Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
VOLKAN KARSAN – FINANSGUNDEM.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER
Türkiye’nin en büyük Odası İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 21’inci dönem Meclis Başkanı seçilen Dr. Erhan Erken “Kazandıran Sohbetler”in konuğu oldu… Erken ile ekonomi başta olmak üzere birçok konuda keyifli bir sohbet yaptık…
“İTO’NUN BİNA VE SAİR TAŞINMAZ MAHİYETİNDEKİ YAPILARI ALMASI, SATMASI, ŞİRKET VEYA VAKIF KURMASI MECLİSİN ONAYINDAN GEÇİYOR”
- Çeyrek asrın üzerinde içinde bulunduğunuz İTO Meclisi’nin başkanı oldunuz… Ülkenin en çok üyeli Odası’nın meclisinde ne gibi çalışmalar yapılır?
- İTO’nun bilindiği üzere 700 bin civarında üyesi var. Bu üyeler iştigal ettikleri alanlara göre 81 adet komitede yer alıyorlar. 4 yılda bir seçim yapılıyor ve bu seçimlerde ticaret ehli bu 81 komitede kendi temsilcilerini seçiyorlar. Seçilen sektör temsilcileri içinden oluşan bir meclisimiz var. Bu yıl meclis üyesi sayımız 273. 273 üyeden oluşan Meclis ilk etapta kendi başkanını, başkanlık divanı’nı, yönetim kurulu başkanını, üyelerini ve TOBB delegelerini seçiyorlar. Yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu, İTO’nun icra organı. Meclis bütçeyi, kesin hesapları ve yıllık iş programını onaylıyor. Disiplin kurulunu seçiyor ve bu kurulun önerilerini karara bağlıyor. Odanın amaçlarının gerçekleşmesi hususunda gereken kararları alıyor, çıkarılacak yönetmelikleri yönetim kurulunun yaptığı hazırlığa binaen görüşüp karar haline getiriyor. Odanın bina ve sair taşınmaz mahiyetindeki yapıları alması, satması, şirket veya vakıf kurması, meclisin onayından geçiyor. Yani kısaca meclis ana kararların alındığı ve yönetim kurulu icraatlarının bir şekilde denetlendiği bir kurul.
“DOKTORA SAVUNMAMDAN 15-20 GÜN SONRA İTO MECLİS BAŞKANLIĞI’NA SEÇİLMEM ÇOK DEĞİŞİK BİR DURUM OLUŞTURDU”
- Güncel konulara geçmeden, aynı zamanda meslektaşız, yayıncısınız… Biraz kendi eğitim ve iş hayatınızdan bahseder misiniz?
- Ben liseyi Galatasaray Lisesi’nde okudum. 1980 yılında 112. Dönem mezunuyum. Daha sonra Boğaziçi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi’ni bitirdim. Marmara Üniversitesi’nde Yakınçağ Tarihi mastırına başladım fakat araya yoğun iş hayatı girince o alan biraz boşlukta kaldı. Derken yıllar sonra 2010’da mastırımı bitirdim. 2017’de Medipol Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler’de doktoraya başladım. 2022 Ekim ayı sonunda da doktoramı bitirdim. Ekim ve Kasım ayları benim açımdan iki önemli olayın vuku bulduğu aylar oldu. Doktora savunmamdan 15-20 gün sonra İTO Meclis Başkanlığı’na seçilmem çok değişik bir durum oluşturdu.
İş hayatım içinde reklamcılık, matbaacılık, ambalaj işleri yaptım. 90’lı yıllarda birkaç derginin kuruluşunda bulundum, onların yayın yönetmenliğini üstlendim. 2000’li yılların ortalarından itibaren 10 yılın üzerinde bir süre, bir grup arkadaşımla birlikte haber ve kültür alanında yayın yapan internet siteleri kurup yönettik. Dünya Bülteni, Son Devir ve Dünya Bizim siteleri kendi alanlarında önemli hizmetler gördüler. Daha sonra bu siteleri başka arkadaşlara devrettik. 2012-2018 yılları arasında TRT televizyonunun muhtelif kanallarına haber ve kültür programları yapan bir işletmemiz vardı, yoğun olarak onunla ilgilendim. Bu arada 4 adet belgesel yaptık. TRT’nin muhtelif kanallarında birkaç tane söyleşi programı kurguladık ve onların yöneticiliğini yaptım.
