Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|---|---|---|
AKBNK | 49,78 | -4,18 | 258.856.000.000,00 |
ALBRK | 5,92 | -1,50 | 14.800.000.000,00 |
GARAN | 105,80 | -4,17 | 444.360.000.000,00 |
HALKB | 19,67 | -2,24 | 141.324.584.086,14 |
ICBCT | 12,44 | -1,97 | 10.698.400.000,00 |
ISCTR | 11,41 | -4,68 | 285.249.657.700,00 |
SKBNK | 5,18 | -1,52 | 12.950.000.000,00 |
TSKB | 10,62 | -1,21 | 29.736.000.000,00 |
VAKBN | 22,40 | -1,84 | 222.116.642.115,20 |
YKBNK | 23,32 | -3,72 | 196.985.235.942,88 |
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Serdar Kaya: Artık Çinden ithal edip Avrupaya satıyoruz
Kayanın çalışmasına göre Türkiyenin Çin ile ithalatının artmasının en büyük sebebi Avrupalı şirketlerin üretim birimlerini Çine kaydırması. Türkiye 80li ve 90lı yıllarda Avrupadan ithal ettigi elektirikli ürün, makine ve makine parçalarını 2000li yıllardan itibaren Çinden ithal etmeye başlamış ki bu ürünler Çin ile olan toplam ithalatımızın %50sini oluşturuyor.
Elektrikli ürünler, makine ve parçalarının Çinden ithal edilmesi ayrıca girdi maliyetlerini azaltarak Türkiyenin fiyat rekabetini artırdığını söyleyen Kaya, tüketimi teşvik ederek üretimi artırıyor. Kaya, bu durumda işsizliğin artmasından ziyade azaltıcı etkisi olduğunu düşünüyor.
Çin ile İthalat ve İşsizlik
Kayaya göre Çinden ithal ettigimiz en büyük kalemler olan elektrikli ürünler, makina ve parçalarının (fasıl 84 ve fasıl 85 ) Çinden ithal edilmesi işsizliği artırmıyor. Nedeni ise bu ürünler 80li ve 90lı yıllarda Avrupadan ithal edilen araba parçaları, makine parçaları ve elektirikli ürün parçaları. Kaya şöyle devam ediyor:
Birçok elektrikli ve makine sanayii ürünleri Türkiyeye Avrupa üzerinden gelip Türkiyede bir araya getirilir ve tekrar Avrupaya satılırdı. Şimdi ise bu durum değişmiş görünüyor. Montaj sanayii yapımız devam ediyor ekonomimizde, bunda br değişim yok. Ancak artık Avrupa yerine Çinden ithal ediyoruz ve Avrupaya satıyoruz.
Çin ile ithalatımızın işsizliği artırdıgını söyleyemeyiz çünkü bu ürünler zaten Türkiyede üretilmiyordu.
Peki Çin yerine Türkiyede üretilemez miydi sorusunu sorabilirsiniz. Bu durumda da Türkiyede işçilik ücretlerinin Çine göre yüksek olması sebebiyle nihai ürünlerde Türkiyenin fiyat rekabeti olmazdı. Bir diğer neden ise Çinnin tüm dünyaya bu ürünleri satması nedeniyle maliyetlerinin yine Türkiyeye oranla daha düşük olması.
İhracatın İthalatı Karşılama Oranı Artmış
Yine aynı ürün kalemlerinden konuşursak Elektrikli ürünler, makineler ve makine parçalarında Türkiye toplam ithalatında Çinnin payı arttıkça bu ürünlerde ihracatın ithalatı karşılama oranında ciddi bir artış olmuş. Yine bunun nedeni ucuz girdinin olması.
Çin ile İthalat ve Enflasyon
Serdar Kaya Çinden ucuza ithal ettiğimiz için Türkiyede bir çok kalemde girdi maliyetlerini aşagıya çekiyor. Bu durumun enflasyonu aşagı çektiğini belirtmemiz sanırım yanlış olmaz.
