Biz seçimlerde olmayacağız!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, teröristbaşı müebbet mahkumu Abdullah Öcalan'la ve Türkiye gündemine ilişkin soruları yanıtladı
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çözüm süreciyle ilgili, "Birisine bakarsanız çekilme süreci bitti diyor. Yalan söylüyor. Hayır, çekilme süreci bitmedi. Başbakanımız doğru söylüyor. Nefes alışlarının bile hesaplarının yapıldığı, nereden ne kadar insanın dışarıya çıktığını bilebilecek bir istihbarat gücümüz var. Yüzde 20 dediyse Başbakanımız, öpsünler başına koysunlar" dedi.
Arınç, Habertürk TV'de gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.
Soruları 3-4 gündür kaldığı Kızılcahamam'da yanıtlayan Arınç, 2-3 Kasım'da Ak Parti'nin Kızılcahamam'da bir kampı olacağını söyledi.
Çözüm sürecine ilişkin farklı açıklamalar olduğu ifade edilerek, "Örgüt gereken adımları atmıyor mu? Öcalan, araçsal kimlikten stratejik konuma evrilmek istediğini söyledi. Rolünü başardı mı ki böyle bir konuma geçmeyi planlıyor" sorusu üzerine Arınç, çözüm sürecinin Türkiye'nin bir şansı olduğunu, sürecin başarıya ulaşması durumunda Türkiye'nin yıllardan beri çektiği acılardan, sıkıntılardan, tehditlerden, korkulardan kurtulmuş olacağını vurguladı.
Süreci özetleyen Arınç, yaklaşık 8 ayın geride kaldığını ve eylemsizlik halinin herkesi mutlu ettiğini belirtti.
Arınç, "Burada önemli olun şudur, BDP de Öcalan da şunu söylüyor, 'hiçbir konuyu pazarlık etmedik ancak şunda anlaştık, eylem yapılmayacak, silahlı eylem olmayacak, ondan sonra silahlı unsurlar ülke dışına çıkacak, ondan sonra da tamamen silah bırakma olacak ve artık silahların konuşmadığı, şiddetin tamamen durduğu, fikirlerin, siyasetin konuşabildiği bir alan meydana gelecek' Buna kimse hayır diyemez" diye konuştu.
Terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan'ın bunu örgütüne yönelik söylediğini ifade eden Arınç, Öcalan'ın hitap ettiği kitlenin birden fazla olduğuna işaret etti.
"Bunların her birinin 'evet' demesi gerekiyordu. Şu ana kadar 'evet' dediğini gördük" diyen Arınç, şöyle devam etti:
"Öcalan'ın kesin ve kati olarak silahlı unsurların terketmesi ve artık silahlı eylemlerden vazgeçilerek, bir fikir ve siyaset döneminin başlaması iradesi onda çok güçlü biçimde yer alıyor. Kandil'e baktığımız zaman orada bu işi yönetici durumunda olanlar kendileri evet demiş olsalar bile orta kademelerde veya alt kademelerde buna hemen 'evet' denilemeyeceğini, bir ikna sürecinin geçerli olması gerektiğini söylediler. Bir başka yerdeki silahlı unsurlar kısmen azaltarak, kısmen yavaşlatarak bir deneme yanılma sürecini kullanmak istiyor. Bizim hükümetimize düşen görev, istihbarat teşkilatımızın bilgileri değerlendirmesi sonucunda başlattığı sürecin kesintiye uğramadan sonuca ulaşmasıdır. Bizden tek birşey istenmişti. 1993'te olduğu gibi biz çekilirken bizi vurmayın. Çünkü o zamanlar 500'e yakın örgüt elemanının öldürüldüğü, tuzağa düşürüldüğü, pusuya düşürüldüğü söylendi. Bizzat Başbakanımız 'unsurlar çekilirken herhangi bir silahlı eylem olmadıkça güvenlik güçleri size karşı bir operasyon yapmaz. Biz bu işin meraklısı değiliz yeter ki siz gidin. Silahlarınızla birlikte bu ülkenin dışına çıkın. Hiçbirinize herhangi bir silahlı baskın veya bu süreci inkıtaya uğratacak bir eylem yapılmayacak. Şu ana kadar böyle bir şey olmadı. Az çekildiler, çok çekildiler, hızlı oldu, yavaş oldu ama süreç devam ediyor."
