AYÇA KARACA – FINANSGUNDEM.COM
*ECB-Yunanistan ilişkisinde şimdi ne olacak?
Financial Times’ta yer alan analizde soru ve cevaplarla Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Yunanistan arasındaki aşk-nefret ilişkisi tüm boyutlarıyla ele alınıyor.
ECB’nin Çarşamba akşamı Yunan bankalarının ucuz likidite imkanından yararlanmasını kısıtlaması Yunanistan’a ve Euro Bölgesi liderlerine bir uyarı ateşi olarak algılandı. Aynı zamanda Atina’daki yeni radikal tasarruf karşıtı hükümete Euro Bölgesi’nde gerçek gücün kimde olduğunu gösterme amacı da taşıyordu.
Verilmek istenen mesaj çok açıktı; Syriza liderliğindeki koalisyon hükümeti 28 Şubat’ta süresi dolan kurtarma paketinden vazgeçmeyi bir daha düşünmeli ve yeni Euro Bölgesi Maliye Bakanları ile mümkün olduğunca çabuk anlaşmalıydı. Eğer bunu yapmazsa ülkenin bankacılık sistemi ve dolayısıyla euro üyeliğinin kaderi sallantıya düşecekti.
*ECB nasıl bu kadar baskı gücüne sahip oluyor?
Bu durum ECB’nin ellerinde tahvil, bono gibi varlıklar bulunan finansal kuruluşların Merkez Bankası’nın nakdiyle değiş tokuş yapabilmelerini düzenleyen teminat politikasından kaynaklanıyor. Finansal kriz başladığından beri ECB açık piyasa operasyonlarıyla bankalara istedikleri kadar ve giderek düşen
faiz oranlarıyla nakit borçlanma imkanı tanıdı. Şu anda refinansman
faiz oranı %0,05 düzeyinde bulunuyor. ECB bankanın iflası olasılığına karşı kendini korumak için borç almak isteyen kuruluşlardan kredinin vadesi dolana kadar teminat alıyor.
*
ECB kuralları nasıl değiştirdi?
ECB’nin açık piyasa operasyonlarıyla teminat olarak kabul ettiği varlıklara ilişkin politikası finansal kriz başladığından beri oldukça değişti. Dublin Üniversitesi Profesörü Karl Whelan’ın da belirttiği gibi şu anda ECB’nin neyi teminat olarak kabul edeceğinde politik unsurlar rol oynuyor.
ECB’nin çöp (junk) statüsündeki tahvilleri euro karşılığında teminat olarak kabul etme istisnasının süresi kurtarma programının sona ereceği 28 Şubat’ta dolmak üzere düzenlenmişti. Şimdi ise bu istisnai uygulamanın süresi kritik Euro Grup toplantısından birkaç gün önce 11 Şubat’ta doluyor.
ECB açıklamasında erken durdurma kararının “Program gözden geçirmelerinin başarıyla sonuçlanacağını varsaymanın mümkün olmaması nedeniyle mevcut Euro sistem kurallarıyla uyumlu olduğunu” açıkladı. Bunun anlamı; Syriza kurtarma programından çıkmak istedi, biz de (ECB) blöfünü görüyoruz.
*Yeni teminat kuralları Yunan hükümeti için neden bu kadar önemli?
Öncelikle bunu anlamak için bu kararın ülkedeki bankaları asıl etkilediğini anlamak gerekiyor. Geçen yılın sonunda Yunan bankaları ECB’den 56 milyar euro borçlandılar. ECB Çarşamba gecesi bu borçların ne kadarının artık yasaklanan çöp cinsinden tahvillerle sağlandığını açıklamadı, ancak 50 milyar euro olduğu öngörülüyor.
Yasaktan sonra Yunan bankalarının ya yeni teminat bulması ya da parayı ECB’ye geri ödemesi gerekiyor.
*Eğer yeni teminat bulamazlarsa ne yapacaklar?
