KAYHAN ÖZTÜRK – FINANSGUNDEM.COM
Pekin, bir Dev’in dünyaya açılan ‘baş pencere’si. Dev ise Çin. Yüzölçümüyle, nüfusuyla, ucuz işçiliğiyle, büyüyen sanayisiyle,
finans dünyasının cazip kentleriyle, hızlı yaşamıyla yerkürenin ilgiyle izlediği, zaman zaman imrendiği, zaman zaman küçümsediği ama hep korktuğu Çin, Türkiye’nin de gündeminde. Hızlı tren projesi, füze ihalesi, nükleer santral beklentisi Çin’in Türkiye’deki işleri, hamleleri. Aksa Jeneratör, Beko, Standart Profil gibi şirketler ise Türkiye’nin Çin’deki elçileri. Tabi, TÜSİAD, MÜSİAD gibi iş alemini temsil eden örgütlerin temsilcileri de var. Bir de Çin’deki yabancı şirketlerde üst düzey görev yapan Türk yöneticiler…
Ve genç bir Türk akademisyen, Umut Ergunsü.
Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü mezunu. Almanya ve Ürdün’deki çapraz Çin algısının uyandırdığı merakla, Devi tanıma sevdasının Pekin’e uçurduğu Umut Ergunsü, 8 yıldır bu ülkede yaşıyor. Pekin Üniversitesi’nde yaptığı master’ın ardından doktora çalışmasına başlayan Türk akademisyen, diliyle, kültürüyle, ekonomisiyle Çin üzerine uzman bir isim. Zaten doktora tezi de tarihi İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması ve bunun Türkiye-Çin ilişkileri üzerindeki etkileri…
Geçtiğimiz hafta kısa bir ziyaret için geldiği İstanbul’da yakaladığımız Umut Ergunsü ile Çin’i, Çin’deki Türkiye’yi, ikili ilişkileri konuştuk. Türkiye Çin’den nasıl görünüyor, onu sorduk. Türk şirketleri için Çin’de ne gibi fırsatlar var öğrenmek istedik. Bankaları, inşaatı, sanayiyi, borçları masaya yatırdık. Çin’de üretim yapan Türk şirketlerini ele aldık.
Kısacası biz sorduk, Umut Ergunsü anlattı…
BAŞTA ÇİN, DOĞU ASYA ÜLKELERİNİN EKONOMİK GÜCÜ GİTTİKÇE ARTIYOR
Finans Gündem: Umut Bey, öncelikle kısaca sizi tanıyalım.
Umut Ergunsü: 2007 yılından beri Çin’de yaşıyorum, Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde eğitimimi tamamladıktan sonra Çin’in en köklü eğitim kurumlarından Pekin Üniversitesi Uluslarası İlişkiler Bölümü’nde master yaptım. Şimdi de aynı bölümde doktora yapıyorum. Master tezim Türkiye – Çin ticari ilişkilerinin hızla gelişmesi üzerineydi. Doktora tezim ise tarihi İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması ve bunun Türkiye-Çin ilişkileri üzerindeki etkileri üzerine olacak.
- 8 sene önce Çin’e gittiğinizi söylediniz. Çin’e sizi çeken etkenler nedir?
Umut Ergunsü: London School of Economics’in İktisat Bölümü eski dekanı Danny Quah’ın meşhur araştırmasında detaylı olarak anlattığı gibi, dünyanın ekonomik ağırlık merkezi hızlı bir şekilde Batı’dan Doğu’ya doğru kayıyor. Diğer bir deyişle, başta Çin olmak üzere Doğu Asya ülkelerinin ekonomik gücü gittikçe artıyor. Buna rağmen, ülkemizde bu konu ile ilgili ciddi bir bilgi eksikliği var.
