Faiz düştükçe para kazanan mali piyasa, enflasyon konusundaki 'güvercin hikâyesi'ni satın almakta nazlanmadı. Ama bu 'mutluluk oyunu' başlamadan bitecek gibi görünüyor. Dün açıklanan enflasyon verisiyle beraber, 'güvercin hikâyesi' rafa kalktı... Kimse enflasyonun düşeceğine inanmıyor, gelecekteki enflasyonun bugüne göre daha yüksek bir yerde olma olasılığı var.
Radikal ekonomi yazarı Uğur Gürses bu özetle dün açıklanan enflasyon rakamlarını ve Merkez Bankası'nın PPK toplantısında koyacağı tavrı kaleme aldı.
İşte Gürses'in o yazısı;
Dün açıklanan enflasyon verisi ile şu görüldü ki; enflasyon öyle Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın söylediği gibi ‘belirgin bir biçimde’ düşmüyor. Tam tersine enflasyonda yayılma eğilimi görülüyor.
Merkez Bankası Mart ayında, dövizle iş yapılmayan ya da döviz kuruyla ilişkili olmayan sektörlerdeki fiyatlama eğiliminin, sanki döviz kuru etkisi varmış gibi bir bozulma işaretleri gösterdiğini ifade ederek ‘Para politikasında sıkı duruşu sürdürüyoruz’ demişti. Sonra bu söylemi geri çekip,
faiz indirmeye başlamıştı.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı da, Mayıs ayından sonra enflasyonun belirgin biçimde düşeceğini söylemiş, Haziran enflasyonunda bu görülmeyince gıda fiyatlarına bahane bulunmuştu.
TEMMUZ AYINDA NE OLDU?
Olan şu; birincisi gıda fiyatlarının TÜFE’ye katkısı, endeks içindeki ağırlığının altında. Gıda fiyatları Temmuz ayında yüzde 0.23 artmış. Yani, 2011 öncesindeki mevsimsel değişiminin üzerinde olsa da, geçen yıl Temmuz’da arttığı kadar. Merkez Bankası’nın ‘efendim gıda fiyatları artıyor, enflasyon o yüzden yükseliyor’ bahanesi epey havada kalıyor. O yılın ilk çeyreğindeydi. Gıda fiyatlarındaki Nisan-Temmuz değişimi, yaklaşık yüzde 1’lik bir düşüş gösteriyor. Bu, geçen yılın aynı döneminde görülen yüzde 0.26’lık düşüşe göre daha yüksek bir düşüş demek.
Dünkü verilerde asıl bakılması gereken gıda dışındaki gelişmeler; TÜFE içindeki 12 ana gruptan 8’i kendi ağırlıklarının üzerinde bir katkı yapmışlar aylık enflasyona. Bunun anlamı şu; fiyatlama davranışı bozuluyor. Enflasyon yayılma gösteriyor.
İkincisi, çekirdek enflasyon hiç de belirgin bir düşme eğilimi göstermiyor. Tersine yıllık artış (I endeksi) yüzde 9.65’den yüzde 9.75’e yükseldi. Fiyatlama davranışında belirgin bir kırılma olsaydı çekirdek enflasyonda kendisini gösterecekti. Çekirdek enflasyondaki değişimi mevsimsellikten arındırarak hesaplayan ekonomistler; Temmuz ayında, yüzde 8.5’e yakın bir yıllık enflasyon eğilimi gösterdiğini, bunun da enflasyonu 2015 sonunda yüzde 5’lik bir düzeye getirmesinin güç olduğunu not ediyorlar.
Geldiğimiz yer şurası; Merkez Bankası hükümetin baskısıyla Nisan’dan itibaren
faiz indirmeye başlamıştı. Enflasyon konusundaki tutumunu da güvercin yumuşaklığına indirmişti. Kurların yatay seyretmesi de buna cesaret veren en önemli etkendi. Kademeli
Faiz indirimi sinyali de mali piyasalara bir ‘havuç’ olmuştu.
Faiz düştükçe para kazanan ve sonrasında da kazanacak olan mali piyasa, enflasyon konusundaki ve parasal gevşetmedeki ‘güvercin hikâyesi'ni satın almakta nazlanmadı. Ama bu ‘mutluluk oyunu’ başlamadan bitecek gibi görünüyor.
BAŞÇI'NIN DEDİĞİNE BAKARSAK FAİZİN ARTIRILMASI GEREKİYOR
Başçı diyordu ki; parasal sıkılığın ölçüsü, vadeye göre faiz oranlarını gösteren verim eğrisinde yatay çizgiyi korumaktır. Dolayısıyla uzun vadeli faizler düştükçe, Merkez Bankası da kısa vadeli faizi düşürme oyununu başlattı. Ama dünyada böyle bir politika aracı yok. Faiz düşerken piyasayı önüne katan Başçı, nedense faizlerin arttırılması gereken dönemde piyasanın ardında kalmış, Ocak ayında 5 puan birden sert artış yapmak zorunda kalmıştı.
Dün enflasyon verisiyle beraber, ‘güvercin hikâyesi’ rafa kalktı. Tahvil faizleri yükseldi. İki yıllık tahvilin faizi yüzde 9.05 oldu. Kısa vadeli faizleri yüzde 8.25’de tutan Başçı’nın şimdi faizleri yükseltmesi gerekiyor. Zira kısa vadede düşük, uzun vadede yüksek faiz şunu gösterir; kimse enflasyonun düşeceğine inanmıyor, gelecekteki enflasyonun bugüne göre daha yüksek bir yerde olma olasılığı var.
Erdem Başçı’nın yeni para politikası deneyi olan Merkez Bankası faizlerini piyasa faizlerine endekslemek de böylece baştan çöktü. Enflasyona ilişkin görünüm hiç de olumlu değilken çizilen ‘güvercin hikâyesi’ burada sona erdi; Başçı’nın elindeki ‘güvercin’ uçuverdi.
Not: Uluslararası jargonda, güvercin duruşu (dovish stance) gevşek para politikası için kullanılır.
Not: Cuma günkü Arjantin’le ilgili yazımda, ilk sivil cumhurbaşkanının 1989’da seçildiğini yazmıştım. Soli Özel, Raul Alfonsin’in 1983’de seçildiğini hatırlatarak uyardı. Düzeltir, okurlardan özür dilerim.