"Sabırla metanetle..."
Hükümet üyeleri olarak sabırla metanetle bu işin sonuca ulaşabileceğini ve bundan umutlu olduklarını söylediklerini belirten Arınç, örgütün fikir olarak da eylem olarak da şiddetten kolay kolay uzaklaşmadığını söyledi.
Arınç, "Kandil'den yapılan açıklamalar, gazetelerde boy boy fotoğraflarıyla, maşallah bu işin meraklısı da çok. Gidiyorlar röportajlar yapıyorlar ve orada isimlerini bütün kamuoyunun bildiği kimbilir hangi noktaya lider pozisyonunda görünenler HPG'nin başı mıdır, KCK'nın eşbaşkanı mıdır, neyse o insanların acıtıcı, incitici, ajite edici davranışlarıyla ve sözleriyle karşılaşıyoruz" dedi.
BDP'li milletvekillerinin bir kısmının bu konuda çok duyarlı olduğunu dile getiren Arınç, "Bir kısmının da ağzından ateş çıkıyor, bazen ateş yerine mermi çıkıyor. Toplumları tahrik ediyorlar" diye konuştu.
"Çok başlılık bunun nedeni olabilir mi" sorusu üzerine Arınç, "Şüphesiz her biri Öcalan'a karşı mesaj vermeye çalışıyor. Televizyon izlediğini de biliyorlar ya bağlılık yeminleri yapıyorlar, 'ben daha çok Öcalancıyım, ben daha çok Öcalancıyım'... Öcalan'dan çıkmamış, çıkması mümkün olmayan bilebildiğimiz kadarıyla bir takım mesajları kendileri veriyor pozisyonuna giriyorlar. Bir kısmı dışarıda Öcalan'a karşı adeta liderlik mücadelesi içerisinde" değerlendirmesinde bulundu.
"Tarih vermek doğru değil"
"Öcalan'ın otoritesini sarsmıyor mu bu? Haziran'da bitecekti eylül oldu hala yüzde 20" sorusuna karşılık Arınç, tarih vermenin doğru olmadığını söyledi.
Arınç, "Biz bu süreci devam ettirirken hiçbir zaman tarihler üzerinde durmadık ama en kısa zamanda ve en yakın biçimde. Çünkü eğer bu geri çekilme, yurt dışına çıkma, topraklarımızın dışına çıkma, ne kadar erken biterse süreç o kadar kesintiye uğramadan sonuçlanmış olur. Arada mesafe uzadıkça başka muzır maniler girer" dedi.
Şu anda silahlı baskınlar olmamasına karşın, yol kesme, adam kaçırma gibi eylemlerin sürdüğünü anlatan Arınç, şunları söyledi:
"Bu süreci baltalamak için girişimde bulunan bildiğimiz bir kaç çevre var. Bu çevrelerin bu eylemlerine rağmen yine sabır içindeyiz ve Öcalan'ın iradesini kendi iradeleri olarak kabul etmişlerse Öcalan'ın sözlerine bağlı olmak noktasında onlar bir samimiyet testinden geçiyorlar. Öcalan'a rağmen 'biz bu işi barıkmayız' düşüncesi, Öcalan'ı safdışı etmek düşüncesidir, Öcalan'ı güçsüz gösterme düşüncesidir. 'Bizim elimizde silah var, sen orada esirsin, senin söylediğin o kadar bizi bağlamaz' sözüdür. Burada Öcalan da aslında bu süreç devam ettikçe kendisine bağlı olduğunu zannettiği bir takım insanların belki onun kuyusunu ne kadar çok kazmak istediklerini daha yakından görecektir."
