<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaFinans KulisDinçköklerin kavgası şirketin değerini eritti----

Dinçköklerin kavgası şirketin değerini eritti

Dinçköklerin kavgası şirketin değerini eritti
07 Nisan 2016 - 09:54 www.finansingundemi.com

Dinçkökler 2005'ten bu yana ilk kez bir zenginler listesinde yer almadı. İşte bunun nedenleri;

Türkiye'nin milyarder ailelerinden Dinçkökler, 2012'te patlayan yönetim kavgasının şirket değerini eritmesiyle bu yıl ilk kez FORBES 100'ün dışında kaldı. Ali - Nilüfer Dinçkök kardeşlerin oluşturduğu yeni iktidar, yönetim dışı kalan Ömer Dinçkök'ün hissedar sıfatıyla koyduğu şerhlerle ve açtığı davalarla boğuşuyor.

Forbes Türkiye'nin bu yıl 11'inci kez açıkladığı Forbes 100 listesinde sürpriz olarak görülebilecek bir değişim yaşandı. 2005'ten bu yana ilk kez bir zenginler listesinde "Dinçkök" soyadını taşıyan hiç kimse yoktu. Dinçkökler 1 milyar 25 milyon dolarlık servetle Türkiye'nin en zengin 35'inci ailesi olsa da servetin, ailenin ikinci ve üçüncü kuşağı arasında dağılmasıyla kişi listesinde temsil edilmek için gerekli olan 375 milyon dolarlık servete hiçbir aile üyesi ulaşamadı.

Dinçköklerin, Türkiye'nin en zengin 100 isminin sıralandığı listenin dışında kalmasının ardında, Dinçkök kardeşlerin şirketlerini dolayısıyla aile servetlerini büyütmeye odaklanmak yerine, son dört yıldır kendi aralarında yaşadıkları iktidar kavgasına tutuşmalarının yarattığı erozyon var.

Dinçkök Ailesi, sadece ekonomi okurları için değil magazin takipçileri için de oldukça tanıdık. Özellikle üçüncü kuşak her zaman magazincilerin radarında. Buna karşın ailenin ikinci kuşağı Ömer, Ali Raif ve Nilüfer Dinçkök- medyaya çok fazla konuşmayan, sessiz sedasız bir şekilde işleriyle ilgilenen bir profil çizdiler bugüne kadar. Dışarıdan bakıldığında şirket vitrininde yer alan ağabey-kardeşin uyumlu bir şekilde işleri yürüttükleri düşünülüyordu. Ta ki 2012 yılında kadar... Akkök Holding'in ( O dönemki unvanı Akkök Sanayi Yatırım ve Geliştirme'ydi) Haziran 2012'de gerçekleştirilen genel kurulunda, Ali Raif ve Ömer Dinçkök arasında büyük bir savaş patladı. Holdingin üçüncü hissedarı olan kız kardeşleri Nilüfer Dinçkök (56) büyük ağabeyi Ali Raif Dinçkök'ün (71) tarafını tutunca, Ömer Dinçkök (67) ve ailesi şirketlerin yönetiminden uzaklaştırıldı. Kıyamet de bundan sonra koptu...

Şirketlerin yönetim kurullarında devre dışı bırakılan ortanca kardeş için sadece hissedar sıfatıyla savaşabileceği tek cephe olarak genel kurullar kaldı. Ömer Dinçkök'ün yönetim dı¬şında kaldığı genel kurulda söylediği sözler bü¬yük savaşın habercisi gibiydi: "Ömer Dinçkök Ailesi'nin şirket yönetiminden dışlanmasına, kontrol haklarının ellerinden alınmasına yöne¬lik karar haksız, hukuka aykırı ve iyi niyetten yoksundur."