Yuannın Değer Kazanması Türkiye Ekonomisini Etkileyecek
Çinden daha çok ara malı, işlenmemiş ürünler ve hammadeler ithal edildiğini hatırlatan Kaya, şunları szöyledi:
Bunların ucuz olması Türkiyede girdi maliyetlerini azaltarak dış piyasalarda nihai ürünlerde fiyat rekabetimizin fazla olmasını sağlıyor. Şayet biz Çinden pahalıya bunları ülkemize getirirsek nihai mallarda girdi maliyetleri artacagı için fiyat rekabetimiz eskisi gibi olmayacaktır.
Türkiye Çin ile İthal Ettiğimiz Her Kalemi Çok iyi Analiz Etmeli
Yuannın % 40 oranında değerlenmesi gerektiğini söyleyen Kaya, Bütün kalemlerde ülkemizde KOBİ ve küçük esnafa olan etkilerini çok iyi incelemeliyiz. Büyük paya sahip ithal kalemlerin dışındaki kalemler her ne kadar hammade ve işlenmemiş ürünlerde olsa, Türkiyede karşılıgı olan sektörlerin korunması gerekebilir dedi.
Dış Ticarette Kemikleşmiş Sorunlar Devam Ediyor
Finans Network başkanı Serdar Kaya Türkiyenin dış ticaret açıgının artmasının nedenlerinin yıllardır bilindiğini belirtiyor. Ancak bu sorunun çözümünün 3-5 yılda beklenmemesi gerektiğini belirterek şu konulara dikkat çekti:
Marka yaratamamak, teknoloji ve agır sanayi ürünleri gibi katkı değeri yüksek sektörlere geçiş yapamamak en büyük sorunumuz. Ancak, bu sorunları gidermek için mevcut hükümetin daha çok çalışmalar yapması gerekiyor. Öncelikle Türkiyede şirket kurmak kolaylaştırılmalı, bir şahıs şirketi kurabilmek için bile kaç gününüzü harcıyorsunuz. Artık şahıs şirketleri internetden kuruluyor gelişmiş ekonomilerde. Yabancı yatırımcılar için teşvikler uygularken kendi girişimcilerimizin önündeki bürokratik engelleri kaldırmıyoruz, aynı şahıs şirketini kapatabilmek için yine günlerce ugraş veriyorsunuz. Girişimcimizin önündeki engeller kaldırılmadan ticaret açıgımızın kapatılmasını beklemek aşırı iyimserlik olur.
Çin ile Ticaret Açıgımız: Yang, Yin ?
Çin ile ticaret açıgı konusu uzun süredir düşündüğüm konuların başında geliyordu. 5 Haziran 2010 daki yazımda da bu konuya değinecegimi belirtmiştim. Çıkış noktam Çin ile ticaret açıgımızın Türkiyede işsizliği ne kadar artırdığı ve enflasyonu ne kadar düşürdüğü sorularına cevap bulabilmekti. Ve tabii asıl büyük resim Türkiye ekonomisine ne tür bir katkı yaptıgını ortaya çıkarmaktı. İstanbulun bunaltıcı Temmuz sıcagında haftalar süren bir çalışma oldu benim için.
Ortaya çıkan sonuçları pek beklemediğimi samimi olarak ifade etmek istiyordum. Çin ile ticaretimizde şimdiye kadar bir çok uzmanın görüşü ile uyuşmayan bir sonuç var elimde. Çinden kaynaklanan açıgın aslında ekonomimize faydaları olduğu sonucu çıktı.
Detaylara ve analizlerime başlamadan önce Özlem ve Ayşegüle yardımları için teşekkür etmek istiyorum.
İşte Çin â Türkiye ticaret açıgının analizi.
Yin ve Yang Nedir?
Kısaca Yin-Yang ne olduğunu belirtmek istiyorum. Yukarıdaki (siyah ve beyaz şekil ) Yin ve Yangi temsil ediyor. Bu şekil kainatta sürekli olarak değişen ve birbirlerine alternatif ,zıt olan ama var oluşları birbirine muhtaç olan oluşumların ,hareketlerin izahı olarak geçiyor. Yin deyince karanlık ,soğuk , ölüm gibi olumsuz ve bizim negatif diye tarif edeceğimiz kavramlar, Yang deyince ise olumlu kavramlar( pozitif) kavramlar ifade ediliyor. Siyah şekil negatifi beyaz ise pozitifi temsil ediyor Çin filozofisine göre.
