Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar TBB'nin 66.Genel Kurulu'nda yaptığı açılış konuşmasında bankacılık sektörünün, Türkiye'nin gücüne ve geleceğine inanarak yatırımlarını büyüttüğünü kaydetti.
Çakar yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Dünya ekonomisi için 2022 yılı oldukça zorlu geçti. Salgın sonrasında yaşanan güçlü toparlanmanın getirdiği olumlu hava kısa sürede değişti. Küresel büyümede ve ticaret hacminde risklerin ve belirsizliğin arttığı bir döneme girildi.
• Şubat ayında başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı siyasi ve ekonomik dengeleri bozdu ve beklentileri olumsuz etkiledi.
• Yaptırımlar dünya ticaretini sınırlandırdı.
• Korumacı yaklaşımlar uluslararası ekonomik ilişkileri kısıtladı.
• Enflasyon dünya genelinde artışa geçti ve son 40 yılın zirvesine yükseldi.
• Ayrıca, dünyanın önde gelen ekonomileri pandemi yasaklarını kaldırmaya başlasa da özellikle Çin’de tam kapanmanın devam etmesinin etkisiyle temel girdilerde arz şoku sorunu daha da büyüdü.
Küresel ekonominin uzun dönem yıllık ortalama büyüme hızı yüzde 3,8 düzeyinde olmasına rağmen, IMF tarafından yayımlanan Dünya Ekonomik Görünümü raporunda da yer aldığı üzere, küresel büyümenin yıllık ortalama bazda 2022'deki yüzde 3,5'ten 2023 yılında yüzde 3’e düşeceği tahmin edilmektedir.
Ayrıca, Dünya ticaret hacmi büyümesinin 2022'de yüzde 5,2'den 2023'te yüzde 2’ye düşmesi beklenmektedir. Bu oran da uzun dönem ortalaması olan yüzde 4,9'un altındadır. 2023'teki bu yavaşlamalar bize küresel talebin seyrini net olarak ortaya koymaktadır.
Enerji, emtia ve tarım fiyatlarındaki hızlı tırmanma zaten yukarı yönlü olan enflasyona ivme kazandırdı. Enflasyonun dünya ortalaması 2022 yılında yüzde 8,7 ile 1996 yılından sonraki en yüksek düzeyine ulaşmıştır. Gelişmiş ülkelerde ise ortalama enflasyon yüzde 7,2 ile 1983 yılından sonraki en yüksek düzeyine çıkmıştır. Küresel manşet enflasyonun 2023'te yüzde 6,8'e ve 2024'te yüzde 5,2'ye düşmesi bekleniyor.
Son dönemde yaşanan gelişmeler sebebiyle ülkeler, finansal istikrarın ve fiyat istikrarının sağlanması, mali disiplin, para politikasında sıkılaştırma, borç yönetimi, büyümenin sürdürülmesi gibi alanlarda bir politika dengesi oluşturmaya çalışmaktadırlar.
Şimdi de ülkemizde ekonomide ve bankacılık sektöründeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerimizi sunmak isterim.
Uluslararası ekonomik ve siyasi alandaki gelişmeler ekonomimizin performansını da etkiliyor. Bir süredir sert ve ters yönde esen rüzgârlara rağmen dirençli kaldık ve büyümeyi sürdürebildik.
2022 Yılında;
• Büyüme yüzde 5,6 ile uzun dönem ortalamasının üzerinde gerçekleşti.
• Net dış talebin büyümeye katkısı pozitif oldu.
• Makina yatırımı çift haneli olarak arttı.
• Borçluluk oranı geriledi, Türkiye düşük borçlu ülkeler arasında yer aldı.
• Turizm gelirleri hızlı toparlandı.
• İstihdam 1,5 milyon kişi arttı, işsizlik oranı tek hanelere kadar geriledi.
Öte yandan;
• Enflasyon yüksek bir düzeyde seyretti.
• Avrupa Birliği’ndeki ekonomik büyümenin yavaşlamasının da etkisiyle ihracatta sınırlı da olsa ivme kaybı yaşandı.
• Enerji ve temel girdi maliyetlerindeki yükselme ve altın talebindeki artış nedeniyle ithalat hızlandı.
• Cari açık büyüdü.
• Net uluslararası rezervlerde sınırlı da olsa bir artış oldu.
