<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaFinans KulisBireysel yatırımcıların piyasaları yenmesi mümkün mü?----

Bireysel yatırımcıların piyasaları yenmesi mümkün mü?

Bireysel yatırımcıların piyasaları yenmesi mümkün mü?
29 Mayıs 2023 - 17:44 www.finansingundemi.com

Üst düzey bir yatırımcı değilseniz de üzülmeyin. Araştırmalar, sizin de piyasaları, özellikle de endeksleri yenebileceğinizi gösteriyor.

FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

Yatırımcıların çoğu için borsalar kısa yoldan zengin olmanın bir yolu olarak görülür. Ancak bu hayal çoğunlukla kısa sürede hüsrana dönüşür. Yine de, araştırmalar, üst düzey seviyede olmayan bireysel yatırımcıların bile endeksleri yenmesinin imkansız olmadığını gösteriyor.

Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, sıradan yatırımcılar da çok fazla şansa ihtiyaç duymadan piyasaları yenebilir. Elbette yatırımcıların bunu başarması için bazı test edilmiş yöntemleri izlemesi gerekiyor.

Ayı piyasasını bekleyin

MarketWatch’tan Brett Arends’in haberine göre, bunun için yatırımcıların oynaklığı düşük hisse senetlerine ya da mevcut kar ve satışlara göre görece ucuz olan hisse senetlerine ya da güçlü bilançoları olan ve istikrarlı büyüyen işletmeleri olan şirketlerin hisse senetlerine yatırım yapmaları gerekiyor.

Elbette bu yöntemler de sonucu garantilemiyor ve en kritik nokta tam da burada başlıyor: Bir ayı piyasası için beklemeye geçmek. Çünkü ancak bir ayı piyasasında söz konusu hisse senetleri gerçekten parlıyor ve piyasa endekslerini ezerek sizi erken ve müreffeh bir emekliliğe giden yola sokuyor.

Bu varsayım, en azından, Hollanda merkezli fon yönetimi firması Robeco'nun nicel araştırma başkanı David Blitz'in yeni bir makalesinde ortaya koyduğu teoriye göre doğru kabul ediliyor. 20 yıllık kariyerinde gerçekten ilginç makaleler üreten Blitz, Wall Street'teki en eski tartışmaya derinlemesine dalıyor: “Sıradan bir yatırımcı piyasayı, yani S&P 500 gibi endeksleri yenebilir mi? Ve bunu çok büyük bir şansa ihtiyaç duymadan yapabilir mi?”

Teoriler revize edildi

Uzun bir süre, özellikle 1970'ler, 1980'ler ve 1990'lar boyunca, finans teorisyenleri arasındaki geleneksel görüş, bunun başarılmasının mümkün olmadığı yönündeydi. Piyasa ‘rasyonel' idi, yani hisse senetleri söz konusu olduğunda ‘fiyat doğruydu'. Teori, borsa fiyatlarının riskler de dahil olmak üzere genel olarak bilinen tüm bilgileri yansıttığıydı. Piyasadan daha iyi bildiğinizi düşünebilirdiniz, ama bu yanıltıcıydı. Teoriye göre hisse senedi toplayıcıları, özellikle maliyetlerden sonra, zorunlu olarak endekslerin altında performans göstermek zorundaydı.

Ancak 1990'ların ortalarında, aralarında etkili piyasa guruları Eugene Fama ve Kenneth French'in de bulunduğu bazı üst düzey teorisyenler bunun tam olarak doğru olmadığını kabul etmek zorunda kaldı. Analistler, belirli türde özelliklere sahip hisse senetlerinin piyasayı yendiğini ve bunu öngörülebilir şekilde veya oldukça düzenli bir şekilde, uzun süreler boyunca yapabildiklerini bulguladı.

Yanıltıcı faktörler ve kalite

Bu hisse senedi türleri arasında özellikle mevcut satışlara, karlara ve varlıklara göre ucuz olan şirketlerin hisse senetleri olarak bilinen ‘değer hisse senetleri’ yer alıyor. Diğer bir hisse senedi türü olarak ise yaklaşık bir yıla kadar çeşitli dönemlerde piyasa endekslerinden daha iyi performans gösteren ‘momentum hisse senetleri’ öne çıkıyor.

Yaklaşık on yıl öncesine kadar, yüksek performans sergilediği iddia edilen bu ‘faktörlerin’ sayısı 100'ün üzerindeyken, fon yönetimi şirketleri bunları bir pazarlama hilesi olarak ele aldı ve bu apaçık simyayı uygulayarak fonları piyasaya sürdü. Bazı analistler ise bu formülasyonu açıkça aşağılamayı tercih etti.