Bunu gelecek hafta hemen yapabilmeleri mümkün görünmüyor. Ancak bu durum acil bir fonlama problemi oluşacak anlamına da gelmiyor. ECB’den borç almaktansa Yunan Merkez Bankası’ndan Acil Likidite Yardımı (ELA) aracılığıyla borç alabilirler.
Acil durum yardımının koşulları Merkez Bankalarının ne kadar risk alabileceklerine dair takdir yetkisine bağlı bulunuyor. Yunan Merkez Bankası’nın Yunan tahvilleri ve hükümet destekli
banka borçlarını ELA karşılığında teminat olarak kabul etmeye devam edeceği bekleniyor.
Yunan bankaları için ELA aracılığıyla borçlanma maliyeti daha yüksek olacak. Ancak, Çarşamba günü alınan teminat kısıtlamaları kararı bankalarda mevduattan kaçışı tetiklemezse acil bir fonlama krizine neden olmayacak. Yunan Merkez Bankası 11 Şubat’tan itibaren 59,5 milyar euro’ya kadar olan tutarı ELA aracılığıyla bankalara sunabilecek.
*Böylece Yunanistan ve bankalar sadece Yunan Merkez Bankası’na mı bağlı olacak?
Tam olarak değil. ECB, ELA imkanına nihai olarak izin veren merci olarak biliniyor. Çarşamba günü aldığı karar ise Yunan bankalarının normal likiditeye erişimini kesmek değil kısıtlamaktı. Bu açık bir uyarıydı.
Bu karar ECB’nin yakın gelecekte Yunanistan’ı ELA imkanını kesme ya da kıstlama yoluyla yeniden uyarıp uyarmayacağı sorularını gündeme getirdi. Bu karar ECB Guvernörler Konseyi’nin üçte iki oy çokluğuyla alınabiliyor ve bir sonraki toplantı 18 Şubat’ta düzenlenecek.
Yunanistan’ın ELA imkanını tamamen kesmenin Atina’yı sermaye kontrolleri uygulamaya hatta euro’dan çıkmaya zorlayabilecek aşırı bir hareket olacağı değerlendirmesinde bulunuluyor.
*ECB baskıyı sürdürmek için ne yapabilir?
Yunan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis’in Şubat sonundan itibaren üç aylık sürede ülkenin finansman ihtiyacını karşılamak için 10 milyar dolar kısa dönemli Hazine bonosuyla borçlanma önerisi ECB tarafından dirençle karşılandı. Uluslarararası kurtarma planı, Yunanistan’ın 15 milyar euro’ya kadar kısa dönemli borçlanabilmesini öngörüyor. ECB Atina’nın bu kurala bağlı kalmasını istiyor.
Eğer Yunanistan tehdidini yerine getirir ve kurtarma paketi anlaşmasından 28 Şubat’ta ayrılırsa ECB’nin ülkenin daha fazla borçlanmasını nasıl durdurabileceği merak ediliyor. Ancak ECB Yunan bankalarını bu tahvillerden almaktan vazgeçirecek imkanlara sahip bulunuyor.
Bankalar ECB’den likidite operasyonları ya da ELA vasıtasıyla sağladıkları nakit karşılığında 3,5 milyar euro’dan fazla tutarda kısa dönemli bonoyu teminat olarak kullanamıyorlar. Bu kısıtlama onları teminat için mevduatlara yönelme ve onları tüketme riskiyle karşı karşıya bırakıyor.
ECB 3,5 milyar euro’luk bu limiti yükseltse bile –çok mümkün görünmüyor- bankaları denetleyici yetkilerini kullanarak teminat olarak kullanabileceklerinden daha fazla kısa dönemli bono almamaları hususunda uyarabilir.
*Yunan bankaları ECB’yi dinleyecek mi?
Çarşamba günü gerçekleşen kısa dönemli Hazine bonosu ihalesine olan düşük talep Yunan bankalarının mesajı açık ve net anladığını ortaya koyuyor. Eğer onlar ihalede borçlanmazsa kimin borçlanacağı da bilinmiyor.