AYÇA KARACA – AVRUPA İZLENİMLERİ 2 / ÖZEL
“Okyanus günde iki kez uçsuz bucaksız bir ülkenin üzerine büyük bir hızla dökülür, öyle ki yerin karaya mı yoksa denize mi ait olduğundan şüphe edilir. Bu ülkede, kendi kurdukları yüksek tepelerde acınacak durumda olan bir halk yaşar. Halk bu tepeleri bildikleri en yüksek su seviyesinin üstündeki bir yükseklikte kurmuştur.”
Romalı yazar Plinius, MS 1. yy’da Kuzey Denizi kıyısındaki alçakta kalan topraklarda oturanların suların istilasına karşı yürüttükleri mücadeleyi böyle tanımlıyordu. Aradan geçen süre boyunca Avrupa’nın kuzeyindeki ülke topraklarında ve özellikle Hollanda’da hem denizin hem de ülkeyi boydan boya aşan nehirlerin istilasına karşı savaş hiç bitmedi.
Hollanda’nın savaşı
Deniz seviyesinden 4 m. alçakta kurulan tarihi boyuca denize karşı savaş vermiş mücadeleci ruhların ülkesi Hollanda… Seyahatimde uçsuz bucaksız yemyeşil düzlükleri, kanalları ve yel değirmenleri ile bana bir butik ülkeyi andıran Hollanda’nın alçakta ve küçük olsa da refahını genel olarak suya ve ona karşı sürdürülen mücadeleye borçlu olması da şaşırtıcıdır. Son 900 yıldır sürekli setler yaparak ayakta kalan Hollanda sadece 16 milyon nüfusa sahip olmasına rağmen 603 milyar Euro’luk GSMH’sı ile Avrupa’nın 6. büyük ekonomisidir.
Bu mücadeleci ruh Avrupa’nın özellikle Kuzey ülkelerinde kendini tarih boyunca göstermiştir. Sert iklim ve coğrafi koşullar tarih boyunca burada yaşayan halkları bir hayli zorlasa da tıpkı yüksek basınç altında elmasa dönüşen kömür gibi bu ülkeler de zor koşulları fırsata çevirmeyi bilmiştir.
Olgun ve ağırbaşlı Brüksel
Aynı şekilde Kuzey Denizi’ne kıyısı olan ve sel baskınları ile tarihi boyunca mücadele etmiş Belçika’da sadece 11 milyon nüfusu ile Avrupa’nın 9. büyük ekonomisi olmayı başarmıştır. NATO ve AB’nin başkenti olan Brüksel yeryüzünün en karar verici bürokrasi kenti olduğunu bütün ağırbaşlılığıyla sezdirir. Daha önce bir çok kez ziyaret ettiğim şehre bu gelişimde, yine yağmurlu olan Grand Place eşsiz taş işlemeleriyle bir kez daha bana dünyanın en güzel meydanlarından biri olduğunu gösterdi Eski dostum Brüksel Avrupa’daki şımarık ve gösterişli kız kardeşlerinin yanında bana hep içten içe sevilmeyi isteyen ama ağırbaşlı ve sorumluluk sahibi, büyük kardeşleri hatırlatır. Nitekim şimdi o şımarık ve gösterişli kız kardeşler resesyonun pençesindeyken Belçika’nın bu yıl %1,4 büyüme beklemesi de olgun büyük kardeşin sorumluluklarını yerine getirdiğini bize gösteriyor.
Avrupa’nın Quadriga’sı Almanya
Kuzey Denizi’nin bir başka kıyı ülkesi olan Almanya denizin yanı sıra sık sık Orta Avrupa’nın en büyük nehri olan Elbe’nin de hırçın taşkınlıklarıyla mücadele ediyor. Almanya 2,7 trilyon Euro’luk GSMH’sı ile AB’nin en büyük ekonomisi konumunda bulunuyor. Berlin ziyaretimizde geniş bulvarlar, fonksiyonel ve sade binalar, büyük iş merkezleri ve eğlence mekanlarının diğer Avrupa başkentlerine göre azlığı göze çarpıyordu. Berlin’de sanki her meydanda ve her binada görünmez bir “Arbeit mach Frei” -Çalışmak Özgürleştirir- tabelası asılı ve saat 6 olduğunda kapanan kafeleri ve mağazalarıyla boşalan şehrin en işlek meydanı Alexanderplatz Almanların hayatında –belki soğuk havanın da etkisiyle- eğlenceye fazla yer olmadığını net bir biçimde gösteriyor.
Birleşmiş özgür Berlin’in simgesi Brandenburg kapısının üstünde yer alan Quadriga yan yana koşulmuş dört at tarafından çekilen Tanrıların arabasıdır. Halen AB’yi ileri doğru taşıyan en güçlü Quadriga olan Alman ekonomisi yılın 2. çeyreğinde %0,3 daralırken Rusya’ya uygulanan yaptırımlar nedeniyle büyümenin %1’e kadar düşebileceği endişeleri hüküm sürüyor. Jeopolitik riskler Hollanda için de aşağı yönlü risk oluştururken ülkenin bu yıl sadece %0,5 büyümesi öngörülüyor. Ancak tarihsel deneyim Kuzeyin Protestan ahlaka sahip mücadeleci ve çalışkan ruhlarının Ukrayna kriziyle başlayan ve yaptırımlarla süren şiddetli sel dalgasına karşı da set çekebileceğini bizlere kanıtlıyor…
DEVAM EDECEK