2018 yılı itibariyle tüm bu çalışmalar nihayete erdi. Şimdi Fatih’te Kariye semtinde bir sahaf dükkanı açtım ve ikinci el kitaplarla uğraşıyorum. Yine kitap ve yayın dünyasının bir şekilde içinde yer alıyorum.
“İTO YÖNETİMİNDEKİ ARKADAŞLARIMIZ VE DEĞERLİ MÜTEVELLİ HEYET ÜYELERİMİZ İLE BİRLİKTE ÜNİVERSİTEMİZE GÜZEL MEKANLAR KAZANDIRDIK”
- İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanlığı gibi eğitim alanında da çok önemli çalışmalarınız var… Bu uğraşılarınızı da sizden dinlemek isteriz?
- Eğitim ile ilgili de 1986’dan itibaren çocuk yuvası, ilköğretim öğrencileri için bilgi merkezi adıyla yardımcı eğitim kurumu türü çalışmalarım oldu. Kurduğumuz bu kurumlar halen faaliyetini sürdürüyor fakat ben artık aktif olarak yönetimlerinde yer almıyorum
2005-2013 arasında İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyeti’nde bulundum. 2009-2013 arası bu kurumun başkanlığını yaptım. Benim açımdan önemli bir hizmet alanıydı. O günkü İTO yönetimindeki arkadaşlarımız ve değerli mütevelli heyet üyelerimiz ile birlikte üniversitemize güzel mekanlar kazandırdık. Eğitim kadromuzu güçlendirmeye çalıştık. Daha yüksek puanlı öğrencilerin bölümlerimizi tercih edebilmeleri için farklı yollar denedik. Malum bir okulun gelişmesi için hem eğitim kadrosunun, hem öğrencilerinin hem de mekanının kalitesinin sürekli yükselmesi gerekiyor ki o kurum daha ileri bir seviyeye varabilsin Ayrıca müfredat konusunda da özel bir gayret göstermeniz lazım. Eğitim ile ilgili hangi kurumda hizmet veriyorsak bu hususlara önem vermeye çalıştık ve halen de bu noktaları çok önemli bulmaktayız
“AHİLİĞİN ARKA PLANINDA VAR OLAN FÜTÜVVET RUHU VE BİNBİR EMEKLE HAZIRLANMIŞ OLAN FÜTÜVVETNAMELER ÇOK ÖNEMLİ METİNLERDİR, İÇLERİNDE KIYMETLİ AHLAKİ ÖĞRETİLER BARINDIRMAKTADIRLAR”
- Başta Kemal Tahir’in Devlet Anası olmak üzere birçok kitaptan ahilik kavramı hep özel ilgi alanım olmuştur. Ticaret odaları, tüccarın tüketici haklarını gözetmesi, işinde kaliteden ödün vermemesi konusunda bu kadim geleneklere benzer öğretiler geliştirebilir mi?
- Ben de bu ahilik kurumuna sizin gibi çok önem veren bir kişiyim. Ahilik kurumu tarih içinde özellikle bizim coğrafyamızda çok başarılı olarak uygulanmış ve tesiri yüzyıllarca sürmüş bir kurumumuzdur. Bazen sanki folklorik bir işlevi varmış gibi değerlendiriliyor ki ben buna çok üzülüyorum. Ahiliğin arka planında var olan fütüvvet ruhu ve binbir emekle hazırlanmış olan fütüvvetnameler çok önemli metinlerdir. İçlerinde kıymetli ahlaki öğretiler barındırmaktadırlar.
Tabii ahiliğin uygulandığı dönem daha çok küçük işletmelerin var olduğu bir dönemdir. Sanayi devrimi sonrası ortaya çıkan ekonomik ilişkiler farklı boyutlar kazanmış durumda. Fakat yine de ahiliğin içinde var olan pek çok husus, üzerinde belli bir çalışma yapılarak bugün için de uygulanabilecek bir değer taşıyor ki ben ona samimiyetle inanıyorum. Geçen yıl Ticaret Üniversitesi’nde bu alanda bir sempozyum yapılmıştı ve ben de orada ‘Ahilik Donmuş bir Yapı Değildir Günümüze de Uygulanabilir’ başlıklı bir tebliğ sunmuş ve görüşlerimi detaylandırmıştım. Burada ahiliğin sadece folklorik özelliği ile algılanmaması ve tarihte uygulanmış ve orada kalmış bir yapı olarak görülmemesi gerektiğini ifade etmiştim. Tabii bunun için özel gayret ve çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Meslek ahlakı, her meslekte rol modellerin daima ön planda olması, yeni yetişenlerin o meslek içinde hem teorik hem de pratik olarak iyi bir şekilde eğitilmeleri, meslek ahlakına uymayanların güzel bir denetim mekanizması ile sistem dışına çıkarılmaları (mesela kalitesiz ürün satanların pabucunun dama atılması) ahilikte önem verilen noktalardır. Ayrıca ürün kalitesinin her daim denetlenmesi, zora düşen meslek erbabı arasında dayanışmanın sağlanması türü temel hususiyetler de ahiliğin içinde yıllarca başarıyla uygulanmıştır.
