Çukurda kalsa bile değeri arttı
Beyoğlunun antikacılarıyla ünlü Çukurcuma, son yıllarda gözde bir semt haline geldi. Çukurcumanın kaderi, tarihi binaların kısmen de olsa tadilatına olanak veren yasanın yürürlüğe girmesiyle değişti. Çoğu 1800-1900lerden kalma ikinci derecede tarihi eser konumundaki yüksek tavanlı binaların...
Cemal Subaşı / Ekonomist / Mortgage Eki
Beyoğlunun göbeğinde, Cezayir Sokakın kıyısında, İstiklal, Cihangir ve Tophanenin kesişme noktasında. Tünel, Galata ile Şişhane ise yürüme mesafesinde. Ünlü Asri Turşu, Galatasaray Hamamı, Yunan Başkonsolosluğu, İtalyan Lisesi, tarihi Ağa Hamamı, Beyoğlu Firuzağa Camii, Kadınlar, Sembol, 49 ve Kapris kafeler ile Sadri Alışık Kültür Merkezi; Çukur Cumaya yaslanan mekanlardan sadece birkaçı.
Son yıllarda gözde bir semt haline gelen Çukur Cumanın kaderi, tarihi binaların kısmen de olsa tadilatına olanak veren yasanın yürürlüğe girmesiyle değişti. Çoğu 1800-1900lerden kalma ikinci derecede tarihi eser konumundaki yüksek tavanlı binaların değeri, kat be kat arttı. Çukur Cuma Caddesi, üst paralelindeki Bostanbaşı Sokak ile bir bütün.
Yeni kafeler açılıyor
Bostanbaşı Sokakta peşi sıra oteller açılıyor. The House Cafe zincirinin ortakları 200 yıllık tarihi binayı apart otele çevrildi. Bu otel, kısa süre önce faaliyete geçti. Beş katlı bu bina, bir Rum ailesine aitmiş. 1993 yılında Almanyada yaşayan Kayserili bir işadamına 140 bin mark karşılığında satılmış. Sonra, The House Cafe satın almış.
House Cafecilerin hizmete sokmaya hazırlandığı ikinci apart otel, birkaç yüz metre ileride bulunuyor. 150 yıllık olduğu tahmin edilen binanın sahibi, çok zengin Fransız bir madammış. Bir mahalle sakini, Gençken oldukça çapkın biriydi. Çok para harcardı. İyi bir mirasyediydi diyor. Hala hayatta ve 100 yaşın üzerinde olduğu söylenen madam, bugün Cihangirde bir bodrum katında oturuyor. Çukur Cumalıların verdiği bilgiye göre The House Cafe ortakları, burada apart otel yapmak üzere 3-4 tarihi bina daha satın aldı. The House Apart Genel Müdürü Alex Varlık, Çukur Cumayı neden tercih ettiklerini şöyle açıklıyor:
Çukur Cuma burjuva bohem ya da bobo diye tanımlayabileceğimiz bir bölge. Enerjisi muhteşem ve neredeyse dokunulmamış. Antika dükkanları, cool kafelerle ve Avrupa mimarisiyle birleşiyor. Fransız ve İtalyan öğeleri taşıyan bir açık hava müzesi, Beyoğlunun içinde bir vaha sanki. Tophane ve İstiklale yakınlığı, bölgeyi elverişli kılıyor. Aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğundan gelen aristokratik bir havası da var. Bölge eski Yahudi-Hıristiyan kültürünün merkeziydi, hala da o kozmopolit dokuyu koruyor.
Rezidanslar bile olacak
Sokakta bir de rezidans otel açılmak üzere. Eski sahibi Karadeniz Antik olan binanın tadilatı sürüyor. Sahipleri, isimlerinin yazılmamasını istiyor. Tam karşısında yine bir apart otel inşaatı var. Bu oteller arasında kalan tarihi binalarda antikacılar, takı ve moda tasarım mağazaları, resim atölyeleri ve resim galerileri bulunuyor.
Bu sokakta aynı binayı iş yeri olarak paylaşan iki arkadaş, iç mimar Mehmet Yücebaşoğlu ve moda tasarımcısı Özlem Ahıkan, bölgenin özellikle turistik açıdan hareketleneceğini düşündüklerini ve karmaşadan uzaklaşmak için Nişantaşından ayrılarak burayı tercih ettiklerini anlatıyorlar. Yücebaşoğlu, şunları söylüyor:
Özlem iki buçuk yıl önce tasarım mağazasını açtı; iç tasarımını ben yaptım. House Cafenin az ilerimizdeki tarihi binayı tadilat ettirip apart otele dönüştüreceğini öğrendik. Özellikle turistik açıdan buralar hareketlenecek. Aralarında grafik ve moda tasarımcılarının da olduğu dört arkadaşımız, tavsiyemiz sonucu burada birer yer tuttu. Bir de resim galerisi açılacak. Sanatçı olduğumuz için geleceği öngörebiliyoruz.
Fiyatlar ne seviyede?
Bu ilgi, doğal olarak semtteki emlak fiyatlarını da etkiliyor. Akgüç Emlak yetkilisi Alican Akgüç, Çukur Cumaya son üç yıldır rağbet fazla. Yurt dışı merkezli yatırım şirketlerinin buralarda çok sayıda bina satın aldığı ileri sürülüyor. Tarihi binalar son üç yılda yaklaşık yüzde 50 kar yaptı diyor.
