<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemCumhurbaşkanı Erdoğan: Münbiç'te olma gibi bir derdimiz yok----

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Münbiç'te olma gibi bir derdimiz yok

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Münbiç'te olma gibi bir derdimiz yok
16 Ekim 2019 - 12:28 www.finansingundemi.com

Partisinin grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gündeminde Barış Pınarı Harekatı vardı. Terör örgütü ile masaya oturma tekliflerini net bir şekilde reddeden Erdoğan, "Bu gece güvenli bölgeden çıksınlar, harekat biter" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'na katıldı.

Erdoğan'ın şu sıralar burada yaptığı konuşmadan öne çıkanlar şöyle:

"Dün Türk Konseyi 7. zirvesi dolayısıyla Bakü'deydik. İkili konuları ele aldık. Bugüne kadar 2 devlet bir millet derdik. Bugünden sonra 5 devlet 1 millet. Türkmenistanı da kattığımız zaman 6 devlet bir millet olarak bölgede çok daha güçlü yürüyeceğiz dedik.

Meclis gündeminde önemli hazırlıklarımız yasa tasarılarımız var. Yargı rformu başta olmak üzere arkadaşlarımızın bunları titizlikle takip ettiklerini umuyorum. Arkadaşlarımızın Meclis'e katılım yönünden zayıf olduklarını duydum. Bu bizim gibi güçlü bir partiye yakışmıyor. Burada hassas olmamız lazım. Arkadaşlar sizleri bahçelerden toplayıp gruba getirmemesi lazım. Cumhur İttifakı olarak Meclis'i etkin bir biçimde çalıştırmaya kararlıyız ancak bu iştirakları yapmamız lazım.

Barış Pınarı Harekatı başarıyla devam ediyor. Bu harekatı başlatma noktasına bir anda gelmedik. Bu işin terörle mücadele konusunda 40, Suriye sorunu bakımından 8 yıl mazisi var. On binlerce vatandaşımızın canına mal olan terör meselesinin nasıl ortaya çıktığını ve büyüdüğünü daha iyi anlıyoruz. Müttefiklerimizin arkamızdan işler çevirdiği inkarı mümkün olmayan bir şekilde açığa çıkmıştır. Ülkemiz her hal ve şart altında müttefiklik hukukunun gereklerini yerine getirmiştir.

Suriye'de son 8 senede 12 milyon kişinin evlerinden kaçmalarına yarısının ülke dışına gitmesine neden olan çatışmalar yaşandı. 6 milyon Suriyeli'nin 4 milyonu ülkemize gelmiştir. Ağırlıklı olarak Kobani'den gelenlerdir. Tamamına yakını Arap olan mülteciler bize maalesef ifadeyi kullanmakta bile edep ettiğim Arap Ligi'ne hiç yakışmıyor. Acaba siz ne kadar Suriyeli'yi kabul ettiniz. Siz Suriye'yi Arap Ligi'nden çıkardınız. Şimdi almak gibi bir projeyi hayata sokmaya çalışıyorsunuz. Arap Ligi'nin mültecilerle ilgili bir kuruş verdiği baki mi? AB'nin sadece 3 milyar avro verdiği destek var. Söz verdikleri 6 milyar avroydu. 

DEAŞ'ı yönetenler şimdi DEAŞ karşıtı olarak karşımıza çıkıyor. Biz DEAŞ konusunda kimin ne rolü oynadığını biliyoruz. DEAŞ'ın çöküşünü bölgede başlatan biz olduk. El Bab'da başlattık. 3 bin DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdik. Sürekli bir balon gibi şişirilen örgütün foyasını Fırat Kalkanı Harekatı ile biz ortaya çıkardık. DEAŞ balonunu söndürdük. Suriye'de DEAŞ'ın elindeki diğer yerleri özgürleştirdik. Müttefikler Türkiye gibi meşru bir güç yerine PKK, YPG gibi bir terör örgütüyle hareket etmeyi tercih ettiler. Hala onlarla birlikteler. 

Fransa'da terör eylemi yapıldığında dünya ile birlikte biz de oradaydık. Ama bizde saldırı gerçekleştirdiklerinde yanımızda kimseyi bulamadık. Meselenin DEAŞ değil hele PKK hiç değil sadece bölgemize yönelik bir projeyi hayata geçirme planı olduğu açık. Ya kasap bıçağına boynumuzu uzatacak ya da mücadele edecektik. Türkiye ve Türk milletinin mazisinde teslim olma seçeneği asla olmamıştır. Yapmamız gerekeni yaptık, mücadele bayrağını yükselttik.

Bugün sivil kayıpları konusundaki hassasiyetlerinden dem vuranların o günlerde sesleri çıkmıyordu. Biz İdlib'de 4 milyon insanın hayatını kurtarmaya çalışırken hiç destek göremedik. Afrin'i teröristlerden temizlerken destek bir yana sürekli eleştiriye maruz kaldık. Barış Planı Harekatını yürütürken eleştiri hatta saldırı ile karşı karşıyayız. Birkaç lider Barış Pınarı Harekatını durdurmuyor. Atılan havanlarla ilgili başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerini iletmek üzere kimse aramadı. Bunlara güvenmeyin. Yarım ağızla olsa da tek kelime etmediler. Bunlar ummuyordu, Türk ordusu bu kadar süratle mesafe alacaklarını sanmıyorlardı. 

