FİNANSGÜNDEM.COM
Piyasaların durumu, Çin'in içerisinde bulunduğu büyük bunalım ve dünyaya etkileri, göç dalgaları ve mülteci sorunu, siyasi belirsizlikler, küresel terörün göz ardı edilemeyecek boyuta ulaşması, doğal afetler, yoksulluk... İsviçre'nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu bu olayların gölgesinde önümüzdeki hafta gerçekleşecek. Dünya Ekonomik Forumu'na bir hafta kala, Forum Risk Raporu yayınlandı. Raporda yer alan riskleri ve olası etkilerini inceleyen CNN Business Muhabiri Ivana Kottasova'nın ''Dünya, çağımızın en büyük tehlikeleriyle karşı karşıya'' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
İşte Kottasova'nın çarpıcı yazısı:
Şimdiden bu senenize yetecek kadar kasvet ve belirsizliğe boğulduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Haberler kötü, dahası yolda..
Dünya Ekonomik Forumu'nun konuyla ilgili uzmanlara uyguladığı anket sonuçları hiç iç açıcı türden değil, dünya tarihinin en riskli dönemlerinden birini yaşıyor.
Siyasi istikrar Soğuk Savaş döneminden beri hiç bu kadar kötü seyretmemişti, tarih boyunca hiç bir dönemde zorunlu göç bu seviyelere ulaşmamıştı. İklim değişiklikleri yavaş yavaş daha belirgin bir hale geliyor, ve terörizm yükselişte...
Yukarıda bahsettiklerimiz, dünya liderleri ve en üst düzey iş adamlarının Davos'ta düzenlenen yıllık toplantılarından bir hafta önce yayınlanan Forum Risk Raporu'ndan çıkarılan sonuçlar. Rapor pek de umut verici değil ve dünyayı etkisine alan küreysel belirsizlikler açısından alarm veren bir uyarı niteliğinde.
Dünya Ekonomik Forumu'nda Jeopolitik İlişkiler'in baş ismi Espen Eide; ''Artık tehlikeler daha gerçek, daha somut, daha yakın... Bardağın taşacağı noktanın eşiğindeyiz.'' diyerek olanları özetliyor.
Rapor, yaklaşık 750 uzman ve karar vericiye uygulanan anketlere dayanıyor. İçlerinde akademisyenler, genel müdürler ve siyasi liderler de var. Rapora göre, geçtiğimiz 10 yıl içerisinde sürekli uyarıları yapılan tehlikeler artık insanlara, kurumlara ve ekonomilere büyük zararlar vermeye başladı.
ZFSVS (Zurich Insurance Group)'nin Risk Yönetim Müdürü Cecilia Reyes; ''Jeopolitik istikrarsızlık, iş dünyasını proje iptalleri, ruhsatların geri alınması, üretimlerin aksaması, aktif varlıkların hasar görmesi ve para hareketlerinin kısıtlanması sorunlarıyla karşı karşıya bırakıyor.'' diyor.
ZORUNLU GÖÇ
Şu an için yaklaşık 60 milyon insan savaş, yoksulluk ve doğal afetler yüzünden evlerinden kaçmak zorunda kaldı. Bu rakam dünyanın en büyük 24. ülkesiyle eş değer ve tarihteki en büyük göç.
Bu rakamların artması muhtemel görünüyor. Mülteci krizi tüm dünyada hükümetler üzerinde ciddi baskılar kuruyor ve ülkeler arasında gerilimlere sebep oluyor.
Espen Eide: ''Avrupa'nın entegre bir şekilde devam edebilmesi için gerekli olan destek gerçek bir tehlikeyle karşı karşıya. Ülkeler arasındaki ilişkiler gün geçtikçe daha karmaşık bir hal alıyor.''
İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ
Raporda, etki büyüklüğü bakımından iklim değişikliklerini en önemli tehlike addediliyor. Çevresel faktörlere bağlı olağandışı hava olayları ve afetler hükümetleri harekete geçmeye zorluyor.
Aralık ayında Paris'te iklim ve etkileri üzerine gerçekleştirilen görüşmeden, iklim değişikliğine karşı mücadeleyi kapsayan yasal açıdan bağlayıcı kararlar çıktı. Ancak uzmanlara göre bu sadece bir başlangıç.
Cecilia Reyes ''Bu kararlar kesinlikle doğru yönde atılan bir adım fakat şimdiye kadar olumlu bir etkiye şahit olamadık. Daha yapılması gereken çok şey var'' diye konuştu.
YAVAŞLAYAN BÜYÜME
Borsalar çalkantılı, petrol fiyatları düşmeye devam ediyor ve Çin gitgide yavaşlıyor. Uzmanlar küresel ekonomi alanındaki endişelerin giderek arttığını söylüyor.
Dünya Ekonomik Forumu Küresel Rekabet ve Risk Müdürü Margareta Drzeniek-Hanouz'in açıklaması da pek umut verici değil: ''Ekonomik büyüme aklımızdaki en büyük konu. Daha yavaş bir büyüme evresine girildiğini görüyoruz.''
Aslında bu süreçte olumlu gelişmeler de yaşanmıyor değil. Küresel krizler, normal şartlar altında pek de iyi ilişkilere sahip olmayan siyasi liderleri işbirliği yapmaya zorluyor.
Konu hakkında Espen Eide'nin açıklaması ise şöyle:''Süper güçlerin işbirliğine tanık oluyoruz... İran'ın nükleer anlaşması, Paris'te iklim değişiklikleriyle mücadele için yapılan görüşmeler, ya da daha yakın tarihte Kuzey Kore'nin nükleer testlerine karşı alınan tavır süper güçlerin gerektiğinde bir araya gelebileceklerini ortaya koydu.''