Ayrıca, Çin’e gitmeden önce yaşadığım ülkelerdeki Çin algısı bende bir merak uyandırdı. Örneğin; Almanya’daki bazı makine üreticileri Çin’in hızlı büyümesinden endişe ederken, Ürdün’deki halk uygun fiyatlı Çin mallarının ülkelerinde olmasından memnunlardı. Durum böyle olunca Çin’e gidip ülkeyi dilini de öğrenerek tanımak istedim ve bu kararı verdiğim için gayet memnunum.
-Bahsettiğiniz gibi, dünyanın ekonomik ağırlık merkezi doğuya kayıyor ve Çin ekonomisi güçlü büyümesini sürdürüyor ancak Çin Başbakanı büyüme hedefini yüzde 7'nin üzerinde tutulacağını söyledi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Çin ekonomisinin geleceğine ilişkin neler bekleniyor?
Umut Ergunsü: Bilindiği gibi Çin ekonomisi son 20-25 yıldır ortalama yüzde 10 büyüdü. 2014’te ise büyüme yüzde 7.4 olarak kaydedildi. Böylece son 24 senenin en düşük büyümesi gerçekleşmiş oldu. Ve bundan sonra da Çin’in yüzde 6 -7 bandında büyümesi öngörülüyor. Bu duruma Çinli yetkililer “Yeni Normal” ismini verdiler. Eskisi gibi çok hızlı büyüme yerine ekonominin orta-üst hızla büyüyeceğini kabul ediyorlar.
Bu durum Çin için köklü bir değişimin gerekliliğini ifade ediyor. Kısaca söylemek gerekirse, emek yoğun ve ihracata dayalı ekonomiden teknoloji yoğun ve iç tüketime dayalı ekonomik yapıya geçmek için çaba sarfediyorlar. Yani, ileride daha çok Alibaba’lar, daha az KİT’ler olması ümit ediliyor.
Öte yandan, bu değişim sürecinde kar getirmeyen ve devlet desteğiyle ayakta duran birçok KİT’in kapanacağına, emek yoğun çalışan birçok özel şirketin ise batacağına şahitlik edeceğiz.
-Çin'in borçları aşırı derecede yükselmiş durumda. Üretim yapan ülke olmasına rağmen borçlarının yükselmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Umut Ergunsü: Çin’in borçlarının GDP’ye oranı 2008’den bu yana ikiye katladı, GDP’sinin yüzde 250’si civarına geldi. Çin’in borçlarının ciddi bir bölümü KİTler ve inşaat şirketleri tafarından alınmış durumda. Çin dünyanın fabrikası olmasına rağmen devlet şirketlerindeki sorunlardan ve balon olduğu söylenen inşaat sektöründen kaynaklanan ciddi borç yükü altında.
TÜRK ŞİRKETLERİ İÇİN ÇİN’DE ÇOK FIRSAT VAR
-Çin'de şirketlerin yatırımlarını etkileyecek kadar bir ekonomik daralma gerçekleşmesini bekliyor musunuz? Çin ekonomisindeki daralma son dönemde piyasalar için en büyük tehditlerden biri olarak düşünülüyor? Çin'de sert iniş beklentisine katılıyor musunuz? New York Üniversitesi Ekonomi Profesörü Roy Smith, Çin ekonomisinde batık kredi, yüksek fiyatlandırılmış stok ve boş konut piyasası gibi rizikolu vaziyetlerin olduğunu söylüyor, bunun da Çin ekonomisi için tehlike arz ettiğini ve kırılgan mali sistemlerde baskıya sebep olduğunu iddia ediyor. Ayrıca yaşlı nüfus, artan emekli maaşları ve sağlık harcamalarının da Çin ekonomisine büyük ek yük getirdiği belirtiliyor. Bunlara katılıyor musunuz, bu konuda yorumunuz nedir?
