Büyümedeki son çeyrek atağı yeterli mi
Uğur Gürses: 2014'ün son çeyreğinde üçüncü çeyrek dikkate alınarak görece daha yüksek bir büyüme olmasını teselli kabul edenler olacaktır ama...
Piyasaların büyük bir merakla beklediği büyüme verileri dün açıklandı. Uğur Gürses, Hürriyet'teki köşesinde açıklanan büyüme verilerini değerlendirdi. İşte Gürses'in o yazısı:
2014'ün son çeyreğinde üçüncü çeyrek dikkate alınarak görece daha yüksek bir büyüme olmasını teselli olarak kabul edenler olacaktır ama yıllık sonuçlara göre bir ekonomide nihai olarak bakılan kişi başı milli gelir verileri gösteriyor ki; durağan bir patikadan düşüş patikasının eşiğine gelinmiş.
Türkiye'nin milli geliri 2013'deki 823 milyar dolardan, 2014'te 800 milyar dolara geriledi. Dünya Bankası'nın 2014 verilerinde 2013'e göre çok oynama olmayacağı hesaba katılırsa böylece Türkiye, G20 içerisinde 750 milyar dolarlık ülkeye 19. sırada olan Suudi Arabistan'a yaklaştı.
Trafikte yol alırken geride bıraktığımızın aynada tam olarak görülmesi için, bir süre daha yol almamız gerekir. 2009 krizinin Türkiye'yi teğet geçip geçmediğinin fotoğrafı da öyle. Aradan tam 5 yılı geride bıraktığımız 2014'de kişi başı milli gelir 10 bin 404 dolar olarak gerçekleşti. Bu, 2013'ün 10 bin 822 dolarlık kişi başı milli gelirinin altında. Krizden önce 2008'deki 10 bin 444 doların da altında. 2014'de cari fiyatlarla milli gelir yüzde 11.6 artarken, dolar kuru ortalama yüzde 14.8 arttı.
Kriz Türkiye'yi teğet geçmemiş. Buna ister 'orta gelir tuzağına saplanma' diyelim, isterse başka bir tanımlama, sonuç şu; Türkiye'yi yöneten siyasal irade, krize karşı uygun politika çerçevesi çizememiş, gereken reformları yapamamış, yeni bir ekonomi politikası oluşturamamış.
Hükümet ve bakanların, kişi başı milli gelir sayılarının dolar karşılığını, görece yüksek bir enflasyon ve büyümeye düşük seyreden dolar kurunun belirlediğinden bahsetmeyip sürdürdükleri 'milli gelir 3 kat arttı' edebiyatının da sonu bu bir bakıma. Ama bu edebiyatın ötesinde; sabit fiyatlarla milli gelir sayıları bize şunu söylüyor; 2014'de sabit fiyatlarla kişi başı milli gelir sadece yüzde 1.7 arttı. 2002-2008 arası 6 yılda ortalama yıllık yüzde 5.1 büyüyen kişi başı milli gelir, 2008-2014 arasındaki 6 yılda ortalama yüzde 2.4 büyümüş. Bu fotoğraf da, bize 2011 sonrasındaki politik değişimin profilini çok iyi biçimde yansıtıyor. İlk çeyrekte sanayi üretimindeki daralma da dikkate alınırsa, 2015 yılı; durgunluk döneminden, düşüş dönemine geçiş eşiği olabilir.
2014'ün özeti ne?
2014 büyüme verileri yıllık fotoğrafta bize ne anlatıyor? Yılın ilk üç çeyreği için yukarı yönlü yüzde 0.25'lik revizyon yapıldığını kayda geçirerek şu söylenebilir; 2014 yolsuzluk ve rüşvet skandalı sonrasındaki siyasal krizin izlerini taşıyor. Hane halkı tüketiminin minimumda, yatırımların milli geliri büyütmeye katkı vermediği bir yıl olmuş. Son çeyrekten görüldüğü gibi; biraz döviz kuru istikrar kazandığında hane halkı tüketimi toparlanıyor, yoksa yatırımlar da durulduğundan ekonomide durgun seyir devam ediyor.
Milli gelirde kabaca yüzde 9 payı olan tarım sektörünün, kuraklıktan dolayı 7 yıl sonra milli gelire düşürücü yönde katkısı oldu. Sanayi sektörü ise 2009 krizinden sonra en kötü ikinci yılını geçirdi, yıllık yüzde 2.9'luk büyümeye sadece 0.88'lik katkısı oldu. Son çeyrekte yüzde 2 küçülen inşaat sektörü ise sanayi gibi son 5 yılın en kötü ikinci yılını yaşamış. Bu çalkantı içinde görece en yüksek katkı finansal hizmetler kesiminden geliyor; yıllık büyümeye, kendi sektörünün iki katı olan sanayi sektörü gibi 0.88 puanlık katkı ile.
2014'ün en çarpıcı fotoğrafı; 2014'de de, 2011'deki yatırımların gerisindeki düşük seviyenin korunuyor olmasıdır. Bu durum, Türkiye'deki siyasal krizin hem sonucu, hem de iyi bir göstergesidir. Gerek yurtiçinde, gerekse yurtdışında Türkiye'ye yatırım hevesinin olmadığının fotoğrafıdır.