Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Dünya Bankası, 2019 yılı Uluslararası Borç İstatistikleri raporunu dün yayımladı. Düşük ve orta gelirli 120 ülke arasında Türkiye, 2019 sonundaki 440,9 milyar dolarlık dış borçla en çok dış borcu olan 6. ülke oldu.
En çok dış borcu olan 10 ülke içinde Türkiye, dış borcun milli gelire oranında ise yüzde 59’luk oranla ikinci sırada yer aldı. Bu alanda ilk sırada, yüzde 65’lik oranla Arjantin yer alıyor.
TL’nin dolar ve euro karşısındaki büyük değer kaybı da, borç yükünü ağırlaştırıyor.
Dünya Bankası Kamu Borç Yönetimi Danışmanlığı’nda 2015-2020 döneminde birim yöneticisi olarak görev yapan Coşkun Cangöz ve ekonomist Dr. Murat Kubilay, dış borç raporunu sozcu.com.tr’ye değerlendirdi.
EN ÇOK DIŞ BORÇ ÇİN’DE AMA ORAN DÜŞÜK
Listede Çin, 2 trilyon 114 milyar dolarlık dış borçla ilk sırada yer alıyor ancak bu ülkenin dış borcunun milli gelire oranı yüzde 15 ile görece düşük bir seviyede.
En çok dış borcu olan ülkeler sıralamasında Çin’i, 569,4 milyar dolarla Brezilya takip ediyor. Ancak Brezilya’nın dış borcu da milli gelire oranla yüzde 32 ile görece düşük seviyede.
Hindistan 560 milyar dolarla listede üçüncü ancak onun da dış borcunun milli gelire oranı yüzde 20.
Rusya’nın dış borcu 490,7 milyar dolar ancak bu ülkenin de dış borcunun milli gelire oranı sadece yüzde 30.
Meksika da 469,7 milyar dolarlık dış borcuna karşılık yüzde 38’lik dış borç/milli gelir oranıyla yine görece düşük borç yüküne sahip.
Türkiye için emsal ülkelerden biri olan Güney Afrika’nın dış borcu 188,1 milyar dolar, dış borcun milli gelire oranı ise yüzde 55 seviyesinde.
IMF ile 50 milyar dolarlık rekor borç anlaşması yapan Arjantin’in toplam dış borcu 279,3 milyar dolar seviyesinde.
8 TRİLYON DOLARI AŞTI
Raporda, düşük ve orta gelirli 120 ülkenin toplam dış borcunun 2019 sonunda 8 trilyon 139 milyar dolarla rekor seviyeye ulaştığı belirtildi.
Bir önceki yıla göre toplam dış borçtaki artış oran olarak yüzde 5,4, miktar olarak 420 milyar dolar oldu.
10 yıl önce toplam dış borç miktarı 3 trilyon 618 milyar dolar seviyesindeydi.
REZERVİN DIŞ BORCA ORANI ÇOK DÜŞÜK
120 ülkede dış borcun milli gelire oranı ortalama yüzde 26 ile görece düşük seviyede ancak Türkiye ve Arjantin, hem borç miktarı hem de dış borcun milli gelire oranı ile listede dikkat çekiyor.
120 ülkede rezervlerin dış borca oranı yüzde 72 seviyesinde ancak Türkiye’de bu oran yüzde 18 ile ortalamanın çok altında yer alıyor ve bu Türkiye’nin dış borç riskini artırıyor. 3 yıldır ağır bir kriz yaşayan ve tarihindeki 9. iflasını açıklayan Arjantin’de bu oran yüzde 15 ile Türkiye’ye yakın seviyede.
Üstelik 2020’de Türkiye, TL’deki değer kaybının önünde geçmek için yüksek düzeyde rezerv harcadı ve swap (takas) ile yurt içi ve yurt dışındaki bankalardan ödünç aldığı döviz ve altınlar hariç tutulduğunda rezerv eksi seviyelere geriledi.
MOĞOLİSTAN ORAN OLARAK İLK SIRADA
Dış borcun milli gelire oranı sıralamasında Moğolistan yüzde 256’lık oranla ilk sırada yer alıyor. Ekonomik ve siyasi kriz yaşayan Lübnan da yüzde 139’luk oranla ilk sıralarda dikkat çekiyor.
Raporda, 120 ülkenin üçte birinin dış borcunun milli gelire oranının yüzde 60’ın üzerinde olduğuna dikkat çekildi. Ülkelerin yüzde 9’u ise yüzde 100’lük oranın üzerindeki seviyeleriyle alarm veriyor.
DÜNYA BANKASI BAŞKANI: SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL
Dünya Bankası’ndan yapılan açıklamada, en az gelişmiş 73 ülkenin dış borç yükünün 2019 sonunda bir önceki yıla göre yüzde 9,5 artarak 744 milyar dolarla rekor seviyeye yükseldiğine işaret edildi.
Pandemi öncesinde zaten borç seviyelerinin riskli düzeye ulaştığını ve pandeminin bu durumu daha sürdürülemez hale getirdiğini belirten Dünya Bankası, tüm dünyanın borç konusuna daha kapsamlı olarak eğilmesi çağrısı yaptı.