Umut Ergunsü: Ekonomistler Japonya’nın 90ların başında yaşadığı veya Amerika’nın 2008’de yaşadığına benzer bir durumla Çin’in karşı karşıya gelip gelemeyeceğini tartışıyorlar. Az önce bahsettiğimiz Çinli KİT’lerin ve inşaat şirketlerinin bankalara borçlarını ödeyememesi durumunda bir kriz olup olmayacağı konuşuluyor. Bence, yakın gelecekte Çin’de kriz çıkarak şekilde kontrolsüz bir daralma, sert iniş olmaz.
Öncelikle Çin’de bankalar devlete ait ve bankalarla ilgili çıkacak bir sıkıntıda devletin etkili müdahale edecek enstrümanları mevcut. Bilindiği gibi, Çin’in üç trilyon amerikan dolarından fazla bir rezervi var...
Öte yandan, tek çocuk politikaının da etkisi ile, yaşlanan nüfusun orta vadede Çin ekonomisini olumsuz yönde etkileyeceğini düşünüyorum. Yaşlanma hızını yavaşlatabilmek için yetkililer tek çocuk politikasını gevşetmeye başladılar.
-Bazı Batılı ekonomistler Çin'de açıklanan verilerden zaman zaman şüphe ettiklerini söylediler. Ne düşünüyorsunuz?
Umut Ergunsü: Benim kulağıma da böyle söylentiler geldi. Çin’deki akademisyen arkadaşlarımla konuştuğumda bana ülkedeki elektrik tüketim verilerini kullanarak da ekonomik büyüme ile ilgili iyi bir fikir elde ettiklerini söylediler.
-Çin borsasında yeni halka arzlara izin verilmişti, bu olumlu etki yaratacak mı?
Umut Ergunsü: Bilindiği gibi, anakarada Şanghay ve Shenzhen’de birer tane, Hong Kong’da da bir tane olamk üzere Çin’de üç ana borsa mevcut. Çin yönetimine göre Tayvan da Çin’in bir parçası olduğu için Tayvan Borsası’nı da bunların içine koydukları olur.
Son senelerde anakara borsaları inişli çıkışlı bir seyir izledi. Birçok halka araz gerçekleşti,ama halka arz sayısı kadar, belki de daha önemli olan husus, hükümetin borsalara müdahaleleri. Her ne kadar Başbakan Li Keqiang bu konuda liberalleşme sözü vermiş olsa da halen piyasaların seyrini Adam Smith’in meşhur görünmez eli kadar hükümetin görünen eli de yönlendiriyor. Makul bir seviyedeki piyasa serbestleşmesinin Çin ekonomisine olumlu etkileri olacağına inanıyorum.
-Türk şirketler için hala fırsatlar var mı? İç tüketim de bir zayıflamadan endişe ediliyor mu?
Umut Ergunsü: Türk şirketleri için Çin’de çok fırsat var. Bunun nedeni ise pazarın henüz yeterince doygun olmaması ve iç tüketimin güçleneceğinin öngörülüyor olması. Çin’de faaliyet gösteren başarılı şirketlerimizden olan Fiba Holding, Aksa Jeneratör, Beko’dan Çin pazarı ve Çin’de iş yapma teknikleri ile ilgili tecrübelerini öğrenmek faydalı olacaktır. Bu minvalde, Aksa Jeneratör’ün Changzhou’daki fabrikasına 2012 yılında gittiğimde Müdür Bey’den başarı için yapılması gerekenler hakkındaki fikirlerini öğrenip Hürriyet Dialy News için bir makale kaleme almıştım.
-Çin parasal genişleme adımlarıyla ne kadar ekonomisini canlandırabilecek?
Umut Ergunsü: Bu konu benim uzmanlık alanım dışında ama bildiğim kadarı ile parasal genişleme adımlarının ana amaçlarından birisi özel sektörün elindeki KOBİlere para akışını artırılarak ekonomiyi canandırıcı etki yapmak istiyor. Eğer böyle olursa tabii ki ekonmiye olumlu etkileri olacaktır. Ama öte yandan, kaynakların sorunlu olan KİTlere veya inşaat şirketlerine kayması da olasılık dahilinde olduğunu öğrendim.
