İkinci AK Parti hükümetinin işbaşında olduğu 17 Temmuz 2003’te İcra ve İflas Kanunu’na eklenen “iflasın ertelenmesi” maddesiyle alacaklıların, borçluya haciz göndermesinin önü kesildi. TOBB Bankacılık Meclisi üyeleri, iflas erteleme yüzünden alacağını tahsil edemeyen
finans sektörünün zor duruma düştüğünü belirterek, yasada değişiklik istedi.
Zaman'ın haberine göre, Bankacılık sektörü, 12 yıl önce
AK Parti iktidarı döneminde İcra ve İflas Kanunu’na eklenen iflas ertelemeyle ilgili yasal düzenlemenin değiştirilmesini istedi. İflas ertelemenin borçlular tarafından istismar edildiğini belirten bankacılar, bu durumun bankaların alacaklarının tahsilini olumsuz yönde etkilediğini ve
finans sektörünü zor duruma düşürdüğüne dikkat çekti.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bünyesindeki Türkiye Bankacılık ve
Finans Sektörü Meclisi, 8. Sektörel Ekonomi Şûrası’nda biraraya geldi. Şûrada sektörün iflas ertelemeyle ilgili sorunu da gündeme geldi. İcra ve İflas Kanunu’na 2003 yılında AKP iktidarı tarafından eklenen iflas erteleme düzenlemesinin ülkenin şartları dikkate alınarak Adalet Bakanlığı tarafından yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine vurgu yapıldı. Konuyla ilgili tespit sektör raporunda yer aldı.
Borcunu ödeyemeyen, batık şirket eğer mahkemeden iflas erteleme kararı alırsa, aldığı sürenin sonuna kadar elindeki mal ve paraya haciz konulamıyor. Şirketin mali durumunu düzeltip tekrar düze çıkması amacıyla verilen bu süre zarfında şirket sahibi genellikle bu dönemde şirketi düze çıkarmak yerine malını elinden çıkarıyor ve iflas erteleme süresi dolduğunda alacaklılara içi boş bir şirket kalıyor.
Bankacıların şûrada gündeme getirdiği diğer bir sorun da ABD tarafından çıkarılan Yabancı Hesaplar Vergi Uyum Kanunu (FATCA) kaynaklı. ABD dışı finansal kuruluşlarda hesabı olan ABD vergi yükümlülerinin hesap bilgilerinin ABD Gelir İdaresi’ne bildirilmesi gerektiği belirtilerek, FATCA’ya uyumsuzluğun
Finans kuruluşunun ABD kaynaklı bütün gelirlerinde yüzde 30 stopaj cezaya çarptırılmasına neden olduğu aktarıldı.
FATCA’ya uyum için Maliye Bakanlığı’nın hazırlık yaptığı kaydedilen raporda, anlaşmanın imzalanmaması durumunda, dış finansal ilişkiler ve muhabir ilişkilerinde önemli sorunlar yaşanacağına işaret edildi. Buna bağlı olarak anlaşmanın bir an önce imzalanması gerektiği vurgulandı. Diğer bir sorun da İstanbul’un finans merkezi olması için ilgili strateji ve eylem planının hayata geçirilmemesi. Başbakanlık’ın planı hızla hayata geçirmesi istendi.
Bankacıların acil çözüm bekleyen sorunlar listesinin başında finansal işlemler üzerindeki vergisel yükler ve ücretlerin yüksekliği, Türkiye’deki kuruluşların yurtdışındaki kuruluşlar karşısında rekabet gücünü zedeleyen mevzuat, zorunlu karşılıklar için ödenen faizler yer alıyor. Finansçılar şûrada sorunlarını tek tek sıralayarak BDDK’dan mevzuat düzenlemesi için gerekli adımları atmasını istedi.
TOBB’un 8. Sektörel Ekonomi Şûrası raporunun finans ve bankacılıkla ilgili bölümünde dile getirilen ilk sorun aracılık işlemlerinden alınan vergiler ve dolaylı yüklerin yüksek olması. Finans sektörü üzerindeki ağır vergilerden dolayı aracılık maliyetlerinin yükseldiği belirtilen raporda, buna bağlı olarak işlemlerde risklerin arttığı, taleplerinse dışarı kayarak rekabet gücünün zayıfladığı belirtildi.
Bankacılar, dolaylı yüklerin azaltılması için BDDK’dan şunları istedi: “BSMV, KKDF gibi dolaylı vergiler düşürülmeli.
Banka dışı finans kuruluşlarından alınan BSMV kaldırılmalı. Zorunlu karşılıkların faizi, enflasyon düzeyinde ödenmeli. BDDK gelirlerinin kullanılmayan bölümünün bütçeye devrine ilişkin düzenleme kaldırılmalı. Yurtdışından borçlanmalar zorunlu karşılığa tabi tutulmamalı. Özel karşılıklar, Kurumlar Vergisi matrahı tespitinde gider kabul edilmeli.”
BDDK’nın çözüme kavuşturması istenen diğer bir sorun da finans sektöründe haksız rekabete yol açan düzenlemeler. Yerli finans kuruluşlarının rekabet gücünü korumak için mevzuatın uluslararası düzenlemelere uyumlu hale getirilmesini isteyen bankacılar, sorunlarına ilişkin çözüm önerilerini de şöyle sıraladı: “Bankaların ihracat taahhütleri için düzenleme yapılmalı. Yabancı finans şirketlerinin taşınmaz kiralamasında, kiracının tabiiyetini esas alan yasal düzenleme yapılmalı. Adres paylaşım sistemi tüm finansal kurumlara açık olmalı.”