Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Geçen yıl döviz kuruna 15 kez müdahalede bulunan Merkez Bankası’na 2018’de de hayli iş düşecek. Piyasalarda ilk yarı oynak geçebilir. Yatırımcısının yüzünü güldüren BIST üzerindeki yükleri atarsa ilk etapta 136 bini test edebilir. Kurda dalgalanma yaşanabilir
Geçtiğimiz yıla zorlu bir başlangıç yapmıştık; vergi ve istihdam teşvikleriyle, Kredi Garanti Fonu (KGF) sayesinde yaşanabilecek sıkıntılar çabuk aşıldı ve üçüncü çeyrekte yüzde 11.1’lik bir büyüme rakamına ulaştık. Yıllık büyüme olarak da yüzde 6’nın üzerinde bir rakamı ile karşılaşacağız gibi görünüyor. Büyümenin geniş toplum kesimlerince hissedilmemesi ya da işsizlik rakamlarında da anlamlı bir düşüşü sağlamamış olmasını bir yana koyarsak, sağlanan peformansın sürdürülebilirliği asıl tartışılan konu oldu. KGF’nin vadesi dolacak ve kullanılmayan kısmı da dahil edildiğinde 140 milyar TL’ye yakın bir desteğin bu yıl da sağlanacağı açıklandı.
2018’de ek tedbirler gelmezse yüzde 4’e yakın bir seviyeyi yakalamamızın zor olacağı bir sene olacağını tahmin ediyorum. Enflasyonun, büyümenin 2017’deki gibi iç talep ile sağlanmaya çalışılması durumunda; yılın ilk çeyreğindeki baz etkisi avantajını bir yana koyarsak; düşük de olsa çift hanelerle yılı bitireceğini tahmin ediyorum. Toparlanan Avrupa ve dünya, ihracat tarafından büyümeye destek verecektir. Geçtiğimiz yıl KGF sonrasında artan bankacılık fonlama maliyetlerinin bu yıla da yansıyacağını ve bunun iç talep üzerinden büyümeyi finanse etmeyi maliyetli hale getireceğini varsayıyorum.
Fonlama maliyetleri artıyor
Fed’den gelecek faiz artışları, Avrupa tarafından uygulanan ‘sessiz yaptırımların’ önümüzdeki yıl ihtiyaç duyulacak fonlamanın maliyetini artıracağını kestirmek çok da zor değil. Bu nedenle gerek yatırım, gerekse de geçmişten gelen ve büyümenin ihtiyaç duyacağı fonlamanın bu sene yine kamu üzerinden sağlanması ihtimalini artırıyor. Bu fonlama kamu bankaları ve/veya Hazine üzerinden olabilecek. Hazine geçtiğimiz yıl vadesi dolan borcunun yüzde 25’i kadar fazla borçlandı. Hazine; bu yıl vadesi dolacak borcunun yüzde 10 fazlasını borçlanacağını açıkladı. Ancak bu oranın da üzerine çıkılması ihtimali yüksek.
ABD’de devam eden “Zarrab davası” olarak ünlenen davanın sonuçları da bu yılın fonlama maliyetlerinin daha fazla artıp, artmayacağı konusunda da önem arz edecek.
Kurda kritik seviye
3.7925 seviyelerinden 2017 yılını kapatan dolar/TL kurunda, yılın ikinci çeyreğinde yeni yüksekler görülecek diye tahmin ediyorum. 4.2500-4.2750 seviyeleri test edilebilir. Bu döneme kadar TCMB’nin politika faizleri; düşük baz etkisinden dolayı düşeceği tahmin edilen enflasyon nedeniyle; büyük oranda yatay/sabit kalacaktır. Kurlarda tahmin ettiğim oynaklık yaşanacak olursa bu durumda TCMB’nin yeniden faizleri artırması söz konusu olabilecek. Böylesi bir durumda dolar/TL kuru yılın ikinci yarısında yatay bir seyir izleyecektir. Ancak Merkez Bankası’nın gerek faiz gerekse diğer araçlarıyla doğru politikaları oluşturamadığı durumda hem yeni yükseklerin görülmesi, hem de karar almakta zorluk yaratacak olan oynaklık artışı kaçınılmaz olacaktır. Bu durumda 4.55 seviyelerinin dahi görülmesi ihtimali ortaya çıkacak.