Tüm bu özelliklerin bugünün dünyasında da uygulanması hepimizin arzusu değil midir?
“İSTANBUL EKONOMİSİ, TÜRKİYE EKONOMİSİNİN BÜYÜMESİNDE ÖNCÜ BİR ROL OYNARKEN, AYNI ZAMANDA GSYH’DEN ALDIĞI % 30,1’LİK PAY İLE ÖNEMLİ BİR KATKI SUNMAKTADIR”
- Günümüz ekonomisine dönersek sizce İstanbul ekonomisinin en önemli sorunları nelerdir?
- Marmaray kazıları sırasında Yenikapı’da çıkan kalıntılara göre İstanbul’un tarihinin 8500 yıl evveline kadar uzandığı iddia edilmektedir. Şehrimiz birçok imparatorluğa başkentlik yapmanın yanı sıra, etnik kültürleri, farklı dinleri kendinde barındırmış ve her dönem ekonomi ve ticaretin merkezi olma özelliğini sürdüren büyük bir kent olmuştur.
Ülkemiz nüfusunun yüzde 19’unu oluşturan İstanbul, yaklaşık 16 milyon nüfusuyla dünyanın ve Avrupa’nın en büyük metropollerinden biridir. Nitekim gündelik iş akışı ve insan hareketliliğini de dikkate alırsak İstanbul nüfusunun bu rakamın çok üzerine çıktığı da bir gerçektir.
Türkiye ekonomisi, 2021 yılında % 11,4 oranında büyüyerek TL bazında 7,2 trilyon TL’yi aşarken, dolar bazında 807,1 milyar dolar olmuştur. Bununla birlikte, son dört çeyrek verileri baz alınarak hesaplandığında Türkiye ekonomisi, 2022 yılının üçüncü çeyreğinde cari fiyatlarla 12,5 trilyon TL’ye ulaşmış ve dolar bazında ise GSYH 842,3 milyar dolar olmuştur. İstanbul ekonomisi, Türkiye ekonomisinin büyümesinde ve kalkınmasında öncü bir rol oynarken, aynı zamanda GSYH’den aldığı % 30,1’lik pay ile önemli bir katkı sunmaktadır.
Kovid 19 salgınının etkilerinin yaşandığı 2020 yılında Türkiye ekonomisinde toplam istihdam edilenlerinin sayısı yıllık bazda % 4,5 oranında azalarak 26,8 milyona gerilemiş ancak hükümetimiz tarafından sağlanan destek, teşvik ve politikalar sayesinde 2021 yılında salgın öncesi seviyenin de üzerine çıkarak 28,8 milyona yükselmiştir. İstanbul ekonomisinin, Türkiye ekonomisinden % 30,1 pay aldığı ve istihdam yoğunluğunun en fazla il olduğu göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu dönemde İstanbul’daki istihdam yapısındaki görünümün şiddetli şekilde bozulduğu gözlenmiştir. Ancak, mali ve ekonomik destekler sayesinde istihdam yapısındaki dengelerin hızlı bir şekilde düzeldiği de gözlenmiştir. İktisadi faaliyet kollarına göre incelendiğinde İstanbul’da istihdam edilenlerin sayısı tarım sektöründe 27 bin, sanayi sektöründe 1,8 milyon, hizmetler sektöründe 3,9 milyon olarak gerçekleşmiştir.
Diğer yandan İstanbul, Türkiye’nin genel ihracat performansında önemli bir yer işgal etmektedir. 2022 yılının Ocak-Ekim döneminde İstanbul’un ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre %17 oranında artarak 102,6 milyar dolara yükselmiştir. Bununla birlikte, ithalatın ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %30 oranında artarak 145,6 milyar dolara yükseldiği görülmüştür. Odamız bu noktada büyük gayret sarfetmekte ve ihracatın ithalatı karşılayabilmesi ve zaman içinde de aşabilmesi yolunda üyelerini sürekli teşvik etmektedir.
