Dünya ekonomisinin globalleşmesi ve üretim rekabetine giderek daha çok ve hacimli ülke ekonomilerinin katılmasının Türkiye gibi yabancı know how’la üretim yapan ekonomileri ciddi bir sanayi inisiyatif ve üretim maliyetiyle karşı karşıya bıraktığını ifade eden İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, “Bunu en somut olarak Türkiye - Çin dış ticaret ilişkilerinde görüyoruz” dedi.
“Bugün ülkemizde üretilebilecek her şeyi Çin’den ithal ediyoruz” diyen Özince Milliyet'ten Kadife Şahin'e konuştu:
“Biz her şeyi dünyanın öbür tarafındaki bir ülkeden ithal ederken bırakın dünya pazarlarında rekabet etmeyi kendi iç pazarımızda rekabet etmede ne kadar zorlandığımız açık. Kalemtraştan kömür santralına, maden sektörü makinalarına, kerpetenden camdan çerçeveye kadar her şeyi Çin’den daha uygun fiyatla alıyoruz. Çin’in de Hindistan gibi çok daha ciddi bir ekonomi tarafından takip edildiği söyleniyor. Bu durumun ayırdında olan biz gelişmiş ekonomilerin katma değerli üretim tarzına öykünüyoruz. Bunu söyleyeli 15 - 20 yıl oldu.”
Türkiye’nin turizm ve lojistik sektörlerinde hamleler gerçekleştirdiğini belirten Özince, “Bu iki sektörde mukayeseli olarak yöresel bir üstünlüğe sahibiz. Lojistikte Türk Hava Yolları’nın yaptığı atılımlarla çok ciddi bir geçiş ülkesi olduk. Çok önemli bir başarı” dedi.
‘Yarının insanı için yatırım’
Ersin Özince şöye devam etti:
“İlla üretim denmezse çeşitli ekonomik fırsatlar kullanmada başarılı olduğumuz alanlar da var. Ama konvansiyonel sanayi üretimi açısından ülkemizde daha uygun üretim maliyeti, vergilendirme, devletin konuya yaklaşımıyla ilgili koşullar, istihdam piyasasının uygunluğu gibi alanlarda bizden daha avantajlı ülkeler olduğu gibi bilhassa katma değerli ürünlerde bilgiyi bizden daha iyi almış ve geliştirmekte olan ülkeler var. Bunların başında Kore geliyor.
Bu ülkeler insan sermayelerini ileriyi götürecek yatırımlar yapıyorlar. Türkiye üretimde geç kaldı derken bugün geç demek yarın da geç demek değil. Türkiye’nin değerli insan sermayesi için yarının öngörüsüyle yatırım yapılmasının önemli olduğunu düşünüyorum.”
‘Çağdaşlık önemli’
Sermaye yarına sahip çıkacak mı?
Sermaye deyince sadece parasal sermayeyi algılamamak lazım. Ben zaman zaman insanımızın bankacılıkta başta olmak üzere servis sektörüne olan ilgisini yadsımışımdır. Yarının müreffeh Türkiye’sinin ancak çağdaş değerleri ve bilgisi yüksek toplumla olabileceğine inanıyorum. Türk tekstil sektörünün dünya çapındaki başarısı Cumhuriyet dönemindeki ilgiyle başlar. Dünya rekabetinde öne çıkmak, insanınızın refah seviyesi ve beklentilerini karşılamak için yarının toplumu olmanız gerektiğini işaret etmek istiyorum.
Bu sadece insanlarınıza belli bir parasal kişi başına düşen gayri safi milli hasıla da değil. Onların çağdaş beklentilerine cevap verecek hedef ve yönelişler lazım. Aynı Atatürk’ün insanların mutluluk ve mutsuzluk anlayışları değişiyor bunun da çaresi bilim ve akıldadır sözünden hareketle... Burada bir ideali değil bir gereği işaret ediyor. Bu çağdaş olmaktır. Çağdaşlık kültürde de ekonomide de çağdaş olmaktır.
‘Avrupa reel sektörde de küçülecek’
Dolar güçlenmeye devam edecek mi? Türkiye’yi nasıl etkiler?
Doların güçlenmesi Amerikan ekonomisinin güçlenmesinden kaynaklanıyor. ABD enerji ithal eden ülke konumundan ihraç eden ülke konumuna geçmesi söz konusu. Bunun dünyaya etkilerilerini değerlendirmek lazım. Ancak Türkiye’nin burada çok çaresiz olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’nin ticari partneri olan ülkelere nazaran avantajlı durumu var. Avrupa
finans sektöründen sonra Avrupa reel sektörünün de çok ciddi bir konsolidasyon göreceğini düşünüyorum.
Doların güçlenmesiyle ilgili gelişmelerin Türkiye’yi çok olumsuz etkileyeceğini düşünmüyorum. Bilakis doların güçlenmesi Türk Lirası karşısında olacaksa bu yönetilebildiği sürece Türk ekonomisine bir rekabet gücü getirebilir. Avrupa’yı daha kötü etkileyecek.
‘Gayrimenkulde fiyat artış oranı çok yüksek’
Faiz tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye ve Türkiye gibi ülkeler
faiz açısından vade ve oran olarak
faiz açısından daha avantajsız bir döneme giriyor. Böyle olması kuvvetle mümkün. Biz tasarrufları artırabiliyor muyuz? Buradaki imkanların kısıtlı olduğunu düşünüyorum. Hane halkının harcamalarını etkileyen konuların başında ulaşım, gıda ve konut geliyor. Buralardaki fiyatlama genel enflasyon oranlarının üzerinde. Türkiye’de gayrimenkul edinme fiyatları çok ciddi arttı. Dünyada bazı ülkelerde enflasyon hesaplanırken gayri menkul fiyatları da dikkate alınır. Ülkemizde son bir yıl için artmıyor demagojileri yapılabilir ama son 10 yılda gayri menkul fiyatları çok fazla arttı. Faizlerden daha önemli. Enflasyon, tasarrufların bloke edilmesi ve sermayenin tembelleşmesine neden olacak seviyede fazla arttığını düşünüyorum.