Dolardaki yükseliş sürerken Merkez Bankası henüz
faiz silahını kullanmadı. Uğur Gürses, Hürriyet'teki yazısında, Brezilya'nın doların yükselmesine karşı aldığı tedbirleri ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın tavrını konu aldı. İşte o yazı:
“Önceki gün politika faizini 50 baz puan arttıran ve 10.50’ye yükselten Brezilya daha temkinli davranıyor. Bunun da ötesinde, işi ciddiye aldığını ilan ediyor. Türkiye ise Brezilya’ya göre daha kırılgan iken, orantısız bir ‘aşırı güven’ gösteriyor.”
Her geçen gün, artık mali piyasalarda döviz kurundaki yeni rekor seviye sayılıyor. Dolar kuru, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın ‘bekleyin’ dediği günkü seviyenin kabaca yüzde 10 üzerinde. Güven kırıldı; Merkez Bankası’nın önünde şu seçenekler var; faizi kullanmak ya da kullanmamak.
Merkez Bankası Mayıs ayından bu yana faizi yeterince kullanmama tercihini yapıyor zaten. Bir süredir faizi düşük tutarak şuna razı görünüyor; Türkiye’nin temel makro dengesizliği olan cari açık ve bunun kısa vadeli sermaye ile finansmanı sorununun ‘düzeltmesi’ dövizi kurunun yükselişi ile oluyor, tercih bunun bir gecede olmaması, zamana yayılması. Bu da, orta vadede rezerv azalışı hesaplarının ortalığa saçılması ve kendini besleyen bir yükseliş senaryosuna kapı açıyor.
Bu tercih yüzünden, ne döviz kuru artışını frenleyecek ne de enflasyon bekleyişlerini çapalayacak bir
faiz seviyesi uygulamadı, uygulamıyor. Uygulayamıyor da; bilinen politik nedenlerle. Böyle olunca, ‘TL kanıyor’. Merkez Bankası da ‘kendim ettim, kendim buldum’ havasında izliyor.
Serbest bir kambiyo rejiminiz varsa yani döviz giriş çıkışına kısıt koymamışsanız kendi ülkenizde kafanızı kuma gömerek ekonomi politikası yürütemezsiniz. Yüksek cari açık veren Türkiye’nin, uluslararası konjonktürdeki terse dönüş senaryosuna hazır olması gerekirdi. Ancak ‘hep böyle güzel gideceği’ havasında davranıldı.
ERDEM BAŞÇI GEÇ KALDI
Görüştüğüm bir ekonomist, “Erdem Başçı’nın, FED’in uzun bir süre parasal genişlemeden çıkamayacağına dair inancı çok güçlü olmalıydı ki, hem politika faizini hızla yukarı çekmek konusunda geç kaldı, hem de bugün yanıldığı kur konusunda Ağustos’ta bu kadar iddialı bir çıkış yapabildi” diye yorumluyor bugünkü durumu.
Soru şu; gelişmekte olan ülkeler, özelde ise ‘Kırılgan Beşli’ olarak adlandırılan ülkeler
Faiz artırmaya devam ediyor, Türkiye faiz artırmadan dengeleri tutabilecek mi?
Brezilya Merkez Bankası önceki gün faizi yarım puanlık artışla yüzde 10.50’ye yükseltti. Nisan ayından bu yana yaptığı faiz artışı ise 3.25 puana ulaştı. Türkiye
ise ortalama fonlama faizini sadece 2 puan yukarı çekti.
BREZİLYA’DA FARK VAR
Brezilya’da enflasyon hedefi yüzde 4.50, bizdeki gibi 2’şer puanlık belirsizlik aralığı var ve cari enflasyon ise yüzde 5.9 seviyesinde.
Faiz yüzde 10.50’de. Bizde ise enflasyon hedefi yüzde 5, beklenen enflasyon yüzde 7.0-7.50’de. Faiz mi? Yüzde 7.75’te.