Dinçkök kardeşler arasında yaşanan soğuk savaşın detaylarına girmeden önce Akkök Holding'in işlerine bir göz atmakta fayda var. Akkök Holding'in temelleri 1952'de, baba Raif Dinçkök tarafından kurulan Aksu İplik Dokuma ve Boya Apre Fabrikaları ile atıldı. Aradan geçen 64 yılın sonunda bugün kimya, enerji ve gayrimenkul sektörlerine odaklanan holdinginin bünyesinde, biri yurtdışında olmak üzere 17 şirket ve 18 üretim tesisi bulunuyor. Faaliyet gösterilen sektörlerin en büyük şirketleriyse gayrimenkulde Akmerkez, kimyada Aksa Akrilik ve enerjide Akenerji. Bu şirketlerin üçü de Borsa İstanbul'da işlem görüyor. Aksa Holding'in 2014 yılı 'kombine' cirosu 3,1 milyar dolar. Holdingin CEO'su Ahmet Dördüncü 2015'de verdiği bir mülakatta cirolarının 3 milyar doların üzerinde olduğunu açıklamıştı. 2014'te ulaşılan kombine vergi öncesi net kar ise 329 milyon dolar.

Rakamların büyüklüğü Dinçkök Ailesi'nde yaşanan iktidar kavgasının çapını da çok iyi ifade ediyor. Ancak şirketin karlılık ve satış rakamları incelendiğinde 2012-2014 aralığında bütün değerlerin her yıl bir birine çok yakın geldiği dikkat çekiyor. Holdingin 2014'te 3,1 milyar dolar olan cirosu, kavganın başladığı 2012'de de aynıydı. Vergi öncesi karlılık ise 2012'deki 349 milyon dolarlık seviyeden biraz daha gerilemiş görünüyor. Bu durağan seyrin sebebi olarak Dinçkök Ailesi'de son dört yıldır yaşanan kavgayı görmek zorlama bir yorum olmayacaktır.

İkinci kuşak Dinçköklerin her biri Akkök Holding'de kendi aile şirketleri (Ali Raif Dinçkök-A.R.D Holding, Nilüfer Dinçkök Çiftçi-NDÇ Holding ve Ömer Dinçkök-Atlan¬tik Holding) üzerinden yüzde 33,3'er oranda hisseye sahip. Ancak her bir kardeş çekirdek aile şirketlerinde çocuklarına farklı oranlarda hisse verdikleri için holdingdeki kişisel hisseleri de değişiyor. Ailenin en büyüğü olan 71 yaşındaki Ali Raif Dinçkök kendi şirketi ARD Holding'in yüzde 54'üne sahip. Şirketin kalan hisselerini ise eşit olarak (yüzde 24'er) çocukları Raif Ali ve Alize Dinçkök'e devretmiş durumda. Dolayısıyla Ali Raif Dinçkök'ün, Akkök Holding'deki dolay¬lı kişisel hisse oranı sadece yüzde 17,3. Çocukları ise holdingde yüzde 8'er hisseye sahip. Bu oranla büyük ağabey, kardeşleri arasında Akkök Holding'de kişisel hissesi en az olanı.
Ömer Dinçkök de holdingin yine yüzde 33,3'ünü bulunduran aile şirketi Atlantik Holding'de yüzde 54 paya sahip. Kalan hisselerin yüzde 1'i eşi Ayşegül Dinçkök'e ait. Çocukları Ayça, Gamze ve Mutlu Dinçkök'ün her biri ise baba şirketinde yüzde 15 paya sahip. Buna göre Ömer Dinçkök'ün yönetim dışı kaldığı Akkök Holding'de ağabeyinden yüzde 0,7 oranında daha fazla hissesi (yüzde 18) var.
Holdingin kişisel hisselerine göre en büyük ortağı ise en küçük kardeş olan 56 yaşındaki Nilüfer Dinçkök Çiftçi. Sahibi olduğu NDÇ Holding'in yüzde 60'mı elinde tutan Çiftçi, ka¬lan yüzde 40 hisseyi de çocukları Melis ve Meh¬met Emin Çiftçi arasında eşit olarak paylaştırmış durumda. Dolayısıyla Nilüfer Çiftçi'nin Akkök Holding'deki kişisel hisse oranı yüzde 20.