Bunların Türkiye ile ilintisini algılamada zorluk çekebilirsiniz fakat yazımın sonunda bu konuda biraz daha net bir fikre sahip olacaksınız.
Türkiyenin Toplam İthalat Rakamları
Aşagıdaki tablo (Tablo-1) Türkiyenin 1999 yılından 2009a kadar olan toplam ithalatını gösteriyor. 2010 yılı ise 5 aylık rakamlardan oluşuyor.
Son yıllarda Çinden satın aldığımız ürünlerin arttıgını gösteriyor tablo. Çinden toplam ithalat rakamımız 2009 itibari 12.6 milyar USD ile toplam ithalatımız içerisinde 3.sıraya sahip. Birinci sırada ise Rusya var .
1999 yılı ile kriz öncesi 2008 yıllarını karşılaştırırsak , Türkiyenin Çinden olan ithalatı artarken diğer ülkelerin toplam içerisindeki payının azaldığını görürüz. Yani 1999 yılında Almanyanın payı toplam içerisinde %14 paya sahipken 2008 yılında %9 düştüğünü görüyoruz. Neden 2008 diye sorabilirsiniz, 2008 ithalatımızın 202 milyar USD ile en yüksek oldugu yıl olması açısından önemli
Yine tablodan görülecegi gibi ABD, İtalya, Fransa, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerin toplam ithalatımızda payları düşüyor.
Burdan çıkan sonuç:
+ Çinnin toplam ithalatımız içerisindeki payı artarken Almanya, ABD, Fransa, İngiltere ve İtalya gibi ülkelerin payları aslında düşüyor. Nedenleri aşagıda detaylı olarak izah edecegim.
Çinden En Çok Neleri İthal Ediyoruz?
Bir diğer tablo (Tablo-2) ise Çin ile ithalatımızda en çok paya sahip ürün gruplarına ait.
Çin ile toplam ithalatımız içerisinde kazan, makine ve elektirikli parçalar (fasıl 84 ve 85) %50ye yakın bir orana sahipler. Diğer ürünlerinin ise çogunlukla hammade ve işlenmemiş ürünler olduğunu görüyoruz.
Peki burda cevabını arayacagımız sorular:
1) Makine parçaları ve elektrikli ürünler daha önce Türkiyede mi üretiliyordu?
2) Türkiyede üretimlerine son verip bu ürünler Çinden mi ithal etmeye başladık?
- Hayır!
Bu bahsettiğim ürünler aslında çogunlukla Avrupa ülkelerinden Türkiyeye ithal edilen parçalar olduğu sonucu çıkıyor.
Aşagıdaki tablo (Tablo-3) Türkiyenin toplam elektrikli makine ve parça ithalatını gösteriyor. Yine her yıl en büyük paya sahip 10 ülkeyi aldım ve düşük paya sahip olanla devamlılığı olmayan ülkeleri listeden çıkardım.
Bu 10 ülkenin toplam elektrikli makine ve cihazlarının ithalatı içerisindeki payı %70 civarında. 1998 yılında Almanya %18, İsveç %13, İtalya, Fransa gibi ülkeler sahipken 2008 yılına geldiğimizde bu ülkelerin payları giderek azalıyor ve Çin en büyük paya sahip ülke oluyor %28.
Burdan çıkan sonuç:
+ Türkiye geçmişte Avrupa Ülkelerinden ithal ederken artık bu durum değişerek Çinden almaya başlamış Türkiye aynı ürün gruplarını.
Bu sefer Çinden ithat ettiğimiz bir başka önemli ürüne bakalım: Fasıl â 84 Kazan ve Makine Ürünleri.
Bir önceki elektirikli ürünlerde olduğu gibi hemen hemen aynı trendin yaşandığını görüyoruz. Yani Türkiye daha önce Avrupadan ithal ederken artık bu ürünleri Çinden ithal ediyor. Aslında Avrupalı şirketler üretim merkezlerini Çine kaydırıyor. ithal ettiğimiz otomotiv parçalarından diğer makine ve elektrikli parçalara kadar. Bu ürün grupları AB de üretilmediği için Türkiye olarak biz Çinden alıyoruz.
