Küresel piyasalarda ABD Merkez Bankası'nın (Fed) yıl boyunca oluşturduğu belirsizlik ortamı aralık ayında gelen
faiz artırımı ile bir miktar azalsa da 2015'in genelinde yüksek oynaklığa neden oldu.
Gelişmekte olan ülke para birimleri dolar karşısında yüzde 50'ye yakın değer kaybederken, bu ülkelerde büyüme yavaşladı ve fon çıkışı yaşandı.
Yurt içinde ise iki seçimin yaşanması, jeopolitik gelişmeler ve makro ihtiyati tedbirler bankacılık sektörü üzerinde baskı oluşturdu.
Bankacılık sektöründe kurdan arındırılmış kredi büyümesi yılın 11 ayında yüzde 11 düzeyinde gerçekleşirken, sektörün özkaynak karlılığı 2014 sonundaki yüzde 11,6 seviyesinden, Ekim 2015'te yüzde 10,4 seviyesine geriledi.
Karlılıktaki gerilemeyle birlikte bankaların sermayesi de erimeye başladı. Sektörün sermaye yeterlilik rasyosu (SYR) 2014 sonunda yüzde 16,3 iken, ekim ayında bu oran yüzde 15,3 seviyesine indi.
AA muhabirine bankacılık sektörünün 2015 yılı değerlendirmesi ve 2016 yılı öngörülerini paylaşan Ziraat Yatırım Araştırma Departmanı Yönetmeni Harun Dereli, 2015'in bankacılık sektörü açısından oldukça zor bir yıl olduğunu belirtti.
Dereli, bu yıl arka arkaya yapılan iki seçim, Fed'in
faiz kararına yönelik belirsizlikler, kurlardaki sıçrama ve faizlerdeki yükselişlerin bankacılık sektörünü olumsuz etkilediğini söyledi.
Ücret ve komisyon gelirlerinde BDDK'nın yapmış olduğu düzenlemeler ile ücret ve komisyon geri ödemelerinin de karlılık üzerinde baskı oluşturduğuna işaret eden Dereli, mevduatta yaşanan rekabet ve mevduat maliyetlerindeki artışın da net
Faiz marjlarını negatif etkilediğini dile getirdi.
Özsermaye karlılığında ciddi düşüşler yaşandığına dikkati çeken Dereli, sermaye yeterlilik rasyolarının da tüm bu gelişmelerden olumsuz etkilendiğini ifade etti.
Dereli, özellikle 3. çeyrekte, kur ve faizlerdeki sert yükseliş ile menkul kıymetlerden elde edilen gelirlerin TÜFE endeksli kağıtlar nedeniyle ciddi bir şekilde daralmasına bağlı olarak Türk bankacılık sektöründe en kötü çeyreklerden birinin yaşandığını belirtti.
Sektörün ekim ayı verilerine göre kur ve faizlerin kısmen istikrar kazanmasıyla son çeyreğe ise oldukça iyi bir başlangıç yaptığını vurgulayan Dereli, şunları kaydetti:
"Buna ilaveten, 1 Kasım seçimlerinin ardından oluşan politik istikrar ile kur ve faizlerde görülen gevşeme, TÜFE endeksli tahvillerin yapacağı olumlu katkı, ücret ve komisyon geri ödemelerindeki yavaşlama ile mevduat maliyetlerindeki artışların kredilere yansıtılmasının olumlu katkısının daha belirgin hissedilecek olması son çeyreğin bankacılık sektörü açısından oldukça iyi geçeceğine işaret etmektedir.
Tüm bunlara bağlı olarak oldukça zor bir yıl olmakla birlikte bankacılık sektörünün 2015 yılı karının bir önceki yılın karının üzerinde gerçekleşeceğini ve kur ve faizlerdeki düşüşle birlikte sektörün sermaye yeterlilik oranının yüzde 15'in üzerinde oldukça rahat bir seviyede kalacağını düşünmekteyiz."
"2016 bankacılık sektörü için toparlanma yılı olacak"
Harun Dereli 2016 yılında, 2015'te net dönem karında baskı oluşturan TÜFE endeksli kağıtların getirilerinde enflasyonda ciddi bir değişim beklenmemesine paralel önemli bir değişim öngörmediklerini söyledi.
Mevduat maliyetlerinin kredilere yansıtılmasının etkilerinin gelecek dönemde daha belirgin bir şekilde hissedileceğini öngören Dereli, bu durumun kredi mevduat faiz marjının açılmasını sağlayarak net faiz marjını destekleyeceğine işaret etti.
Bu yıl ciddi bir sorun olan ücret ve komisyon geri ödemelerinin 2016 yılında yavaşlayacağı ve operasyonel giderlerin normalleşeceğini düşünen Dereli, bunlara ilaveten, 2016 yılında kurların istikrarlı kalacağını aktardı.
Dereli, bu durumun bankaların ticari kar/zarar kalemini destekleyeceğini belirterek, "Kurlardaki istikrar ve gösterge faizlerdeki düşüş ayrıca bankacılık sermaye yeterlilik rasyolarına da olumlu katkı sağlayacaktır" dedi.
BDDK'nın aralık ayı sonunda Basel Düzenleme Tutarlılığı Değerlendirme Programı kapsamında mevzuatta yapılan değişiklikleri içeren yeni düzenleme taslaklarını açıkladığını anımsatan Dereli. şöyle devam etti:
"Buna göre yeni düzenleme taslağında ikamet amaçlı konut kredilerinin risk ağırlıklarının yüzde 50'den yüzde 35'e düşürülmesi yer alırken, ayrıca BDDK tarafından konut dışı tüketici kredileri ile kredi kartlarına ilişkin olarak daha önceden getirilen yüksek risk ağırlıklarının Basel standartlarında belirtilen seviyelere getirilmesi de öngörülmektedir. Bu düzenleme taslağıyla alakalı görüşlerin alınmasının ardından, düzenlemelerin Mart 2016'da yürürlüğe girmesi planlanmıştır.
İkamet amaçlı konut kredilerindeki risk ağırlıklarının düşürülmesi sektörün SYR'ye tahmini 10-20 baz puan olumlu katlı yapacaktır. Diğer taraftan, konut dışındaki diğer tüketici kredileri ve kredi kartlarında yapılacak düzenlemeler de SYR'yi olumlu destekleyecektir."
Dereli, tüm bu varsayımlara bağlı olarak 2016 yılının 2015'e nazaran bankacılık sektörü açısından bir toparlanma yılı olacağını ve sektör karlılığında çift haneli büyümenin yakalanabileceğini söyledi.
Ekonomide kaydedilecek düşük büyüme, kur ve faizlerin beklentilerin aksine yeniden yükseliş trendine girmesinin risk unsuru olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Dereli, "BDDK'nin yapacağı ve karlılık üzerinde baskı oluşturabilecek yeni düzenlemeler ile kesilebilecek cezalar sektör karlılığı açısından risk unsurlarıdır" diyerek sözlerini tamamladı.