Türk ekonomisi 2014’ün ikinci çeyreğinde yüzde 2.1 oranında büyüyerek, beklentilerin altında bir büyüme sergiledi. Yılın ilk çeyreğinde yüzde 4.7 olan büyümenin ikinci çeyrekte hız kaybetmesiyle 6 aylık büyüme oranı yüzde 3.3’te kaldı. İkinci çeyrekteki düşük büyüme performansı, yılsonunda yüzde 4 olan yıllık büyüme hedefinde revizyon ihtiyacını ortaya koydu. Büyümeye bağlı olarak enflasyon hedeflemesinde de güncelleme ihtiyacı doğdu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) büyüme verilerini açıkladı. Tarım sektöründe kuraklık nedeniyle yıllık yüzde 1.8 oranındaki daralma ve ilk çeyrekte yüzde 5.3 büyüyen sanayinin büyüme hızını yüzde 2.4’e çekmesinin etkisiyle, ikinci çeyrek büyümesi yüzde 2.1’de kaldı. TÜİK, birinci çeyrekteki büyümeyi de yüzde 4.3’ten yüzde 4.7’ye çektikten sonra ilk yarı büyümesini yüzde 3.3 olarak açıkladı. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış GSYH, ikinci çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 0.5 azaldı, takvim etkisinden arındırılmış GSYH ise bir önceki yıl aynı döneme göre yüzde 2.4 arttı.
Yatırımlar durdu
TÜİK verilerinden yapılan hesaplamaya göre yılın ikinci çeyreğinde büyümeyi net ihracat 2.9 puan, yurtiçi tüketim 0.3 puan, devletin nihai tüketim harcamaları 0.3 puan yukarı çekerken, özel yatırımlar büyümeyi 0.9 puan, stok değişimleri ise 0.4 puan aşağı çekti. Devletin yatırım harcamaları ise katkı sağlamadı.
Kişi başına gayri safi yurtiçi hasıla değeri 2013 yılında cari fiyatlarla 20 bin 580 lira, ABD doları cinsinden 10 bin 807 dolar olarak hesaplandı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH değeri bir önceki çeyreğe göre yüzde 0.5 azaldı. Üretim yöntemiyle GSYH, 2014 yılı ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre sabit fiyatlarla yüzde 2.1’lik artışla 30 milyar 803 milyon lira, cari fiyatlarla ise yüzde 9.7’lik artışla 423 milyar 921 milyon lira oldu. İmalat sanayinin 2014’ün ikinci çeyreğinde cari fiyatlarla yüzde 12.3’lük artışla 69 milyar 305 milyon lira, sabit fiyatlarla yüzde 2’lik artışla 7 milyar 835 milyon lira,
finans ve sigorta faaliyetlerinin de bu dönemde cari fiyatlarla yüzde 8’lik azalışla 12 milyar 545 milyon lira, sabit fiyatlarla yüzde 7.1’lik artışla 3 milyar 710 milyon lira olduğu görüldü.
Tüketim hız kaybetti
Hanehalklarının nihai tüketim harcamalarının değeri yılın ikinci çeyreğinde cari fiyatlarla yüzde 6.1’lik artışla 292 milyar 388 milyon lira, sabit fiyatlarla yüzde 0.4’lük artışla 19 milyar 902 milyon lira olarak gerçekleşti. Öte yandan devletin nihai tüketim harcaması cari fiyatlarla yüzde 7.6’lık artışla 61 milyar 8 milyon lira, sabit fiyatlarla yüzde 2.4’lük artışla 3 milyar 277 milyon lira oldu. Gayri safi sabit sermaye oluşumu değeri ikinci üç aylık dönemde cari fiyatlarla yüzde 10.1’lik artışla 90 milyar 500 milyon lira, sabit fiyatlarla yüzde 3.5’lik azalışla 7 milyar 536 milyon lira olarak hesaplandı.
İhracat yükseliyor
Mal ve hizmet ihracatı cari fiyatlarla yüzde 20.8’lik artışla 118 milyar 769 milyon liraya, sabit fiyatlarla yüzde 5.5’lik artışla 8 milyar 557 milyon liraya yükseldi.
Mal ve hizmet ithalat değeri ise sözkonusu dönemde cari fiyatlarla yüzde 8.5’lik artış göstererek 139 milyar 873 milyon liraya yükselirken, sabit fiyatlarla da yüzde 4.6’lık azalışla 8 milyar 950 milyon liraya çıktı.
‘Büyüme yüzde 4’ün altında kalabilir’
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu yılın ikinci çeyreğinde büyümenin bir miktar ivme kaybettiğini belirterek, yaz aylarında yaşanan kuraklık, AB ülkelerinde devam eden ekonomik sorunlar ile Irak ve Ukrayna kaynaklı jeopolitik gerginliklerin yıl sonunda reel GSYH’nin Orta Vadeli Program’daki (OVP) öngörülen yüzde 4’lük tahminin altında kalma riskini artırdığını belirtti.
‘Yeni bir tahmin ortaya koyacağız’
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, büyüme rakamlarının beklentilerinin biraz altında olduğunu, “Bizim orta vadeli programdaki hedefimiz yüzde 4’tü ve onun üzerinde çalışıyoruz. Yeni bir tahmin ortaya koyacağız. Bizim de 3 ila 4 arasında olacak beklentimiz var. Yeni orta vadeli programda bu yönde bir tahminimiz olacak” dedi.
‘Yıllık büyüme yüzde 3 eşiğinin altında’
Prof. Dr. A. Erinç Yeldan bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Büyüme rakamları Türk ekonomisinin yapısal ikilemini ortaya çıkardı: Türkiye, yurt dışından ucuz döviz girdisi bulabildiği sürece tüketime dayalı bir büyüme sergilemekte, yabancı sermaye girişleri yavaşladığında da büyüme hızı düşmektedir. Dış açığın finansmanı sıcak para girişlerine dayandırılarak sağlıksız niteliğe bürünmüştür. Bu da Türkiye’nin kırılgan ve isitkrasız bir ülke olarak değerlendirilmesine yol açmaktadır. Büyümeye ihracatın katkısı çok sınırlıdır. Türkiye, net ihracatta elde ettiği yüzde 1.5’luk gelişmeyle ancak bu kadar büyüyebiliyor.
Sanayinin milli gelirden aldığı pay yüzde 25’lerden yüzde 15 düzeyine gerilemiş, eğitimin milli gelirden aldığı pay inşaat sektörünün gerisine düşmüştür. Bu koşullar altında Türkiye eğitilmiş, vasıflı işgücünden yoksun, bir ucuz işgücü deposu olarak uluslararası rekabette başarılı olamayacaktır.
Elimizdeki veriler, tarımda kuraklığın etkisiyle birlikte sanayi sektöründeki üretkenlik yavaşlamasına bağlı olarak yıl sonu büyümesinin yüzde 3 eşiğinin altında olabileceğini göstermektedir. Bu şartlar altında enflasyonist baskıların sürmesi ve döviz kurunda da daha yüksek maliyetlerin yaşanması kaçınılmaz durmaktadır.”