"Öcalan stratejik konumda zaten"
"Bir kaç çevre dediniz, o çevreyi açabilir misiniz ve neden Öcalan bu tabloda stratejik konuma geçmek istiyor" sorusu üzerine Arınç, "Öcalan stratejik konumda zaten. 'Ben bir araç değilim' diyor, kendini böyle görüyor, doğru da olabilir. 'Ben bu süreçte şiddeti yok edeceğim' diyen bir insan stratejik bir konumdadır. Kendisine bağlı olduğuna inandığı insanların bu işi bitirebilecek güçte olduklarını görmek onu stratejik bir konumda tutar" dedi.
Öcalan'ın bu sözünün kendi tabanına yönelik olduğunu düşündüğünü belirten Arınç, "(Siz hala bana verdiğiniz sözü tutmadınız, 'evet' dediniz ama yanlış ve çirkin işler yapıyorsunuz, ben de bunu bir yere not ediyorum) demek istiyor, yoksa bizimle bir alışverişi yok. Biz onunla herhangi bir pazarlık yapmadık ama Türkiye'de terörün bitmesi konusunda Öcalan kritik bir rol oynuyor. Bu rolünde başarılı olursa ve etkili olursa Türkiye çok önemli bir meseleyi inşallah çözmüş olacak" diye konuştu.
BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Gündemlerinde af olmadığını ifade Arınç, "Gündemimizde af yok. Rahatlıkla ve samimiyetle söyleyebilirim. İkincisi bu sürecin başından itibaren ne Öcalan ne de Öcalan ile bağlantı kuranlar da affı söylememişlerdir. Geçmişte söylemişlerdir, ama af artık bu süreç içerisinde kesinlikle gündeme gelmemektedir" dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. PKK’nın çekilme sürecini değerlendiren Arınç, şöyle konuştu: "Çözüm sürecinde çok çalışıyoruz. Başarıya ulaşırsa Türkiye korkulardan, tehditlerden kurtulmuş olacak sabırlıyız. Aralık ayında başlayan süreç, neredeyse 8 ayını doldurdu. Eylemsizlik hali eyvallah. Adeta bir bahar havasının olması herkesi mutlu etti. BDP de Öcalan da diyor ki, ’insanlar ölmeyecek, silahlar ülke dışına çıkacak. Silahların konuşmadığı, fikirlerin, siyasetin konuştuğu bir alan olacak.’ Buna kimse hayır diyemez. Öcalan’ın 21 Mart’ta yankılanan sözüydü. Evet denildiğini toplumlar tarafından gördük. Öcalan’ın hitap ettiği kitle, bizim irademiz, önderimizin iradesi diyen kitleler birden fazla. Bunların her birinin evet demesi gerekiyor. Şu ana kadar biz evet denildiğini gördük. Öcalan’ın kesin ve kati olarak artık silahlı eylemelerin son bulması. Kandil’e baktığımız zaman kendileri evet demiş olsa bile bir ikna süreci gerektiğini söylediler. Ne yazık ki örgüt fikir ve eylem olarak şiddetten kolay kolay uzaklaşmıyor" dedi.
Kandil’de yapılan bazı açıklamaların sürece zarar verdiğini ifade eden Arınç şunları söyledi: "Öcalan’a karşı mesaj gönderiyor. Ben daha fazla Öcalancıyım gibi. Öcalan’a karşı bir liderlik mücadelesi içerisinde." PKK’nın tamamen çekilmesine ilişkin kesin bir tarih vermenin doğru olmadığını söyleyen Arınç, çekilmenin en kısa sürede olması gerektiğini belirtti.
AFFI DÜŞÜNMÜYORUZ
Genel af olup olmayacağına yönelik bir soru üzerine Arınç şöyle konuştu: "Hiç birimiz, hükümet üyesi olarak, Başbakanımız olarak affı düşünmüyoruz. Gündemimizde af yok. Rahatlıkla ve samimiyetle söyleyebilirim. İkincisi bu sürecin başından itibaren ne Öcalan ne de Öcalan ile bağlantı kuranlar da affı söylememişlerdir. Geçmişte söylemişlerdir. Ama af artık bu süreç içerisinde kesinlikle gündeme gelmemektedir."
Demokratikleşme paketinde Ruhban Okulu’na yönelik bazı hazırlıkların da olduğunu söyleyen Arınç, hükümet olarak olumlu yaklaşım içerinde olduklarını dile getirdi.