Küresel gelişmelerin de etkisiyle yüksek derecedeki zorluklarla yüzleştiğimiz bu dönemde bankacılık sektörünün gücü de sınanmış oldu.
2022 yılında para ve kredi politikasına ilişkin çok sayıda düzenleme yapılmıştır. Bankacılık sektörü hem ekonomi politikasını hassasiyetle destekledi hem de ihtiyatlı bir yaklaşım içinde bilançosunu yönetti.
2023 Haziran itibarıyla, Türk Bankacılık Sektörü’nün bilanço büyüklüğü 19 trilyon TL olup; bilançonun milli gelire oranı yüzde 100 civarındadır.
Kur korumalı mevduatın etkisiyle TL’nin payı aktifte yüzde 59, pasifte ise yüzde 56 olarak gerçekleşmiştir.
2023 Haziran itibarıyla, krediler 10 trilyon TL, menkul kıymetler portföyü ise 3,2 trilyon TL seviyesindedir.
Krediler ile 4,5 milyondan fazla ticari müşteri, 33 milyon kişiden fazla bireysel müşterimizin ekonomik faaliyetini destekledik ve 1,5 milyon olarak yeni istihdama katkı verdik.
Yani bilançomuzun yüzde 70’i doğrudan ekonomik faaliyetin finansmanında kullanılmıştır.
2023 yılı Temmuz itibarıyla, 12 aylık dönemde krediler yüzde 58 arttı. TL kredilerdeki artış yüzde 73 oldu. Yabancı para krediler, dolar cinsinden yavaş da olsa azaldı.
TL KOBİ kredileri yüzde 95 oranında, TL kurumsal krediler ise yüzde 44 oranında arttı. Bireysel kredilerdeki artış ise yüzde 84 oldu.
Krediler müşteri grupları ve sektörler itibarıyla geniş bir yelpazede dağılım göstermektedir.
Ticari kredilerin payı yüzde 78, bireysel kredilerin payı yüzde 22’dir. Son yıllarda kaynaklar daha fazla üretim, yatırım ve ihracata kullandırılmaktadır.
KOBİ’lerin toplam krediler içindeki payı yüzde 28 oranındadır. Son 3 yılda KOBİ kredilerinin payı 6 puana yakın artmıştır.
Ticari krediler içinde en büyük pay yüzde 29 ile imalat sanayiindedir. İmalat sanayinin payı son 5 yılda 5 puan arttı. Üretimin, ihracatın ve istihdamın belkemiğini oluşturan çok sayıdaki sektöre kullandırılan kredilerin payının daha da arttırılmasının öneminin farkındayız.
Ticaret sektörü yüzde 16, inşaat yüzde 10, enerji sektörü yüzde 8 pay ile sıralanmaktadır.
Stratejik önemi daha artan turizm ve tarım sektörlerine kullandırılan kredilerin arttırılmasında yoğun bir rekabet bulunmaktadır.
Krediler büyürken, riskler makul ölçülerde seyretti.
Banka-Müşteri ilişkisinin uzun dönemli ve sağlam temelli olması, başarılı müşteri yönetimi, büyümenin sürdürülmesi, faiz oranlarının düşük düzeyde kalması, bankalarımızın risk yönetimindeki tecrübesi sayesinde kredi riskleri yönetilebilir düzeyde kalmıştır.
İlk yarı itibarıyla, tahsili gecikmiş alacak oranı yüzde 1,65’dir. Bu oran ticari kredilerde yüzde 1,66; bireysel kredilerde ise yüzde 1,62’dir.
Tahsili gecikmiş alacaklar ve muhtemel riskler için yüksek oranda özel karşılık ve genel karşılık ayrılmıştır. Sorunlu krediler için ayrılan özel karşılık oranı yüzde 87, ikinci grupta izlenen krediler için ayrılan genel karşılık oranı yüzde 33 düzeyindedir.
Yeniden yapılandırılan krediler 2023 Mart sonunda 425 milyar TL seviyesinde olup toplam krediler içindeki payı yüzde 5 düzeyindedir.
İkinci gruptaki kredilerin toplam içindeki payı yüzde 8’dir.
Kredilerin finansmanı büyük ölçüde mevduat ile sağlanmıştır. 2023 yılının ilk yedi aylık dönemi sonunda kredi-mevduat oranı yüzde 86’dır.