Buna göre üç aileden toplam 11 kişi Akkök Holding'in genel kuruluda hissedar olarak oy hakkına sahip. Ancak Ömer Dinçkök ve ailesi diğer iki aileye karşı azınlıkta kaldığı için şirketin geleceğiyle ilgili konularda belirleyici olamıyor. Bu nedenle kardeşlerinin çoğunluk hisseleriyle aldığı kararlara şerh düşüyor. Çoğu zaman da işi bir adım daha ileri götürerek iptal davaları açıyor. Zaten aile içindeki kavganın başlama sebebinin de 'kalabalık' üçüncü kuşağın işlerin içine daha fazla dahil olmasıyla başladığı iddia ediliyor. Aslında Dinçkökler, aile içi kavganın nedenleri konusunda hiçbir zaman konuşmadı. Dolayısıyla olayın nedenleri spekülasyonların ötesine geçemiyor. Ancak 35 yıldır iş dünyasını yakından takip eden bir ekonomi gazetecisi olayın perde arkasında Ömer ve Ali Raif Dinçkök'ün çocuklarının Akkök Holding içinde daha etkin olma 'yarışının' yattığını söylüyor.
Bu geçen dört yıllık süreci, genel kurul tutanakları üzerinden incelediğimizde, Dinçkök kardeşler arasındaki kavganın zirveye çıktığı noktanın, sermaye artırımı talepleri olduğu görülüyor. Ali Raif - Nilüfer Dinçkök cephesi, Akkök Holding'de sermaye artırımı yapmak istiyor. Ömer Dinçkök ise sermaye artırımına direniyor. Şirketin genel kurul tutanaklarına yansıyan tartışmalardan Ömer Dinçkök'ün kardeşlerinin ısrarla istedikleri sermaye artırımının kendisinin şirketteki payını eritmeye yönelik bir hamle olarak gördüğünü gösteriyor. Bu ne¬denle haklarını korumak için karar alman sermaye artışına iştirak ediyor ancak her defasında konuyu mahkemeye taşıyor. Akkök Holding'in 26 Şubat 2016'da yapılan son genel kurulunda Ömer Dinçkök'ü temsilen Şaban Erdikler'in söylediği sözler durumu özetliyor: "Yönetim kurulu üyeleri, geçerli hukuki gerekçe olmaksızın kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı bir biçimde sermaye artırımı yapmak üzere şirketi genel kurula davet etmiş... TTK'nın 344'üncü maddesinde öngörülen 24 aylık ödeme süresini kanun hilafına (aykırı olarak) 15 güne indirmiş ve deyim yerindeyse ödeme yapmayı imkansız hale getirmiştir."

Erdikler'in bu sözleri şirkette daha önce alınan sermaye artırımı kararına yönelik eleştirilerdi. Ömer Dinçkök, kardeşlerinin aldığı bu kararı ticaret mahkemesine taşıdı. İstanbul 7'inci Asliye Ticaret Mahkemesi Ömer Dinçkök'ü haklı bularak "2014/549 ve 2015/634E" sayılı kararlarıyla sermaye artırımını iptal etti. Bunun üzerine 30 Aralık 2015'te Dinçkökler, Akkök Holding'de yeni bir genel kurul toplayarak hissedarlardan toplanan ek sermayenin iade edilmesi kararı almak zorunda kaldı.
Ancak Ömer Dinçkök bu süreçte şirketin zarara uğratıldığı görüşünde: "Bir kısım ortaklara yapmış oldukları sermaye taahhüdü ödeme¬sini kanuna aykırı olarak iade etmiş, bir kısım ortaklardan borç alımı talep etmiş, yüksek faizler ödemiş ve gerek şirket gerek ortakları zarara uğratılmıştır." Ömer Dinçkök'ün temsilcisi şirketin uğradığı bu zararlara karşı yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılmasını öneriyor. Ancak bu öneri genel kurulda Ali Raif ve Nilüfer Dinçkök ile aile üyelerinin oylarıyla reddediliyor.

