Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgali üzerine yapılan yorumlarda her zaman asıl amacın dünyanın en büyük ikinci petrol rezervinin kontrolünü ele geçirmek olduğu düşünülmüştü.
Irak Özgürlük Operasyonu’nun mimarları bile, Irak’ın petrol gelirlerinin, hızla bir ABD’ye bağımlı devlet kurmak için gerekli kaynağı sağlayacağı kanaatindelerdi. Böylelikle Ortadoğu’da sınırlar Amerika’nın lehine yeniden çizilecekti. Ancak bunun ödülü petrol ve nüfuz ise, görünen o ki Irak’taki savaşı ABD değil Çin kazandı. Hem de tek kurşun atmadan.
Bugün Çin dünyanın en büyük ham petrol ithalatçısı ve Irak’ın en büyük ticaret ortağı. Yalnızca Rusya Pekin’e daha fazla petrol satıyor. Bu yılın ilk yarısında, Irak’tan Çin’e yapılan petrol nakliyesinde, bir önceki yıla oranla %30 artış gerçekleşti ve Irak’ın tüm ihracatının üçte birinden fazlasına tekabül etti. Geçtiğimiz yıl Pekin’e yaptığı bir ziyarette, Irak’ın o dönemdeki Başbakanı Adil Abdülmehdi, Çin ve Irak arasındaki ilişkilerin önemli bir atılım için hazır olduğunu söylerken, Elektrik Bakanı Kasım el Fehdavi “Çin uzun vadede stratejik ortaklık için birincil seçeneğimiz” dedi.
Diğer yandan, Irak’ın ABD’ye petrol ihracatı bu yılın ilk yarısında neredeyse yarı yarıya düşüş gösterdi ve Pentagon ilerleyen aylarda Irak’ta kalan ordularını üçte bir oranında azaltma planları yapıyor. Benzer bir durum da, Amerika’nın en uzun süren savaşı nihayet sona yaklaşırken, Afganistan'da yaşanıyor. Afganistan ve Pakistan’ın yetkilileri Financial Times’a yaptıkları açıklamada, Pekin’in barış sürecinde etkili bir şekilde kontrolü sağladığını ve ABD ülkeyi terk ettikten sonra Taliban’a cömert bir enerji ve altyapı yatırımı sözü verdiğini söyledi.
Çin’in nüfuzu Ortadoğu’da hızla büyürken, bölgesel müttefikler ve ABD siyasileri, Amerika’nın kararlılığını sorguluyor. Pekin bölgedeki en büyük yabancı yatırımcı ve Bahreyn haricinde Körfez ülkelerinin tamamıyla stratejik ortaklık anlaşmaları imzaladı. Yatırımların birçoğu, kendileri de Çin’in askeri teknolojisinin müşterileri olan, ABD’nin geleneksel müttefiklerine gitti.
Çin’in ilk yurtdışı askeri üssü üç yıl önce Cibuti’de kuruldu. Ancak Pekin aynı zamanda, kolaylıkla deniz kuvvetleri tarafından da kullanılabilecek stratejik lokasyonlardaki ticari limanlara da büyük yatırımlar yapıyor. Bunlara örnek olarak Pakistan’ın Gwadar liman şehri ve Umman’ın Duqm limanı verilebilir. Malezya ve Endonezya’nın Sumatra adası arasındaki Malakka Boğazı da dahil olmak üzere, Çin Hürmüz Boğazı ve Bab el Mandeb Boğazı’nı ekonomik ve askeri savunması için önemli görüyor. Zira Çin’in enerji ithalatları bu stratejik bölgelerden yapılıyor.
Çin ve ABD arasındaki ilişkiler daha da kötüye giderken, Pekin’in bu boğazları kontrol altına alma ve Amerika’nın herhangi bir anlaşmazlık halinde Çin’in ticari faaliyetlerini engelleme ihtimalini azaltma hedefleri daha da acil bir konu haline geldi. Çin’in donanmasını ABD’den daha büyük hale getirmesinin de temel sebebi bu.
Çok yakın zamana kadar Pekin, Ortadoğu’da müdahaleci olmayan bir yaklaşım sergiliyordu. Tüm ülkelerle dost ancak kimseyle müttefik değildi. Bu stratejinin başarısı, Çin’in İran’la 400 milyar dolarlık yatırım ve güvenlik anlaşması imzalarken, İran’ın düşmanı Suudi Arabistan’ın nükleer programına destek vermesinde görülüyor. Çin aynı zamanda Filistin’e destek verirken, İsrail’in kilit stratejik limanları Çin’e kiralaması için çalışıyor.
Ancak belki de Çin’in bölgede artan nüfuzunun en güçlü göstergesi, çoğunluğu Müslüman olan neredeyse her ülkenin, Çin’in batısındaki kamplarda 2 milyon Müslüman’ın tutsak edilmesini savunmuş olması. Birleşmiş Milletler’e iletilen resmi açıklamalarda ve ortak mektuplarda, Suudi Arabistan, Mısır, Kuveyt, Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri kampları övdü ve Xinjiang bölgesinde İslam’ın baskılanma çabalarının “terör karşıtlığı” ve “radikalleşmenin önüne geçilmesi” için gerekli olduğunu söyleyerek, çabaların “mutluluk, tatmin ve güven” getirdiğini söyledi. ABD’de ard arda gelen iki başkan da ülkeyi Ortadoğu’daki ilişkilerinden geri çekeceği vaadiyle seçildi. “Kaya petrolü” devriminin hemen ardından, enerji alanında kendine yeten kaynakları sağlayabilen bir Amerika’nın, toprağa daha fazla kan ve para dökmesinin gereksiz olduğu görülüyordu.
Washington’ın, başta Çin olmak üzere diğer ülkeler bölgenin meyvelerini toplarken, bölgesel polis rolünü oynaması uzun süredir dikkat çekiyordu. Amerika’nın diplomatik ve askeri gücünün odağını Asya-Pasifik’e yöneltme fikrini ilk ortaya atan kişi Barack Obama oldu. Böylelikle Çin’in bir bölgesel güç olarak yükselişine engel olunabilecekti. ABD Başkanı Donald Trump bu stratejiyi hızlandırdı. Ancak Amerika’nın Ortadoğu’dan çekilmesi önceleri zorlu görünse de şimdi Çin’in bölgedeki hızlı yükselişi durumları daha da karmaşık bir hale getiriyor. Eğer ABD’nin hedefi Çin’in hedeflerini Asya’ya sınırlamak ve yakın müttefikleri Japonya, Güney Kore ve Tayvan’a destek vermekse, Ortadoğu’dan çekilmek yapılması gereken en son şey.
Bir çok Asya ülkesinin ithal petrole Çin’den daha fazla ihtiyacı var. Arap Yarımadası’ndaki kilit noktaların kontrolünü Pekin’e bırakmak, Asya’daki tüm ülkelerin stratejik ittifaklarını gözden geçirmesine neden olacak ve Çin’in tüm dünyada uyguladığı zorlayıcı diplomasiye maruz bırakacak. Kasım ayında ABD seçimlerini kim kazanırsa kazansın, Çin’le rekabetin yolunun Ortadoğu’dan geçtiği gerçeğiyle yüz yüze gelecek.
Trump, Ortadoğu için NATO'dan daha fazla katkı istedi
Pentagon Ortadoğu'ya 2 bin asker gönderiyor
ABD'den yaptırım gelirse Çin'de yanıtı da hazır
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.