Bülent Bora: Atlar lider yetiştirir
Bülent Bora: Hayatta en önemli varlığım eşim ve kızım. Hemen arkasından ata binmek geliyor
Artık ata binmek benim için bir yaşam biçimi. Atlar lider yetiştirir, lider olmak isteyen ata binmeyi öğrenmelidir.
Sıcak bir haziran ikindisinde İstanbul Atlı Spor Kulübü Maslak tesisinde buluştuk Tarsim Genel Müdürü Bülent Borayla. Sohbetimizin odak noktası Bülent Beyin bütün hayatını kaplayan atçılığa olan tutkusuydu. Özgür bir çocukluk dönemi geçirdiğini söyleyen Bülent Bora, ortaokul yıllarında atlarla tanışmış. Kırk dört yıldır at binen Bora, 13â14 yaşlarında genç milli takıma seçilerek 1968 yılında Balkan Şampiyonu olmuş. Haftada 10 saatini at binmeye ayıran Bora, hafta içi öğlen saatlerinde Kavacıktaki ofisinden Maslaka geçerek at biniyor. Bora, at binmenin kendisi için bir yaşam biçimi olduğunu söylüyor ve ekliyor, Atlar lider yetiştirir, insan lider olmak istiyorsa ata binmeyi öğrenmelidir.
TEK ERKEK ÇOCUKTUM AMA EVİN PAŞASI OLMADIM
Nasıl bir çocukluk dönemi geçirdiniz?
İstanbulda doğdum. 7 yaşına kadar İstanbulda kaldım, sonra babamın görevi nedeniyle ilkokulu üç değişik ilde, Diyarbakır, Konya ve Erzurumda okudum. Daha sonra tahsil hayatıma Ankarada devam ettim. Ankara Koleji ve İktisadi İdari Bilimler Akademisinde okudum sonrasında ise yine Ankarada çalışmaya başladım. 17 sene Ankarada kaldım ve daha sonra memleketimiz olan İstan- bula dönüş yaptım. Ailemin hepsi İstanbuldaydı. Ankarada başlayan iş hayatım İstanbulda devam etti. İki ablam var, ben en küçük ve tek erkek çocuğum. Tek erkek ve küçük çocuk olmama rağmen evin paşası olma durumum yoktu. Ailem beni özgür bıraktı. Hiç baskı yapmadılar. Hatta orta öğrenimde epey devamsızlık yapardım, ama onlar da sonuca ulaşacağımı bildikleri için müdahale etmiyorlardı.
Ortaokul çağlarında 1966 yılında ata binmeye başladım. 1968 yılında, 13-14 yaşlarında genç milli takıma seçildim ve aynı yıl Balkan şampiyonu oldum.
Çocukluk hayalleriniz nelerdi? Ne olmak istiyordunuz?
Ben gerçekçi bir insanımdır, pek fazla hayal kurmam. Aslında kafamda çok net bir meslek yoktu. Enteresandır, kimyaya ilgim vardı. Belki kimya ile ilgili bir şeye meyil edebilirdim ama üniversite sınavlarında İktisadi ve İdari Bilimler Akademisini kazandım ve işletme bölümünü seçtim. İşletmeyi seçtiğim için de çok memnunum. Böylelikle kariyerim şekillenmiş oldu. Tabii müfettişlik işi tesadüf değil. Demek ki yöneticiliği hedeflemişim ki yöneticiliğin yolu müfettişlikten geçer diyorlardı, ben de askerliği bitirince müfettişlik sınavlarına girdim. İlk girdiğim sınav Ordu Yardımlaşma Kuru- munundu. Bu sınavı kazanıp, Oyakın büyük ve iyi bir kurum olduğuna dair telkinler de alınca başka bir kurumu denemedim. Oyakta beş yıla yakın müfettişlik yaptım. Otelin denetimini de, turizm şirketinin denetimini de, ordu pazarının denetimini de yaptım. Oyakın her türlü şirketinin idari ve mali denetimini yaptım.
AXA OYAK SİGORTADAN EMEKLİ OLDUM
Kariyer yolunuzu nasıl çizdiniz? Sigortacılığa nasıl başladınız? Hedefleriniz neydi?
