<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaBankacılıkBankaları en çok zorlayan konular neler?----

Bankaları en çok zorlayan konular neler?

Bankaları en çok zorlayan konular neler?
15 Ağustos 2016 - 09:05 www.finansingundemi.com

Garanti Bankası Genel Müdür Vekili Onur Genç, bankacılık sektörüne dair önemli açıklamalarda bulundu

Son aylarda bankacılık sektörünün gündeminde frene basan "kredi büyümesi" var. Uzmanlara göre ticari krediler tarafındaki yavaşlamanın nedeni, bankaların hevessizliği, yani arz tarafındaki azalma. Bireysel kredilerdeki daralmayı ise talep azlığı tetikliyor. Açıklanan verilere göre 10 Haziran itibarıyla TL kredilerde yüzde 4’lük büyüme var. Bu oran geçen yılın aynı döneminde yüzde 9'lardaydı. "Düşük kredi talebi, ekonomik aktivitede durgunluk ve mevsimsel etkiler nedeniyle, bu yıl kredi büyümesi oldukça sınırlı oldu" diyen Garanti Bankası Genel Müdür Vekili Onur Genç, çözüm olarak öncelikle iç talebi canlandırmak gerektiğini belirtiyor ve ekliyor: "İç talep artmadan, kredi büyümesinin önümüzdeki aylarda göreceli olarak daha da yavaşlayabileceğini öngörüyoruz." Konuyla ilgili merak edilenleri, Garanti Bankası Genel Müdür Vekili Onur Genç ile anlattı.

-"Bankacılıkta dışarıdan fonlama ve tasarruf oranı düşüklüğü nedeniyle bir kaynak sıkıntısı yaşanıyor" değerlendirmelerine katılıyor musunuz?

-Sektörde kredi / mevduat oranı son 3 yılda yüzde 100'ün bir miktar üzerine çıktı. 10 Haziran itibariyle yüzde 113 olan bu oran, 2014 sonlarından itibaren bu seviyelerde. TL tarafta makasın açıldığını söyleyebilirim. Burası da yüzde 134 seviyelerinde bulunuyor. Sürdürülebilir fonlama yapısı için hane halkı tasarruf oranlarının artması ve bunun da kredilere yeterli finansman sağlayacak mevduat tabanı genişlemesini sağlaması çok önemli. Ancak şu an için yakın zamanda bir kaynak sıkıntısı tehdidi görmüyoruz.

-Bankaların kredi verme limitlerine geldiği söyleniyor. Bu konuda neler diyorsunuz?

-Türk bankacılık sektörü, Basel kriterlerinin üzerinde yüzde 14-15 bandına oturmuş sermaye yeterliliği oranına sahip. Sektörün bu anlamda risklerini iyi yönettiğini söyleyebiliriz. Geçtiğimiz yıl, sektörde sermaye yeterlilik oranlarında özellikle yükselen kurların risk ağırlıklı varlıkları yukarı çekmesi nedeniyle yıl içinde düşüşler gözlenmişti. Ancak yıl sonuna doğru kur seviyesinin nispeten yıl ortalarına göre düşmesi toparlayıcı etki yaptı. 2015 sonunda sektörün sermaye rasyosu yüzde 15 olarak gerçekleşti. 2016 ilk çeyrek sonu itibarıyla Basel 3 uyum süreci kapsamında devreye alınan risk ağırlıklarındaki uygulamalar, bankaları sermaye yeterliliği açısından rahatlattı. Nisan sonu itibarıyla yüzde 15,3 seviyesinde bulunan sermaye yeterlilik rasyosuyla, sektör uygun ortam sağlandığında kredi vermeye hazır durumda.

-Bankacılık, toplam kredilerde geçen yıl ne kadar büyüdü? Bu yıl nasıl kapanır?

-Sektör geçen yıl TL kredilerde yüzde 15,7, YP kredilerde ise dolar bazında yüzde 3,5 büyüdü. 10 Haziran itibarıyla TL kredilerde yüzde 4 civarında büyüme görüyoruz. Bu oran geçtiğimiz yılın aynı döneminde yüzde 9'du. YP kredilerde ise dolar bazında yüzde 4,4 büyüme yaşandı. Düşük kredi talebi, ekonomik aktivite-de durgunluk ve mevsimsel etkiler nedeniyle, bu yıl kredi büyümesi oldukça sınırlı oldu. İhtiyaç ve tüketici kredileri eski büyüme oranlarından uzaklaştı. Cari açığın yumuşadığı bu dönemde, öncelikle iç talebi canlandırmak gerekiyor. İç talep artmadan, kredi büyümesinin önümüzdeki aylarda göreceli olarak daha da yavaşlayabileceğim düşünüyoruz.

-Hangi tip kredilerde büyüme var?

-Son dönemdeki büyüme ağırlıklı olarak tüzel krediler tarafında. Rekabetin dozu dönem dönem değişebiliyor. Mevcutta büyümenin geldiği tüzel tarafta nispeten daha yoğun bir rekabet yaşanıyor.

-Bankalar kredi vermede isteksiz davranacak mı, böyle bir beklenti doğru olur mu?