Yılın ilk yarısı oynak geçer
Yılın son günlerinde Trump’ın onaylaması sonrasında yürürlüğe giren ABD’deki vergi paketi; ABD’li şirketlerin ülke dışındaki kârlarını, ülkeye getirmelerini düşük vergi oranıyla teşvik ediyor. Yılın ilk çeyreğinde bu akımın hemen başlamayacağı varsayımıyla görece olarak 2017 yılının devamı olarak olumlu geçebilir. Ancak sonrasında ABD’ye yönelebilecek fonlar bir yandan döviz, diğer yandan da küresel dolar likiditesinde oynaklıkları artıracaktır. Yılın ikinci çeyreği bir yandan bu akımlar, diğer yandan da yukarıda bahsetmiş olduğu fonlama maliyetlerini artıran sebeplerle birlikte yüksek oynaklığa sahne olabilir. Yılın ikinci yarış başlamadan önce Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na hayli iş düşecek diye tahmin ediyorum. Bu yılın; iç politika açısından en önemli “uç risklerinden” birisi Başkanlık ve genel seçimin erkene alınması olacaktır. Bir erken seçim tüm riskleri ve piyasa oynaklıklarını artıracaktır. Aşağıdaki tahminlerime bu riski tam olarak dahil etmiş değilim.
Faizler yüksek kalır
Geçtiğimiz yılın başında yüzde 12’ler kadar yükselen, sonrasında yılın önemli kısmını yüzde 10.30-11.00 arasında geçiren 10 yıllık tahvil getirileri, Kasım ayında yüzde 13.22’ye kadar yükseldi. Yılın son haftalarında gelen alımlar ve ABD vize haberiyle yılı 11.75 seviyesinden kapatan 10 yıllık tahvil getirilerinin yılın ortalarına doğru yüzde 13.50-14.00 seviyelerini test edeceğini tahmin ediyorum. Bu yükselişin bir kısmı küresel Faiz artışlarından, bir kısmı da Hazine’nin yüksek borçlanmasından kaynaklanacağını varsayıyorum. TCMB’nin izleyeceği politikalar faizlerin ne kadar süre yüksek kalacağı konusunda belirleyici olacaktır. Başarılı politikalar yeniden 10 yıllık tahvil getirilerini yüzde 10.50-11.00 bandına geri getirebilecek. Bu yılın; para politikası açısından en önemli “uç risklerinden” birisi KGF fonlaması gibi sebeplerle Merkez Bankası kaynaklarına el atılması olacaktır.
Borsa 150 bine gider mi?
TL bazında yüzde 50’ye yaklaşan getirisi ile 115 bin 333’ten geçtiğimiz yılı kapatan BIST 100 endeksi bu yıl da oynak bir seyir izleyecek gibi görünüyor. BIST 100 endeksi her ne kadar kendi rekorunu kırmış olsa da diğer gelişen ülke piyasalarından negatif olarak ayrıştığı bir yılı geride bıraktı. Bu negatif ayrışmada hepimizin bildiği olaylar ve gelişmeler etkili oldu.
ABD’deki davadan sonra bazı bankalara ceza gelmesi durumunda bu cezanın miktarı, ödenip ödenmeyeceği (Ödenmemesinin sonuçlarını tahmin dahi edemiyorum), bankacılık sektörüne ve dolayısıyla Borsa’ya etkisi olumsuz olacaktır. Sürecin nasıl ele alınacağı bu etkinin ne kadar süreceği konusunda da belirleyici olacaktır. Eğer bir ceza gelmez veya sembolik bir miktarda olursa Borsa İstanbul bundan çok olumlu etkilenecektir. Geçtiğimiz yılın yüklerinin bir çoğundan da kurtulması söz konusu olabilecektir. Bu durumda ilk aşamada 136 bin 500 sonrasında da 150 bin seviyeleri resmin içine girecektir. Olumsuz bir tablonun ortaya çıkması durumunda ilk aşamada 96.800 ardından da 88.600 seviyelerinin test edilmesi söz konusu olabilecek. Bu yılın; borsa açısından en önemli “uç risklerinden” birisi ABD’den bazı bankalara gelebilecek cezanın ödenmemesi halinde bankacılık sistemine gelebilecek yaptırımlar.
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.