Aslında sigorta sektöründe çalışmak gibi bir hedefim yoktu. Ama ilk işim Ordu Yardımlaşma Kurumunda oldu. Orada müfettiş olarak işe başladım. Orası da aslında askerler için kurulmuş, Emekli Sandığından sonra ikinci bir sigorta kurumu. Aktüerya ve sigorta kavramları ile orada karşılaştım. Aktüerya Müdürlüğünü denetliyorduk o zaman müfettiş olarak. Böylelikle sigorta ile bir yakınlaşma oldu. Daha sonra İstanbula yerleşmeye karar verince, Oyakın İstanbul iştiraklerinde ihtiyaç var mı diye sordum. Oyakın Motorlu Araçlar Ticaret diye otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir şirketi vardı. Orada bir işe girdim. Sonra o şirketin Çukurova-Adanadaki bölge müdürlüğünde vekaleten bölge müdürlüğü yaptım. Daha sonra şirket Oyak tarafından satıldı. Oyakta yetiştiğim, onların elemanı olduğum için, Oyak Sigortanın o dönemde aradığı teknik müdürlük görevine beni uygun gördüler. Böylece sigorta sektöründe en önemli göreve tepeden inme bir şekilde geldim diyebilirim. Oyak Sigorta o zaman çok küçük bir şirketti, 23 personeli vardı. Ben 2. veya 3. erkek personeldim gerisi hep bayandı. Bir süre sonra şirket büyümeye başlayınca genel müdür yardımcısı görevine getirildim. Bunlar 1984-1985 yılları. Daha sonra 1990 yılında genel müdürlük görevine başladım. 1990-2002 yıllarında genel müdürlük yaptıktan sonra 2002de emekli oldum. Ayrıldıktan sonra 2 yıl hiçbir şey yapmadım, dinlendim. Çünkü biz çok sıkı çalışmıştık, O dönemde Oyak Sigortayı 25. şirketten 1. şirketliğe yükselttik, Axa Oyak haline getirdik. Daha sonra 2006 yılına kadar danışmanlık gibi özel işler yaptım.
EN ÖNEMLİ VARLIĞIM EŞİM VE KIZIM
Sizin için ne önemlidir?
Hayatta en önemli varlığım eşim ve kızım. Hemen arkasından ata binmek geliyor. Ben 44 yıldır ata biniyorum. Çok kısa süreli ayrılıklar oldu, bel fıtığı ameliyatı geçirdiğimde 8 ay kadar uzak kaldım. Bunun dışında hiç ara vermedim. Artık ata binmek benim için yaşam biçimi oldu. Yapmazsam eksiklik hissediyorum. Ata binmek eliniz ayağınız tuttuğu müddetçe sürdürebileceğiniz bir spor, böyle de bir avantajı var.
Nasıl bir hayat görüşünüz var?
Ben hayata olumlu bakan pozitif bir insanım. Olaylar beni çok kısa süreli üzer. Hemen unuturum, kendime sorun edip strese girmem. O bakımdan her insanın hayatında olan ölümler dışında beni çok üzen bir şey yaşamadım. Beni en çok kızdıran şey insanların riyakarlığı, samimi olmamasıdır. Her şeye çok olumlu baktığım için kolay kolay kızmam da. Ata binmek terapi gibi. Ağzı dili olmayan canlı bir varlıkla uğraşıyorsunuz. O size dertlerini anlatamıyor bu yüzden onu anlamak, empati yapmak zorundasınız. Zaten artık ata binmek birçok hastalığın tedavisinde de kullanılıyor. Haftada 10 saat ata biniyorum, hafta sonları çok daha yoğun olmak üzere. Hafta içi öğlen tatilinde yemek yemeyip ata binip işe geri dönüyorum. Bu kış programı, yazın ise işten sonra akşamüstü gelebiliyorum buraya.
TARİH KİTAPLARI İLK TERCİHİM
Kitap okur musunuz?
Kitap okumayı severim, daha çok tarih kitaplarını tercih ediyorum. Günlük hayatta maillerimi okumak çok ciddi vaktimi alıyor. Ama akşamları hatta sabah kalkınca okumayı seviyorum. En son Osmanlı tarihini anlatan bir kitap okudum.
Müzikle aranız nasıl?
Müziğe kabiliyetim yok. Hatta ortaokulda müzik dersinden atılmıştım. Nota okurken hoca dalga geçiyorum sanmıştı halbuki geçmiyordum. Çok ağrıma gitmişti. Müziğe böyle bir kabiliyetsizliğim var. Eşim İTÜ Devlet Konservatuarı Temel Bilimler Bölümü mezunu. Eşim de kulağımın iyi olmadığını söyler. Evde müzik dinleriz, her tür müziğin iyisini dinlemeyi seviyorum.