Dünya Bankası Başkanı David Malpass, “Uzun vadeli borç sürdürülebilirliğini sağlamak, dünyanın borç ve yatırım şeffaflığına bakışını ciddi şekilde değiştirmesine bağlı” dedi. “En yoksul ülkelerin karşı karşıya olduğu borç kriziyle başa çıkmak için çok daha kapsamlı bir yaklaşıma ihtiyaç var” diyen Malpass, borç ödemelerinin ertelenmesi, borcun azaltılması, borç yeniden yapılandırma ve şeffaflık adımlarının atılması gerektiğini vurguladı.
“DIŞ BORÇ ARTARKEN FON GİRİŞLERİ AZALIYOR”
Uluslararası karşılaştırma için borç seviyesinin değil borcun milli gelire oranının daha önemli olduğuna dikkat çeken Cangöz, söz konusu oranın, borç yükünü ve gelirlerin borcu ödeme kapasitesini gösterdiğini vurguladı.
“Milli gelire oranla Türkiye'nin sıralamadaki yeri benzer kategorideki ülkelerle ve yine borç yükü üzerinden kıyaslanabilir” diyen Cangöz, raporda dikkat çeken noktaları şöyle anlattı:
“Dış borç seviyesi artarken fon girişleri azalıyor. Öte yandan veriler 2019 yılına ilişkin yani korona etkisi yok. Hatta Türkiye'de son 2 yılda fon çıkışları söz konusu. Bu da ödemeler dengesi finansmanı anlamında risklere işaret ediyor.”
“BORÇTA MALİYET ARTIYOR, VADE KISALIYOR”
“Öte yandan, milli gelir 2020’de düştüğü için Türkiye dahil pek çok ülkede borçluluk oranlarının daha da bozulduğunu göreceğiz. Buna ilaveten Türkiye dahil pek çok ülkede kısa vadeli dış borç artışı var. Bu da dikkat çekiyor. Üstelik vade kısaltmasına rağmen borçlanma maliyetleri artış gösteriyor. Oysa ki gelişmiş ülkelerde sıfır, hatta negatif maliyetle uzun vadeli borçlanma yapılabildiğini görüyoruz.”
“Bütün bu hususların üstüne Türkiye’de net rezervler de geriliyor” diyen Cangöz, “Raporda brüt rezerv üzerinden hesaplama yapılıyor. Ancak net rezerve bakmak daha iyi fikir verir. Borç öteleme ve yapılandırma ise daha çok Sahra altı ülkeler için gündeme geliyor” ifadelerini kullandı.
“DÖVİZ CİNSİ İÇ BORÇ VE HAZİNE GARANTİLERİ DE VAR”
“Türkiye 2003'ten beri çok büyük miktarda cari açık verdi ve bunun finansmanında kamu kuruluşlarının özelleştirmesi ve özel bankaların yurt dışına satışı da yeterli olmayınca dış borçlanmaya yöneldi” diyen Dr. Kubilay, “Ancak rekor düzeye yakın ve oldukça hassas bir noktaya ulaşmış olan dış borç yükü, resmin tüm olumsuz taraflarını açıklamıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Öncelikle iç borcun da yaklaşık 35 milyar dolarının döviz cinsi olduğuna ve bunu kamunun üstlendiğine dikkat çeken Kubilay, şöyle devam etti:
“İkinci olarak Hazine gelir garantili projelere verilmiş ve miktarları öngörülemeyen yükümlülükler de mevcut.
Dahası ağustos sonu itibarıyla TCMB'nin döviz ve altın rezervlerinin toplamı; döviz yükümlülükleri ve swap ödünçleri düşüldükten sonra eksi 41 milyar dolar.
Dış borcun GSYH'ye oranı da 2008 ve 2016 yıllarında yapılmış GSYH güncellemeleri nedeniyle bir anda kâğıt üstünde düşürüldüğü unutulmamalı.”
“TL’DEKİ DEĞER KAYBI ÖDENEBİLİRLİĞİ ZORLAŞTIRIYOR
TL'nin yabancı parala karşı değer kaybının borcun ödenebilirliğini de zorlaştırdığını çünkü TL cinsi geliri olan firmalar kâr etseler bile borçların anaparalarını ödemeye yetişemediklerini vurgulayan Kubilay, şöyle devam etti:
“Bu doğrultuda hem bankaların hem de reel sektörün dış borçların vadesi geldiğinde ya yabancı kuruluşların anapara tahsili istemesiyle zorunlu ya da uygun olmayan faiz oranlarından ötürü gönüllü olarak borcu yeni borçla döndüremediklerini biliyoruz.
“BORÇ YÜKÜ DAHA DA AĞIRLAŞACAK”
Ayrıca dış ticaret açığının parasal olmayan altın ithalatı ile yüksek seviyesini koruduğunu ve bu nedenle Türkiye'nin hâlâ döviz tasarrufu yapamadığını da söylemek gerek.
Son olarak 2020 yılında kaybetmiş olduğumuz turizm kaynaklı döviz gelirleri sorununun, Covid-19 pandemisinin 2021'de uzamasıyla derinleşebilme ihtimali de var.
Tüm bu detaylar göz önünde bulundurulduğunda Türkiye'nin döviz cinsi borç yükünün önümüzdeki yıllarda daha da ağırlaşacağını öngörmek maalesef hiç zor değil. Bunun doğal sonucu da finansal bağımsızlığın yitirilmesi nedeniyle Türkiye'nin dış politikasının önümüzdeki dönemde iyice çıkmaza girmesi ve daha da dolarize olmuş bir ekonomiyle birlikte yoksullukla karşılaşmak.”
(Emre Deveci /Sözcü)
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.