Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Malum 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ertesinde Merkez Bankası geniş bir likidite önlem paketi açıklamıştı. O paket içinde, daha önce bilançoları oranında limitleri olan bankaların, Merkez Bankası’na döviz getirerek bunu teminata koyup istedikleri kadar, limitsiz TL alabilecekleri de vardı. Bu pencere ilk defa açılmıştı. Bu pencere, diğerleri ile birlikte doğru bir adımdı.
Gidişattan da görüldü ki, öyle çok yüksek bir para talebi ortaya çıkmadı. 15 Temmuz’u izleyen bir aylık dönemde, vatandaşın cebinde tutmak için talep ettiği nakit para miktarı ortalamada sadece yüzde 3.8, yani 5 milyar TL artmış.
İşin doğrusu bankaları likidite açısından sıkıştıran bir durum olmadığı görülüyor. İlave verilen TL likiditesinin de bankaların mevcut imkanları çerçevesinde sağlanmış olduğu çok açık. Durum böyle iken; haziran sonundan eylül sonuna, Merkez Bankası’na götürülen ilave döviz miktarının kabaca 7 milyar dolar olduğu görülüyor. Bunun resmi rezervleri artırıcı yönde olduğunu da not düşelim.
Peki madem para talebi sınırları zorlayacak kadar değildi de, Merkez Bankası bilançosundan gördüğümüz 7 milyar dolarlık döviz teminat artışı ne demek oluyor?
Anlatalım.
Merkez Bankası “siz dövizi getirin, size uyguladığım limitlere tabi olmadan sınırsız TL alabilirsiniz” deyince, bankalara çok güzel bir arbitraj kapısı açıldı. Bankalar ellerindeki dövizleri Merkez Bankası’na getiriyorlar, ki neredeyse tamamı Euro; bunun karşılığında TL borçlanıyorlar. Sonra bu TL’leri yurtdışındaki bankalara borç verip karşılığında döviz (Euro) borçlanıyorlar. Sonra aynı döngü, bu Eurolar Merkez Bankası’na götürülerek tekrarlanıyor.
Böylelikle tam 7.2 milyar Euro Merkez Bankası’na getirildi.
PEKİ NEDEN KAZANÇLI BU İŞ
Malum Avrupa Merkez Bankası kendisinde tutulan mevduata geçen yıl negatif faiz uygulamaya başladı; Avrupa’da bir bankada Euro hesabı tuttuğunuzda üste faiz ödemek zorundasınız; binde 4’e (Yüzde 0.40) yakın. Euro cinsi libor Faiz oranı negatif; yani Euro cinsi borç para alanlar faiz ödemiyor, üste faiz tahsil ediyorlar.
Böyle olunca, bankalar Merkez’den TL borç alıyor; bu TL’leri yurtdışında borç vererek (Swap işlemleri) Euro borçlanıyorlar. Bu Eurolar ise yeniden Merkez’e götürülüyor. Merkez Bankası Avrupa Merkez Bankası gibi kendisinde mevduat tutanlardan faiz almak yerine, tersine yüzde 0.03 faiz verdiğinden, bankalar bu işten kâr ediyor. Bu Euroları teminat olarak Merkez’e yatırıyorlar.
15 Temmuz sonrasında artık ihtiyaç kalmadığı bir iki haftada ortaya çıkan bu pencereyi Merkez Bankası kapatmadığından, bankalar bu arbitraj kapısını sonuna kadar kullanarak para kazanıyor. Bankalar, bulabildikleri eldeki tüm dövizlerini buraya yatırdıklarından, müşterilerine verdikleri döviz hesabı faizleri yüzde 3.5’e fırladı. Olasılıkla bankalardaki likiditeyi de azaltan bu kayma, döviz kurundaki yukarı yönlü baskının da nedenlerinden biri oldu. Merkez Bankası, kur zıplayınca bunun farkına varıp, “limitiniz artık eskisinin 4 katı ile sınırladık” diye haber göndermiş. Ama uygulamada fiilen sona erdirilmiş değil, hâlâ devam ediyor.
KARŞILIKLARA VE REZERVLERE NE OLDU?
SİYASETÇİLER “vatandaş döviz bozdurdu” diye sevinirken, bunun döviz rezervlerine etkisini ve DTH faizlerine etkisinin farkında değil.
15 Temmuz-7 Ekim arasında bankacılık sistemindeki döviz hesapları 14. 2 milyar dolar azaldı. Bunun büyük kısmı TL karşılığı satış, bir kısmı da zaten TL hesabı olup da döviz olarak kaydedilen ama yeniden TL kaydına dönen hesaplardan kaynaklanıyor.
Bankalar döviz hesapları için de zorunlu karşılık tutuyorlar; bu hesaplardaki azalış nedeniyle kabaca 2 milyar dolarlık bir döviz yükümlülüğü azaldı. İkincisi, bankalar TL mevduatlar için tutulması gereken yükümlülüklerin büyük bölümünü tercihan döviz olarak tutuyorlar. 15 Temmuz’dan itibaren kur artışı yüzde 7’ye ulaşınca, tutmak zorunda oldukları döviz miktarı da kabaca 2 milyar dolar azaldı.
Kimi bankalar da olasılıkla yurtdışından borçlanarak yatırdıkları zorunlu karşılık dövizlerini çekmek zorunda kalıp, yerine TL yatırmaya başlamış görünüyorlar.
Sonuçta, döviz ve altın cinsi yatırılan zorunlu karşılıklarda toplamda gözlenen çekiliş 9.5 milyar dolara ulaştı.
Ancak, ilk bölümde anlattığım ‘döviz getir, TL al; limitsiz’ döngüsü ile gelen dövizler aynı dönemde 6.2 milyar dolarlık rezerv girişi sağladığından, toplam rezerv değişimi 15 Temmuz-7 Ekim arasında sadece 3.2 milyar dolar olarak kaldı.
İşte Merkez Bankası’nın açmazı şu; resmi rezervler mi azalsın? Yoksa bankalara sağlanan bu kazanç ‘havucuyla’ rezervi elde tutalım ama likidite azalışıyla DTH faizleri ve kur yükselişini mi seyredelim?
Merkez bankası, döviz karşılığı TL likiditesini FAİZsiz mi veriyor bankalara ?
Sadece bankalara yüksek kar ettireceğim diye,dolardaki artışa göz yumuluyor,,ileride fiyat artışları vatandaşın belini bükecek.
alinin külahı veliye velinin külahı aliye,,olan MB na oluyor.
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.