Çelik'ten o habere yalanlama
Canlı yayına telefonla bağlanan Hüseyin Çelik, medyada Erdoğan'a atfedilen "Cumhurbaşkanı görevine devam edebilir" haberini yalanladı
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın dün yerel medya temsilcileriyle yaptığı toplantıda “Başbakan’ın Cumhurbaşkanlığı konusunun gündeminde olmağını, gerekirse bugünkü Cumhurbaşkanı’nın görevine devam edebileceğini söylediği” belirtildi. Toplantıda Başbakan’ın yanında yer alan Hüseyin Çelik, iddia edilen bu söylentilere açıklık getirdi. Çelik, canlı yayındaki telefon bağlantısıyla, Başbakan’ın böyle bir söylemi olmadığını söyledi.
24 TV’de Ardan Zentürk’ün sunduğu ‘Moderatör Gece’ programına Hüseyin Çelik telefonla bağlandı, Çelik şunları söyledi:
İSTER İFTİRA DEYİN İSTER FİTNE DEYİN
"Bu iddiaların özellikle bazı internet sitelerinde yer almaları üzerine twitter hesabımdan bir açıklama yaptım. Toplantının kameralara kapalı olan bölümünde böyle bir soru da sorulmadı, Sayın Başbakan’ın böyle bir cevabı da olmadı. Cumhurbaşkanlığı seçimi de gündeme gelmedi. Cumhurbaşkanlığı adaylık süreci de gündeme gelmedi. Sayın Başbakan’ın da böyle bir sözü asla olmadı. Bu yapılana ister iftira deyin, ister ortalığı karıştırma deyin, ister fitne deyin, ne derseniz deyin. Sayın Başbakan böyle bir şey dediyse “dedi” deriz. Bununla ilgili olarak bir cümle değil, bir kelime dahi sarf edilmedi. Dolayısıyla olmayan bir şey üzerinde konuşmak abesle iştigal etmektir."
BURADAN EKMEK ÇIKMAZ
Hüseyin Çelik, Abdullah Gül ile Erdoğan arasında kavga bekleyenlerin boşuna yorulmalarına gerek olmadığını, onlara buradan ekmek çıkmayacağını söyledi. Parti içindeki fedakarlıklara dikkat çeken Çelik, kimsenin makam peşinde olmadığını ve parti içindeki sevgi ve ahengi kimsenin bozamayacağını aktardı. Çelik şöyle devam etti:
DAVA ARKADAŞLIĞINDAN SÖZ EDİYORUZ
"Amaç ne olursa olsun, Sayın Cumhurbaşkan’ımız ile Sayın Başbakan’ımız arasındaki dostluk çok derinlere dayanır. Sadece politika beraberliği, aynı partinin çatısı altında bir araya gelmiş olan iki gönül dostundan söz etmiyoruz. 40 yıllık yol ve dava arkadaşlığından söz ediyoruz. Onların birbirine karşı olan sadakatleri, samimiyetleri defalarca bir çok olayla test edilmiştir ve tescil edilmiştir.
Bunun onlarca örneğini sayabilirim. Hatırlamaya çalışın; 2002’de biz 363 milletvekili aldık. Tek başımıza iktidar olduk. Sayın Başbakan milletvekili sıfatını taşımadığı için, Sayın Ahmet Necdet Sezer Sayın Başbakan’ı köşke davet etti ve “hükümeti kurma görevini kime vereyim” diye sordu. Sayın Başbakan da bizimle istişareler yaptı ve Sayın Gül üzerinde ittifak edildi. Sayın Gül 58. Hükümeti kurdu ve ben o hükümette Kültür Bakanı’ydım. Sonra Sayın Başbakan’ın yasağı kalktı, anayasa değişikliği yapıldı, Siirt seçimleri iptal edildi, Başbakanımız Siirt’ten aday oldu. Ve yüzde 85 oy alarak daha önce yasaklı hale geldiği ilde milletvekili seçildi ve milletvekili seçildiği gün Abdullah Gül siyasi terbiyesi ve nezaketi gereği o gün istifa etti.
BUGÜNE KADAR KİMSE BAKANLIK KAVGASINA TUTUŞMADI
Dolayısıyla 58. Hükümet bitmiş oldu. Sonra 2007’ye Cumhurbaşkanı kim olacak? Burada kavgaya tutuşturdular. “AK Parti düşük profilli birini aday yapar” dediler. “Başbakan güçlü birini köşke çıkmasını istemez” dediler. Ama sayın Başbakan yine yaptığı istişareler sonucu “bizim Cumhurbaşkanı adayımız Abdullah Gül kardeşimdir” dedi. Bu kadar büyük milletvekili sayısına sahip olan AK Parti’de bugüne kadar kimse bakanlık kavgasına tutuşmadı. “Beni niye bakan yapmadınız” diye birilerinin istifa etmesi, küsmesi, darılması söz konusu değil.
Bizim içimizdeki sevgi, samimiyet ve ahengi gerçekten başkaları bilemez. Onu bilebilmeleri için onu yaşamaları gerekiyor. Bizde Bizans oyunları, ayak oyunları yoktur. Daha önce de dediğim gibi kimse Sayın Gül ile Sayın Erdoğan arasında bir kavga beklemeyenler boşuna yorulmasınlar, onlara buradan ekmek çıkmaz."