Eşim okurken kanun çalıyordu ama artık çalmıyor. Kardeşi ise keman çalıyor, kayınvalidemin de sesi çok güzeldir. Onların ailecek müziğe yeteneği var.
Doğayla ilgili misiniz?
Açık havada çok vakit geçiriyorum. Zaten ata bindiğim için bütün vaktim doğada geçiyor.
At binmeye ilk olarak Ankara Atlı Spor Kulübünde başladım. Daha sonra İstanbula gelince Galatasarayın Binicilik Kulübüne üye oldum. 15 senedir de Atlı Spor Kulübüne üyeyim.
Tatillerinizi nasıl geçirmeyi seviyorsunuz?
Eşimle ve kızımla dinlenmeyi seviyoruz. 21 yaşında Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesinde okuyan bir kızım var. 8-9 yaşlarında ata bir süre bindi ama spora karşı çok ilgisi yok. Daha çok sosyal aktivitelere ilgisi var. Ailecek her sene Didimdeki yazlığımıza gideriz. Ayrıca Türkiyede 4-5 günlük otel tatili yapıyoruz ve araba kiralayıp 4-5 gün Avrupada gezmeyi seviyoruz. Avrupada araba kullanmadığım, görmediğim yer yok diyebilirim. İnternet çıktıktan sonra yurtdışı programları da çok kolaylaştı. Avrupada daha çok şehir dışındaki otellerde kalmayı tercih ediyoruz. Köyleri çok seviyoruz, özellikle İtalyan köylerini.
KÜÇÜK BİR TARIM ARAZİSİ EDİNMEYİ PLANLIYORUM
Emeklilik için planlarınız neler?
Tarım sigortasıyla uğraştığımız için tarım kesimiyle çok ciddi bir yakınlaşmamız oldu. Hem fiilen gezip görüyorum, hem de öğreniyorum. Toprakla uğraşmak, bir şeyler üretmek çok zevkli, insanı hayata bağlayan bir olay. Dolayısıyla niyetim küçük bir tarım arazisi edinmek. Orada küçük çapta meyve üretmek, eğer imkan olursa 5-10 inekle süt inekçiliği yapmak. Tabii atım da olur, böylece çevreyi dolaşırım. Balıkesir - Çanakkale -Lapseki- Biga civarında olmayı düşünüyorum. Hem İstanbula ulaşımı kolay hem de güneye göre iklim şartları daha uygun.
ATÇILIK BÜTÜN BOŞ ZAMANIMI DOLDURUYOR
Atçılığın yanında keyif aldığınız başka bir hobiniz var mı?
Evin ufak tefek tamir işlerini yapmasını severim, elim de yatkındır. Onun dışında bu spor bütün vaktinizi alan bir spor. Dolayısıyla başka bir hobiye fırsatım kalmıyor. Evde tamir işlerini, bahçeyi sulamayı ve ahşapları cilalamayı seviyorum. Hayvanları seviyorum. Özellikle ailecek kedi severiz. Evin padişahı olan Beyaz isimli bir kedimiz var. Toplamda 5 kedimiz var ama hiç görmediğimiz kediler de ara sıra gelip gidiyor. Çünkü kapımızın önünde devamlı kedi maması bulunduruyoruz.
Hobinizin iş yaşamınıza herhangi bir katkısı, getirisi oldu mu?
Ata binmek bir tür terapi. Böylelikle iş hayatında daha sakin, hoşgörülü olabiliyorum. İş hayatındaki sorunları ata binerken unutuyorum. Atın üzerine bindiğiniz vakit ne kadar sorununuz varsa hepsinden uzaklaşıyorsunuz. Dolayısıyla çok faydasını gördüm. İnsanları daha kolay anlıyorsunuz. Atı anlayabildikten sonra insanı anlamak çok kolay. İlişkilerde böyle bir avantaj sağlıyor. Sanırım bir firma at kullanarak yöneticilere liderlik eğitimi veriyormuş. Atlar lider yetiştirir diyebilirim. İnsan lider olmak istiyorsa ata binmeyi öğrenmelidir.
Sigortacı Gazetesi