Sadece terör örgütü temsilcilerinin yönlendirmesiyle bizi itham etmeye eleştirmeye kalktılar. Hepsine gereken cevanı verdik, veriyoruz. Bu yeni karşılaştığımız bir durum değil. 15 Temmuz'da da tamemen yalnız bırakılmıştık. Sadece ve sadece teröristlerin iddialarını ve çıkarlarını korumak için karşımıza çıktılar. Ey Batı, ey Arap Ligi ey azıcık da olsa vicdan ve ahlak sahibi ülkeler hepinize sesleniyorum bu devran elbet dönecek.

Böyle bir duruma düşmenizi istemeyiz ama yarın veya öbür gün siz de bizim gibi sıkıntılarla karşı karşıya kalacaksınız. Başkaları da size değil terör örgütlerine kol kanat çıkacak. Teröristler kapınıza dayandığında saldırılarla vatandaşlarınız öldüğünde terör örgütü mensupları müttefik dediğiniz ülkelerde ellerini kollarını sallayarak dolaştıklarında bakalım siz nasıl davranacaksınız? Unutmayın bu dünya etme bulma dünyasıdır. Türkiye bu mücadeleyi Allah'ın izniyle başarıya ulaştırır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. 

Kendinizi güvende sandığınız sırça köşkünüz çökmeye başladığında bakalım teröristlere kol kanat germeye devam edebilecek misiniz? Teröristler canınızı yakmaya başladığında bu asil millet yanınızda olacaktır. Gelin bu mücadelede Türkiye'nin karşısında değil yanında yer alın. En azından karışmayın. NATO üyesi ülkelere seslenyorum. PKK, YPG ne zaman örgüt üyesi oldu da benim haberim olmadı. Ne zamandan beri NATO terör örgütüne destek veriyor. Başta Amerika 30 bin TIR mühimmat destek verildi. 

Şu anda 90 km'yi aşkın tüneller var. Bunun çimentosu nereden geliyor. Fransız firmasından. Neyle izah edeceksiniz, nasıl aldatacaksınız? Her şey meydanda. Bunların da hesabını verecekler. Türkiye tarihinde hiçbir zaman sivil katliam yapmamıştır. Bize bu ithamı yöneltenlerin geçmişleri sivil katliamlarla doludur. Macron'a söyledim, Ruanda'da Cezayir'de sivilleri katleden siz değil misiniz dedim. Bunları bana nasıl söylersin önce aynaya bak dedim.

Afrika'nın kitabında neler var? Suriye'de bizi sivil katliamı ile itham edenlere şunu söylüyorum, sivil katliamı görmek istiyorsanız Suriye'de Türkiye'nin ayak basmadığı yerlere bakın. Sivil katliamı görmek istiyorsanız Afganistan'a, Arakan'a Yukarı Karabağ'a Bosna'ya bakın. Sivil katliamı görmek istiyorsanız Türkiye'nin müdahalesinden önce Kıbrıs'a bakın. Sivil katliamı görmek istiyorsanız bölücü terör örgütünün ülkemizde yaptığı eylemlere bakın. Türkiye bu konuda itham edilecek bir ülke değildir.

Biz yurtiçi ve yurtdışındaki operasyonlarımızda kendi güvenlik güçlerimizin hayatı pahasına sivillerin ölmesini engellemiş bir ülkeyiz. Barış Pınarı Harekatı'nda teröristler askerlerimize sırf sivil kayı olsun diye kiliseden, okuldan, hastaneden saldırıyorlar. Kiliseden sniper ile ateş ediyorlar ama biz kiliseyi vurmadık. Hep onlarnı ortaya çıkmasını bekledik. Öyle bir dezenformasyon yaptılar ki güya ibadethaneleri vuruyormuşuz. batı medyası bunları kullanmaya çalıştı.

"1220 KİLOMETREKARE ALAN TEMİZLENDİ"

Biz teröristleri takip ettik, sivillerden uzaklaştıklarında imha etik. Şu anda 1220 kilometrekare alanı temizledik. Türkiye sadece ve sadece teröristleri hedef alıyor. Ülkemiz Suriye'de işgal değil terör operasyonu yapıyor. Siz ne derseniz deyin biz teröriste terörist demeye devam edeceğiz. Ülkemize zarar vermek için teröristleri makamlarında ağırlayanlar bu utancı taşıyacaklar. Siz ne zaman devletlerin teröristlerle masaya oturduğunuz gördünüz. Bizden böyle bir şey beklemeyin. Bunun için arabulucu falan aramıyoruz, buna ihtiyacımız yok." 

YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • murat16 Ekim 2019 12:49

    Hala dış politikada duygularla yada kişisel anlayışla hareket edilemeyiceğini değişen dengelere göre ülkelerinde pozisyonlarını değiştirebileceğini, menfaatleri hangi yöndeyse o yana hızla kayabileceklerini bunun dinle ve millyetçilikle alakası olmayıp güçle alakalı olduğunu anlamış görünmüyorlar.