-Kredi büyümesi sadece arz değil taleple de orantılı. Yılın ilk dönemi ekonomide yatırımların hız kestiği bir dönem oldu. Kredi büyümesinin sürdürülebilir ve sağlıklı yapıda olması için bankaların temkinli ve seçici duruşu önemliydi. Yatırımların sürmesi halinde, bankalar da risk değerlendirme kriterleri paralelinde bu talebi karşılamaya devam edecektir.

-Sorunlu kredi tarafında oranlar nasıl?

-Sektör, kaliteli aktif yapısıyla öne çıkıyor. Son dönemde bazı sektör gruplarında artan risklere karşın sektörün aktif yapısı halen çok güçlü durumda. 10 Haziran itibarıyla takipteki kredilerin toplam kredilere oranı yıl sonuna göre yaklaşık 21 baz puan artarak yüzde 3,3 oldu. Dolayısıyla olağandışı endişe verici bir artış değil.

-İflas erteleme kararlarında ciddi bir artış var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

-TOBB'un verilerine göre 2006'da 61 olan iflas erteleme talebi sayısı 2015'te 492'ye çıktı. 20l6'nın ocak-nisan döneminde 200 şirket iflas erteleme istedi. 2015 ve 2016'nın ilk yarısında 1.000 civarında iflas erteleme talebinin kabul edildiği belirtiliyor. Süreçlerin çoğu iflasla sonuçlanıyor. Bu kapsamda iyi ve kötü niyetli başvurular olabiliyor. Müşteriler nezdindeki genel algıya bakarsanız, bankaların ve alacaklıların birbiriyle uyumlu olmayan, işletmenin finansman sorunuyla baş başa kalmasına yol açan stratejiler izlemesi, şirketlerin iflas erteleme talebinde bulunmasına zorunlu olarak yol açıyor. Bu talepler yoğunlaştığında bankalar ve tüm alacaklılar açısından bu şirketlere karşı güven sorunu oluşabiliyor.

-Bankaların reel sektör ile ilişkisine dair nasıl düzenlemeler yapılmalı?

-İflas erteleme rejiminde, profesyonel ve işbirliğine dayalı metotlar çözüm olarak ortaya konabilir. Mevcut iflas erteleme uygulaması veya iflas erteleme öncesinde, birden çok banka ya da mali kuruluş bir araya gelerek firmalarda borç yapılandırma uygulamalarına yönelik hukuk zemininde bir altyapı sağlarsa çok daha başarılı sonuçlar alınabilir. Bu noktada önemli olan hesap verebilir, şeffaf ve sürdürülebilir yapılar kurmak.

-İflas ertelemeye dair yeni yasal düzenlemeler neler içerecek?

-Yasal düzenlemeyle iyileştirilme olanağı bulunan ve bu sayede hem kendisine hem de alacaklılarına yarar sağlayabilecek koşulları taşıyan borca batık durumda olan sermaye şirketlerinin iflaslarının ertelenerek, yeniden ekonomiye kazandırılması amaçlanıyor, Geçici bir hukuki koruma olan iflas ertelemenin amacına uygun bir yapıya dönüştürülmesi amacıyla TBB tarafından başlatılan bir çalışma var. Yapılan çalışma sonucunda 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 179, 179/a, 179/b ve 334.maddelerinde değişiklikler ve 179/c maddesinin eklenmesi amaçlanıyor. TBB tarafından hazırlanan öneriler Adalet Bakanlığı'na iletildi. Yasal düzenleme bekleniyor.

-Son günlerde bankacılık sektörünü en çok zorlayan konular neler?

-Bankaların bilançolarını kârlılığı koruyacak şekilde büyütmesi son dönemde zorlaştı. Özellikle geçen yıl kârlılıkta en düşük seviyeleri gördük. 2013-2014 döneminde getirilen nispeten daha kârlı alanlarda kredi büyümesini kısıtlayan düzenlemelerle ücret ve komisyonlara ilişkin getirilen düzenlemeler, sektörü gelir yaratmada oldukça zorluyor. Yılın ilk yarısında tüketici kredileri ve bireysel kredi kartı alacakları çok sınırlı büyüdü. Tüketici kredisi vade sınırlaması olan 36 ay maksimum vade kısıtı diğer ülkelerde söz konusu değil. Kredi kartlarında minimum ödeme oranları da yüzde 30'dan başlıyor. Bu oran, dünyadaki gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde çoğunlukla yüzde 10'un altında. İç talebi kontrollü bir şekilde desteklemek adına, bu sınırlamaların bazıları gevşetilebilir. (Yasemin Erdoğan/Capital Dergisi)

YORUMLAR (2)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • ayder18 Ağustos 2016 17:52

    bankaları bilmem ama ziraat bankamızı en çok zorlayan insan kaynaklarının başı fetöcü imam taha ç. bunu kim yada kimler koruyor adam resmen fetö holiganı

  • STRATEJİST15 Ağustos 2016 17:29

    Türkiye'de 27 tane banka var insanlar şahıs veya firma olarak ortalama 3-4 banka ile çalışıyor buda tasarruftan çok borç sarmalına neden oluyor. Artık banka birleşmelerinin yapılması gerekiyor özellikle karlılıkta büyüyemeyen ve bunun ile beraber teknolojik alt yapısını geliştirilemeyen bankalar bir şekilde birleştirilmeli.