Borsayı sürükleyip çeken bankalar artık en çok gelecek bağlanan, en uzun süreyle yatırım yapılan, en gözde sektör değil. Borsada en kısa vadeli yatırım bankacılığa yapılıyor. İlgi ve uzun vadeli yatırım ise holdingler, ticaret ve sanayiye yapılıyor.
İşte Habertürk'ten Abdurrahman Yıldırım'ın köşesinde paylaştıkları;
Borsada kimin nereye yatırım yaptığına ve en uzun vadeli hangi hisse senetlerini elde tuttuğuna bakılırsa yerliler sanayide, yabancılar ticarette kümeleniyor. 2011’den başlayarak son 4 yıllık seyre bakıldığında bazı ana eğilimler dikkati çekiyor.
■ Bir kere borsanın en derin ve piyasa değeri en yüksek kâğıtları olan bankalar hem yerliler hem de yabancılar tarafından yatırımdan ziyade bir likidite aracı haline getirilmiş. Her iki taraftan da en kısa süreli yatırım bu hisselere yapılıyor. Yerlilerin
banka hisselerine yatırımı 2001’de 32 gün iken 2014’te 21 güne indi. Borsada ise yerlilerin vadesi 2011’de 37 gün iken 2014’te 41 güne yükseldi. 1 milyon 30 bin yerli yatırımcıdan 338 bininin
banka hisseleri bulunuyor.
■ Yabancıların
Banka hisselerine yatırım vadesi 2011’de 243 günden 2014’te 207 güne indi. Borsada ise yatırım vadesi 316 günden 290 güne geriledi. Bankalardaki vade kısalması daha hızlı.
■ Bu durum banka hisselerinde hem likiditenin hem de işlem hacminin yüksekliğini gösterir. Ama ihtiyaç halinde ilk satışa konulan hisseler de bunlar.
■ Borsada yerli yatırımcılar en uzun süreyle holding hisselerine yatırım yapıyor. 2011’de 53 gün olan elde tutma sürelerini 2014’te 103 güne çıkardılar. Yabancılar ise dördüncü uzun vadeli olarak bu hisseleri tutuyor. Onların da sırasında bir değişme yok.
■ Yerlilerin sanayi hisselerini elde tutma süresi 2011’de 43 gün iken 2014’te 71 güne çıktı. İkinci en uzun elde tutma süresi bu grup hisselerde. Aralık sonu itibarıyla 1 milyon 30 bin yerli yatırımcının 569 bini yani yarıdan fazlası sanayi hisselerine yatırım yapmış.
■ Yerliler üçüncü en uzun süreyle ticaret grubuna ait hisse senetlerini elde tutuyor. 2011’de 34 gün olan bu vade 2014’te 66 güne çıktı. Yani ticaret sektöründe yerliler de gelecek görmüş. Ancak yabancılar daha fazla gelecek görmüş ki, 453 günlük vadeyi 688 güne yükseltmişler. En uzun süreyle elde tuttukları hisseler ticaret grubu hisseleri. Türkiye’nin alışveriş merkezleri açma ve süpermarketleşme trendine uygun.
■ Merkezi Kayıt Kuruluşu’nun verileri ile TÜYİD’in hazırladığı tablolardan gördüğümüz, bankalar gözden düşmüş. Elde tutma süresinin kısalması yatırımcılarda belli bir uzaklaşmayı çağrıştırıyor. Geçmiş yıllardaki gibi parlak bir gelecek görme olayı yok. İlgi daha çok yüzde 100 kayıtlı çalışan ve çok hızlı büyüyen organize ticarete yönelmiş ama orada da derinlik ve büyüklük yok.
■ İlginin bir bölümü belki de mecburiyetten dolayı sanayiye doğru kayıyor. Yoksa işin reel kısmına bakınca sanayi de bankalar gibi mevzi kaybediyor. Sürükleyici sektörün henüz bulunmamış olması İstanbul Borsası’nın uluslararası yarışta zorlandığına ve zorlanacağına işaret edebilir.
YERLİNİN BORSADA ELDE TUTMA SÜRESİ 41 GÜN
İstanbul Borsası’nda hisse senetlerini elde tutma süresi yerlilerde 41 günle sınırlı kalırken yabancılarda 290 güne varıyor. Elde tutma süresi yabancılarda giderek kısalıyor. Yerlilerde ise artıyor.
ALTIN FİYATLARI ÇIKTIĞI GİBİ DÜŞÜYOR
Altının onsu 16 Subat 2001’de 253.7 dolardı. 10.5 yılda yüzde 657 artarak 6 Eylül 2011’de 1.920.3 dolara yükseldi. 10 yılın her birinde yatırımcısına kazandırdı.
Eylül 2011 sonrası altın düsüs dönemine girdi. Yüzde 15-20 arasına varan her yükselisi daha büyük ölçekli düsüslerle kesildi. Son üç yılki toplam kaybı yüzde 37’ye vardı ve yatırımcısına her yıl kaybettiriyor.
GÜVENLİ LİMAN İHTİYACI DÜŞÜK ALTINDA YÖN DAHA DA AŞAĞISI
Altında son bir ayda yüzde 8’i bulan fiyat düşüşünün daha öncekilerin boyutuna varması bekleniyor. 2011 sonrasında düşüşler yüzde 15-20’ye varıyor.
Altın fiyatları 7 Kasım 2014’te 1.130.4 dolara kadar düştükten sonra yükselişe geçti ve 22 Ocak’ta 1.307.8 dolara kadar çıktı. 2.5 aylık artış yüzde 15.7’yi buldu. 20 Şubat’ta 1.200 doların altını bile gördü. 1.204 dolara göre düşüşü yüzde 8’e vardı. Bu düşüşle önceki toparlanma tepki niteliğinde kaldı, toparlanmaya dönüşemedi.
■ Altının Eylül 2011 sonrası seyrine bakınca yükselişlerin yüzde 15-20 arasında gerçekleştiğini, ancak bunu izleyen düşüşlerin daha uzun ve daha büyük ölçekli olduğu görülüyor. Tipik bir uzun vadeli düşüş trendi yaşanıyor. Altındaki kayda değer her canlanma, uluslararası büyük yatırımcı tarafından satış fırsatı olarak değerlendiriliyor.
■ Yüzde 8’i bulan düşüşün öncekiler gibi doğal boyutuna varması beklenir. Bu kez de, düşüş oranı yüzde 15-20’yi bulabilir. Kaldı ki düşüşü destekleyecek gelişmeler yükselişi destekleyenlerden daha fazla gibi.
■ Doların güçlü konumunu sürdürmesi altının aleyhine bir gelişme. Son olarak Amerika’da hazine faizlerinin yükselmesi de öyle.
■ FED’in
faiz artırımının son verilerle öne çekilmesi ve hazirana yoğunlaşması da, altının yükseliş şansını azaltıyor.
■ Altın talebi bir de jeopolitik gelişmelerdeki yumuşama eğilimleri ile azalıyor.
■ Parsal sisteme güvensizlik söz konusu olmadığı gibi, küresel likidite bolluğu henüz yüksek enflasyon yaratmış değil. Güvenli liman ihtiyacı azalıyor.
■ Kısaca altının yukarı yönde destekçisi pek yok ama aşağı yöne çekip getirebilecek gelişmeler var. Altında geçmiş yılların yüksek kazançlarının sağlanması en azından kısa dönem için mümkün gözükmüyor.
SONUÇ: “Gündelik dilin kesin bir mantığı yoktur.” Peter Strawson