Türkiye Ekonomi Kurumu (TEK) tarafından Kemer'de bir otelde düzenlenen 4. Uluslararası Ekonomi Konferansında konuşan Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, dengeli büyümeye Merkez Bankası'nın yaptığı katkı konusunda bilgi verdi, ekonomik ve finansal göstergeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Küresel ekonomik gelişmelere bakıldığı zaman dengeli büyümenin Türkiye için çok önemli olduğuna işaret eden Başçı, gelecek dönemde dengeli büyümenin temel sürükleyicisinin yapısal reformlar olacağını söyledi.
Avustralya'da düzenlenen G20 toplantısında küresel büyümeye yapağı katkı konusunda her ülkenin kendi yapısal reform programını bildirdiğini anlatan Başçı, ülkelerin G20'ye toplam 900 başlıkta taahhütte bulunduğunu hatırlattı.
Türkiye'nin taahhütlerini Onuncu 5 Yıllık Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Program çerçevesinde verdiğini ifade eden Başçı, "Türkiye'de büyümeyi sağlayacak temel unsur pek çok diğer ülkeden farklı olarak tasarrufların artırılması. Biz tasarrufların artırılması yoluyla Türkiye'de büyüme sağlamayı hedefliyoruz, çabalar da bu yönde olacak" dedi.
G20'nin dönem başkanlığını bu yılın aralık ayında Türkiye'nin alacağını da anımsatan Başçı, 2015 yılı boyunca G20 toplantılarının çoğunun da Türkiye'de yapılacağını bildirdi.
Başçı, G20 toplantısında ülkelerin 900 başlık altında verdiği taahhütlerin tamamını hayata geçirmeleri durumunda küresel büyümeye ilave 1,8 puan artı katkı sağlanacağını da vurguladı.
- Büyüme için bin 200 eylem açıklanacak
Türkiye'nin daha dengeli büyüme yönelik politikalarını tasarladığını ifade eden Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Onuncu 5 Yıllık Kalkınma Planının çerçevesinde, 25 alt başlıkta bin 200'den fazla eylemin yakında hükümet tarafından açıklanacağını söyledi.
Söz konusu eylemlerin hepsinin bir tarihe bağlanacağını belirten Başçı, "Böylece verilen tarihe kadar bunların yapılıp yapılmadığının kamuoyu tarafından takip edilme imkanı da olacak" dedi.
Merkez Bankası'nın "dengeli büyümeye bir numaralı katkısının fiyat istikrarını sağlamak" şeklinde olacağını anlatan Başçı, fiyat istikrarı sağlandığında ülkede hem nominal hem de reel faizlerin daha düşük seviyelerde oluşabileceğine dikkati çekti.
Başçı, risk priminin Türkiye'de hala yüksek olduğunu, bunun aşağıya çekilmesi durumunda da dengeli büyümeye önemli bir katkının sağlanacağını vurguladı.
Merkez Bankası'nın sıkı para politikası duruşunun da enflasyonun düşmesi açısından önemli olduğuna işaret eden Başçı, şöyle konuştu:
"Türkiye'de para politikasını da likidite politikasını da aktif olarak kullandığımızı görüyorsunuz. Sadece tek bir oran değil, aynı zamanda bir koridor var. Bu
faiz koridoru içerisinde biz zaman zaman nispeten daha sıkı ve daha destekleyici olabiliyoruz. Bu başlarda çok eleştiri almıştı, fakat yavaş yavaş anlaşılıyor ki bu faydalı bir çerçeve ve burada, bunun özellikle sermaye akımlarının oynak olduğu dönemlerde biz faydasını gördüğümüzü düşünüyoruz. Bundan sonra da biraz daha geniş bir koridorla devam etmeyi planlıyoruz, değerli bir araçtır diye düşünüyoruz."
Piyasada uzun vadeli faizler oluştuktan sonra likidite yoluyla kısa vadeli faizlerin uyumlu seviyelere kadar taşınabileceğini belirten Başçı, bunun krediler açısından sıkılaştırıcı bir uygulama olduğunu, fakat bankaların kredi verme eğiliminde düşeşe yol açtığını ve döviz kurları üzerinde de istikrar sağlayıcı bir etkisi olduğunu vurguladı.
- Bireysel borçlanmada getirilen sınırlamalar
Kredi kartı ile borçlanmaya getirilen taksit, tüketici ve ihtiyaç kredilerine getirilen vade sınırlarının makro ihtiyati düzenlemeler açısından çok önemli olduğunu ve iyi sonuçlar getirdiğini kaydeden Başçı, "Gerçekten bunların çok etkili olduğunu görüyoruz, o sayede ilave reel faizlerde düşüş sağlanmış oldu" dedi.
Türkiye'nin risk primi göstergesinin ilave bir takım riskler nedeniyle diğer gelişmekte olan ülkelere göre biraz daha kırmızı çizgiye yakın olduğunu belirten Başçı, Türkiye'deki riskler ne kadar azaltılırsa risk priminin de o kadar düşeceğini söyledi.
Ocak ayından bu yana TL'nin son derece istikrarlı seyrettiğini dile getiren Başçı, yakın zaman gözlemlenen kur oynaklığının benzer ülkelere göre daha orta seviyelerde olduğunu vurguladı.
Fonlamanın üretim için mi yoksa tüketim için mi yapıldığına iyi bakılması gerektiğine işaret eden Başçı, bugün Türkiye'de üretimin finansmanı yüzde 20, tüketimin de yüzde 10 civarında büyüdüğünü, bunun da gayet iyi bir sonuç olduğunu söyledi.
Başçı, şöyle konuştu:
"Biz bundan Merkez Bankası olarak çok mutluyuz. Çünkü tek başına Merkez Bankası elindeki araçlarla bunu yapamazdı. Bunu yapabilmek için mutlaka BDDK'nın, hükümetin katkısı gerekiyordu ki çok ciddi bir biçimde bu katkıyı gördüğümüzü ifade edebiliriz. Hem enflasyonun düşmesi hem dış dengenin iyileşmesi hem de cari açığın azalması açısından bu gidiş çok önemli."