Yukarıdaki grafik (grafik-1) 2001 yılından itibaren toplam makine ürünleri içerisinde en çok paya sahip 7 ülkenin yıllar içerisindeki oranını gösteriyor. Çinnin payı artarken diğer ülkelerin payları azalıyor.
Çok Daha İlginç Olanı
Yine fasıl 84 için devam ediyorum. Yani Kazan, Makine ürünleri ve parçaları.
Çinnin toplam ithalatımız içerisindekini payının artırması Türkiyenin bu fasıldaki toplam ihracatının toplam ithalatı karşılama oranını artıyor aynı zamanda.
Yukarıdaki grafikte (grafik-2) lacivert çizgi Türkiyenin oplam ihracatın toplam ithalatı karşılama oranını gösteriyor fasıl 84 için. Pembe olan çizgi ise Çinnin fasıl 84 ithalatı içerisindeki payını göstermekte. Tekrar etmek gerekirse fasıl 84: Kazan, makine ürünleri.
Aradaki gap aslında artıyor şeklinde bir yanılgıya düşmeyin çünkü her iki line da ayrı kriterleri gösteriyor ve bu boşluğun artması sizi yanıltmasın. 1999 yılında fasıl 84de ihracatın ithalatı karşılama oranı %20 iken Çinnin payı %2. 2008 yılına geldiğimizde toplam ihracatın ithalatı karşılama oranı %46 ya çıkıyor ve Çin payı ise %14. Muhtemelen diğer Asya ülkelerininde payları artıyor.
Fasıl 84 ve 85 Çin ile olan ithalatımız %50 sini oluşturması açısından önemli.
Daha Önce Türkiyede Üretilen Tekstil Ürünleri
Makine, elektrikli ürün ve parçalarını daha önce Türkiyede üretilmediğinden bahsettim bunu da önceki yıllarda agırlıklı olarak Almanya, İtalya, Fransa gibi ülkelerin toplam içerisindeki payının fazla olması ile anlıyoruz.
Burda cevabını aradığım soru ise:
1) Türkiyede üretilen ve ihraç edilen ürünlerin başında gelen tekstil ürünleri acaba Çinden ithal etmeye başladık mı?
2) Şayet başladıysak Türkiye ekonomisine katkısı ne olmuştur?
Aşagıdaki tablo (Tablo-4) Türkiyenin toplam örülmemiş giyim eşyası ve aksesuar ithalatı içerisindeki ülkeleri gösteriyor. En büyük paya sahip 10 ülkenin payı toplam içerisinde %80.
Diğer kalemlerde olduğu gibi yine aynı durum söz konusu, AB yerine artık Çinden alıyoruz nedeni ise gelişmiş ülkelerin üretim birimlerini Çinne kaydırmaları. Bir diğer neden ise Türkiyenin tekstilde kendi markaları olmadığı için iğneden ipliğe İtalyadan, Fransadan aldığımız ürünleri Türkiyede bir araya getirerek tekrar bu ülkelere gönderiyorduk. Kısaca: Ekonomiye katkı değeri çok düşük olan fason üretim tarzı.
İhracatımız nasıl etkilenmiş bu durumdan:
Tabloda (Tablo-5) Çini göremeyeceksiniz çünkü örülmemiş giyim eşyası ve aksesuarları ihracatını gösteriyor. Bu tabloyu koymakla şunu söylemek istedim: Daha önce ABD %10 paya sahipmiş ihracatımızda ve bu pazarı Çin ile birlikte muhtemelen kaybettik. Rakamsal tutarlara bakmak bu durumda daha saglıklı olacaktır diye düşünüyorum:
Aşagıdaki tablo (Tablo-6) örülmemiş giyim eşyalarındaki ihracat fazlalığımızı ve artışları gösteriyor. Kriz öncesine kadar burda da bir artış söz konusu! Fakat artış oranlarının çok dengeli olmadığı dikkat çekiyor.1998 yılında 2.3 milyar USD ihracat fazlalığı varken 2008 yılında %4.1 milyar USD ihracat fazlalığımız olmuş.