Ülkemiz nüfusunun yüzde 19’unu oluşturan İstanbul, yaklaşık 16 milyon nüfusuyla dünyanın ve Avrupa’nın en büyük metropollerinden biridir. 2022 yılının Ocak – Ekim dönemine bakıldığında, toplam vergi gelirlerinin % 45,3’ünün elde edildiği İstanbul’da brüt tahakkuk eden vergi miktarının 994,2 milyar TL olduğu, bu tutarın 828,1 milyar TL’sinin tahsil edildiği görülmüştür.
Öte yandan, 2022 yılının Ocak – Ekim dönemine bakıldığında, toplam vergi gelirlerinin % 45,3’ünün elde edildiği İstanbul’da brüt tahakkuk eden vergi miktarının 994,2 milyar TL olduğu, bu tutarın 828,1 milyar TL’sinin tahsil edildiği görülmüştür.
Diğer taraftan, salgın döneminde seyahat kısıtlamalarından olumsuz etkilenen turizm sektörü, kısıtlamaların kalkmasıyla hızla normalleşmiş ve ülke ekonomisine katkı sunduğu gözlenmiştir. 2021 yılının Ocak – Ekim döneminde İstanbul’a gelen 6,9 milyon yabancı ziyaretçi sayısı, 2022 yılının aynı döneminde 13,4 milyonu aşmış olup, turizm gelirinin ülke genelinde arttığı görülmüştür. Bununla birlikte, turizm gelirlerinin etkisiyle hem istihdam piyasası görünümünde hem de cari işlemler açığında iyileşme sağlandığı gözlenmiştir. Önümüzdeki dönemde turizmdeki pozitif görünümün devam etmesiyle ülkemiz ekonomisine katkı sunmaya devam edeceği tahmin edilmektedir.
2020 yılında ortaya çıkan virüs ve sonrasındaki salgın şartları, hem normal hayatı hem de iş hayatını olumsuz etkilemiştir. Küresel ekonomi toparlanma eğilimine girmişken, Rusya – Ukrayna krizi ile ortaya çıkan belirsizlik tüm ülkeleri olduğu gibi bizleri de etkilemiştir. Enerji ve emtia fiyatlarındaki görülen fiyat artışları küresel enflasyon riskini ortaya çıkarmıştır. Yıllarca büyük bir gayretle kontrol altına alınan ve adeta minimum seviyelere düşen enflasyon ülkemizde de yükselme eğilimine girmiştir. Bu alanda da çok sayıda tedbir uygulanarak enflasyonun kontrol altına alınması için gayret sarf edilmektedir.
Tüm olumsuz şartlara rağmen ülkemizde ekonomik canlılık muhafaza edilmekte ve Rusya-Ukrayna krizinde oynadığımız tarafsız ve barışçıl politika dolayısıyla bu krizde Türkiye ortaya çıkan menfi etkilerden olabildiğince az etkilenmektedir.
“İTO BİR YANDAN KENDİ ÜYELERİNİN MENFAATLERİNİ KORURKEN ÖTE YANDAN DA ÜLKEDEKİ TÜM İNSANLARIN HAK VE HUKUKUNA RİAYET ETMEK DURUMUNDADIR”
- Sizce tüketici haklarının korunabilmesi için sivil inisiyatiflerin ve sivil toplum örgütlerinin nasıl çabalar içinde olması gerekir? Geçinme endeksi yayınlayan bir oda olarak hayat pahalılığı ile mücadele için üyelerinize önerileriniz oluyor mu?
- Kovid-19 salgını ile mücadele kapsamında alınan karantina ve seyahat önlemlerinin etkisiyle ülkemizde üretimin keskin bir şekilde hız kestiği ve buna bağlı olarak talebin gerilediği gözlenmiş olup, arz – talep dengesizliği ortaya çıkmıştır. Tüm dünya arz – talep dengesizliğinde ortaya çıkan sorunları çözmeyi ve iktisadi faaliyeti artırmayı amaçlayan genişleyici para ve maliye politikaları uygulamış ve salgına karşı “ekonomik ve sosyal savaş” vermiştir. Hükümetler ve merkez bankaları tarafından uygulanan para ve maliye politikaları bir taraftan ekonomideki canlılığın devamını sağlarken, diğer taraftan da küresel ölçekte fiyat istikrarının bozulmasına neden olmuştur.
