Davutoğlu: 3 tane paralel yapı var
Başbakan Davutoğlu, muhalefet ve toplumun farklı kesimlerinden gelen eleştirilere ön yargıyla yaklaşmadığını söyledi
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kral FM'de Mehmet'in Gezegeni programına konuk oldu.
Mehmet Akbay'ın sorularını yanıtlayan Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Muhalefetten ve toplumun çeşitli kesimlerinden gelen eleştirileri dikkatlice ve can kulağıyla dinliyoruz. Toplantılarımızın uzun sürme nedeni de herkesi dinleme arzumuzdur. Bana en şiddetli muhalif olanın dahi özünde iyi bir şey olduğunu düşünürüm.
'Ben iktidarım, her şerye karşı çıkarım', 'ben muhalefetim her şeyi eleştiririm' demek olmaz. Hiçbir şekilde muhalefetin eleştirilerine ön yargıyla yaklaşmam. Neden iki üç insan olarak göz göze bakmayalım? Eğer akademisyen olsaydım, bugün beni eleştiren insanların bir çoğu görüşmelerime başvurmak isterdi
Ben mitinglerde de görüyorum, her şeyi örtebilirsiniz ancak samimiyeti örtemiyorsunuz. Samimiyet zamanla ortaya çıkıyor. İnşallah seçim sonrası Türkiye'de yeni bir ortamı beraber inşa ederiz.
Bizim gibi dinamik toplumlar, bizi bazen bulunduğumuzdan daha fazla güç kullanmaya sevk ediyor. Erdoğan Gezi olaylarında, iyi niyetli olduğunu düşündüğü herkesle görüştü.
İstanbul bizim en büyük hazinemiz. Bütün doğalgazı, petrolü bize verseler yine de değişmeyiz. Toplu gösteri ve protestolara açık olmamız lazım ama esas mesele ağaç değil diyor bunları tahrik edenlerden bir tanesi.
"BU YANLIŞTI DEMELİLER"
Sivil toplum olmazsa demokrasi olmaz ama sivil toplum da sivil toplum olmalı. Devlet içinde örgütlenme sivil cuntalaşmaya dönüşür. Halktan yetki almadan ülkeyi yönetmek istiyorlar. Buna izin verilemez. Samimi bir şekilde bu harekete inanan insanları hep tenzih ettik.
Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde onu korumakla görevli kişi onu dinliyorsa müthiş bir güvensizlik hissediyorsunuz. Bu topluluk gerçekten samimiyse sivil toplum alanına çekilmeli. Bütün bu tuzakların içindeki kardeşlerimizin ise çekilmesine gerek yok ancak bu tutum karşısında ortak bir tavır sergilemeliler. Çıkıp, bu yanlıştı demeliler.
Devletin başında olanlar, insanlarımızın iyi olduğunu inanmak zorundayız. Devlet ilişkisi öncelikle sevgiye dayanmalı. Ama bir tehdit oluştuğunda da zaaf gösteremez devlet. Bir tedbir almak zorundadır. Önemli kaynaklarına (dershaneler) dokunulduğunda harekete geçmiş olabilirler. Ama Hakan Fidan'a yapılan operasyon dershanelerden önceydi. Bütün istihbaratı ele geçirmek istediler.
MİT TIR'ları haberinin yapılması da zamanlaması da muhtevası da yanlış. Suriye, Irak, Ukrayna'da bizi etkileyen savaşlar var. Bizim görevimiz Türkiye'yi yaşananlardan uzak tutmak ama bir taraftan da sorumluluklarımızı yerine getirmek durumundayız.
Dünya basını bu konuda son derece duyarlı davranıyor. Milli güvenlik demek benim güvenliğim demek diye düşünülüyor. Savcımız şehit edilirken, savcının şakağına dayanmış silahlarla bunu manşetten yayınlamak bir basın özgürlüğü mü? Bu savcının ailesinin duygularını rencide etmektir.
Hiçbir basın organı bunu yayınlamasın dedim ama bunu yayınladılar. MİT TIR'ları haberi de Türkiye'nin güvenliğiyle ilgiliyse herkes dikkat etmelidir. Şimdi 2 milyona yakın mülteciyi ağırlayan Türkiye'yi teröre destek veren ülke durumuna düşürdüler. Rejim DEAŞ'la işbirliği halinde, böyle bir günde bunu yayınlıyorlar. Bunlar gazeteciliğin ötesinde insan olarak, bu ülkenin vatandaşı olarak; bu haber doğru mu diye düşünmeleri lazım.
"3 PARALEL YAPI VAR"
Herhangi bir Kürt vatandaşımın PKK'ya sempatiyle baktığını düşünmüyorum. Gönül isterdi ki her siyasi parti özgün politikalar yürütsün. Bazı paralel yapılar da devredeler. hem pensilvanya paraleli var hem de Kandil paraleli var. hem de CHP'ye nüfuz etmek isteyen DHKP-C paraleli var.
Ben neden 81 ile gittim. Türkiye'de bir parti var ki 81 ile de gider ama diğer partilerimizin Türkiye'nin bütününü kucaklayamadı, özellikle ana muhalefet partisi.
"ULUSALCILAR HDP İÇİN ÇALIŞIYOR"
AK Parti neden gitsin? 13 yıllık AK Parti döneminde demokrasi 28 Şubat dönemine göre daha mı geride? Belirli seçkinci gruplar, halkın huzuruna gitmeden güç kullanmaya alışmışlar. Köşe yazılarıyla başbakana ayar vermeye alışmışlar. 12 yıl içinde biz bunların hepsini bitirdik. Kandil ile HDP'nin ilişkisi organik boyutta. En ulusalcı gibi görünen kimseler HDP için çalışıyor.
HDP'nin yaptığı herhangi bir açıklamaya MHP'den tepki gördünüz mü? MHP Genel Başkan Yardımcısı'nın bir açıklaması var, HDP'nin barajı geçmesi bizi rahatsız etmez diye. Bizim 12 yılda yaptıklarımız birçok çıkar çevresini rahatsız etmiş. Bizim için önemli olan Türkiye'nin güç biriktirmesi.
"OY VERİN GELELİM DEMİYORLAR"
Koalisyon tedirgin etmesi lazım. CHP'nin en yüksek talep ettiği oy yüzde 35. AK Parti ise yüzde 40 alsa başarısız görülüyor. MHP üçüncü parti olma derdinde, HDP barajı aşma derdinde. Tek dertleri AK Parti'nin gitmesi. Oy verini gitsinler diyorlar, oy verin gelelim demiyorlar.
Hiç tereddütümüz yok, tek başına iktidar olacağız. Allah'ın izniyle 7 Haziran'da bunu gerçekleştireceğiz. Türkiye ile ilgili vizyonu olan iktidar iddiasında olur. Ama yapacak bir şeyi olmayanlar, birbirleriyle alakalı olmayan partileri bir araya getiriyorlar.
"MEYDAN OKUMAMA KARŞILIK VERMEDİLER"
Önce Genç Parti hesapları yapıldı ama ters tepti. Daha sonra Kılıçdaroğlu'nu çıkardılar Ghandi gibi. Şimdi HDP'yi makyajlama çalışmaları var.
İkinci yarı vurgumuzda her şey sil baştan olacak diye bir durum yok. Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde çok önemli şeyler yapıldı.
Ben birinci olamazsam bu görevi bırakırım dedim ama hiçbirisi bu meydan okumaya karşılık veremedi."