Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Bankaların öz kaynak kârlılıkları düşüyor, sermaye yeterlikleri sınıra yaklaşıyor, mevduat artışı kredi artışını desteklemiyor. Bankacılık sektörü aktifleri dolar bazında 3 yıldır yerinde sayıyor. Hürriyet ekonomi yazarı Uğur Gürses bugünkü köşesinde BDDK'nın açıkladığı verilere göre bankacılık sektörünü değerlendirdi. İşte Gürses'in o açıklaması;
Türkiye'nin büyüme hikayesinin 'panoramik resmi geçidi' bankacılık sektörünün bilançosundan izlenebilir. Bu sadece ekonomik olgu ve gelişmelerin değil, politik ve toplumsal gelişmelerin de bir sonucudur.
Bankacılık sektörünün ekonomiye ‘kan akışı’ sağlayan bir işleve sahip olduğu geriye doğru bakıldığında daha iyi anlaşılır. Örneğin 2002 yılında milli gelirin kabaca yüzde 60’ına denk gelen bir bilanço büyüklüğü olan sektörün, bugünkü büyüklüğü yüzde 120’si kadar. Sermaye ve kaynak buldukça, kâr elde edip bunu öz kaynaklarına ekledikçe kredi verme yeteneği arttı; bu da ekonomik büyümeye kaynak oldu. 2002’de bilanço içindeki payı yüzde 25 olan krediler, bugün yüzde 63’e geldi.
2002’de milli gelirin yüzde 15’i kadar kredi yaratan bankacılık, bugün yüzde 76’sı kadar kredi yaratmış durumda. Bunun sırrı da; 2002 reformları ile sağlıklı hale gelen ekonomide bankacılığın itibarının artması, böylelikle dış kredi olanaklarının artması. Yani borçlanma.
Bankaların kredi verirken sınırsız bir kaynakları yok. Sermaye ve mevduat artışı sınırlı iken tek büyüme kaynağı var dış kredi. Son 6-7 yılın hikayesi de budur.
Bankaların büyümesi, kredi verdikçe ‘riskli varlıkların’ artması demek. Bu da sermaye yeterliğini aşağı çeken bir unsur. Bunu aşmanın yolu da, ya sermaye ilavesi yapmakla ya da kredi verme hızında yavaşlamakla mümkün.
Geçen hafta Bankalar Birliği genel kurulu sonrasında açıklanan 2015 verileri şu gelişmelerin izini taşıyor; hikayenin sonuna yaklaşıyoruz. Yani, bankaların öz kaynak kârlılıkları düşüyor, sermaye yeterlikleri sınıra yaklaşıyor, mevduat artışı kredi artışını desteklemiyor. Bankacılık sektörü aktifleri dolar bazında 3 yıldır yerinde sayıyor.
TAKİPTEKİ KREDİLER
Hele ki artış eğilimindeki sorunlu kredilerden gelebilecek potansiyel ilaveler, kredi verme yeteneklerini daraltacak. Örneğin bankacılık sektörünün kredilerinin yüzde 4’ü turizme, yüzde 8’i ise enerji sektörüne verilmiş durumda. Her iki sektörde son bir yılda yükselen sorunların bankacılık sektörü bilançosuna yansıyacağı çok açık.
Bankaların bilançolarında ilan ettikleri batık kredileri 2015’de yüzde 30 gibi yüksek bir oranda artarken, mevcut canlı kredilerden sorunlu olmaya bir adım yakın olan grupta da yüksek artışlar olmuş. Yeniden yapılandırılan kredilerdeki artış yüzde 38’de. Böylelikle, bankaların yasal takipteki kredileri, bilançodan silinerek bir varlık yönetim şirketlerine devredilenler ve yeniden yapılandırılanlarla birlikte ‘sorunlu kredi’ şemsiyesi altındaki kredileri 2015’de 100 milyar TL’yi geçerek 107 milyara vurmuş oldu. Bu da toplam kredilerin yüzde 7’si demek.
Bankaların güç kaybına dair en iyi gösterge; borsada işlem gören bankaların değerlerindeki değişim. Bankaların borsa değerleri 2012’de 100 milyar doların üzerinde iken, bugün 50 milyar dolar civarında. Bankaların piyasa değerinin defter değerine oranı gösteren çarpan ise 2012’de 1.6 kat iken bugünlerde 1’in altında: 0.9’da. Bunun anlamı; bankalar borsada defter değerinin bile altında fiyatlanıyor.
Bankaları ‘bakkal gibi çalıştıkları’ açısına sahip gözlükle görmek; siyasetçileri, sınırsız bir kaynağın bolca dağıtılabileceği ve fiyatını da (faiz) rahatça indirebilecekleri düşüncesine getirebilir. Ancak, çok açıdan görülüyor ki; bankaların kısıtları giderek her eksenden sıkıştırıyor. Bunu gören yatırımcılar da, buna göre fiyat biçmeye çoktan başlamış durumdalar. Ülkemize bol likidite akan günlerde, zirvesinde; borsa değeri 25 milyar doların üzerine çıkan özel bir bankanın bugünlerdeki borsa değeri 10 milyar dolarda, borsa değerinin defter değerine oranı da 0.9’da.
Bu fotoğraf, ekonomi politikasının akışa bırakılmış olduğunun iyi bir kanıtı. Küresel akımlar zayıfladığında sizin hikayeniz de bitiyorsa ekonomi politikasında uzun vadeli plan yapmamışsınız, fırtınalara açıksınız demektir.
işe dönüş ve mobbing davaları nedeni ile ödeyecekleri tutarlarıda eklerseniz, bu sene işleri çok ama çok zor...
Maslak ve leventteki plazalardan klimaların altında Anadolu'daki kobi ve şubenin nabzını tutmaya çalışır ve sadece jestiyon için yönetimin gözünü boyarsan o sistem ve krediler er geç çöker normal...
bankanın yönetim kurulu başkanı , genel müdürü hem sendikacı hem delege hem hissedar hem çalışan olursa kim kimden hesap sorar? bu yapısal sorunu kim çözer? reis bu da sana düşer.
yıllarca halktan mevduatı ucuza toplayıp fahiş faizlerle devlete sattılar..ş
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.