Küresel iktisadi faaliyetin canlanmasıyla birlikte petrol ve emtia fiyatlarındaki gözlenen hızlı artışlar, tedarik zincirinde ortaya çıkan bazı sıkıntılar, navlun ve taşımacılık maliyetleri küresel enflasyonun yükselmesine sebebiyet vermiş ve neredeyse tüm ülke ekonomilerinde enflasyonun arttığı gözlenmiştir. Dış dünyada gerçekleşen olumsuz koşullarla birlikte birikimli maliyet artışları, döviz kurunda oluşan sağlıksız fiyatlama davranışları, döviz kuru artışı ile birlikte ithalata dayalı ürünlerde ve özellikle de enerjide görülen artış ve bunun maliyelere yansıması, hızla artan talebe karşı yaşanan arz sıkıntıları enflasyonun bizde de yükselmesine neden olmuştur.
Ancak, hükümetimiz yeni ekonomik model olan “Türkiye Ekonomi Modeli” ile enflasyonla mücadelede ciddi bir gayret göstermektedir. Bu tedbirlerin önümüzdeki aylarda etkisini daha yoğun olarak hissettireceğine dair beklentiler kuvvetlidir. Ayrıca Merkez Bankası’nın faizleri düşük seviyelerde tutma noktasındaki politikası üretim yapan kesimleri teşvik eder bir ortamın sürdürülmesine imkan sağlamaktadır.
İTO ve bu çerçevede çalışan sivil toplum kuruluşları veya yarı kamusal organizasyonların, özellikle kötü niyetli kişiler ve kuruluşlara karşı dikkatli olmaları önemli vazifelerinden birisidir. Bir yandan piyasaların süratle regüle edilmesine yönelik tedbirleri tüm karar alıcılara ve uygulayıcılara tavsiye ederken öte yandan da bu ortamdan sadece kendi menfaatleri için haksız bir şekilde istifade etmeye çalışanlar üzerine de gidilmelidir.
İTO bir yandan kendi üyelerinin menfaatlerini korurken öte yandan da ülkedeki tüm insanların hak ve hukukuna riayet etmek durumundadır. Üyelerimizin yaşanan sıkıntılardan en az zararla çıkmaları için İTO yönetimi ciddi gayret göstermiştir ve bu gayret hız kesmeden devam etmektedir.
Bununla birlikte bu tür belirsizlik dönemlerinde hızlı değişen şartlardan istifade etmek isteyecek kötü niyetli insanların ortaya çıkması da arzu edilmese de maalesef görülebilecek olaylardır. İTO ve bu çerçevede çalışan sivil toplum kuruluşları veya yarı kamusal organizasyonların, özellikle kötü niyetli kişiler ve kuruluşlara karşı dikkatli olmaları önemli vazifelerinden birisidir. Bir yandan piyasaların süratle regüle edilmesine yönelik tedbirleri tüm karar alıcılara ve uygulayıcılara tavsiye ederken öte yandan da bu ortamdan sadece kendi menfaatleri için haksız bir şekilde istifade etmeye çalışanlar üzerine de gidilmelidir. İTO’nun disiplin kurulu bu tarzdaki şikayetlerde adaletli bir şekilde davranacak önemli bir kurul olarak gerektiğinde fonksiyon ifa etmektedir.
İTO Yönetim Kurulu Başkanı ve yönetim fonksiyonu ifa eden arkadaşlarımız da böylesi dönemlerde topluma sürekli mesaj vererek herkesi sağ duyuya davet etmektedirler. Özellikle salgın dönemi şartlarında İTO yönetimi bu konuda gayet başarılı bir performans göstermiştir.
“TÜRKİYE EKONOMİSİ, 2022 YILININ İLK ÜÇ ÇEYREĞİNDE YILLIK BAZDA %7,5 - %7,7 - %3,9 ORANINDA BÜYÜMÜŞTÜR, BUNLAR TÜM OLUMSUZ ŞARTLARA RAĞMEN ÇOK İYİ RAKAMLARDIR”
- Hayat pahalılığı olduğu zamanlar tüketici alamadığı gibi tüccarın da satamama sorunu oluşuyor… Bu konularda ne gibi tedbir ve çalışmalar yapılıyor?
- Küresel olarak ortaya çıkan tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye ekonomisinin ayakta kalması, üretimin sürmesi, istihdamın korunması için toplumumuzun tüm kesimlerine yönelik tedbirlerin alınması ile birlikte bu durumun mümkün olan en az zararla atlatılması sağlanmaya çalışılmıştır. Küresel ekonominin yüzde 3,3 (2020 yılı) küçüldüğü bir dönemde ülkemiz yüzde 1,8 oranında büyüme kaydetmiştir. 2021 yılında ise yüzde 11,4 büyüme kaydederek Orta Vadeli Programı (2022-2024) tahmini olan yüzde 9’u aşmıştır.
