Başbakan'ın açıkladığı sanayi teşviği yeterli mi
Uğur Gürses: Bölgelerin göreceli teşvik avantajı, gelişmiş bölgeler lehine bozulmuş. Bununla belirgin bir ivme verilmesi mümkün değil.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun dün açıkladığı ekonomi paketi içinde sanayiye verilecek teşvikler de yer aldı. Uğur Gürses, Hürriyet'teki yazısında bu teşvikleri değerlendirdi. İşte o yazı:
8 saatte 800 milyon dolarlık üretim kaybına uğradığımızın ertesinde sırf yatırımlar artsın diye açıklanan teşviklerin kalan 8 aya ait tutarı 1.6 milyar dolardı.
Kaç binde bir olasılığı varsa var; bunu hesaba katamayan, risk yönetimini beceremeyen ve hızla müdahale edemeyen ülkenin sanayisi için dün teşvikler açıklandı.
Başbakan Davutoğlu kabinedeki ekonomi ile ilgili bakanlarla dün basın açıklaması yaparak "İstihdam, Sanayi Yatırım ve Üretimi Destek Paketi"ni kamuoyu ile paylaştı. 11 ana başlıkta açıklanan teşviklerde; kursiyerler için 6 ay boyunca İşkur'dan ücret ödenmesi, yatırımlardaki vergi teşvikleri ve sosyal güvenlik prim ödemelerinde küçük oransal iyileştirmeler ve daha önce 1. bölgeye sağlanmayan teşviklerin verilmeye başlanması kayda değer. Ancak sıfır düzeyinde olan vergi teşvikinin 50 puana çıkarılması en başta, teşvik oranı değişmeyen en sondaki 6. bölgeye darbe demek. Bölgelerin göreceli teşvik avantajı, gelişmiş bölgeler lehine bozulmuş. Bununla belirgin bir ivme verilmesi mümkün değil.
Uygulanmakta olan teşvikler yenileniş ve marjinal ilave genişletmeler sağlanmış. Örneğin, 2014 yılı sonunda uygulaması sona eren vergi indirimi ve sigorta primi işveren hissesi desteği, oran ve sürelerde ilavelerle yılsonuna kadar başlanılacak yatırımlar için uygulanmaya devam edilecek. Yeni yatırımlarda bölgelere göre yüzde 10 ila yüzde 35 olan vergi indirimleri, yüzde 15-50 arasında uygulanacak.
Bu oranların artırılması, yatırımların artacağı anlamına gelmiyor. Zira geride kalan 4 yılda da bu teşvikler görece düşük olmasına karşın yine vardı ve özel kesim yatırımları düşüş gösterdi. Bunların oranlarını artırmak pek işe yaramayacak. Hükümetin yatırımların neden artmadığına kafa yorması ve en başta siyasal ortama, hukuksal tabloya bakması gerekirdi.
Türkiye'de mevcut teşvikleri genişletmek yatırımları artırmıyor. Faizlerin en düşük olduğu 2013 yılında yatırımların son 4 yılın en düşük seviyesinde olması bir şey ifade etmiyor mu? 'Faizler düşsün, yatırımlar artsın' slogancılığına da yanıt gibi. Faizlerin düşük olması tek başına yatırımları artırmıyor, teşviklerin olması da.
Türkiye'deki mevcut politik ortamda, bu teşviklerin açıklanması; büyüme için Merkez Bankası'nı 'pataklamak' yerine vergi gelirinden vazgeçerek, bütçe mekanizmaları kullanılarak harekete geçilmesi daha doğru. Bu, istikrarlı bir politik tabloda, hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir ufukta işe yarardı, yatırımlara bugünkünden görece daha yüksek ivme verirdi. Ama bugünkü koşullarda, Türkiye'deki kötü, keyfi ve hesap vermeyen siyasal yönetim ve hukukun politik baskı altında olmasının getireceği riskler, yatırımlara verilen teşviklerden sağlanan avantajların çok üzerinde.
Bir yandan çoğulculuğu çöpe atarak çoğunlukçu bir duruş gösterip, despotik sıkıyönetim paketi çıkarıp, basını ve ifade özgürlüğünü baskı altına alan bir yönetim biçimi gösterip, politik olarak hoşuna gitmeyen bir tarafa, yanında yer almadığını düşündüğü şirketleri en başta vergi gibi kamusal erk ve denetim mekanizmalarını kullanarak baskı altına alan siyasetin, bu teşviklerin 'düğmeye basılınca' çalışacağını düşünmesi çok naif bir durum.
Çok basitinden, herhangi bir biçimde ekonomi politikasındaki eksiği söyleyen, yanlışları kamuoyunda dillendiren iş kesimi üyelerinin ve kurumlarının politik olarak 'linç edilmeye' başlanmasının geçmişi de pek kısa değil.
Vergi teşviki ile sağlanacak kazancın boyutu, güçler ayrılığının kalmadığı ve keyfi bir yönetim tarzı altında yapılacak yatırımdan uğranılacak zararın ya da 'ödenecek komisyonun' yanında 'devede kulak' kalıyor.
Önceki günkü elektrik sisteminde yaşanan yurt çapındaki çöküşün ülke üretimindeki kayıp maliyeti kabaca 800 milyon dolar olarak hesaplanıyor. Dün açıklanan teşviklerin 2015'e düşen payı ise milli gelirin binde 2'si kadarmış. Yani 1.6 milyar dolar. Oysa bunun yarısını önceki gün çöken elektrik sisteminin yarattığı üretim kaybı ile çöpe attık. Gelin, 8 saatte 800 milyon dolarlık üretim ve gelir kaybı ertesinde açıklanan yatırım teşviklerinin getirisinin böyle bir umursamazlık ve keyfilikle kaybolmayacağına inanın, gelin paha biçin.