Brezilya’nın dış dengesi ise Türkiye’den çok daha iyi durumda. Brezilya milli gelirine oranla yüzde 2.5 civarında bir cari açığa sahipken, Türkiye son 4 yılda kabaca ortalama yüzde 7.5 cari açık veriyor. Brezilya’nın döviz rezervlerinin yeterliği, Türkiye’ye göre çok daha iyi.
Brezilya daha temkinli davranıyor. Bunun da ötesinde, işi ciddiye aldığını ilan ediyor. Türkiye ise Brezilya’ya göre daha kırılgan iken, orantısız bir ‘aşırı güven’ gösteriyor. Gelişen ülkelere sermaye getiren yatırımcıların bakışı şöyle; aynı gruptaki ülkelerin ne yaptığına bakıyor. Cari açık, finansman, döviz rezervlerinin yeterliği, kredi büyümesi, enflasyon, kısa vadeli faizler gibi temel parametreleri sıralıyor; hangi ülkenin daha az kırılgan olduğuna göre karar veriyor.
Son üç aydır yapılan bu sıralamalarda, Türkiye’nin yeri pek de sevimli bir sırada değil. İşte ağustos başında yatırım bankası Morgan Stanley’in tanımladığı ‘Kırılgan Beşli’nin (Brezilya, Türkiye, Endonezya, Hindistan, Güney Afrika) diğer gelişen ülkelerden ayıran ortak tarafları şuydu; yüksek cari açık ve yüksek enflasyon. Türkiye her ikisinde de liderdi.
Mayıs ayında FED’in ‘işaret fişeği’ ciddiye alınmış olsaydı, bugün daha hazırlıklı bir tablo çizebilirdik. Tam altı ayı heba ettik. Bugün alacağımız önlemler, geçmişte alabileceğimiz önlemlere göre çok daha acıtıcı olacak ne yazık ki.
Ekonomistlerce, Merkez Bankası’nın kısa vadeli faizleri çekmesi gereken yer olarak, bugünkü yüzde 7.75’in üzerine 2.25’lik ilave ile yüzde 10 olarak ifade ediliyor.
DOLARIN ATEŞİ DÜŞMÜYOR
YURT içinde siyasal gerginliğin canlılığını koruması, yurtdışında ise ABD Merkez Bankası varlık azaltımının 2014’te cari açığı fazla olan ülkeleri kötü etkileyeceği beklentisi ile piyasalarda dolar yeni rekoruna ulaştı. Dün sabah saatlerinde 2.20 TL sınırını geçen dolar 2.2120 TL ile yeni rekoruna ulaştı. Euro da gün içinde 3.0130 TL’ye kadar yükselerek rekora çok yaklaştı. Dolar günü 2.2105 TL’den Euro ise 3.0070 TL’den kapadı. Dolar yılbaşından beri yüzde 3, 17 Aralık’tan bugüne ise yüzde 9 değer kazandı. Doların rekor kırması borsada da sert satışları beraberinde getirdi. Güne yüzde 1’in üstünde değer kaybederek başlayan endeks ikinci seansta toparlanırken HSYK Atama Kararnamesi’nin açıklanması ardından satışlar yeniden arttı. Endeks günü yüzde 1.89 kayıpla 66 bin 843 puandan kapadı. Uzmanlar Merkez Bankası’nın 21 Ocak’taki Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizi ve faiz koridorunda değişiklik yapmayacağı beklentisinin de doların yükselişinde etkili olduğunu belirtti. Burgan Yatırım Başekonomisti Haluk Bürümcekçi, Merkez Bankası’nın hamle yapmayacağı beklentisinin fiyatlandığını, eğer bir hamle gelmezse siyasi gelişmelere bağlı olarak doların rekorunu yenileyebileceğini söyledi. Öte yandan dün piyasada gösterge tahvil faizi de ABD 10 yıllık gösterge faizin düşmesine rağmen çift hanede kaldı. Gösterge tahvil faizi günü yüzde 10,04’ten kapadı.