Küresel gelişmelere bakıldığında, salgın nedeniyle diğer ülkelerin üretimi yavaşlarken, Türkiye olarak bu dönemde pozitif bir görüntüye ulaştık. Özellikle bu dönemde imalat sanayi kapasite kullanım oranının 75 - 80’li seviyelere yaklaşması, sanayi üretiminin sürmesi, yurtiçi ve yurtdışı talebin artması ülke ekonomisinin büyümesinde belirleyici olmuştur. Nitekim Türkiye ekonomisi, 2022 yılının birinci, ikinci ve üçüncü çeyreğinde yıllık bazda sırasıyla %7,5 - %7,7 ve %3,9 oranında büyümüştür. Bunlar tüm bu olumsuz şartlara rağmen çok iyi rakamlardır.
Diğer yandan, 2021 yılında ihracatımız tarihimizde ilk defa 200 milyar doları aşarak Orta Vadeli Program hedeflerinin ötesine geçmiştir. 2021 yılı toplam ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 32,7 oranında artışla, 225 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2000 yılında 82 milyar dolar olan dış ticaret hacmimiz 2021 yılında 496,7 milyar dolara ulaşmış, 20 yılda 6 kat gibi bir artış yaşanmıştır.
Ekonomik kalkınma seviyesi ile dış ticaret dengesinin doğrudan ilişkili olduğu göz önünde bulundurulduğunda ihracat hacminin artırılmasına karşın ithalata bağımlılığının azaltılması da oldukça önemlidir. Bu kapsamda, küresel ölçekte yaşanan durgunluktan tek çıkış yolunun üretimi artırmaktan ve üretilen yeni ürünleri dış ve yeni pazarlara ihraç etmekten geçtiği gözükmektedir. Bunun için de ulusal olarak firmalarımızın ihracat ve pazarlama stratejileri geliştirmeleri, bu stratejilere odaklanarak uzun vadeli işbirlikleri kurmaları, kar marjlarının yanı sıra pazar paylarını da artırmaları gerekmektedir.
İTO’nun üyelerinin satış hacimlerinin özellikle de ihracata yönelik satışlarının arttırılması için yaptığı en önemli aktivitelerden birisi de fuar çalışmalarıdır. İTO her yıl 40’ın üzerinde yurt dışı fuarın milli iştirak organizasyonunu gerçekleştirerek üyelerini bu alanlara yönlendirmekte ve dış ticaret konusunda onları desteklemektedir. Yine Yeşilköy’de yer alan İstanbul Dünya Ticaret Merkezi’nin (İDTM) en büyük ortağı olan İTO bu kurum üzerinden üyelerinin etkili fuarlar organize etmeleri ve bu vesile ile iş hacimlerinin arttırabilmeleri için alt yapı hizmeti sunmaktadır. İDTM yılda yaklaşık 100 civarında fuarın yapıldığı yaklaşık 100 bin metre kare alana sahip 11 salonda fuar hizmeti vermekte, İTO da bu şekilde üyelerinin önünü açmaya çalışmaktadır.
İlave olarak İTO’yu ziyaret eden yurt dışı firma ve kurumlarla yapılan temaslar da olabildiği ölçüde üyelere aktarılmaktadır.
Ekonomik kalkınma seviyesi ile dış ticaret dengesinin doğrudan ilişkili olduğu göz önünde bulundurulduğunda ihracat hacminin artırılmasına karşın ithalata bağımlılığının azaltılması da oldukça önemlidir. Bu kapsamda, küresel ölçekte yaşanan durgunluktan tek çıkış yolunun üretimi artırmaktan ve üretilen yeni ürünleri dış ve yeni pazarlara ihraç etmekten geçtiği gözükmektedir.
Diğer yandan, İTO tarafından gerçekleştirilen projelerden de bahsedecek olursak, hiç ihracat yapmayan ya da ihracat yapmış ama sürekli hale getirememiş işletmelerimize yönelik olarak odamızca kurgulanan İhracata İlk Adım Programı bugüne kadar birçok kere gerçekleştirilmiştir ve muhtemelen önümüzdeki yıllarda da devam edecektir. Ayrıca, Ticaret Bakanlığı Destekli Proje Çalışmaları - Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi (UR-GE) ve Hizmet Sektörü Rekabet Gücünün Artırılması Projesi (HİSER) devam etmekte, Uçtan Uca E-İhracat Merkezi Projesi ile E-İhracat Akademisi, E-İhracat Bilgi Merkezi, Tanıtım Faaliyetleri, Network Faaliyetleri, Yatırımcı Hizmetleri, E-İhracat Analiz Merkezi, E-İhracat Uygulama Merkezi hizmet vermektedir.
