Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Aşılanma hızının küresel ölçekte artmaya devam etmesi ekonomistleri bundan sonraki süreci değerlendirmeye itiyor. Makroekonomi danışmanlık firması G+ Economics’in Baş Ekonomisti Lena Komileva piyasaların bundan sonraki gündeminin sürdürülebilir iyileşme olduğunu belirtiyor. Baş ekonomist Komileva Financial Times’taki yazısında Kovid sonrası ekonominin politikacıların planlarından çok farklı bir proje gerektirdiğini belirtiyor. İşte Komileva’nın yazısı:
Ekonomiler Kovid-19 şokunun tarihi büyüklüğünden hala sarsılmaya devam ederken, artan borçlanma maliyetleri yakında salgın sonrası toparlanma hızından sürdürülebilirliğine kadar piyasaların odağında yer alacak.
Ekonomilerin verimliliği ve yaşam standartları üzerindeki uzun vadeli Kovid etkilerinden kurtulabilmesi için, hükümetlerin sürdürülebilir büyümeyi hedefleme konusunda akıllıca davranması gerekmektedir.
Mali genişleme, salgın nedeniyle oluşan kalıcı değişimler gerçekleştiği ve uzun süredir yara alan büyük ekonomilerin tüm sektörlerini geri planda kaldığı için, devlet borçları son bir yıl içinde benzeri görülmemiş bir büyüme yaşadı.
Merkez bankaları yeni basılan paralarla ve uyguladıkları sıfır ve negatif faiz oranlarıyla devlet borçlarının yolunu açtı ve bu borcun oluşması için vazgeçilmez kanal haline geldi. Kovid-19, büyük ekonomileri modern para teorisinin etkisi altına soktu. (finansgundem.com: Modern para teorisi rezerv para birimine sahip olan ülkelerde para basmanın ve bütçe açığı vermenin enflasyon endişesi yaratmayacağı düşüncesine dayanır.) Merkez bankaları bilançoları da, ekonomilerin büyük sektörlerine gelir transferlerini finanse etmek için hükümet açıklarındaki artışla beraber genişledi.
Ancak piyasalar salgının sonunu tahmin etmeye başlarken, maliye ve para politikasının tarihi ortaklığından ortaya çıkacak "salgın sonrası yeni normal" hakkında yeni sorular ortaya çıkıyor.
Kesin olan bir şey var: Aşılanmalar normal yaşama bir dereceye kadar geri dönmemize yardımcı olsa da, mali ve parasal eylemlerin birleşik etkileri nedeniyle vadesi çok daha yüksek kamu borcu oranlarına ve çok daha yüksek oranlardaki tahvil piyasası değerlemelerine geri dönülmesini sağlayamayacaklar.
Hem devlet borçluları hem de piyasa alacaklıları için önemli bir güvence de merkez bankalarının devlet borçlarını piyasalara geri satarak veya politika oranlarını çok erken yükselterek finansal istikrar ve ekonomik toparlanmaya meydan okumak konusunda isteksiz olduklarını belirtmeleri ve böylece borçlanma maliyetlerini daha yükseğe itmeleri oldu.
Ancak son bir yıldaki daha dik verim eğrilerinin gösterdiği gibi, bu piyasa borçlanma maliyetlerinin yükselmesini durdurmadı ve daha fazla artışı da engellemeyecek.
Tahvil getirilerindeki bu artış temelde yersiz değildir. Borsaların, tahvil piyasası değerlemelerinden kaynaklanan deflasyonu fiyatlamak için enflasyonun gerçekleşme riskini görmesine gerek yoktur.
Kovid-19 ekonomik döngüsünün ilk kısmı, özel sektör faaliyetleri yapay bir biçimde kısıtlama altındayken, devlet transferleri ve merkez bankası enjeksiyonlarının yarattığı aşırı tasarrufların "likidite tuzağı" tarafından benzersiz bir şekilde dikte edildi. (finansgundem.com: Likidite tuzağı piyasaya salınan aşırı likiditenin faizleri düşürememesi anlamına gelir. Bu aşama para arzının ekonomiyi hareketlendirmeye yetmeyecek seviyeye ulaşıldığını gösterir.) Bununla birlikte, aşılanmaların da etkisiyle pandeminin sonuna yaklaşılması, bu tür dinamiklerde daha yüksek denge oranlarına doğru uzun zamandır beklenen bir geri dönüşe işaret ediyor.
Diğer bir deyişle, daha normal ekonomik faaliyet seviyelerine ve fiyatlama gücüne geri dönüş, ekonomilerin gelecekte sıfırın üzerinde politika faiz oranlarında tam istihdama ve istikrarlı enflasyona dönebileceği anlamına gelecektir.
Nitekim, ABD'nin 10 yıllık tahvil getirileri, Kovid-19 salgınının küresel bir pandemi haline gelmesinden bu yana ilk kez yüzde 1,7'nin üzerinde geri döndü. Gelecekteki daha yüksek hükümet açıklarına yönelik politika önyargısı ve tam istihdama dönene kadar yüzde 2'nin üzerindeki enflasyona merkez bankasının toleransı da göz önüne alındığında, tahvil faizlerinde daha fazla artış olasılığı yüksektir.
Kritik bir biçimde merkez bankalarının piyasalardaki sınıflanmanın yeni normale dönüşmesinin önüne geçebilmesi konusunda da bir sınırı vardır. Agresif talep teşvik stratejileri verimlerdeki boşluklarını kapattıkça, merkez bankalarının uzun vadeli enflasyon beklentilerini artıracak ve finansal istikrarın tehlikeye atmadan satın alabileceği kamu borcunun seviyesi azalacaktır. Bu durum, önümüzdeki yıllarda büyümeyi borç sürdürülebilirliğine karşı dengeleme işini zorlaştıracaktır.
Sürdürülebilir büyümeyi, kamu borcunu ve piyasa istikrarını sağlamanın tek yolu, kısıtlamaların sona ermesinin ardından oluşan kısa ve keskin ani etkilerin çok ötesinde bir ekonomik toparlanma sağlamaktır. Ekonomileri yapısal açıdan tedavi gerektiren "uzun vadeli Kovid” hastalığından kurtarmak, kriz harcamalarının ani yükselişler ve düşüşler döngüsüne ve ardından gelecek finansal kırılganlık ortamında uzun vadeli kemer sıkma politikalarına bağlı olmayacaktır.
İhtiyaç duyulan önlemler arasında sermaye piyasalarını derinleştirme ve güçlendirme ve daha eşit ve kapsayıcı işe alım ve eğitim yoluyla işgücünü genişletme çabaları da yer alıyor. Hükümetlerin deregülasyon ve endüstri rejenerasyon hibeleri yoluyla ulusal ve uluslararası tedarik zincirlerini geliştirmeleri gerekiyor. Ve işletmelerin teknolojiden sağlık hizmetlerine ve yeşil endüstrilere kadar "yeni ekonomi" altyapısının geliştirmeye ihtiyacı var.
Bu bir seferlik kurtarma paketinin çalışmasından daha fazlasını gerektiriyor. Üretici özel sektör sermayesi ve işgücü piyasası yaralarını onarmak için ve pandemi vakaları zirve yaptıktan uzun süre sonra da ekonomik etkilerini hissedecek toplumun geniş kesimlerini destekleme için çok yıllı yapısal hükümet taahhütlerine ihtiyaç duyuluyor.
Tahvil getirisi piyasaların geleceğini belirleyecek
AB ve ABD safları sıklaştırıyor
Deloitte’ten personeline 2 bin sterlinlik teşekkür ikramiyesi
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.