ÇİN’DEKİ TÜRK YATIRIMCI SAYISI HALEN ÇOK YETERSİZ
-Çinli yatırımcılar un fabrikasına ortaklık için Balıkesir’e kadar geldiler. Çinli bi iş kadını Beyşehir’de Türk ortağıyla mermer şirketi kurdu. Çin’den Türkiye nasıl görünüyor?
Umut Ergunsü: Öncelikle Çin’in Türkiye’deki en önemli projeleriin başında Ankara-İstanbul hızlı tren projesinin ikinci safhası olan Eskişehir-İstanbul arasındaki hattır. Yapımı için Çin finansman sağladığı gibi Çinli şirketler Türk şirketlerle ortaklık yaparak projeyi tamamladılar. Bunun Çin için ayrı bir önemi ise şudur: Kendilerinin yurt dışında tamamladığı ilk hızlı tren projesidir. Bunun dışında, Huawei’in Türkiye’de AR-GE merkezi vardır.
Ayrıca, Çinliler ülkemizin üçüncü nükleer santral ihalesini almak istiyorlar. Bu konuda ciddi adımlar attılar. Westinghouse Elektric ile ortaklık yaparak ihaleye beraber gireceklerini açıkladılar. Westinghouse Electric aslında Japon Toshiba Holding’e aittir.
Türkiye’den Çin nasıl görünüyorsa, Çin’den Türkiye de öyle görünüyor. Yani, iki ülke de birbirini tanıma aşamasındalar ve ciddi bir bilgi eksiği var.
- Türk yatırımcılar Çin’de nasıl karşılanıyor? Türkler en çok hangi alanda yatırım yapıyor, diğer ülke yatırımcılarına göre yoğunluk oranı nedir?
Umut Ergunsü: Öncelikle şunu vurgulamalıyız ki, Pekin Büyükelçiliğimiz, Şanghay, Guangzhou ve Hong Kong başkonsolosluklarımız, Çin’in Ankara Büyükelçiliği, İstanbul Başkonsolosluğu bünyesindeki ticaret müşavirlikleri; TÜSİAD, MÜSİAD, TUSKON gibi kuruluşların Çin temsilcilikleri vasıtası ile hem Türk yatırımcılar Çin piyasası hakkında bilgi elde ediyor hem de Çinliler Türkiye ileilgili bilgiye ulaşıyorlar.
Çin’deki en büyük Türk yatırımı Fiba Grubu’nun Shenyang’daki AVM yatırımı Star Mall’dur. Bunun yanında imalat sektöründe faaliyet gösteren Aksa Jeneratör, Beko, Standart Profil gibi şirketler var. Ayrıca, Türk mallarını Çin pazarına sokabilmek için çaba gösteren irili ufaklı Türk veya Türk-Çin ortaklığında kurulmuş firmalar da mevcut.
Batılı ülke yatırımcıları ile kıyasladığımızda Türk yatırımcı sayısı halen çok yetersiz.
-Çin’de uluslararası şirketlerde çalışan Türkler hayatlarından memnun mu? Türk yöneticilere bakış nedir? Talep yüksek mi?
Umut Ergunsü: Bu konuda farklı görüşler var. Pekin, Şanghay, Guangzhou gibi metropollerde yaşayanlar genelde memnunlar. Bu şehirler ciddi bir expat topluluğunun da mevcut olduğu, gelişmiş altyapıya sahip ve ülkenin en zenginlerinin yaşadığı metropoller konumunda. Ama ufak şehirler veya kasabalardaki fabrikalarda yönetici olarak çalışan bazı Türk tanıdıklarımdan şikayetçi olanların da olduğunu biliyorum.
Çinliler diğer yabancıları hoş karşıladıkları gibi Türklere de olumlu yaklaşıyorlar. Özellikle Türkiye ile iş yapmak isteyenlerden Türk yöneticilerle talep oluyor.