<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemCemaat çöküyor mu?----

Cemaat çöküyor mu?

Cemaat çöküyor mu?
04 Mart 2014 - 11:30 www.finansingundemi.com

Ruşen Çakır'a göre cemaatin işi artık çok daha zor! Hareket tıkanmaya ve kendi gücünün kurbanı olmaya başladı

Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır dünkü yazısında ele aldığı "Gülen ne yapmak istiyor?" sorusuna bugün de açıklık getirdi.

12 Eylül, 28 Şubat gibi darbelerde her şeye rağmen kendilerinin devamını sağlamak için çabaladığını belirten Çakır bu defa gücünü kendi çıkarları için kullandığını vurguladı. Çakır'a göre cemaat çocuk ciddi stratejik hatalar yaptı ve artık hareket tıkanıp kendi gücünün kurbanı olmaya başladı.

HER ŞEYE RAĞMEN AYAKTA KALMAK

Gülen cemaati de benzer bir serüven yaşadı ve yaşıyor. Örneğin bu hareketin tarihinde dönüm noktalarının 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 ve nihayet 17 Aralık 2013 olması da temel motivasyonun “her şeye rağmen ayakta kalmak” olduğunu gösteriyor. Cemaat, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat gibi kritik dönemlerden, başlangıçtaki ilke ve hedeflerinden taviz vermekle birlikte çok ölümcül yaralar almadan, hatta daha güçlenerek çıkmayı bildi. 17 Aralık sürecinin nasıl gelişip sonlanacağıysa şimdilik meçhul.

Cemaatin yurt dışı faaliyetlerinde de idealizmden ziyade realizm, rasyonalizm ve pragmatizmi temel aldığını biliyoruz. Dinleri, ırkları, dilleri, gelişmişlik düzeyleri ve rejimleri tamamen farklı 140’a yakın ülkede köklü eğitim kurumlarına sahip olmanın başka türlü imkânı da olamazdı zaten. Bununla birlikte cemaatin ilk olarak okullaşmaya gittiği ve epey de başarılı olduğu Özbekistan’dan, bir süre sonra bu ülkenin otoriter lideri İslam Kerimov tarafından kovulduğunu da not düşelim.

CEMAATİN STRATEJİK HATALARI

Fethullah Gülen, cemaatinin bekasını her şeyin önüne koyduğu için çok ciddi stratejik hatalar yaptı. Bunların ilk akla gelenleri ÇYDD Başkanı Prof. Türkan Saylan’ın evinin Ergenekon soruşturması kapsamında polis tarafından basılması (13 Nisan 2009); Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın Devrimci Karargâh davası kapsamında tutuklanması (28 Eylül 2010); gazeteciler Ahmet Şık ile Nedim Şener’in Odatv soruşturması kapsamında tutuklanmaları (3 Mart 2011).

Prof. Saylan eğitim alanında cemaate rakip olduğu, Avcı cemaati suçlayan kitap yazdığı, Şık benzer bir kitap hazırladığı ve Şener de cemaat için çok değerli olan bazı polis şeflerinin Hrant Dink suikastıyla ilgilerini sürekli gündeme getirdiği için bu mağduriyetleri yaşadılar. (Bu noktada cemaat çevreleri tarafından dile getirilen “daha önce de çok kitap yazıldı, yazanlara bir şey olmadı” itirazına, “çünkü o dönemde cemaat bu kadar açık kumpasları düzenleme güç ve cüretine sahip değildi” karşılığını vermemiz gerekir.)

DEVLET İMKANLARINI ÇIKARLARINA KULLANDILAR

Sonuçta devletin imkânlarını kendi özel çıkarları için geniş ölçüde ve kötü biçimde kullanması cemaate yönelik sempati ve destekte ciddi kırılmalara ve sorgulamalara neden oldu. Öyle ki ülkede ve tüm dünyada eğitim alanındaki başarı öyküleri, bir dizi kültürel faaliyet, yardım çalışmaları, özetle her türden “hizmet” bu komploların gölgesinde kaldı; bunların değeri ve etkisi aşındı.

GERİ DÖNÜŞ MÜMKÜN DEĞİL

Peki buradan geri dönüş mümkün mü? Hükümetle savaşın her geçen gün daha da kızıştığı şu ortamda cemaatten böyle bir dönüş beklemek mümkün değil. Kaldı ki dünyevi işlere o kadar bulaşmış durumda ki, istese de asli (uhrevi) hedeflerini ve sivil alandaki temel faaliyetlerini merkeze almayı başaramaz.

AŞIRI ÖZGÜVENİN KURBANI OLUYOR

Galiba sorun şurada: Gülen hareketi, idealizmini rasyonalizm, realizm ve pragmatizmle çok iyi harmanlamayı becerdiği için başarılıydı. Bu başarı sayesinde hızla büyüdü, küresel bir harekete dönüştü. Buna bağlı olarak bu hareketin bekası, ideallerin yerini aldı. Aşırı güçlenmenin getirdiği ölçüsüz özgüven yüzünden akılcılık ve gerçekçi düşünme geri plana itildi.

