Dünya piyasalarında kritik bir haftaya giriliyor. Uzun süredir beklenen FED’in tahvil alım programına ilişkin karar, 17-18 Eylül toplantılarında verilecek. FED tutanaklarına bakıldığında hemen hemen tüm üyeler, Bernanke’yi destekliyor ve enflasyon riski oluşmadan varlık alımında azaltmaya başlama zamanının geldiğini düşünüyorlar.
Beklentiler FED’in hazine tahvili alım programını 10 milyar dolar kısabileceği yönünde. Ancak beklentileri aşan bir kararın çıkması halinde ise gelişmekte olan piyasalarda yeni bir dalgalanmayı da beraberinde getirecektir. Bilindiği gibi FED’in 22 Mayıs’ta tahvil alımlarını azaltacağını açıklaması bile gelişmekte olan ülke piyasalarını dalgalandırmaya dahası düşmesine yetmişti.
Suriye belirsizliği...
Bol paranın azalacağı endişesi, gelişmekte olan ülke borsalarında sert satışlara neden olmuştu. Ülkemizde de benzer hareketten kaçınılamamış ancak zamanlama Gezi protestolarına denk gelince düşüş daha sert olmuştu. Şimdilerde de çıkacak karara bağlı olarak yatırım enstrümanlarının fiyat seyrinde değişimler görülecek. Hisse senetleri, altın, döviz kuru etkilenecek. Ancak söz konusu kararın ardından gelecek olan veri akışının da oldukça önemli olduğunu hatırlatmak isteriz.
Bu nedenledir ki ABD’de açıklanacak ekonomik verilerin de yakından izlenmeye devam edilmesi gerekiyor.
Diğer taraftan Suriye konusunda atılan adımlara bakıldığında müdahale beklentisini ortadan kaldıran gelişmelerin yaşandığı gözlenmekte. Bu da olası bir belirsizliğin bölgeye yayılma olasılığını göz önünde bulunduranlar için oluşan olumsuz havayı ortadan kaldırdı.
İçerde de bir yandan yurtdışı gelişmeler diğer yandan mevcut tansiyonun artış eğilimi gösterip göstermeyeceği izleniyor. Bu hafta Merkez Bankası’nın
faiz toplantısında çıkacak kararlar ve mesajlar önemli olacak.
Kâr payı ödeyen hisseler
Borsada yaşanan dalgalanmalar bu piyasaya uzak olanlar için belki bir anlam ifade etmeyebilir. Ancak hisse senedi alıp satanlar için bu dalgalanmalar oldukça önemli. Zira gerek düşüşler gerekse çıkışlar doğru zamanlama yapılması kaydıyla işlem yapanlar için birer fırsat anlamı taşıyor. İşte böyle dönemlerde yatırımcının gözü kâr payı ödeyen ve derinliği yüksek olan hisse senetlerine kayıyor. Borsada kâr payı ödeyen ve temettü verimliliği 1.5’in üzerinde olan BIST 100 Endeksi içinde, fiyat kazanç oranı 15’in altında olan sadece 20 şirket öne çıkıyor.
Bu hisseler, borsada düşüşte de yükselişte de takip edilecekler arasında yer alıyor. Son 5 yıllık getirilere baktığımızda bu 20 hissenin ortalama getirisinin endeksin getirisini 3’e katladığını görüyoruz. Türk Traktör’de son 5 yılda yüzde 749 oranında bir getiri oluşurken, Aksa’nın son 5 yıldaki getirisi yüzde 828’i buldu. Aynı dönemde BIST 100 Endeksi’nin getirisi yüzde 93.43 oldu.
20 hisse içerisinden yatırımcısına kaybettiren tek hisse Tekfen Holding oldu. Yabancıların son beş yılda holdingler içerisinde en fazla satışı Tekfen Holding’de yaptı. Ortadoğudaki gerilim, bölgeye iş yapan şirketin hisse fiyatına olumsuz yansırken, inşaat tarafındaki zayıf beklentilerden dolayı yıl sonu hedeflerini aşağı çekmesi fiyatının gerilemesinde etkili oldu. İş Yatırım’ın hissedeki getiri beklentisi yüzde 35.