Bankacılık sektörünün temel performans kriterlerinden olan likidite oranı yüzde 155 ile yeterli bir düzeydedir.
Sektör güçlü bir mevduat bazına sahiptir. Bilançonun yüzde 61’i mevduat ile fonlanmaktadır.
Mevduatın milli gelire oranı ise yüzde 63 düzeyindedir.
KKM dâhil, mevduatın yüzde 61’i TL cinsindendir. KKM’nin toplam mevduat içindeki payı yüzde 25 düzeyine ulaşmıştır.
Mevduat dışı kaynaklar ile bilançonun yüzde 17’si finanse edilmiştir. Merkez Bankası’ndan sağlanan net TL finansmanın bilançoya oranı düşüş eğilimindedir.
Yurt dışı bankalardan sendikasyon veya menkul kıymet ihracı yoluyla sağlanan borçlanmada sınırlı da olsa azalma vardır. Bunun ana nedeni yabancı para kredi talebinin düşmesidir. Yurt dışı bankalardan kullanılan kredilerin çevrilme oranı yüzde 100’e yakın seyretmektedir.
Son dönemde borçlanma maliyetinde düşüş ve borçlanma imkanlarında iyileşme görülmektedir. Sektörümüze olan teveccüh artmaya başlamıştır.
Bankacılık sektörü güçlü özkaynağa sahiptir ve kredi büyümesini destekleyecek bir sermaye yeterliliği ile çalışmaktadır. 2023 yılının ilk yarısı sonunda, sermaye yeterliliği yüzde 18’dir. Sermaye yeterliliğinin hesaplanmasında sağlanan esnekliklerin etkisi yüzde 0,5 düzeyinde ve sınırlı seviyededir.
Özkaynakların güçlü kalmasına hassasiyet gösteriyoruz. Çünkü bu sayede;
• Kredi artışını sürdürebilmek,
• Riskleri doğru yönetebilmek,
• Şoklara karşında dayanıklı kalabilmek,
• İç borçlanmayı desteklemek,
• Dış finansman sağlayabilmek, uluslararası rekabet gücünü korumak ve arttırabilmek mümkün olabilecektir.
Özkaynakların büyümesini ve güçlü kalmasını destekleyen en önemli kalem olan net kârın özkaynaklara olan katkısında iyileşme olmuştur. Özkaynak kârlılığı nominal olarak yükselmiştir, ancak enflasyonun gerisinde kalmıştır.
Enflasyona endeksli menkul kıymetlerin piyasa değerinin yükselmesi yanında, bankacılık hizmetlerindeki artış bağlı olarak faiz dışı gelirler özkaynak kârlılığını olumlu etkilemiştir.
Tüm sektörlerde olduğu gibi, bankacılıkta da kârlılık, belirsizliğe ve risklere karşı en iyi savunmayı oluşturmaktadır. Kârlılığın, öz kaynakları güçlendirdiği ölçüde ekonomik faaliyetin finansmanı için daha fazla kredi vermek ve finansal istikrarı sürdürmek mümkün olacaktır.
Uluslararası temel bankacılık performans kriterlerine göre hesaplanan finansal göstergeler uluslararası ortalamalara yakındır.
Küresel ölçekte ve ülkemizde karşılaştığımız zorluklarla mücadelede sağladığımız sonuçların; bankacılık sektörünün güçlü yapısını ortaya koymak açısından önemli bir ölçü olduğunu düşünüyoruz.
• Bilançonun sağlamlığına gösterdiğimiz hassasiyet,
• Toplumun ihtiyaçlarına olan duyarlılık,
• Sürekli yenilenen ve dönüşüm içinde olan bir ortamda sürdürülebilirliğe gösterdiğimiz hassasiyet,
• Dijital alanda da çeşitlendirilmiş faaliyetlerin yer aldığı iş modelimiz,
• Güçlü rekabet ortamının tesisi,
• Geniş ürün ve hizmet yelpazesi, 22 ayrı ülkede yerleşiklere ait 28 bankanın faaliyet göstermesi, sektörümüzü tanımlayan önemli eksenleri oluşturmaktadır.
Sektör olarak amacımız, finansal sektörü TL cinsinden büyüterek ekonomik faaliyeti desteklemek ve toplumun ilerlemesine katkıda bulunmaya öncülük etmektir.
