES’in (güneş), HES’in (su) arz sunabilmesi için, devreye alınması gerektiği anda rüzgârın esmesi, güneşin olması, akarsuyun akıyor durumda olması lazımdır. Rüzgârı esmeyen RES’in, güneşi o saatte, o gün, o hafta ya da yeterli olmayan bir GES’in, suyu donan bir HES’in kurulu gücü kâğıt üzerinde olsa da aslında fiilen yoktur.

Doğalgaz veya ithal kömüre dayalı santrallar için siyasi, ekonomik veya olumsuz mevsim şartları nedeniyle ithal edilemeyen doğalgaz ve ithal kömürde de durum aynen böyledir.

Santralların kurulu güçlerini alt alta yazıp toplamakla arztalep dengesi sağlanmış olmaz.

Eskimiş olması nedeniyle devre dışı edilmiş, fakat hâlâ elde tutulan bir santral (Hopa veya Ambarlı mesela) kurulu güç olarak kabul edilemez. Bir ülkede elektrik fiyatları yükseliyorsa o ülkede “arz” açığı vardır. “Kurulu güç” açığı değil.

Alınması gereken ders: Elektrikte kurulu güce güvenilerek yol alınmaz. Kurulu gücün portföyüne, oluşturan kaynaklarına bakmak gerekir. Yerli enerji kaynakları, kurulu gücün en önemli parametresidir.

KURULU GÜCÜN KAYNAĞI NE?

Enerjide “arz-talep projeksiyonları” en az 10 yıllık projeksiyon süresi için yapılır. Hatta gelişmiş ülkelerde bu süre 15-20 yıldır. Bir başka ifadeyle, “arz-talep” dengesi bir defalık çözüm olan tüketimi kısmakla değil, arzı artırmakla sağlanır. Bunun için de “gerektiği zamanda”, “gerektiği süre boyunca” devrede olacak kurulu güç lazımdır. Bu kurulu güç hangi yakıtlarla sağlamalıdır, bu da ayrı bir konu. Burada öncelik, “arz-talep” dengesinin sağlanmasıdır. Yakıt türleri arasında sıralama ise daha sonra gelen bir çalışmadır. Yani öncelikle yukarıda ifade edilen anlamda “arz-talep” dengesinin sağlanması için hangi yakıtlara dayalı, hangi santralların, hangi yılda, ne kadar kurulu güçle devreye alınmasının belirlenmesi lazımdır. Bu da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın görevi ve sorumluluğundadır.

Alınması gereken ders: Yıllardır yerli kömürü yerde yatırıp ekonomiye kazandırmamanın bugün sorunlarını yaşıyoruz. Elektrikte kurulu gücümüz artıyor, ama nasıl artıyor? Santralların kaynaklarına bakılması lazım. Bu sebeple Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın yerli kömüre olan ilgisi ve ekonomiye kazandırma yolunda attığı adımlar için takdir edilmesi gerekir. Yıllarca yerli kömürü yazdım, ama artık ekonomiye kazandırılması için bulunan formüllerle mevzi kazanılmaya başlanıyor.

Katma değeri olan yerli kömürü, çevreye duyarlı sistemlerle ekonomiye kazandırmaktan başka çaremiz de yok.

YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)