KÜRT KONFERANSI’NA CHP’DEN KATILIM OLACAĞI SÖYLENİYOR
Erbil’de yapılacak olan Kürt Konferansı’nı değerlendiren Arınç, "Bu konferans, Öcalan’ın da istekleri arasında. Zannediyorum 4 konferans toplanması talimatını vermişti. Biz, bu konferansa ne parti olarak, ne hükümet olarak katılmayacağız. Cumhuriyet Halk Partisi’nden katılım olacağı söyleniyor. Ona bir şey diyemem. Konferansa, çok renkli, fikir ve siyaset olsun demenin dışında başka unsurların da katılacağı bir toplantı halinde geldi. Biz üşüdük. Üşüdüğümüz için biz Ak Parti olarak bu konuda kesinlikle kimsenin katılacağını düşünmüyoruz. Katılmasını da arzu etmiyoruz" ifadelerine yer verdi.
KERKÜK’Ü ZİYARET EDEMEDİLER
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Irak ziyaretine de değinen Arınç, "Gitmesi açısından olumlu bakabiliriz. Gidiyor da ne yapıyor? Niçin gidiyor? Kimlerle görüşüyor? Bunları görmemiz lazım. Irak güvenli olmayan bir ülke. Dışişleri Bakanlığımız istihbarat olarak gidilmemesi gerektiğini güvenliğin olmadığını söyledi. Ama onlar kahramanlık tasladılar. Gittiler ama yeşil bölgenin dışına çıkamadılar. Kerkük’ü ziyaret edemediler" dedi.
Kılıçdaroğlu’nun Malik’i ile görüştüğünü belirten Arınç, Malik’i ile Türkiye ilişkilerini iyileştirmeye yönelik görüşmeleri halinde bunun takdir edileceğini, ancak Irak ile ilgili ortada somut bir netice görmediğini dile getirdi.
ARINÇ: "YENİ BİR TEZKEREYİ GÜCÜMÜZ YETERSE BİZ ÇIKARIRIZ"
Başabakan Yardımcısı Bülent Arınç, İngiltere, Fransa, ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’ye müdahaleyi gündeme getirdiklerini kaydetti. Arınç, "Yeni bir tezkere gerekirse, o zaman CHP karşı çıkar. MHP’de umarım karşı çıkar. Çünkü ağızlarının çalımına bakarsak onlar da böyle bir operasyonun içerisinde Türkiye’nin yer almasını istemiyor olabilirler. Gücümüz yeterse biz çıkarırız. Böyle bir koalisyonun içerisinde yer alırız" dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Arınç, Türkiye’nin Suriye politikasına ilişkin olarak şöyle konuştu: "İngiltere, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri başı çekmek suretiyle böyle bir organizasyonu müdahaleyi gündeme getirdiler. Bu açıklama bence olumludur. Ve Obama’nın gerçek düşüncelerini aksettirdiğini de zannediyorum. Yani bir koalisyon olursa Güvenlik Konseyi’nin dışında, dışişleri bakanımız Türkiye’nin de bunun içerisinde yer alabileceğini söyledi. Bu 3-4 ülkeli bir koalisyon olmaz. Nereden baksanız 20-25 ülkeli bir koalisyon olur. Bu koalisyonun içerisinde, Türkiye yine hem bir görev olarak hem de insani amaçlarla bu katliamın sona ermesi için yer alır. Şüphesiz buna meclisin karar vermesi gerekir. Bunun için de elimizde bir tezkere var. Yeni bir tezkere gerekirse, o zaman CHP karşı çıkar. MHP’de umarım karşı çıkar. Çünkü ağızlarının çalımına bakarsak onlar da böyle bir operasyonun içerisinde Türkiye’nin yer almasını istemiyor olabilirler. Gücümüz yeterse biz çıkarırız. Böyle bir koalisyonun içerisinde yer alırız."
PKK’NIN ELİNDE KİMYASAL SİLAH YOK
PKK’nın elinde kimyasal silah olmadığını söyleyen Arınç, "Hayır yok. Böyle bir istihbarat yok. Bence bu biraz propaganda amaçlı veya dezenformasyon amaçlı. Biz kimin elinde az çok ne olduğunu biliyoruz" dedi.