Bu alanlardan bir tanesi dijital bankacılıktır. Dijital uygulamalarda müşteri, hizmet ve ürün kullanımı ile işlem sayısı artmaya devam etmektedir.
Son üç ayda uygulamalara en az bir kez giriş yapmış müşteri sayısı son 5 yılda iki kattan fazla artmıştır.
Dijital kanallardan yapılan finansal işlemlerin parasal değerinin milli gelire oranı son 5 yılda yüzde 63’ten yüzde 328’e yükselmiştir.
Sektörümüz, uluslararası alanda da dijital uygulamalar açısında ön sıralarda yer almaktadır.
Dijital bankacılığın yayılmasını desteklerken, dijital bankacılık için hayati önem taşıyan güvenliğin en üst düzeyde sağlanması için teknolojiyi sürekli yeniliyor ve ilgili kurumlar ile yakın iş birliği içinde çalışıyoruz.
Siber saldırı ve suç gelirleri ile mücadele eylem planına olan katkılarımızı arttırmaya devam ediyoruz.
İklim değişikliği ile mücadele konusunda da sektörün öncü bir role sahip olması gerektiği bilinci ile çalışıyoruz.
Sürdürülebilirlik konusunda bankalar hem kendi dönüşüm planlarını uygulamakta hem de geçiş sürecinde müşterilerinin dönüşümlerine eşlik etmektedir.
Bu çerçevede, sürdürülebilir kalkınma odaklı yatırımların gerçekleştirilmesi, farklı sektörlerin yeşil dönüşüm süreçlerinin teşvik edilmesi, iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik uygulamaların benimsenmesi, bankacılık sektöründeki çalışmalar konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi amacıyla Sektör Görünüm Raporu yayımlanmıştır.
Türkiye İhracatçılar Meclisi ve İstanbul Sanayi Odası ile oluşturduğumuz çalışma gruplarında ihracatta ve sanayide yeşil dönüşümün finansmanına yönelik en uygun çerçeveyi oluşturma çalışmalarını sürdürüyoruz.
Ülkemiz, 6 Şubat’ta büyük bir deprem felaketi yaşadı. 50 binin üzerinde vatandaşımızı kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. 75 meslektaşımız da hayatlarını kaybetti. Bugün, ayrıca, 17 Ağustos 1999 depreminin de yıl dönümüdür. Vefat edenlere bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.
Depremin yaralarını sarmak, ülkemizin ekonomik, sosyal, kültürel açıdan nadide bir bölgesinde yer alan illerimizdeki hayatı yeniden kurmak için Hükümetimizin, ilgili tüm kurum ve kuruluşlarımızın canla başla çalıştığına şahitlik ediyoruz.
Yönetim Kurulumuz 6 Şubat 2023 ve 14 Şubat 2023 tarihlerinde yapılan toplantılarda, depremden etkilenen müşterilerimize destek olmak amacıyla
• Krediye erişiminde gerekli kolaylıkların gösterilmesi,
• Kredilerin ertelenmesi ya da ötelenmesi,
• Bazı durumlarda borçların silinmesi,
• Hizmetlerin kesintisiz sürdürülmesi için hizmet birimlerinin kısa sürede toparlanması ve geçici hizmet birimlerinin oluşturulması yönünde kararlar almıştır.
Sektörümüz, gerek finansal erişim ve gerekse finansal hayatın kolaylaştırılması noktasında gerekli desteği sunmuştur.
Hükümetimizin önem verdiği bölgesel iş birliklerinin geliştirilmesi stratejisi çerçevesinde kurumsal hale gelen Türk Devletleri Teşkilatı’nın bankacılık sektörü bölümüne işlerlik kazandırmak için yaptığımız girişimler olumlu sonuçlar verdi.
Türk Devletleri Teşkilatı’na üye devletlerin bankacılık sektörünün temsilcileri olarak Birliğimizin, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan Bankalar birlikleri ile Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin kurucu üye sıfatıyla katıldıkları Türk Devletleri Bankalar Birlikleri Konseyi oluşturuldu. Gürcistan, Kuzey Kıbrıs ve Macaristan Bankalar Birlikleri de Konsey’e gözlemci üye olarak katıldılar.
Bu sayede, devletlerimiz arasında oluşturulan sağlam temelli siyasi ve toplumsal dayanışmayı ekonomik alanda somutlaştırarak kalıcı hale getirmek istiyoruz.