Düzenli temettü ödemesi
Borsada işlem gören şirketlerden düzenli temettü verenler arasında Aygaz ilk sırada yer alıyor. Koç Grubu bünyesinde yer alan şirket, yüzde 11,29 ile en yüksek temettü verimliliğine sahip bulunuyor.
Aygaz’ı yüzde 9.83 temettü verimliliği ile Türk Telekom takip ediyor. Sonrasında ise sırayla Tüpraş, Tofaş Oto, Tekfen Holding ve Türk Traktör geliyor. Listenin ilk 6 sırasında yer alan firmalardan dördü Koç Grubu bünyesinde bulunurken diğer iki firma, farklı gruplarda yer alıyor.
İkinci altıncı grupta bulunan firmalardan ikisi yine Koç Grubu’na dahilken Sabancı Grubu’na da ait iki firma bulunuyor. Listede yer alan ilk 20 firmadan altısının Koç Grubu şirketleri arasında olması bu grubu ister istemez diğer gruplardan daha fazla öne çıkarıyor.
UZUN VADEDE YATIRIMCIYI ÜZMEYEN ŞİRKETLER
Derinliği olan ve düzenli kar payı dağıtan şirketlerin paylarını alanlar, daha ziyade uzun vadeli yatırım perspektifi ile borsaya baktıklarından düşüşlerden moral olarak fazla etkilenmiyorlar. Otomotiv, beyaz eşya, iletişim, bankacılık, gayrimenkul, çimento sektörlerinde öne çıkan şirketler uzun vadede yatırımcıyı üzmeyen şirketler. Bu sektörlerde seçici davranarak fiyat/kazancı düşük düzenli kâr payı dağıtan hisseleri alan yatırımcılar, ortak olmaları sebebiyle her halükarda düzenli olarak dağıtılan kâr payından istifade ettikleri için piyasalardaki dalgalanmalara karşı kendilerini daha fazla koruyabiliyor.
Bir gayrimenkul sahibi nasıl ki evinin ya da işyerinin değerini her gün araştırmaz ve aldığı kiraya ya da gelirine bakarsa uzun vadeli borsa yatırımcısı da sahip olduğu hisseden gelen temettüye bakıyor. Elde ettiği temettü geliri onu tatmin ediyorsa hissenin uzun vadede artan değerini ilave geliri olarak görürken düşüşlerden dolayı rahatsız olmaz ve üzülmez.
BANKALARDA TEMETTÜ VERİMLİLİĞİ DÜŞÜK...
Endeksin öncü firmalarından olan bankalar temettü verimliliği açısından ancak listenin ortalarında yer bulabiliyor. Yabancı yatırımcının ağırlıklı olarak pozisyon aldığı ve gerek düşüşlerde gerekse çıkışlarda endeksin yönünü belirlemesi açısından öncü niteliğinde olan
banka hisseleri, yatırımcıların özellikle takip ettiği hisseler arasında yer alıyor.
Ancak buna karşın temettü verimliliği konusunda arzu edilen seviyelerde olmadıkları da gözleniyor.
Söz konusu olumsuzluğa rağmen bankacılık sektörüne ait hisselerin likiditesinin yüksek olması, özellikle yabancıların işlem yapmasına imkan vermesi açısından tercih nedeni oluyor. Sektörde yer alan bankalar arasında temettü verimliliği en yüksek olan ise İş Bankası. İş Bankası yüzde 2.48 ile sektörde ilk sırada yer alırken onu sırasıyla Halkbank, TSKB, Akbank ve Garanti Bankası takip ediyor. (ZEYNEP AKTAŞ - MİLLİYET)