Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Her ne kadar çoğumuz çalışanlarını sevdiğimiz ama aldığı komisyonlardan nefret ettiğimiz bankamızla bir aşk nefret ilişkisi yaşıyor olsak da halen oraya gitmeye meyilliyiz. Fisery’nin geçenlerde 3 bin banka müşterisiyle yaptığı bir ankete göre onların yüzde 80’inden fazlası son 30 gün içinde bankalarının web sitesine ortalamada 11 defa giriş yaptığını söylemiş. Ancak bu müşterilerin yüzde 61’i aynı zaman diliminde bankaya da gittiklerini eklemiş. Normalde çevrimiçinde yapamadıkları bir şeyleri yapabilmek için bankaya uğradıklarını düşünürdük, ancak durum hiç de öyle değil. Fisery’nin anketine göre müşterilerin yüzde 53’ü çevrimiçi bankacılığı tercih ederken yüzde 44’ü halen yüz yüze işlem yapmaktan hoşlanıyor.
Accenture’a göre 1980’li yıllarda doğmuş olan Y kuşağının yüzde 40’ı şubesiz bankacılığa itibar ediyor. Bugün 18-21 yaş aralığında olan Z kuşağının yüzde 25’i ise ironik bir şekilde bankasına haftada en az bir kez giderek şubeyi diğer gruplara kıyasla fazla kullanıyor.
Peki şubeli bankacılığın Kodak’ın yolunu izleyeceğini gösteren emareler neler? Bankacılığın geleceği hakkında uzmanlaşmış biri olarak bile buna cevap vermek çok zor. Ancak bankacılığın geleceği ve neye benzeyeceği hakkında daha fazlasını öğrenmek için yakın gelecekte eli kulağında bekleyen önemli taşma noktalarından bazılarını aşağıda bulabilirsiniz.
5 KRİTİK TAŞMA NOKTASI
2007 finansal krizinden sonra bankalar, bu zamana kadar günde ortalama 3 şube olmak üzere 10 binden fazla şube kapattı. Önümüzdeki birkaç yıl boyunca şube kapanışları günde 10-15 rakamlarına çıkarak yılda 3 bin-5 bin aralığına oturacak. İşte bunun temel gerekçeleri:
1- 2025'te en büyük bankalar teknoloji şirketleri olacak
Teknoloji dünyasında hemen herkes 2007 resesyonu için sadece bankaları suçluyor. Amazon’un tek tuşla siparişi, Google Chrome’un bilgileri otomatik doldurması, Uber’in kayıtlı hesap bilgileri ve diğer türden inovasyonlar, bizim e-ticarette nelerin mümkün olabileceği ve daha neleri bekleyebileceğimiz hakkındaki kavrayışımızı değiştirdi. Yeni standartlar belirleyen teknoloji ve perakende siteleri sayesinde müşteriler artık bankalarıyla olan etkileşimlerinin hızlı, şeffaf ve tercihlerine göre yapılmasını istiyor.
Bu talepler ve diğer rekabet unsurları, bankaları kaçınılmaz bir şekilde yeni bir modele geçmeye zorluyor. 2025 itibariyle önde gelen bankalar, teknoloji şirketleriyle bankalar arasındaki sınırı bulanıklaştıran dijital finansal mega-mağazalar formunda çalışıyor olacak. İşte tüm bu gelişmeler bankaları çok zor bir durumda bırakacak.
Banka iflasları, bugüne kadar bankacılık dışı kredi verenlerle fintek tedarikçileri açısından sonuna kadar faydalanabilecekleri açık bir alan yaratmış durumda.
Büyük bankalar, bu dijital çağa kendi damgalarını vurmaya teşebbüs ediyor olsa da teknolojik avantajları hayata geçirmeye hevesli yeni girişimcilerden kaynaklanan şiddetli bir rekabetle yüzleşiyor.
2-Bankacılık çölleri hızlı bir intibak sürecini gerektiriyor
Haziran 2017’de ABD Merkez Bankası, bir bankadan en az 16 kilometre uzaktaki bir bölge olarak tanımladığı bankacılık çöllerinden ABD’de 1.100’den fazlasının olduğunu tahmin ediyordu. Küçük mahalli bankaların kepenk kapatmaya devam etmesi durumunda bu rakam kolaylıkla ikiye katlanabilir.
Bankacılık çölleri halen nüfusun sadece yüzde 1,7’sini temsil ettiğinden bu durum gerçekte göründüğünden çok daha vahim olabilir. Ülkenin çoğu açısından bankalar halen kolay ulaşılabilir halde, genellikle üç kilometre kadar uzakta. Bugün 10 Amerikalıdan 9’u bir bankaya 8 kilometre mesafede yaşıyor. Yarısı ise 1,5 km uzakta. Bununla birlikte ABD, her 100 bin yetişkin başına düşen 32 banka şubesiyle dünyada en yoğun bankalaşmış ülkelerden biri; Almanya ile Hollanda gibi ülkeleri açık ara geride bırakıyor. Ancak bankacılık çöllerinin artmasıyla birlikte finansal kuramlarla uzaktan etkileşim kurulmasını sağlayan araçların da sayısı artacak. Bu yüzden pek çok fintek şirketi, bugün bunu pazarda boşluk olarak görüyor.
