Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), "kredi genişlemesi-cari açık" ilişkisine işaret ederek, bankalara 2013 yılında kredilerde daha "ihtiyatlı" olmaları ve "seçici" davranmaları çağrısında bulundu. Dünya'dan Naki Bakır'ın haberine göre Not artırımlarının yol açacağı yeni sıcak para dalgasının TL'yi değerlendirerek iç talebi aşırı uyarma olasılığına dikkat çeken BDDK, devam eden küresel risklerin ise güçlü rezervlere rağmen makro ihtiyatlılığı 2013'te de sürdürmeyi zorunlu kıldığını vurguladı.
BDDK'nın, 2012 yılına ilişkin son Finansal Piyasalar Raporu'nda, cari açık ile bireysel krediler arasındaki doğrudan ilişkiye vurgu yapıldı. Bu çerçevede, 2013 için Orta Vadeli Program'da (OVP) öngörülen yüzde 4'lük büyüme hedefine ulaşmada iç talebin göreli öneminin artacak olmasının, "kredi genişlemesinde ihtiyatlılık yaklaşımına ihtiyacı artırdığı" ifade edildi. Raporda, kredi politikalarında 2013 için "seçici yaklaşımlar" benimsenmesinin daha doğru bir politika tercihi olacağı vurgulandı. Ayrıca, küresel risklerin devam etmesinin, güçlü rezervlerine rağmen Türkiye'nin makro ihtiyatlılığı 2013'te de sürdürmesini zorunlu kıldığı belirtildi.
Raporda, "Kredilerdeki hızlı büyümenin cari açık üzerinde olumsuz yansımaları, finansal ve makroekonomik istikrara bozucu etkiler yaratmaktadır. Söz konusu olumsuz etkileri azaltmak için kredi artış hızında sektördeki bankalar tarafından da desteklenen makul düzeylerin hedeflenmesi gereklidir" denildi.
Not artırımı sermaye girişini artıracak
Uluslararası derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'ye yönelik not artırımları ve küresel sorunların tetiklediği yeni parasal genişleme ihtimalinin, yeni kısa vadeli sermaye girişlerini hızlandırabileceği belirtilen raporda, bunun ise TL'nin daha da değerlenmesine yol açabileceği vurgulandı. Raporda, TL'nin aşırı değerlenmesinin yurt içi talebi uyardığı ve ithalatı artırarak dış dengeyi kötüleştirdiği anlatıldı.
BDDK raporunda, mali disiplini ve yurt içi tasarrufları artırmaya yönelik önlemler, esnek para politikası duruşu ve güçlü kredi talebini sınırlayan uygulamalar sayesinde finansal istikrarın güçlendiği vurgulandı. İç talebi azaltan tedbirler sonucunda iç talep ve dış talep arasındaki dengelemenin, net ihracatın büyümeye olan katkısını artırdığı anlatıldı. Mevsimsellikten arındırılmış üretim ve kapasite göstergelerinin seyri ile reel kesim ve tüketici kesiminin iyileşen beklentilerinin 2013'te geçen yıla göre daha güçlü iç talep oluşacağını gösterdiği kaydedildi.
"Makro ihtiyati tedbirler devam etmeli"
BDDK'nin Aralık 2012 Finansal Piyasalar Raporu'nda şu ifadeler yer aldı: "Türkiye'ye yönelik sermaye akımlarının güçlenmesi, reel efektif döviz kurunun yukarı yönlü olması, düşme eğiliminde olan faizler ve bankaların kredilendirmede istekli olmaları, 2013 yılı için kredi genişlemesinin ve iç talebin öngörülenden daha ivmeli olmasına yol açabilecektir. Bu durumda finansal istikrarı ve makul bir büyümeyi sağlamak amacıyla, düşük
faiz oranlarına dayanan politikalara bankacılık tedbirlerini de içeren makro ihtiyati tedbirlerin devam etmesi beklenmektedir.
Faiz koridorunda daralma ve zorunlu karşılıklarda ılımlı bir sıkılaştırma Şubat 2013 itibarıyla gerçekleşmiştir. Bu çerçevede, 2013 yılı için Orta Vadeli Program'da öngörülen yüzde 4'lük büyüme hedefine ulaşırken iç talebin göreli öneminin artacak olması, kredi genişlemesinde ihtiyatlılık yaklaşımına olan ihtiyacı artırmaktadır. Uzun dönemde cari açık ile bireysel krediler arasındaki pozitif yönlü ilişki, kredi politikalarında 2013 yılı için seçici yaklaşımlar benimsenmesinin daha doğru bir politika tercihi olacağına işaret etmektedir."