Bu doğrultuda, firmalarımızın ihracat yoluyla pazar payını ve rekabet avantajını arttırma gibi birçok fırsat elde ettiği görülmekte olup; ekonomimize de katkı sunduğu gözlenmektedir.
Bu noktada en hassas konu üyelerin de bu aktiviteleri takip edebilmeleri ve taleplerini iletebilmeleridir.
Sergilediğimiz rakamlara ve gerçekleştirilen hizmetlere bakıldığında genelde olumlu bir görüntü ortaya çıkmakla birlikte, son birkaç yıldaki baş döndürücü hadiselerin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizdeki bazı dengeleri derinden etkilediği de bir gerçektir. Özellikle orta ve alt gelir gruplarında tüm teşvik, destek ve onarım çalışmalarına rağmen zorluklar yaşayan belli kesimlerin bulunduğu gözlemlenmektedir. Üyelerimiz içerisinde de bu tarzda şikayetler bizlere ulaşmaktadır. İTO’nun mevcut hükümet ile uyumlu bir diyalog içinde olması sorunların çok hızlı bir şekilde karar vericilere doğru yöneltilmesine imkan vermektedir. İnşallah sorunların doğru tarif edilmesi, onların çözümüne yönelik doğru ve süratli adımların atılması ile birlikte çözümlerin de devreye girdiğine şahit olunmaktadır. Bu sürecin olabildiğince kısa sürmesi herkesin en büyük dileğidir.
“TÜRKİYE, MİLLİ TEKNOLOJİ HAMLESİ İLE KENDİ YOL HARİTASINI HAYATA GEÇİRECEKTİR, EKONOMİK VE TEKNOLOJİK BAĞIMSIZLIĞIMIZIN KAZANILMASI ADINA BU HAMLE ÇOK ÖNEMLİDİR”
- Ekonominin zora düştüğü anlarda hem ticaret erbabı hem de müşteri açısından en büyük zorlukların yaşandığı kalemler hangileridir? Dijitalleşen dünyada, fuarlar veya basılı yayınlar dışında odalar üyelerini hangi yöntemlerle destekleyebilirler? Metaverse’de İTO olacak mı?
- Son dönemlerde yaşanan gelişmelerden ötürü küresel ekonominin olumsuz şekilde etkilendiği görülmektedir. Gerek salgın dönemi gerekse de Rusya - Ukrayna savaşı nedeniyle tüm dünya ekonomileri hala belirsizlik halini korumaktadır. Bu gibi yaşanan olumsuz süreçlerde ortaya çıkan en önemli unsur “güven” faktörü olmaktadır. Güven kavramını ekonomik açıdan açıklamak gerekirse, ekonomik birimlerin karşılıklı ilişkilerde zarar görmemeleri konusunda emin olmaları şeklinde tanımlanabilir. Bu nedenle hem vatandaşımız hem de iş insanlarımızın politika yapıcılarına güvenmesi gerekmektedir. Nitekim, Kovid-19 salgınının ülkemizde açıklanması ile birlikte 57 puana (TÜİK, 2020 Nisan) gerileyen ekonomik güven endeksi, günümüzde %70 oranında artarak 96,9 puana (TÜİK, 2022 Kasım) yükselmiş olup, kısa bir sürede ekonomimize karşı duyulan güven duygusunun korunduğunu gördük.
Diğer yandan, salgınla birlikte dijitalleşmenin ve otomasyonun da hız kazandığı görülmektedir. Bu durum sektörleri, firmaları ve işleri hızla dönüştürmektedir. Artık ticarette yeni bir boyut var. Dijital çağın aktörü olmamız gerekiyor. Bu kapsamda, her ülke kendi politikalarını ürettiği gibi ülkemiz de Milli Teknoloji Hamlesi ile kendi yol haritasını hayata geçirecektir. Ekonomik ve teknolojik bağımsızlığımızın kazanılması adına bu hamle çok önemlidir.