3- Canlı insan-robot ATM'ler
100 yıl ileriye baktığımızda bankalardaki gişe memurları, 21’inci yüzyılın telgraf operatörleri gibi olacak. ABD’deki büyük bankalar, bu yıl 50 yaşındaki ATM’lerin binlercesinin yeterliliklerini ve fiziksel görünümlerini güncellemek için yatırım yapıyor. ATM kapasiteleri arttıkça şubelerdeki müşteriler, günlük ihtiyaçları için bu makinelerle etkileşime girmeye daha fazla zaman harcayacak. Bu arada bankadaki memurlar da gişenin arkasından kalkarak evlere veya şirketlere yönelik kredilerin yapılandırılması gibi karmaşık işlemlere odaklanacak.
Tablet bilgisayarlardakilere benzer daha büyük ve dokunmatik ekranlara sahip ATM’lerin bir sonraki dalgasında, bugün insan bir gişe memurunun sağlayabileceği neredeyse tüm servislerin yanı sıra en yakın herhangi bir ATM’de yapabileceğiniz nakit para çekişi ayarlamasının cep telefonundan gerçekleştirilmesi gibi yeni özellikler de sunulacak.
ATM’ler daha şimdiden sadece 20 dolar yerine 1, 5 ve 10 dolar gibi çok daha esnek banknotları bile kabul edebiliyor, müşterilerin kendi cep telefonlarıyla güvenli bir şekilde giriş yaparak kartsız işlemler gerçekleştirmesine olanak sağlıyor. Çok yakında içinde canlı bir kredi yetkilisi veya Banka yöneticisinin olduğu bir ATM ile daha karmaşık işlerinin halledilmesi için uzaktan sohbetin devreye girmesiyle banka mülklerinin çoğu açığa çıkacak.
4- Hızlanan taşma noktaları yasası
Genel anlamda müşteriler bankalarıyla ayda ortalama 17 defa etkileşime giriyor. Ancak bunlardan sadece 2’si insani teması gerektiriyor. ABD’de her ay 15 banka işleminden sadece 2’si bir banka şubesine uğramayı zorunlu kılıyor.
JP Morgan Chase 2014-2016 arasında banka memurlarınca yapılan işlemlerin yüzde 25 azaldığını gördü. 2013’te Accenture’ın yaptığı anket çalışmasında Amerikalıların yüzde 48’inin banka şubelerinin kapatılması durumunda bankalarını değiştirdikleri gözlemlenmişti. Geçen yıl yapılan ankette ise bu rakamın yüzde 19’a indiği görüldü.
Bir bankaya gitmek artık giderek bir uzun kuyruk faaliyeti haline geliyor. Hemen her şube müdürü bankada yapılan bir müşteri etkileşimini telefonla veya çevrimiçinden başarılması imkansız bir iş olarak tanımlar. Oysa çevrimiçi kapasiteler geliştikçe ve yaklaşımlar değiştikçe bu uç örneklerin hiçbir inandırıcı yanının olmadığı ortaya çıkıyor.
5- Kripto para birimleri hilekar düşüncenin önünü açıyor
Her ne kadar günümüz kripto para endüstrisi temelden kusurlu olsa da bizim mevcut banka altyapımızda gömülü yapısal sınırlamalara dair bariz kusurları ortaya çıkarma işlevi de görüyor. Bir yandan bitcoin çalmak kusursuz bir suçtur. Bugüne kadar hiç kimse bitcoin çalmaktan suçlu bulunmadı ve etrafta ne bir bitcoin polisi ne de bitcoin adalet sistemi var. Kaybedilmiş bir bitcoin’in telafisi mümkün değil.
Ancak ulusal para birimleri de giderek daha işlevsiz hale geliyor. Artık havayolu bileti, otel odası veya araba kiralama ödemeleri gibi pek çok işlemde nakit para kullanmak mümkün değil.
Equifax, Chipotle, Gmail, Arby’s, Verizon, Yahoo ve Uber’le ilgili manşetlerle artık gündelik birer haber olan yığınsal veri ihlalleri, dijital bir toplum olarak aslında ne kadar savunmasız hale düştüğümüzü gösteriyor.
Son düşünceler
Evet, gelecek pek çok yıl boyunca bankalarımız olacak, ancak bizim halen neden binalara ihtiyacımız olduğuna dair henüz pek anlaşılmayan ama oldukça inandırıcı bir dizi nedenim var.
Eğer JP Morgan Chase, Bank of America ve Citigroup yarın tüm şubelerini kapatsa bunun ulusun finansal sağlığı üzerinde ne gibi bir etkisi olurdu? İş kayıplarının ve terkedilmiş gayrimenkullerin yanı sıra bu durum iş yapma tarzını nasıl değiştirirdi?
Birlikte bizim banka personeliyle etkileşim kurma gereksinimimiz azalıyor. Şube kapatmalar doğrusaldan geometrik bir hıza geçmek üzere ve bazılarına göre bu durum çok kaygı verici. Ancak bizler bu geçiş döneminde yeni işler ve yeni endüstrilerle ilgili sayısız fırsat yakalayacağız ve sonra 2030’a geldiğimizde dönüp kendimize neden bunlara eskiden bu kadar çok ihtiyaç duyuyormuşuz ki diye soracağız. (THOMAS FREY/CAPITAL TÜRKİYE DERGİSİ)
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.