Bugünlerde ise bu faktörlerin işe yaramadığı görüşü giderek ağırlık kazanmış durumda. Formülasyonlar basitçe veri madenciliğinin yanıltıcı bir sonucuydu. Dolayısıyla, on yıl önce ‘değer’ veya ‘düşük oynaklık’ kriterlerine göre ABD borsalarında hisse senetleri satın almış birinin bugün basit bir borsa endeks fonu satın almış birinden daha fakir olduğu ortaya çıktı ve aslında performans göstermeye devam eden tek faktörün ‘kalite’ olduğu ortaya çıktı.

Kalite, düşük volatilite ve değer

Blitz ise bu hafta yayınladığı makalesinde, 1960’lara kadar geçmişe yönelik rakamları incelerken, genel olarak bu faktörlerin bazılarının gerçekten işe yaradığını, ancak söz konusu hisse senetlerinin performanslarının esas olarak ayı piyasalarında ortaya çıktığını bulguladı ve 2009 yılından bu yana, piyasadaki bazı kısa düşüşler dışında, gerçekten böylesine büyük bir düşüş yaşanmadığını ortaya koydu.

Blitz, “Tüm faktörler genelinde ortalama yıllık getiri, ayı piyasalarındaki yüzde 8,6'ya karşılık boğa piyasalarında yalnızca yüzde 0,9’dur. Başka bir deyişle, faktörler ayı piyasalarında getirilerin çoğunu oluştururken, boğa piyasalarında zar zor teslim ediyor gibi görünüyor. Sonuçlar, yanlış fiyatlandırmanın uzun süren boğa piyasalarında kademeli olarak arttığını ve ayı piyasalarında nispeten hızlı bir şekilde düzeltilme eğiliminde olduğunu gösteriyor” şeklinde yazıyor. Blitz şunları ekliyor: “2004'ten sonraki düşüşün yaklaşık yarısının bu dönemde ayı piyasalarındaki düşüşe atfedilebileceğini tahmin ettiğimiz için, bu sonuç aynı zamanda faktör performansı düşüşüne de yeni bir ışık tutuyor.”

Blitz, genel olarak zaman içindeki en başarılı faktörlerin ‘kalite', ‘düşük volatilite’ ve ‘değer’i içerdiğini tespit ediyor.

MSCI, 1990'ların ortalarından beri bu endekslerin çoğunu takip ediyor. Çok kabaca, o zamandan beri borsada yaklaşık altı dönem yaşanıyor: 1994-2000, 2003-2007 ve 2009-2021 boğa piyasaları ve 2000-2003, 2007-2009 ve 2022 ayı piyasaları.

‘Kalite’ faktörü bir adım önde

Sonuç olarak bu faktörlerin boğa ve ayı piyasalarında nasıl performans gösterdiği konusunda büyük farklılıklar olduğu görülüyor. Buna göre, 1990’ların ortalarından bu yana, ‘değer’ ve ‘düşük volatilite'nin ayı piyasalarında genel piyasa endeksini kolayca yendiği ancak boğa piyasalarında önemli ölçüde geride kaldıkları gözleniyor. Kalite faktörünün ise hem boğa hem de ayı piyasalarında piyasa endekslerini yendiği görülüyor.

İlginç bir tesadüf eseri, bu hafta Boston merkezli fon şirketi GMO'nun da ‘kaliteli’ hisse senetlerinin daha iyi performans gösterdiğine işaret eden bir araştırma makalesi yayınladığı görülüyor. GMO'dan Tom Hancock ve Lucas White, düşük volatilitede olduğu gibi tuhaf bir anormallik olduğunu yazıyor çünkü bunun, yatırımcıların daha az risk alırken zamanla daha fazla kazanması anlamına geldiğini belirtiyor.

David Blitz geleceğin geçmiş gibi şekilleneceğine dair hiçbir garanti olmadığının altını çiziyor. Bu nedenle, kalite, değer ve düşük volatilite hisse senetleri, geçmişte ayı piyasalarında endeksleri yenseler de, bunu tekrar yapacaklarının bir garantisi yok. Dolayısıyla, yatırımcılar, bir sonraki ayı piyasasının ne zaman başlayacağına dair kesin bir fikre de sahip olamıyor.

Servet yaratmak için uygulayabileceğiniz 4 başarılı strateji

 

Varlıklı trader’ların 18 özelliği

 

Güçlü kadınlar için 3 finans stratejisi

 

Hiçbir şey yapmadan zengin eden borsa stratejisi

 

Klasik borsa stratejisi geri dönüyor

 

Son 50 yıldır kazandıran borsa stratejisi

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)