Çukur Cuma Caddesinde Masumiyet Müzesi yapılacak binanın hemen yanında üç katlı bir bina satılık. Bodrum ve 20 metrekarelik bir de bahçesi var. Toplam 76 metrekarelik ve 80 yıllık bu binaya, telefon ile görüştüğümüz sahibi 550 bin lira istiyor. 60 metrekarelik 1+1 bir daire 160 bin liraya satılıyor. 3+1, 120 metrekarelik bir evin kirası ise bin 600 lira.
Eğlence artacak
Çukur Cumada antika dükkanı bulunan esnaf, Çukur Cuma için şunları söylüyor:
İstiklal Caddesi, Cihangir ve Cezayir Sokaka yakın. Buralar bekarlar ve gece hayatı isteyenler için ideal. Çukur Cumada birkaç yıl öncesine kadar fiyatlar çok yükseldi, ama bana göre artık doydu. Ev, bina alanlar yine kar eder, ama geçen yıllar gibi olmaz.
Çukur Cuma düz bir alanda olsaydı Bağdat Caddesi gibi olurdu diyen Beyoğlu Güzelleştirme ve Koruma Derneği Başkanı Nizam Hışım, şöyle devam ediyor:
Şehir mobilyaları ile buralar süslendiğinde güzel bir konut alanı olacaktır. Yakılan kömür nedeniyle çukur olduğu için boğulurdu, doğal gaz ile cazip hale geldi. Eğlence zaten Cihangir ve Cezayir Sokak ile buraya dayandı. Gerekli tadilatlar ve aydınlatmaların yapılması durumunda daha da artacaktır.
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ise Çukur Cuma ile ilgili planlar hakkında, Beş yıl içerisinde İstiklal Caddesinde Galatasaray Hamamı ile Firuzağa Meydanına kadar bölgeyi ıslah edeceğiz. Peşi sıra Firuzağadan Tophaneye kadar inen aks da yenilenecek. İstiklal Caddesi havası buralara da inmiş olacak. Bunun ardından Çukur Cuma turist akınına uğrayacak diyor.
Orhan Pamukun Masumiyet Müzesi
Semt sakinleri, umutsuzca Masumiyet Müzesinin açılacağı günü bekliyor. Masumiyet Müzesi yapılması planlanan bina, Çukur Cuma Caddesinin tam ortasında bulunuyor. Binanın yan komşusu Nihat Ertinin verdiği bilgilere göre Orhan Pamuk, bu binayı 10 yıl önce, Alman işadamı Evdin/Ervin Bruknerden satın aldı. Ne kadara satıldığını hatırlamasa da, Pamuk oldukça ucuza almıştı diyor. 60-70 metrekarelik bu binanın birinci katında Bruknerin Erzincanlı muhasebecisi, orta katta polis emeklisi bir bey, en üst katta ise Rum bir aile oturuyormuş. Bugün binanın içindeki tüm tavanlar ve merdivenler yıkılmış durumda. Dışı ince sıva yapılmış halde.
Ekim 2001de Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna verilmek üzere hazırlanan ve projelendirilen raporda müze, Orhan Pamuk Obje Koleksiyonu Müzesi olarak adlandırılıyor. Projenin mimarı, Cem Yücel. Ancak ne Yücel ne de Orhan Pamuk, konuya ilişkin hiçbir soruyu yanıtlamıyor. Pamuk, bugüne kadar 800 kadar objeyi topladığını söylüyor ama bunları nerede muhafaza ettiğine dair bilgi vermiyor. Projeye göre müzenin 2003te tamamlanması gerekiyordu. Ama bugüne kadar sadece dış cephesinde tadilat yapıldı. İnce sıva yapıldı. Binanın içi yıkıldı. Yıllardır öyle bekliyor. Ne zaman açılacağı da bilinmiyor.
KUTU
Protokol imzalandı
Orhan Pamuk, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ile bir protokol imzaladı. Ajans, müzenin bitiş tarihine ilişkin bilgi vermese de, Çukur Cumayı nasıl etkileyeceğine dair sorumuzu şöyle yanıtlıyor:
Hala 20nci yüzyıl başından kalma geleneksel mimarisini korumaya devam eden Çukur Cumanın da hem kültürel hem de günlük yaşamına büyük katkı sağlayacak. Müzede, 1950den günümüze İstanbul kültürünün, günlük yaşam eşyaları, fotoğraflar ve filmler üzerinden şiirsel ve dokümanter bir temsili gerçekleştirilecek. Farklı ses ve görüntü enstalasyonları (yerleştirme) sayesinde müzeyi gezenler tarihin canlı tanıkları olacaklar.
Peki, müzenin açılışı neden gecikti? Bu soruya, Pamuka yakın bir isim şu yanıtı veriyor: Orhan Pamukun kafası karışık. Henüz tam olarak ne yapacağına karar veremedi. Onu düşünüyor.
Beyoğlu Belediye Başkanı Demircan ise, belediye olarak Orhan Pamuka destek verdiklerini söylüyor ve Tüm projeyi Pamuk yürütüyor diyor.