Ömer Dinçkök'ün bir diğer eleştirisi de sık yapılan genel kurullar. Üstelik bu eleştirisini bir hayli sert sözlerle dillendiriyor: "... Sırf kanunu dolanmak maksadıyla sudan bahanelerle sermaye artırımı senaryoları üreten, 20'şer gün arayla olağanüstü genel kurul toplantıları tertip edip şirketin bütün iç kaynaklarını tüketmek ve ilaveten 140 milyon lira nakit sermaye toplamak suretiyle neye yaracağı belli olmaksızın 1 milyar liraya çıkartan, basiretsiz ve hakim hissedarlarının menfaatlerine yönelik eylemlerde bulunan, her iki sermaye artırımına konu bilançoları bir günde onaylayan, şirket yararına çalışmaktansa kendisini bu amaca (sermaye artırımı) vakfeden yönetim kurulunun fiilen yönetme ehliyetine sahip olmadığı görülmektedir."

Ömer Dinçkök'ün tek itirazı Akkök Hol¬ding'deki işlemler değil. Akmerkez ve Aksa Akrilik şirketlerinin genel kurulları da, holdingin-kini aratmayacak birer savaş alanı. Akmerkez'in 2013 faaliyetlerine ilişkin yapılan genel kurulda, avukatı aracılığıyla ağabeyi Ali Raif Dinçkök ve kız kardeşi Nilüfer Dinçkök Çiftçiyi hedef alan Ömer Dinçkök, aynı genel kurulda alınan kararların iptali için İstanbul 46. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde dava açtı.

Dinçkök, dava dilekçesinde Akmerkez Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Genel Kurulu'nda alman birçok kararın iptalini istedi. Üstelik bu iptal talebi neredeyse alman bütün kararlara yönelikti: Yönetim Kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibra edilmeleri, yönetim kurulu üyeleri ve ba¬ğımsız yönetim kurulu üyelerinin ücretlerinin belirlenmesi, yönetim kurulu üyelerine verilen izin ve yetkiler... Ancak 22 Mart 2016'da görülen karar duruşmasında mahkeme Yargıtay'da temyiz yolu açık olmak üzere davanın reddine karar verdi.

Ömer Dinçkök, Akmerkez'in 2014 yılına ilişkin genel kurulu için de benzer itirazlarını sürdürürdü. Akmerkez'in 2013 ve 2014'te devam eden yenileme projesinin zamanında bitmemesi, yapılan harcamaların yerindeliği, şirketin zarara uğratılıp uğratılmadığı Dinçkök'ün en çok üzerinde durduğu konular. Sonuç olarak harcamaların incelenmesi için özel denetçi atanması isteği diğer hissedarların oylarıyla reddedildi. Ancak Dinçkök, bir önceki genel kurul kararında olduğu gibi 2014'te de alınan kararların iptali için yine dava açtı. Henüz karar aşamasına gelmeyen bu davanın gelecek duruşması 26 Mayıs 2016'da görülecek. Mayıs ayında duruşması yapılacak bir diğer dava ise Ömer Dinçkök'ün Akmerkez yönetim kurulu üyeleri aleyhine açtığı sorumluluk davası. Bu görüntü, grubun halka açık şirketlerinden Aksa Akrilik'in genel kurullarında da aynı şekilde yaşanıyor.

Akmerkez ve Aksa Akrilik şirketlerinin tadilat ve yenilme işlerini zaman zaman Ali Raif ve Nilüfer Dinçkök ortaklığında kurulmuş olan Akkon İnşaat yapıyor. Dolayısıyla yaptığı işler karşılığında bu şirketlerden ödemeler alıyor. Ömer Dinçkök'ün neredeyse her şirketin genel kurulunda dile getirdiği konulardan biri de bu durum. Örneğin 2013'te Akkon şirketine Aksa Akrilik tarafından 15 milyon liralık bir ödeme yapılıyor. Ömer Dinçkök de genel kurulda sorduğu sorularla bu paranın izini sürmeye çalışıyor. En önemli sorularından biri, "Akkon'a yaptırılan bu işler için başka şirketlerden teklif alındı mı?" şeklinde. Ancak genel kurul sırasında bu sorusuna cevap alamıyor.

