Bakan Zeybekci,
faiz beklentisinden, dolar kuruna, AB ile ilişkilerden, işadamlarının vize sorununa ekonomideki son gelişmelerle ilgili Milliyet’in sorularını yanıtladı:
Ekonomide durum nedir, enflasyon düşmüyor, önümüzde bir kriz riski var mı?
Enflasyon son derece önemli. Ama Türkiye’yi sadece enflasyona odaklamak ana resmi ıskalamak olur. Sanayileşmeyi, yatırımı, istihdamı artırmayı ikinci plana atan bir ekonomi yönetimini kurgulamak ülkeye haksızlık olur. Bu başarıları yakalarsak zaten enflasyon kendiliğinden düzelecektir.
Biz cari açığı daha ön plana koyuyoruz. Cari açıkta tablo, beklentilerin çok üzerinde. Bu inanılmaz büyük başarıdır. Bazı kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’deki bu olumlu gelişmeleri görmüyor. bugün itibarıyla geçen sene bugün itibarına göre yüzde 35 daha az cari açığımız var. Bu Türkiye’nin elini güçlendiriyor.
2014’te TL’nin ihracatı teşvik edici, ithalatı cazip olmaktan çıkarıcı bir noktaya gelmesiyle biz iyi bir nokta yakaladık. Şu anda ihracatın ithalatı karşılama oranı onlarca yılın en iyi noktasına geldi yüzde 70’lere yaklaştı. İhracatımız artarken ithalatımız düştü.
Hükümet olarak olmaması gereken ithalatın üzerine de gidiyoruz. Mesela birçok alanda üzerine gitmeye de devam edeceğiz. 30 milyar dolar civarında bir ithalatımızın üzerine gideceğiz. Bunun Türkiye’de üretilmesine yönelik bir yaklaşım içinde olacağız. Altını çizerek söylüyorum, çok önemli. En son ayakkabı ile ilgili bir tedbir aldık. Bazı yerlerde bununla ilgili eleştirenler, endişelerini dile getirenler oldu. ‘Bu enflasyon yaratır’ dediler.Bunun Türkiye’de üretilmeye başlanması ve istihdamın artmasını çok daha önemsiyoruz. Bu noktada enflasyonu ikinci plana atıyoruz.
Cazip kur 2.10-2.20 arası
Dolar ve euro’daki hareketliliği nasıl değerlendiriyorsunuz?
İlk Ekonomi Bakanı olunca dolar 2.25’lerdeyken müdahalenin yanlış olduğunu söyledim. Buradaki olayın spekülasyon amaçlı olduğunu, spekülasyon yapanların da bunu kendi aralarında yapabildikleri kadar yapmalarını, çünkü bunu daha fazla götüremezler. Bir süre sonra bu normal piyasa seviyelerine gelir demiştim. Sonra bizim piyasa seviyeleri dediğimiz yere geldi. Piyasa seviyesi de şöyle: Türkiye’nin menfeatine en uygun seviye olarak şunu görmek istiyoruz; ihracatı teşvik eden ithalatı da cazip olmaktan çıkarıcı seviye bizim için 2.10-2.20. 2,25’e kadar da şey olarak görüyoruz. Dolayısıyla dövize ve kura piyasanın bu şartlarda altında belirlenmesi gerektiğini, piyasanın belirlemesini, müdahale olacaksa da aşağı yönlü hareketlerde yani TL’nin 2.10’un altında olması halinde müdahalenin, ancak o yönde olması gerektiğini, yukarıya doğru biraz beklemek ve görmek, spekülasyon amaçlı oyunculara alet olunmaması gerektiğini düşünüyorum.
Elma ile domates...
Faizlerin yüksekliğini nasıl değerlendiriyorsunuz, Merkez Bankası’nın düşürmesi yeterli mi?
Türkiye’de Temmuz sonu itibarıyla enflasyon 9.3. Maalesef Türkiye’de faizin aşağı düşmemesi gerektiğini, daha fazla düşemeyeceği yönünde iddiada bulunanlar var. Bu yanlış bir karşılaştırmadır. Bu elma ile domatesin karşılaştırılması kadar birbiriyle terstir. Enflasyon 9.3 ise bu geçtiğimiz yılın enflasyonudur. Halbuki
faiz geleceğindir. Karşılaştırma yaparken ikisini de aynı döneme yapmak lazım.
Bir yıl sonrasına yönelik enflasyon beklentisi yüzde 6’lar seviyesindedir. Bugün bankaya gittiğiniz zaman tabi olduğunuz
Faiz 13-14 civarında. Katlanılan faiz maliyeti olarak görmek lazım. Bu 7-8 civarında.
Türkiye’de hiç kimse mecbur kalmadıkça yüzde 7-8 maliyetle üretim yapmak istemiyor. İstihdam artmıyor, büyüme olmuyor. Şu anda iç piyasa durdu, durağanlaştı. Şu anda ihracattan kaynaklanan bir büyümeye bir destek var. Türkiye olarak bizim büyümemiz lazım. Yatırım yapmamız istihdamımızı artırmamız lazım. Onun için faizlerin aşağı inmesi lazım.
Faizler aşağı inerken de gelecekteki enflasyon beklentisinin dikkate alınması lazım. Merkez Bankası olarak piyasayı arkadan takip eden faiz anlayışı ile bu olmaz. Piyasanın önüne düşerek piyasanın önünden giderek piyasanın faizini belirlemek lazım. Birkaç gündür spekülasyon amaçlı hareketlerle faiz indirimi yapılmasın diyenler var. Bazı yerlerden, ‘indirsinler de görsünler’ diyorlar. İndirilmesi lazım, bu ekonominin, ülkenin, milletin menfaatinedir. Bizim görecek bir şeyimiz yok, biz çok şey gördük. Piyasada faizler şu an düşmeli. Piyasanın katlanabileceği, kabul etmeyeceği faiz oranları var. Bunu piyasaya zorla kabul ettiremezsiniz.
‘Gümrük Birliği bizim istediğimiz gibi olmalı’
AB’nin işadamlarına yönelik vize uygulamasında bir değişiklik olmadı, bu konuda neler yapılıyor?
Türkiye’nin geri kabul anlaşmasıyla vize ile ilgili yeni bir döneme ve sürece girildi ama benim varmak istediğim şey vize bir sonuçtur. Asıl olması gereken AB ile bizim eşit şartlarda çok güçlü şekilde bu süreci devam ettirmemiz. Türkiye’nin hedefi tam üyelik değildir, tam üyelik sürecini tamamlamaktır. Biz bütün fasılları görüşüp kapatırsak Türkiye’nin üye olup olmaması da o kadar önemli değil. Biz bu süreci tamamlarsak bize vize vermiş, kaldırmış hiç önemli değil.
Biz, AB ile hükümet olarak Gümrük Birliği’ni yeniden konuşuyoruz. 1995’te imzalanan Gümrük Birliği’ni bu süreçte yeniden revize ediyoruz, bizim istediğimiz gibi olmak durumda. Olmazsa sürdürülebilir değil. Yeni bir ekonomik blok oluşturuluyor. Türkiye bunun dışında kalmayı asla ve asla kabul edemez, göze alamaz. Türkiye bunun içinde olmak zorunda.
Abdullah Karakuş