<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemBütçe rakamlarındaki vahim tablo ne----

Bütçe rakamlarındaki vahim tablo ne

Bütçe rakamlarındaki vahim tablo ne
19 Temmuz 2017 - 05:29 www.finansingundemi.com

Hürriyet yazarı Uğur Gürses, önceki gün açıklanan bütçe rakamlarını değerlendirdi. Bütçe gelirindeki reel artışın sıfır olduğuna dikkat çeken Gürses'in yazısı şöyle:

Devletin mali faaliyetlerinin bir özeti olan bütçe; hem iktisat politikası tercihlerini gösterir, hem de bunun sonuçlarını.

Önceki gün açıklanan bütçe sonuçlarına göre; geçen yıl ilk 6 ayda 1.1 milyar fazla veren bütçe, bu yıl 25.2 milyar TL açık vermiş.

Bu hızlı açık büyümesine ilk yapılan açıklama; özellikle istihdam konusunda verilen teşvikler, ertelemeler ve vergi indirimleri. Ekonomiyi canlandırma ve istihdam teşviklerinin bütçeye maliyetinin kabaca 11.9 milyar TL olduğunu ifade eden Maliye Bakanı Naci Ağbal, bunun “kontrollü ve geçici” olduğunu savunuyor.

Peki bütçe sayıları ne diyor?

6 ayda 25 milyar TL’lik bütçe açığının özeti şöyle harcamalar 50.6 milyar TL artarken, gelirler 24.2 milyar artmış. Yeniden hatırlayalım; önlemlerin bütçeye etkisi 11.9 milyar TL.

Bütçeye harcamalar ve gelirler kalemlerine ayrı ayrı bakıldığında “önlem aldık bu yüzden bütçe açıldı” söylemi tam doğrulanmıyor. Altı aylık faiz dışı harcama artışı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20. İstihdam ve diğer teşvikleri için verilen kabaca 12 milyar TL düşülse de, yine yüzde 15 artmış durumda. Enflasyonu düşerek baksanız yine yüzde 4-5 reel bir artış var. Kalem kalem bakıldığında referandum için yapılan harcamalar, hane halkına yapılan transferler, çeşitli ödemeler görülebiliyor.

ASIL HİKÂYE GELİRLERDE

Asıl bütçe hikâyesi gelirler tarafında. Altı aylık bütçe gelir artışı, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8.8 artmış, vergi gelirleri ise yüzde 13.6 artmış. Yurtiçi satışların göstergesi olan KDV ve ÖTV toplam tahsilatı ise yüzde 9.8 artmış.

İlk 6 aylık dönemde ortalama yıllık enflasyonun yüzde 11’e yakın olduğunu hesaba katarsanız; haziran ayında son 12 aylık bütçe gelirinin reel artışı sıfır. Oysa geçen yıl aynı dönemdeki son 12 aylık bütçe geliri reel artışı yüzde 7’ye yakındı.

Bütçe gelirleri içinde en büyük kalem vergi gelirleri. Haziran ayındaki son 12 aylık reel vergi geliri artışı yüzde 2.4 hesaplanıyor. Oysa bu, 2016’da aynı dönemde yüzde 5.3’lük reel artış oranında idi.

Bu tablo şu açıdan vahim; hükümetin bir yasal değişiklikle 2016 Ağustos ayında yürürlüğe koyduğu ve adında “yapılandırma” dediği vergi affı ile kasım ayından itibaren ilave vergi tahsilatları yapıldı. Hatta öyle ki; bakıldı ki pek işe yaramadı, “affın affı” denilebilecek uygulama ile mayıs sonuna kadar yeni bir ödeme olanağı sağlandı. Bakan Ağbal’ın ifadesine göre kasım-haziran arasında 18 milyar TL tahsilat yapıldı. Kasım-haziran arası dönemde toplam vergi tahsilatının geçen yılın aynı dönemine göre artışı yüzde 16.7 olmuş. Reel olarak yüzde 6 demek. Oysa bu dönemde af ve “affın affı” penceresinden toplanan ilave vergi tahsilatı var.

Bu tahsilatları (18 milyar TL) dışarıda bırakırsak ki toplandığı dönemin (Kasım-haziran) iktisadi faaliyetinin bir sonucu değil, bu tahsilatlar hariç toplam vergi gelirinin reel artışının sıfır çıktığı görülüyor. Veriler bu şekilde ‘kazınırsa’ vahim; hem de bu dönemde ekonomide hiç büyüme olmamış gibi bir vergi tahsilatı tablosu çıkıyor alttan. TÜİK’e göre kabaca yüzde 4’lük bir büyüme yok muydu ekonomide bu dönemde?

Aynı dönemde dayanıklı tüketim mallarına ilişkin ÖTV indirimi yapıldığı anımsatılabilir. Ancak bunun gelir kaybındaki etkisi çok çok düşük.

Şunu anımsatalım; ekonomi politikasında, bütçeden istihdama, kredi garanti mekanizmasına, KOBİ’lere ya da belli sektörlere destekler verilebilir. En doğrusu da bu. Bütçe açığı da mali baskınlık yaratmadan da artırılabilir. Ancak iktisat politikasının bir hedefi olmalıdır; belli bir açmazı belli bir sürede mali politika önlemleri ile aşmak. Ekonominin temel sorunu, tek başına ekonomik olgulardan kaynaklanmıyorsa teşvikler de ‘pansuman’ gibi kısa vadeli olarak işe yarar.

Türkiye’de ekonominin rayında, sürdürülebilir ve hane halkının güvenini sağlayacak biçimde yürümesi için siyasetin normalleşmesini ve OHAL’in kaldırılmasını görmezden gelen her iktisat politikası tedbirinin ‘pansuman’ gibi geçici etkiyle kalmasına şaşırmamak gerekiyor.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)