Ve kaçınılmaz noktaya gelindi: Hareket tıkandı! Gülen cemaati kendi gücünün kurbanı oluyor...
YORUMLAR (12)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • sadi04 Mart 2014 17:24

    fethullah gülen ..............çok ciddi stratejik hatalar yapmış mış size ulusal gazetelerde kim yazı yazdırıyor çok merak ediyorum

  • vatandas04 Mart 2014 17:21

    cemàtler aslinda 1930 larda yok olmustuda bazi cikarcilar yeniden hortlattilar.. Müslüman cemaatindenim o Kadar... Digerleri hep menfaatciliga...

  • ANK04 Mart 2014 16:42

    Peygamber efendimizden sonra islam tarihinde siyaset dolayısıyla daima müslümanlar birbirine düşmüştür demekki her dönem güç eline geçen kontrolu kaybediyor

  • Murat04 Mart 2014 14:53

    Şu ortamda cemaat ile akp kavga ediyorken birileri de ha bire iki tarafa da gaz veriyor... fırsat bu fırsat deyip muhafazakar kesimi birbirine kırdırma derdindeler...

  • Ruşen04 Mart 2014 14:35

    Ruşen Çakır yeni gazetesinden de ekmeğinden olmamak için sürekli hükümet yanlısı gözükmeye çalışıyor. Yazısında yapılan yolsuzluk, medya ve yargı baskılarına yönelik hiç bir şey yok..

  • hesap04 Mart 2014 14:13

    hesapları sıfırladık mı? bu konuyu konuşmamız gerekirken neleri konuşuyoruz. Allahım Sen bizlere akıl fikir ver.

  • vatandaş04 Mart 2014 13:14

    peki onlara o yetkileri kim verdi. Ruşen Bey onu neden sorgulamıyor.

  • cengiz04 Mart 2014 12:59

    yaptıkları entrikalar dolaplar okadar açık duruma geldiki. yaptıklarının bedelini ödeyeceklerler. cezalardan kurtulmak için Chp ve Mhp ye yaklaştılar. bu partilerde heme sarıldı bunlara. bu partilerin tek umudu Cemaat olmuş. Şuan Cemaat Mhp Chp koalsyonu her alanda devam ediyor. Vatana millete hayırlı olur mu acaba?

  • kubilayhan2304 Mart 2014 12:53

    Al birini vur ötekisine,hükümet ve cemaat birlikte suçlu,halada suç işlemeye devam ediyorlar en azından benim gözümde.İki tarafında neyin peşinde oldukları anlaşılmıştır. Bu din değil biline.Artı hukuk guguk oldu.Kimse kimseye ve kuruma güveni kalmadı,güçlü ve zayıfın çıkarlarını sadece doğru ve haklı tarafı kim ayırt edecek. Sonuç ATATÜRK gene haklı çıktı din ve devlet işleri bir arada olamaz.Ortadoğu yada afrikada da görüyoruz neler yaptıklarını.Saygılar.

  • T.C AKIN04 Mart 2014 12:37

    BU ÜLKE ŞEHLER MÜRÜTLER ÜLKSİ OLMAYACAK EN HAKİKİ MÜRŞİT İLİMDİR FENDİR

  • boğaçhan04 Mart 2014 12:09

    Kamu kurumlarını kötüye kullanma ve Vakfa yardım adı altında peşkeş çekilen ihalelerin zekatını(pardon rüşvetini)ödeme düzeni bu iktidar devrinde oluştu.Bugün Avrupa parlementosu yıllık Türkiye raporunu yayınladı.Yasamadan sonra Yargınında Yürütmeye bağlanmaya çalışıldığını,HSYK,MİT,RTÜK,BDDk daire başkanlarının değiştirilmesi suretiyle tek adam rejmine gidildiği uyarısı yaptı...Urla da Topbaşlara peşkeş çekilen arazi,Çatalca da bilmem gibi peşleş çekilen araziler..Neyse özetleyim buraya yorum yapan arkadaşa:Bilal hesapları sıfırlandın mı?:)

  • acil çökertilsin.04 Mart 2014 11:37

    bu ülke halkının kamu kurumlarına güveni zedelendi. İçerde adamı olan işini görür imajı oluştu. Gizli torpilliler türedi..bizdense hemen işi görülen, değilse işi görülmeyen bir yapı türedi.. bu yapı kamu kurumlarındaki güveni de kötüye kullanıp, örgüte çıkar sağlamak için görev suçu da işledi. Sınav sorularını da çaldı. İmar iskan izinlerinde örgüte yardım eden işadamlarına peşkeş de çekildi. Ar-ge desteklerindeki onaylarda aynı şekilde.. sonuçta ülkede sade vatandaşın hakkı yendi. İtibarsızlaştı. Devlete olan güveni sarsıldı.. şimdi bu illegal yapıdan kurtulma zamanı. Tüm toplumu hassas şekilde mücadeleye davet ediyorum.