Mayıs ayında 93 bin puana ulaşarak tarihî rekor kıran Borsa İstanbul (BİST), kredi not artışı beklentisinin sona ermesi, ABD Merkez Bankası politika değişikliği ve Türkiye’de Gezi Parkı ile başlayan olaylarla büyük bir düşüş yaşadı. Zaman Gazetesi Yazarı Selim Işıklar, borsadaki gelişmeleri ve önümüzdeki dönemde borsaya yön verecek olayları yazdı. İşte o yazı:
Olaylar, 11 yıldır devam eden siyasî istikrarı zedeleyecek boyuta ulaşabileceği algısı ile piyasalar üzerinde önemli bir etki yapmış gözüküyor. Tahvil fiyatlarının bir anda yüzde 4,6’dan yüzde 9,5’lara yükselmesi ve Türk Lirası’nın son bir ayda yüzde 8 değer yitirmesinin birden çok sebebi bulunuyor. Türkiye beklentiler doğrultusunda son bir buçuk yılda diğer piyasalardan olumlu bir ayrışma göstermişti. Güçlü lira ve devam eden sıcak para girişleri not artış beklentisiyle hızlanmış ve döviz rezervlerini 135 milyar dolara yükseltmişti. Küresel oyuncular Çin, Rusya ve Brezilya piyasalarından bir süre önce çıkmaya başlamasına rağmen Türkiye’yi tercih etmeye devam etmişlerdi. İsrail’in Türkiye’den özür dilediği ile ilgili haberlerin çıktığı sırada çözüm sürecinin de başladığı haberleri piyasalarda not artışı geleceğinin adeta müjdesini verir gibiydi. Gerçekten de Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyareti sonrası önce not artışı geldi. Endeks rekorlar kırarken tahvil fiyatları tarihî bir düşüşle yüzde 4,6’yı görmüştü.
Ancak iyi haberler çok uzun sürmeden Fitch’in uzun süredir ayak direyerek not artışını geciktirdiği siyasî riskler devreye girdi. Hiç gündemde yokken toplumsal olaylar başladı, riskler arttı. Bu sırada Türkiye, Brezilya ve Mısır’da gösteriler birbiri ardına başlatıldı. Mega spekülatörler ABD dahil olmak üzere negatif kazanç elde ettikleri piyasalarda bir anda tahvil fiyatları üzerinde inanılmaz bir baskı oluşturdular. Sonuçta yükselen enflasyon verileri ve son 11 yılda baskı altında kalan kurlar üzerinde baskı yapmaya başladı ve bu ülkelerde doların ateşi yükselmeye başladı.
Bundan sonra neler olabileceğini anlayabilmek için 23 Temmuz’daki Merkez Bankası’nın (TCMB) toplantısında alınacak kararlar sonrası piyasalardaki yansımalar, ardından temmuz sonunda gerçekleşecek ABD Merkez Bankası kararı oldukça önem kazanmış durumda. Dünya politikalarını yönlendirenler, kontrol elde etmek istedikleri ülkelerde darbeleri görmezden gelen güçler önümüzdeki süreçte yine ekonomi ve piyasa hareketleriyle bir sonuç elde etmek isterlerse hem borsalar hem döviz piyasaları hem de tahvil piyasalarında ciddi oynaklıklara sebep olabilirler. Şu ana kadar BİST yüzde 26 değer kaybetmiş durumda. Borsa İstanbul Brezilya, İtalya, İspanya, Yunanistan, Çin ve daha birçok ülke borsasına göre bir hayli değerli. Ancak ABD ve Almanya borsalarının rekorlar kırdığı bir ortamda üstelik birçok olumlu haberin etkisiyle bir yükseliş yaşamaktaydı. Bu olumlu tablo yerini belirsizliğe bırakınca olanlar oldu. Bu noktadan sonra Borsa 70 bin psikolojik sınırında tutunmaya çalışarak yukarı tepkiler vermek isteyecektir. Ancak 70 bin aşağı kırılırsa trend değişikliği hız kazanacaktır. Algısal olarak gelişmekte olan ülkelerden daha da fazla çıkışa mı zorlanılacak yoksa geçen hafta olduğu gibi ‘yanlış anlaşıldık, değişen bir şey yok’ noktasına mı gelinecek son derece önemli.
Yaşanan olaylara baktığımızda Mısır’daki darbe başta olmak üzere oldukça kırılgan bir zemin var önümüzde. Gerek Borsa gerekse diğer piyasalardaki güçlü duruşu tersine çevirmek isteyen çabalar ve gelişmeler ekonomi yönetimini oldukça zorluyor. Yükselen dış açıklar, enflasyon faizler üzerinde baskı yaptıkça lirayı olması gerekenden fazla savunmak daha fazla tahribata yol açabilir.
Gelişmekte olan ülkelerin para birimleri değer kaybediyor
Türk Lirası, dolar karşısında son üç ayda yaklaşık yüzde 10,6 değer kaybetmiş durumda. Merkez Bankası’nın müdahale olarak nitelendirilen üst üste yaptığı döviz satış ihaleleri doların yükselişini frenledi ama yükseliş eğilimi henüz sona ermiş gözükmedi. Özellikle hafta içinde ABD Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke’nin açıklamaları sonrası bir ara 1,926 seviyesine kadar indiyse de cuma günü yeniden 1.962’ye kadar yükseldi. Bu arada altın fiyatlarındaki yükselişin de etkisiyle Merkez Bankası döviz rezervleri 122,5 milyar dolardan 123,6 milyar dolara yükseldi. Diğer gelişmekte olan ülkelere baktığımızda yerel para birimlerinin dolar karşısında yüzde 37’lere varan değer kayıplarını görmekteyiz. Brezilya Reali son üç ayda yüzde 16, Güney Afrika Raundu ise dolar karşısında son bir yılda yüzde 37 devalüe oldular. Son 8-9 ayda Japonya para birimi yen ise yüzde 33 değer kaybetti. İsrail para birimi şekel ve Çin Yuanı ise değer kazanan ender para birimleri oldular. Türk Lirası Merkez Bankası kontrolünde nispeten daha az değer kaybetti. Ancak yüzde 8’i aşan haziran ayı enflasyonu ve yüzde 9’u aşan tahvil fiyatları, Merkez Bankası’nı 23 Temmuz’daki toplantıda zorlayacak gelişmeler. Brezilya’da enflasyon yüzde 5,3’ü aşmasına rağmen politika faizi yüzde 8’ler düzeyinde bulunuyor. Açıkçası önümüzdeki haftalarda gerek döviz piyasaları gerekse
faiz cephesi oldukça gergin bir şekilde hareket ederek temmuz sonundaki FED toplantısına odaklanacak ve rüzgârın terse dönmesini bekleyecek gibi görünüyor. Ama risklerin her zamankinden yüksek olduğu bir süreçte güçlü lira politikası daha ne kadar devam edecek soru işareti.