Sonuçlar:
+ Yıllardır Türkiye ekonomisinin Avrupanın montaj ve fason üretim sanayi görevini üstlenen ülke olduğunu biliyoruz. Yani araba ve makine parçalarını Avrupadan ithal edip Türkiyede bir araya getirerek oluşan nihai ürünü tekrar Avrupaya satıyorduk. Bu durum açıkcası değişmedi: yine fason ve montaj üretimi yapıyoruz sadece bir farkla: Artık Çinden ithal ediyoruz Avrupadan değil.
Değişen ithalat tarzının da Türkiyeye zarardan ziyade faydası olduğunu söylemek istiyorum. Nedeni ise Çinden ucuz ithal ediyoruz. Girdi maliyetleri azalıyor ve fiyat rekabetimiz artıyor.
+ Çin ile olan ithalatımızın %50ye yakın kısmını makine ve elektirikli ürün parçaları oluşturuyor. Diğer %50 lik kısımda ise işlenmemiş ürün ve hammadeler kalemlerin çogunlukta olduğunu görüyoruz.
+ Yuannın değer kazanması Türkiye için girdi maliyetlerinin artması anlamına gelecektir.
+ Diğer ürün gruplarını da çok iyi incelemek gerekiyor. Özellikle Türkiyede küçük işletmelere etkisi olacak ürünleri teker teker analizini yapmak gerekir ki daha yukarıda da bahsettim ben ithalatımızda büyük paya sahip kalemleri inceledim
+ İşsizliğe Etkisi:
Çin ile ticaret açıgımızın Türkiyedeki işsizliği artırdığı yönünde bir sonuç çıkmıyor. Sebebi ise daha önceden Avrupadan ithal edilen ürünler artık Çinden ithal ediliyor olması. Diğer küçük kalemlerde mutlaka ufakta bir olumsuz etkisi vardır ancak ucuz girdinin sağladığı fiyat rekabetinin de Türkiyede işsizliği azaltıcı etkisi olduğunu söylemek çok yanlış olmaz sanırım.
+ Enflasyona Ektisi:
Bu konuyla ilgili sanırım Türkiyede yazıldı, ve bir-iki ekonomistimiz dile getirdi. Çin ile ticaret açıgımızın enflasyonu azaltıcı etkisi oldugunu söylemek zor olmasa gerek ama % kaç tır sorusunu cevaplamanın asıl marifet oldugunu belirtebilirim.
+ En büyük zarar Avrupaya
En büyük zararı Avrupanın gördüğünü anlıyoruz sadece Türkiyenin ithalatına bakarak. Amerika ise diğer gelişmekte olan ülkelerden ithal ederken Çinden ithal ediyor ve önceden Japonyaya verdiği ticaret açıklarını Çine veriyor. Burda kısaca söylemek istediğim Robert Torrensın 1815de dile getirdiği comparative advantage theory Avrupa için çalışmadıgı Krugmannın belirttiği ABnin makro ekonomik sorunlarından dolayı. Türkiye için ise bu etkinin sadece nötr yada nötr yakın olduğunu belirtebilirim. Geniş bir konu burda bırakmam dogru olur.
Yin ve Yang etkisini demiştim. Çok ucuza ithal ederken bunun gayet kontrollü ve küçük işletmelerimize ve esnafımıza zararını ortadan kaldıracak kontrol mekanizmalarına sahip olmalıyız. Çinden Türkiyeye gelen bir çok ürün kalitesiz. Aynı ürünler Amerikada çok daha kaliteli ve yine Çinden geliyor. Kontrol ve denetim mekanizmasını sıkı tutmak gerekiyor.
Çin ile olan ticaret açıgımızın artış trendinde olduğu çok net görülüyor. Bu artışın ülkemizdeki KOBİ ve küşük esnafa zararlarını çok çok iyi görmeliyiz çünkü Türkiye bir Amerika ve Avrupa gibi agır teknolojiye ve büyük sermayeye alternatif sektörler yaratacak kabiliyete sahip değil.
Serdar Kaya
[email protected]
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.