Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İstanbul’un Uluslararası
Finans Merkezi olması konusunda faizsiz
finans sisteminin de önemli olduğunu belirterek, “Borsa İstanbul yerleşkesine ‘Faizsiz Finans Araştırma Merkezi’ kuruyoruz” dedi.
Babacan, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve İslam Kalkınma Bankası işbirliğiyle düzenlenen “İslami Finansman Araçları: Türkiye için Beklentiler ve Fırsatlar” konulu konferansta yaptığı konuşmada, İslami
finans konusuna değindi. Dünyada İslami finansman büyüklüğünün 1 trilyon 300 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını vurgulayan Babacan, bu piyasanın çok hızlı büyüdüğünü ve geliştiğini söyledi. Bu piyasanın dünyadaki toplam toplam
Finans sisteminde ne kadar payı olduğuna bakıldığında ise yolun çok başında olduğunun söylenebileceğini belirten Babacan, “Dünyada artık pek çok ülke ve şirket, artık faizsiz finans sistemiyle uğraşmakta ve ürünler üretmekte. Faizsiz finans sisteminden istifade eden kuruluşların sayısı da hızla artmakta. Oldukça hızla gelişen bir alandan burada bahsediyoruz” dedi.
“KÜRESEL KRİZ, YENİ BİR PARADİGMAYA İHTİYAÇ OLDUĞUNU GÖSTERDİ”
Konuşmasında küresel finans krizine de değinen Babacan, özellikle 2007-2008’den sonra tüm dünyayı etkileyen küresel finans krizinin, toplumun tüm kesimlerin kapsayan bir büyüme ve kalkınma modeline ve neredeyse yeni bir paradigmaya ihtiyaç olduğunu aslında gözler önüne serdiğine vurgu yaptı. Hayat standartlarının artmasını sağlayan, sürdürülebilirliği ön plana çıkartan ve istikrarı temel alan bir yeni yaklaşım gerektiğine dikkati çeken Babacan, “İşte bu noktada, finans sektörüne önemli görevler düşüyor” dedi.
“FİNANS SEKTÖRÜNÜN ASIL FONKSİYONU, GERÇEK ALIŞVERİŞİ DESTEKLEMEK”
Babacan, krizin arkasında “her şey sürekli iyiye gidecek” gibi bir varsayım olduğunu, finans sektörüne bakıldığında asıl reel ekonomiyle, reel alışverişle, reel yatırımlarla yapılan finansal işlemlerin önemli ölçüde koptuğuna dikkat çekti. Finans sektörünün gerçek fonksiyonunun reel sektörü desteklemek olduğuna işaret edene Babacan, “Asıl gerçek işlemler, gerçek alışveriş, yatırım ve varlıklarla, onların üzerine inşa edilmiş finans sektörünü şöyle bir yan yana koyup mukayese ettiğimizde, ciddi bir kopukluk meydana gelmiş durumda. İşte bu gerçeklerden çok kopunca finans sektörünün, nasıl başlı başına bir problem olabildiğini hep beraber kötü örnekleri ile son yıllarda yoğun bir şekilde izledik. İşte finans sektörünün gerçek fonksiyonunun, reel ekonomiyi desteklemek olduğunu unutmamamız gerekiyor. Bu anlayışla sosyo ekonomik hedeflere finans sektörünün katkıda bulunması gerekiyor ve nihayetinde bütün politikaların temeline insanı oturtmamız gerekiyor” uyarısında bulundu.
"İSLAMİ FİNANS ÖN PLANA ÇIKTI"
Kriz döneminde, İslami sistemle çalışan finans kuruluşları ve enstrümanlara bakıldığında, bu krizin etkisinin o kuruluşlar ve enstrümanlar üzerindeki etkisinin oldukça sınırlı olduğunun görüldüğünü söyleyen Babacan, IMF başta olmak üzere, pek çok kuruluşun yaptığı raporların da bu gerçeği ortaya koyduğuna işaret etti. Faizsiz finans sisteminde muamelelerin gerçek değerlere ve gerçek ticarete dayandığına işaret eden Babacan, “Dolayısıyla sistem sürekli olarak ayakları yere basan, sürekli olarak gerçekler üzerinde yürüyen bir sistem. Bu nedenledir ki işte küresel krizde, bu sistem üzerindeki etki oldukça sınırlı kaldı. Aşırı kaldıraç kullanımı, yüksek getirili spekülatif fonlar, kısa vadeli sermaye hareketleri üzerinden işleyen finans piyasalarının ise çıkarttığı sorunları hep beraber dünyada izledik ve faizsiz finans sisteminin de artık bir alternatif olarak, daha ön plana çıktığını da pek çok ülkede görmekteyiz” dedi.
KATILIM BANKALARININ AKTİF BÜYÜKLÜĞÜ 81.5 MİLYAR TL’YE ULAŞTI
Babacan, bugün itibariyle dünyada 600’den fazla İslami finans kuruluşunun faaliyet gösterdiğini ve bu kuruluşların sayısının da giderek arttığını kaydetti. Türkiye’de ise bugün katılım bankaları şube sayısının 869’a ulaştığını, çalışan sayısının 16 bin 190 kişi olduğunu ve aktif büyüklüğünün 81.5 milyar TL’ye ulaştığını açıklayan Babacan, “Ve piyasa sağladığı finansman da 60 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Son 10 yılda büyüme hızları, bankacılık sektörümüzün büyüme hızının daha ilerisinde gidiyor. Ancak şuanda dahi toplam sistemdeki payları, aktif büyüklük olarak yüzde 5, kullandırılan fonlar açısından yüzde 6. Yani hala arzu ettiğimiz notanın biraz daha gerisinde” dedi.
“
KİRA SERTİFİKASI İLE TAHVİL-BONA ARASINDAKİ VERGİ FARKLARINI TAMAMEN GİDERDİK”
Türkiye’de kira sertifikası (sukuk) ihracına da başlandığını açıklayan Babacan, sadece Hazine’nin değil, özel sektörün de daha yoğun kira sertifikası ihraç işlemleri yapmaya başladığını gördüklerini belirterek, “Bunla ilgili biz, yasal düzenlemelerimizi tamamladık. İkinci düzenlemelerimizi tamamladık. Kira sertifikaları ile tahvil bono arasındaki vergi farklarını tamamen giderdik. Hem yasalar, hem de vergi mevzuatı önünde kira sertifikası uygulaması ile tahvil bono uygulaması artık birebir eşitlenmiş durumda” açıklamasında bulundu.
“DÜNYA BANKASI’NIN İSLAMİ FİNASLA İLGİLİ ÇALIŞMALARI İSTANBUL’DAN YÜRÜYECEK”
Babacan, faizsiz finans sisteminin de İstanbul’un Uluslar arası Finans Merkezi olması çerçevesinde önemli bir unsur olduğunu düşündüklerini ifade ederek, şöyle devam etti:
“Bakın Borsa İstanbul yerleşkesine yapacağımız yeni bir projeyle, ‘faizsiz finans araştırma merkezi’ kuruyoruz. Yine Dünya Bankası'nın ‘Küresel İslami Finans Birimi’, İstanbul’da açılıyor. Bununla ilgili Dünya Bankası ile anlaşmamızı tamamlamış durumdayız. Uygulama safhasına geçmiş durumdayız. Yani, Dünya Bankası’nın İslami finansla ilgili çalışmaları artık burada, İstanbul’daki merkezinde yürüyecek. Bu da gerçekten önemli bir unsur olacak, İstanbul’un bu konuda da uluslar arası bir merkez olmasında.”