HAYVANLAR BİLE AĞLAR
Başbakan’ın geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında duygulanarak göz yaşı dökmesinin insani bir durum olduğunu söyleyen Arınç, "Bilirim ki hayvanlar bile ağlar. Çok tabii şeyler bunlar. En çok bana söylendiği için ben bu işin mağduruyum. Yapmacık değil duygusal bir insanım. Başbakanımız daha metin bir insan, daha cesur, ağlamamak için kendisini belki de zorlayan bir insan. Ben basit olaylar karşısında bile zaman zaman duygulanabiliyorum. Bundan dolayı yerli yersiz bazen de şikayetçiyim. Ama bu yapay olamaz. Hiç ağlamam diyen bir insana acırım. Sen de hiç mi merhamet yok?" diye konuştu.
MAVİ MARMARA TAZMİNAT KONUSUNDA HENÜZ ANLAŞMADIK
Mavi Marmara olayının haksız bir fiil olduğunu belirten Arınç, "Biz kendileri ile tazminat konusunda henüz anlaşmadık. Buna uygun bir tazminatı biz ancak konuşabiliriz. İrtibatı kesmiş değiliz. Bu işin sonuçlanmasını istiyorum. Böylece diplomatik ilişkiler de normalleşecek. Süreç devam ediyor" dedi.
Ak Parti’yi kapatma davasını değerlendiren Arınç, "Önümüzde uzun bir süreç var. Beğenmediğimiz noktaları temyiz etme hakkımız var" dedi.
Önümüzdeki seçimlerde başörtülü milletvekili olup olmayacağı konusunda ise henüz bu konuda yerleşmiş bir beraberlik olmadığını, yapılacak düzenlemelerle bunun mümkün olabileceğini ifade etti. Arınç, yapılacak düzenlemelerle 2015 yılından önce, başörtüsü kullanmak isteyen milletvekillerinin başörtüsünü kullanabileceğini söyledi.
YENİ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
Arınç, yeni Anayasa değişikliğinin seçimden önce TBMM’den geçip geçmeyeceğine ilişkin olarak şunları kaydetti; "Anayasa değişikliği süreci çok uzadı. Süheyl Batum’un oradan alınıp yerine başkasının verilmesidir. İnanınız bunun psikolojik etkisi kadar, bir yol açıcılığı da olacaktır. Çünkü o şahsın oradaki tek görevi kendi partisinden iki kişiye rağmen süreci çıkmaza sokmaktır. Sayın Kılıçdaroğlu yeni Anayasa konusunda samimi çabalarını halka göstermek istiyorsa, başka önemli görevler versin."
2015 SEÇİMLERİNDE BİZ OLMAYACAĞIZ
2015 seçimlerinde aday olmayacağını söyleyen Arınç, "2015 seçimlerinde biz olmayacağız. Belediye ve milletvekili seçimlerinde böyle düşünüyorum. Bunun çok doğru olduğuna inanıyorum. Sayın Başbakanımızın bu üç dönem kuralının her parti için keşke geçerli olması gerektiğinin düşünüyorum. Ama maalesef benden başka da kimse, bir 30 sene daha olsa fena olmaz diyecek noktada. Kendi, nefsimde artık bu kadar yeter benim için" dedi.
ADI ÇARKÇI KEMAL’E ÇIKMIŞ
Bekir Bozdağ’a karşı yapılan yumruklu saldırıyı ile ilgili olarak Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının yerinde olduğu belirten Arınç, "Hep doğruları söylesin. Siyasetçiye sahip çıksın. Adı çarkçı Kemal’e çıkmış bir adamın bundan hükümet sözcüsü olamaz demesini ben hazmedemem. Nasıl genel başkan olduğunu da biliyoruz. Söyletmesin beni. Benden hükümet sözcüsü de olur, meclis başkanı da olur. Genel başkan da olur. Her şey olur. Ama kendisinden bugüne kadar hiçbir şey olmadı" diye konuştu.