İstanbul Ticaret Odası tarafından yürütülen, Avrupa Birliği Fonu ve Paris Ticaret ve Sanayi Odası işbirliğiyle hazırlanan dijitalkobim.org platformu, 2021 başında KOBİ’lerin hizmetine açıldı. Bununla birlikte, az öncede bahsettiğim gibi odamızca gerçekleştirilen projeler arasında hiç ihracat yapmayan ya da ihracat yapmış ama sürekli hale getirememiş işletmelerimize yönelik olarak yine odamızca kurgulanan İhracata İlk Adım Programı gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, Ticaret Bakanlığı destekli proje çalışmaları - Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi (UR-GE) ve Hizmet Sektörü Rekabet Gücünün Artırılması Projesi (HİSER) devam etmekte, Uçtan Uca E-İhracat Merkezi Projesi ile E-İhracat Akademisi, E-İhracat Bilgi Merkezi, Tanıtım Faaliyetleri, Network Faaliyetleri, Yatırımcı Hizmetleri, E-İhracat Analiz Merkezi, E-İhracat Uygulama Merkezi hizmet vermektedir. Odamız Yan Sanayi Borsası da 1990 yılından bu yana, yan sanayi üyelerinin, ana sanayicilerle çeşitli alanlardaki ilişkilerini sağlamaya ve geliştirmeye yönelik faaliyetlerini ulusal ve uluslararası düzeyde sürdürmektedir. Böylece, KOBİ’lerimizin üretim ve ihracat kapasitelerini artırarak, ülkemiz ekonomisinin üretim ve ihracat odaklı kalkınmasına önemli bir katkı sunmaktayız.
Salgınla birlikte dijitalleşmenin ve otomasyonun da hız kazandığı görülmektedir. Bu durum sektörleri, firmaları ve işleri hızla dönüştürmektedir. Artık ticarette yeni bir boyut var. Dijital çağın aktörü olmamız gerekiyor.
Bu arada odamızın önemli inisiyatiflerinden biri olan Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi de özellikle genç girişimcilerimizin start up statüsündeki teşebbüslerini özendiren ve destekleyen bir fonksiyon ifa etmektedir. Burada yapılmakta olan çalışmalar dünyada öne çıkmakta olan yeni trendlere uygun çalışmaların ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. Bu açıdan odamızın önemli bir faaliyetidir.
Diğer yandan, odamızca e-ticaret ve e-ihracat konularında sürekli seminerler verilmektedir. Bu seminerler ile de üyelerimizin ürünlerin yeni dijital pazar yerlerinde sunmalarına katkı sağlamaktayız. Odamızın yaptığı dijital dönüşüm çalışmalarından da bahsetmek gerektiği inancıyla bir takım bilgileri de paylaşmak isterim. Yönetim Kurulumuz geçen dönemde web portalımızı yeniledi ve portalımıza uygun mobil uygulamamızı üyelerimizin hizmetine sundu. Ayrıca, İTO olarak odamızın hafızası olan bazı eski programları, iki yıl süren analiz ve yazılım süreci ile tamamı yerli yazılım DİJİTO projesi ile güvence altına almış olduk. Bu ve benzeri projeleri ile odamız üyelerine daha hızlı hizmet vermeyi amaç edindik ve projelerimizi gerçekleştirdik. Yönetim Kurulumuz 20. dönemde tüm bu başarılı hizmetleri gerçekleştirdi. İnşallah bu alandaki hizmetleri yeni dönemde de artarak çeşitlendirecekler diye ümitle bekliyoruz.
Ayrıca, Metaverse’in son dönemde çok popüler bir konu olduğu bilinmektedir. Sanal dünya, yeni nesil ödeme sistemleri, blockchain zincir sistemi vb. gibi çağın teknolojik yeniliklerinin İTO olarak yakından takipçisiyiz.
Enerjide önemli bir aktör Serhat Görgün’den global dev hizmet
Esra Baykal’dan kritik uyarı: Bir markanın başarısı annelere bağlı
İşte 220 milyar dolara mal olan en tartışmalı kupa: Katar 2022
Türkay: Bursa'ya yeni sanayi bölgesi gerekmez, burası aynı zamanda tarım kenti
Okumak isteyen Türk gençlerine Fransa’dan ‘kazandıran’ davet
Esenpak: Yatırımcıya da yatırım yapıyoruz
HUNER İtalya’yı fethetmeye, güneşi zapt etmeye gitti!
'Kıyıların fatihi' Boratav’dan cesur itiraflar: Her ay bir ‘kredi kartı’ yiyoruz
Enver İrdem: Türkiye çipte büyük bir başarı hikayesi yazıyor
Girişimci Türk kadınlarının Hepsiburada, bu platformda
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.