Pazar günkü genel seçimlerde tek parti iktidarının sona ermesinin ardından kurulacak koalisyon hükümeti merakla bekleniyor. Erdal Sağlam, Hürriyet'teki köşesinde, piyasaları da heyecanlandıran AKP-CHP koalisyonu ihtimalini değerlendirdi.
İşte Sağlam'ın o yazısı:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile CHP'nin eski genel başkanı Deniz Baykal'ın yaptığı sürpriz görüşmenin, siyasi kulisleri olduğu gibi piyasaları da heyecanlandırdığını söyleyebilirim.
Seçimden önce "büyük koalisyon" dediğimizde bunu inandırıcı bulmayan piyasa uzmanları, şimdi böyle bir koalisyonun ekonomi açısından çok yararlı olacağını konuşmaya başladılar.
Görüşmenin Cumhurbaşkanı'nın isteği üzerine gerçekleştiği söyleniyor. En azından Saray yerine Konutta yapılmasına razı olması bile, bence Erdoğan'ın bu görüşmeyi ne kadar istediğini ortaya koyuyor.
Peki, ne konuşuldu derseniz; bence bunu detaylarıyla bilmek mümkün değil, ancak tahminler yapabiliriz. Bence Erdoğan, kendi istemese de, AKP'nin özellikle çözüm sürecini devam ettirmek için, CHP ile koalisyona razı olmak zorunda kaldığını biliyor. Buna karşılık belli ki "olmazsa erken seçime götürürüm" kozunu oynamaya devam edecek.
Buna karşılık Cumhurbaşkanı'nın ne isteyebileceğini düşündüğünüzde akla ilk gelen hususlar, kendi mevcut ikamet ve siyasi konumunun sürdürülmesi şartı oluyor. Peki, tüm muhalefet partileri seçime girerken bu konumun değişmesini sağlayacaklarını vaat ettiklerine göre, buna nasıl razı olacaklar?
Bu bir çıkmaz ama Ankara kulislerinde özellikle CHP ve MHP tabanlarının iktidara çok aç olduğu, bu nedenle taviz vermeye razı olabilecekleri de konuşuluyor. Bu koalisyonun, hangi parti ortak olursa Ona oy kaybettireceği ve bir dahaki seçimlerde zor durumda kalacağını da herkes görüyor.
AKP ile CHP'nin koalisyon kurması, özellikle kısa süre içinde piyasalar düzeleceği için, ekonomi için olumlu adımlar atılacağı konusunda umut yarattı. Herkes bu gelişmelere sevindi ama bence koalisyon o kadar da kolay olmayacaktır.
Özetle; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hala kozları elinde tutuyor ve yeni oyunlar planlıyor. AKP içinden önemli bir farklı görüş çıkmayacağı, Başbakan Davutoğlu'nun inisiyatifi yine tümüyle Cumhurbaşkanına bırakacağı görünümü hakim durumda. Yani sahnede yine Cumhurbaşkanı var ve oyununu oynuyor.
PİYASA BÜYÜMEYİ SEVİYOR AMA İLKELER NE OLACAK?
Piyasanın ve yabancı
finans kesiminin Türkiye için AKP-CHP koalisyonunu benimseyeceği, bu ihtimalin gerçek olması halinde piyasaların coşacağını söylemek bile mümkün. MHP ile koalisyon kurulsa da benzer sevinç olabilir.
Ekonomi çevreleri dışında Batı'ın ne istediğini ise henüz bilmiyoruz. ABD Başkanı Obama'nın seçimin üzerinden daha 24 saat geçmeden yaptığı "Suriye konusunda Türkiye yeterince hassas davranmıyor" açıklaması, bence AKP iktidarına nasıl baktığının bir işareti olabilir ama başta ABD olmak üzere Batı'nın çıkarlarının nerede oluşacağını kestirmek bu kadar kolay değil.
Bu yılın ilk çeyreğine ilişkin büyüme rakamları tahminlerin üzerinde gelince, piyasalar buna çok sevindi. Seçim tablosu nedeniyle verdiği aşırı tepkiyi iyice yumuşattı. Bu durum piyasaların büyüme yanlısı olduğunu, bir koalisyonun iç talebin de körüklenmesi sonucu doğurup büyümeyi artıracağı için daha sıcak baktığını da söyleyebiliriz.
Piyasalar buna bakabilir ama bence ülkenin çıkarları düşünüldüğünde, şartlı bir koalisyon değil, ilkeler üzerine koalisyon kurulması gereği ortada.Kısa dönemde piyasalar düzelebilir ama Kürt meselesinde yeniden radikalizm, yolsuzlukların devamı gibi temel sakatlıklar devam ederse, bu koalisyon ülkeye bence yarar getirmeyecektir. Umarım siyasetçiler uzun vadeli ülke çıkarlarını gözetirler.