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutlamanın heyecanını ve gururunu yaşıyoruz. Geçen yüzyılda;
• Dünyada üretilen gelir 5,5 trilyon dolardan 106 trilyon dolara ulaşmıştır.
• Kişi başına gelir 7 kat artarak 14 bin dolara yaklaşmıştır.
• Gelişmekte olan ülkelerin dünya gelirinden aldıkları pay yüzde 25’ten yüzde 50’ye ulaşmıştır.
• Önümüzdeki 25 yılda dünya gelirinin iki katına çıkacağı tahmin edilmektedir.
• Ekonominin merkezi batıdan doğuya doğru hareket ediyor.
Ülkemize gelince;
• Türkiye’de 1923 yılında cari fiyatlarla 1 milyar dolar olan milli gelir 1 trilyon dolara yaklaşmıştır.
• Kişi başına gelir ise cari fiyatlarla yaklaşık 100 dolardan 11 bin dolara gelmiştir.
Ekonomimiz geliştikçe, sektörler büyüdükçe ve çeşitlendikçe, uluslararası ekonomik ilişkiler genişledikçe bankacılık sektörü de büyümektedir. 1959 yılı ile kıyaslandığında;
• Öz kaynaklar 1 milyar dolardan 65 milyar dolara çıkmıştır.
• Toplam aktiflerin milli gelire oranı yüzde 31 iken, yüzde 100’e yükselmiştir.
• Toplam aktifler ortalama 6 milyar dolardan 740 milyar dolara yükselmiştir.
• Kredilerin milli gelire oranı yüzde 16’dan yüzde 53’e yükselmiştir.
İkinci yüzyıla başlarken;
Ekonomide istikrarın sağlıklı ve kalıcı olarak tesisini, şoklara karşı direncin arttırılmasına yönelik ekonomi politikalarını değerli buluyor ve destekliyoruz.
Finansal istikrarın tesisinde, tasarruf dengesinin makul düzeye çekilmesine, düşük ve öngörülebilir enflasyon ortamına, düşük enflasyonun sağlanmasında ise mali disipline ihtiyacımız olduğunu biliyoruz.
Uzun süredir yüksek düzeyde ve inatçı bir özellik göstermesinden dolayı enflasyonla savaşın küresel ölçekte ve ülkemizde çetin geçeceğinin de farkındayız.
Ne var ki düşük düzeyde bir enflasyon ortamının her yönüyle ekonomik performansı çok olumlu etkileyeceğini de yakın dönemde tecrübe ettik.
Mali disiplini ve düşük enflasyonu hedefleyen yaklaşımların;
• Finansal istikrarın sürdürülmesine ve büyümesine,
• TL’ye olan talebin artmasına,
• Beklentilerin olumlu kalmasına,
• Yönetilebilir bir risk ortamının oluşmasına
• Uluslararası entegrasyonun güçlenmesine,
• Ülkemizin rekabet gücünün iyileşmesine,
• Piyasa dinamiklerinin çalışmasına,
• Finansal sektörün işlevinin daha etkin olmasına böylece ülkemizin sağlıklı büyümesine ve refah artışına daha yüksek katkı vereceğine inanıyoruz.
Bu sayede;
• Potansiyel büyüme hızının yeniden ortalama yüzde 5 düzeyine çıkmasını,
• Finansal sektörde hem miktar hem de çeşitlilik olarak ürün ve hizmetlere olan talebin sürmesini,
• Kredi sistemi yanında, sermaye piyasalarının ve sigorta sektörünün büyümesini, müşterilerimizin hem içerideki hem dışarıdaki beklentilerini karşılayacak hizmetleri sunmasını,
• Bankaların teknolojideki değişmelere uyum sağlayıp iş yapma biçimini değiştirmeye devam etmesini,
• Finansal sektörde kapsayıcılığın artmasını bekliyoruz.
Bankacılık sektörü, ülkemizin gücüne ve geleceğine inanarak yatırımlarını büyütüyor. Paydaşlarımız ile iş birliği içinde ekonomik büyümeden güç almaya ve gücümüzü üretim, yatırım, istihdam ve ihracat artışını destekleyerek, büyümenin ve refah artışının sürdürülmesinde kullanmaya devam ediyoruz."
Şimşek: Finansal istikrarı daha da güçlendireceğiz
Çakar: Makroekonomik politikalara destek vereceğiz
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.