Dinçkök Ailesi, FORBES 100'ün ilk kez yayımlandığı 2005'ten 2015'e kadar her yıl listede temsil edilmişti. Üstelik 2008'de yayımlanan listede, aile servetinin toplamı 2,5 milyar dolara yaklaşıyordu. Bu yılki listede ise Dinçkök Ailesi'nin toplam serveti 1 milyar doların biraz üzerinde. 2008 listesi küresel nakit bolluğunun etkisiyle varlık değerlerinin oldukça yükseldiği bir yılda yayımlanmıştı. Dolayısıyla o yılki liste sadece Dinçkökler için değil birçok isim için zirve noktasıydı. FORBES 100 yayımlandıktan sonra patlak veren ABD merkezli mortgage krizinin ardından servetler sert bir şekilde düşmüştü. Ancak bu noktada Dinçkökleri FORBES 100'ün diğer üyelerinden ayıran en önemli fark servetlerindeki toparlanmanın çok daha düşük bir ivme ile gerçekleşmesi. 2012'den beri aile içinde yaşanan iktidar kavgası da servetlerini baskılayan hatta eritmeye başlayan bir durum.

Bu durumun aşılmasının iki yolu var gibi görünüyor. Eğer Dinçkök kardeşler aralarında bir anlaşmaya varıp barış imzalamazlarsa aile içindeki dengeyi Ömer Dinçkök'ün açtığı davaların sonuçları belirleyecek. Aksi halde Ali Raif ve Nilüfer Dinçkök ittifakı, dışladıkları kardeşleri Ömer Dinçkök'ün şerhlerine ve davalarına rağmen Akkök Holding'i parlak günlerine döndürmesi hiç de kolay olmayacak.

SERMAYE PEŞİNDE

Akkök Holding'de yönetimi elinde tutan Ali Raif - Nilüfer Dinçkök kardeşler, sermaye artırımı için diretirken Ömer Dinçkök, bu talebi iyi niyetli bulmuyor.

Ömer Dinçkök

“Şirketin 24.12.2015 tarihli bilançosunda hiçbir uzun vadeli borcu görünmüyor. Bu durum yaklaşık 1 milyar liralık öz kaynağı olan şirketin, yaklaşık bu miktarda uzun vadeli kredi kapasitesi olduğunu gösteriyor. Hal böyleyken daha pahalıya mal olacak sermaye artırıma gitmenin sebebi nedir?”

Ali Raif Dinçkök

“Nakit sermaye artışının iki temel nedeni var. İlk neden, şirketin yüksek seviyedeki net borç pozisyonudur, ikinci neden ise Sakarya Elektrik Dağıtım'ın satın alımında kullanılan finansmanın yarattığı riski kontrol altına almak.”

BENTLEY KAVGASI

Ali Raif Dinçkök'ün Akkök Holding hesabından 2014'te 2,1 milyon liraya satın aldığı Bentley marka otomobil de, 30 Aralık'taki genel kurul toplantısında Ömer Dinçkök'ün hedefindeydi. Ancak toplantı başkanı Ahmed Pekin, soruyu geçiştirmekle yetindi.

Ömer Dinçkök

“2014'te 2,1 milyon değerinde ultra lüks araç alınmış ve yönetim kurulu başkanına tahsis edilmiştir. Şirketin kaynakları, şirket hissedarlarının zararına olacak şekilde tüketilmektedir.... Bu durum şirket yönetiminin basiretsiz ve kötü niyetli olduğunu göstermektedir. Söz konusu zararın giderilmesi için alınmış bir karar mevcut mudur?”

Ahmed Pekin

“Bentley marka otomobil sermaye artırımına ilişkin bu toplantının konusu değildir. Bu nedenle bilgi verilmesine gerek yoktur.”
(Özer Turan/Forbes Dergisi)

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)